İşleri neden bu kadar uzatırız, bilmiyorum.
Çoğu kez bir imza ile çözülebilecek işleri; gündem oluştursun diye midir, nedir, içinden çıkılmaz sorunlar haline dönüştürüyoruz. Bir delinin kuyuya attığı taşı, 75 milyon bir olup çıkartamıyoruz.
Bu sefer ki, öykümüz de böyle.
Taşı Atan Kim?
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun, 16 Aralık 2010 tarihinde almış olduğu Kurul Kararı gereğince, elektrik dağıtımı yapan yirmibir şirket için kayıp-kaçak hedefleri belirlendi, yine EPDK’nın 28 Aralık 2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren kayıp kaçak bedeli, yüzde onbeş olarak uygulanmaya başladı.
EPDK, kayıp kaçak bedeli adı altında elektrik abonelerinden bu paranın alınmasının nedenini ise şöyle açıklıyor: “Tüketim yerlerinin ihtiyacı olan elektriğin kesintisiz bir şekilde temin edilebilmesi için teknik ve teknik olmayan kayıpların üretilmesi gerekir. Elektrik nakli söz konusu ise teknik kayıp da söz konusudur. Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamaz, aksi takdirde tüketicilerin elektrik kesintisini kabullenmesi gerekir. 73 milyonluk nüfusunun doğrudan gerek evinde gerekse iş yerinde elektrik tüketmek zorunluluğunun söz konusu olduğu bir yapıda kaçak kullanımın da sıfırlanması mümkün değildir.”
Kelek Karpuzun Parası Kimden Çıkıyor
Yani EPDK’nın demesi o ki; elektriğin parasını ödemeyenlerin yol açtığı zararı, ödeyenlerin sırtına yüklüyoruz. Bir de, hazır elimizi tüketicinin cebine atmışken; kablolarda, şurda-burda oluşan kayıpların da parasını tüketiciden alıverelim.
Kabacası, karpuz satan manavın, karpuzu tezgâhına koyana kadar nakliye aşamasında patlayan-çatlayan karpuzların, hatta kelek olduğu için satamadığı karpuzların parasını ve dahi manavdan karpuz çalanların yol açtığı zararı, sattığı karpuzların sırtına yüklemesi gibi bir durum.
Taşı Çıkarmaya Uğraşmak
Dedik ya, bir deli kuyuya taş atar, onlarca akıllı bu taşa uzanıp da, çıkartamaz.
Şu kayıp-kaçak bedelinde de, olan biten aynen budur.
Milyonlarca abone, bir yıl boyunca tükettikleri elektriğin parasının üzerine yüzde onbeş daha eklenip manavdan karpuzları çalanlar ile manavın kelek çıkan karpuzlarının parasını ödediklerini fark edince, kuyuya atılan taşın farkına varıldı.
Don Kişot
Atılan taşı çıkartmak için ülkemizde bol miktarda Don Kişot mevcut.
Değirmenleri yerle bir eden bu kahramanlar, bu kez EPDK’nın bu haksız uygulamasını yargıya taşıdılar.
Önce Kahramanmaraş, ardından Kozan, Karasu, Sakarya derken ülkenin dört bir yanındaki Don Kişotlar’ın; “çalınan elektriğin, kablodan kaçıp doğaya karışan elektriğin parasını biz mi vereceğiz, iade edin paramızı” nidasıyla yaptıkları başvurular birbiri ardına olumlu sonuçlandı.
Kozan Tüketici Mahkemesi; “... faturada yer alan kayıp kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan tüketiciye yansıtılması veya … enerji nakli sırasında meydana gelen kaybın tüketiciden tahsil edilmesi açıkça hakkaniyete aykırı olup temel tüketici haklarını ihlâl niteliğinde görüldüğünden, tüketicinin kullanımı dışındaki bu gibi ücretlerin, tüketiciye ödettirilmesi kabul edilemez” diyerek, soruna son noktayı koydu. Mahkemenin verdiği karar, yasa gereği kesin nitelikte olduğundan, temyizi, itirazı falan yok.
Son Noktalar Serenadı
Kozan Tüketici Mahkemesi son noktayı koydu diye yazdık.
Ama, başkalarının koyduğu son noktalar da var.
Hem de, nasıl?...
Mâlum, yargı bağımsız.
Yargıçlar,yasalara ve vicdanına göre, karar vermekte özgür.
Bu kesin karar üzerine, tüm Don Kişot’lar sevinçten havaya uçmuş ve ahalinin kahir ekseriyetinin, “bizim de paralarımızı iade edin” diyerek başvuru yağmuru başlatmaya hazırlandığı anda; başka bir yargıç tam aksi bir kararla, elektrik abonesinin ödediği paranın iadesi için yaptığı başvurunun, doğru yere yapılmadığını gerekçe göstererek, reddine karar verdi.
İlk kez burada tam metnini kamuoyu ile paylaştığımız Konya Tüketici Mahkemesi kararı da, yasa gereği kesin nitelikte olduğundan, temyizi, itirazı falan yok.
Yani Konya Tüketici Mahkemesi de, kendince bu konuda son noktayı koydu.
Ne Olacak Bu İşin Sonu?
Ortaya