6 Kasım 2020 Cuma

Av.M.Bülent Deniz : “Tüketici Örgütleri Olarak İleti Yönetim Sistemi Yönetmeliği Bize Sorulmadı, Haberdar Değiliz”


Ticaret Bakanlığı bu sene başından beri, iletilerin (e-mail, Call center aramaları ya da SMS) çok şikayet edilen “SPAM” yönüne yönelik olarak bir yeni düzenleme getirdi. Bunu daha önce bir kaç yazıda dile getirdik ve bunlarla bir dosyayı da turk-internet.com okuyucularının dikkatine sunduk [1].

İleti şikayetleri doğrudan tüketicileri etkilediği için, Tüketiciler Birliği’nden Avukat M.Bülent Deniz ile de konuştuk. Ancak şaşırarak öğrendik ki, bu yönetmelik hazırlanırken, kendilerinden görüş alınmamış, hatta haberdar bile edilmemişler. İleti Yönetim Sistemi konusundaki görüşleri aktarmaya devam ediyoruz. İşte Tüketicilerin görüşleri;

Turk-internet.com: İleti Yönetim Sistemi adı altında bir sistem getiriliyor. Öncelikle şunu sormak istiyorum, hepimiz spam SMS, spam e-mail, spam call center(müşteri hizmetleri satış aramaları)dan şikayetçiyiz. Bunlara tüketiciler nasıl bakıyor? Bu konularda eskiden şikayetler nasıl geliyordu, şimdi nasıl geliyor?

M. Bülent Deniz: SMS ile başlayan bir süreçti bu aslında. SMS moda olmaya başlayınca firmalardan yağmur gibi SMSler gelmeye başladı ve ardından call center furyası başladı. Call centerlardan istem dışı aramalar başladı. Öyle bir hâl aldı ki, işin çokluğundan ziyade bir de dolandırıcılar için de yeni bir faaliyet alanına dönüştü. Çok şikayetçiydik ancak ticari elektronik iletilerle ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bir yönetmelik hazırladı ve istem dışı mailler veya aramaların önüne geçeceği ifade edildi.

Biz de tüketicilere, “Gelin tüketiciler, size ne kadar spam mail ve SMS geldiyse bunu kurula şikayet edin” dedik ama ya kurul şikayetlerin fazla olmasından ya elindeki hukuk mekanizmasının işler olmamasından ya da yönetmelik yapılırken, ekonominin gerçeklerinden uzak yapılmış olması nedeniyle, pek fazla işleme sahip olmadı. Kurul cezalar kesti, basın bültenlerinde okuduk, kesilen idari para cezasına karşı firmaların idair mahkemede iptal davası açma hakları doğdu, bu onların önünü kesmedi.

Tüketici tabii sıkılıyor, örneğin sabah çok erken ve geç saatlerde aramalar başımıza geliyor. Spam SMSlerin, e-maillerin, call center aramalarının sayısı azaltılabilir veya denetlenebilir ancak bizim endişemiz bu yöntemle dolandırıcıların çok enteresan işler yapıyor olması.

Örneğin, birileri 2017 yılında call center numarası alan 3 dolandırıcı “Biz Tüketici Birliği Başkanı Bülent Deniz’in ofisini arıyoruz. Size hayat sigortası yapılmış, yenilemek istemiyorsanız, 300 lira şu adrese gönderin” şeklinde aramalar oldu. Tabii daha sonrasında yakalandılar.

Bir de, özellikle bankalarla ilgili call center aramalarında veya SMS gönderimlerinde 3 adımlı güvenlik önlemleri alındı ancak onlar da tüketiciyi yanıltan boyutlara geçebiliyor. Dolandırıcılar için bir faaliyet alanına dönüştü.

Aslında bu nokta çok önemli bizim için. Teknoloji ne kadar ilerledikçe, yeni boyutlarda ilerliyorlar. Hem tüketiciye erişmek için yapılan reklamlarda hem de dolandırmak anlamında, yeni yöntemler ve yeni uygulamalar ortaya çıkacaktır. Herhangi bir uygulamayı indiriyorsunuz telefonunuza, bütün şifreleriniz alınmış gitmiş. Bunun önüne geçmek güç oluyor tabii. Benim kendi özel alanım olan telefon numaram, e-posta adresim veya iletişim noktalarında rızamın olması gerekiyor. Devlet bu mantıkla baksa da, uygulamaya gelindiğinde, yanılmıyorsam 2015’den sonra çıkan yönetmelikle çok bir şey değişmedi aslında.

Turk-internet.com: 2015 Yılında getirilen sistemin değişmesinin nedeni, bakanlığa şikâyetlerin yığılması, süreçlerin çok uzun olması (Firmaya soruyor, firmanın açık rızayı göstermesi gerekiyor vb.) buna karşılık yeni bir uygulamaya geçildi, İleti Yönetim Sistemi olarak bu yıl ilan edildi. Fakat bu noktada size iki sorum olacak; Sizin fikriniz alındı mı? Sanayii ve Ticaret Bakanlığı’nın TOBB ile birlikte yaptığı bir uygulama oldu. Bunu devletin kendisinin değil de, özel bir firmaya yaptırmasını nasıl karşılıyorsunuz?

M. Bülent Deniz: Tüketiciyi yakından ilgilendiren bu yönetmelikten haberimiz olmadı. Haberimiz sizin, Mobilsiad Sektör Derneği’nin açtığı dava sayesinde oldu. Çok şaşırdık. Öyle hükümler var ki, tüketici açısından bakıldığında kabulü asla mümkün olmayan bir yönetmelik.

Yönetmeliğin uygulanmasını 2020’nin Aralık sonuna kadar ertelediler ama yönetmelik şu anda yürürlükte ve getirdiği hükümler çok can sıkıcı hükümler. Öncelikle, İleti Yönetimini üstlenecek bir şirket oluşturulmuş, bu neden bir şirkete ait ve neden devletin bir güvenlik biriminin veri tabanına ait değil?

Ticari bir operasyonu yönetme anlamına geleceği için, karşı cevap şu olacaktır; “Devletin güvenliğini mümkün mertebe geride tutup, böyle bir uygulama yaptık.” denebilir. Bu halde kamu iktisadi teşebbüsü halinde olması gerekir ya da devlet kurumlarının temsilcilerinin oluşturduğu anonim şirket üzerinden gidilmesi gerekir. 
Ama baktığımızda TOBB’a teslim edilmiş bir yönetmelik. TOBB’un kurduğu bir şirket İleti Yönetim Sistemi’nin tek hâkimi haline dönüştürülmüş. Sonradan öğrendik ki, TOBB’un vakfının ortak olduğu bu şirketin başkaca ortakları, hatta o ortakların bir kısmının şirket olduğu, o şirketlerin ucuna kadar gidildiğinde, kişilerin bu şirketin aslında gerçek sahip olduğuna ilişkin duyumlar ve gözlemlerimiz oluştu. Şimdi haklı olarak ben soruyorum; 83 milyona gönderilecek iletilerin yönetiminden sorumlu ve bundan para kazanacak bir mekanizmanın başında niye Ahmet-Mehmet var?

Turk-internet.com: Sizin demin bahsettiğiniz Mobilsiad ve Telekomder firmaları dava açınca hisseler tekrar TOBB’un vakfı tarafından geri alındı. Ancak günün birinde geri verilir mi? Şu anda kızgınlıkla hareket edildiği için mi bu durumda, bunu bilmiyoruz.

M. Bülent Deniz: Dava bitince hisselerin tekrar satışı mümkün. Kaldı ki TOBB vakfı tüzel bir kişilik, iktisadi bir işletmesi var anlaşıldığı kadarıyla, kendi mal ve mülkleri üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunabilir, buna kim engel olabilir? “Hissemin yarısını x kişisine sattım.” Diyebilir.

Öncelikle bizi bu rahatsız etti. Daha sonra hem tüketici olarak hem de kişisel olarak çok rahatsız olduğum bir konu var. İleti Yönetim Sistemi’nde tüketiciye ileti göndermek isteyen bütün firmaların öncelikle başvuru yapması gerekiyor ve elindeki veri tabanını –anladığım kadarıyla- İleti Yönetimi Sistemi’ni idare eden şirketle paylaşması gerekiyor.

Yani, bu şu anlama geliyor; İleti Yönetimi Sistemi’ni idare etmek ile görevlendirilen bu şirketin elinde bütün Türkiye’nin nüfusunun bütün profil bilgileri elinde yer alacak. Kaç yaşında, nerede oturur, nerede yemek yer, sağlık durumu nasıl, hangi firmaları tercih eder, cinsiyeti nedir, belki inancı ve buna benzer kişilerin –ki veri madenciliği dediğimiz kol, şu anda günümüzde en geçerli sektörlerden bir tanesi- profil bilgilerini bu şirketin herhangi bir politikacıya para karşılığı satmayacağı veya iktidar erki elinde tutan partinin bu veri tabanını alıp seçim çalışması yapmayacağı kim bana garanti edebilir? İlk sorum budur.

İkincisi ise, bu veriler nerede saklanacak? Herhangi bir istihbarat örgütünün ele geçirmesi mümkün olamaz mı? Anladığım kadarıyla şirketin kendi kaynakları veri tabanı güvenlik içerisine alınacak. Neden Türkiye’deki ODTÜ, TÜBİTAK, MİT gibi devlet güvencesinde olmayacak bu veri tabanı? Bu da bizi çok rahatsız eden bir durum. Bu noktada, kişisel verilerimin SMS veya e-mail almaya rıza gösterdiğim bir şirketin illa ki bu şirkete benimle ilgili bilgi vermek zorunda kalmış olmasından dolayı rızam dışında başka şirketler için de satın alınabilir hale gelmesi de, ayrıca can sıkıcı bir konu.

Bu noktada, bu yönetmelik kişinin özgürlüğüne vurulan bir darbe niteliğinde. Yönetmeliğin dava ile ilgili gelişmelerini biraz biliyorum, iptal edileceğine ilişkin bir hukukçu beklentim var, inşallah böyle bir kaza olmadan yönetmeliğin iptal edilebilmesi ümidindeyiz.

Turk-internet.com: Başta söylediğiniz gibi kişisel verileri koruma açısından da tüketicilerin sorumlu olduğunu, dolandırıcılara kadar gidebilecek şemalar olduğunu da düşünüyorsunuz.

M. Bülent Deniz: Düşünün ki ben A firmasıyım, elimdeki listeye ileti gönderebilmek için bu firmaya gidip abone olacağım, para vereceğim, karşılığında da üstüne üstlük elimdeki veri tabanını vereceğim, öyle anlıyorum ben. A şirketinden veya B şirketinden gelen veri tabanını bu firma da elinde oluşan veri tabanını parasını veren herhangi bir firmaya satabilecek, plase edebilecek veya canı ne isterse onu yapacak. Bu çok dehşet verici bir şey, bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değil.

Turk-internet.com: Yani, rıza gösterdiğiniz firma dışında başka firma ile de paylaşılabilecek bu veri.

M. Bülent Deniz: Benim kişisel verim başkası için kazanç kapısına dönüşüyor. Ben buna razı değilim. Benimle ilgili veriler, benim mal varlığımda yer alan bilgilerdir ve ticari bir alım satım konusu olması için mutlak suretle bana bir fayda sağlaması lazım ve üstüne üstlük benim de rızamın olması gerekir. Bu yönetmelikte bütün bunların pas geçildiğini gördük.

Turk-internet.com: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

M. Bülent Deniz: Ümit ediyorum İleti Yönetim Sistemi ile ilgili daha çok konuşacağız. Çünkü tüketici örgütleri olarak yönetmelikten haberdar değildik. Diğer 3 federasyona birlikte yaptığımız tüketici konfederasyonu çalışmaları bünyesinde de bu yönetmeliği düşündük, değerlendirdik. Biz de bu konuda tüketici örgütü olarak gereken tepkileri vermeye gayret edeceğiz. Çok teşekkür ederim.

Bu söyleşiyi aşağıda izleyebilirsiniz

26.09.2020, Füsun Nebil Sarp,



Hiç yorum yok: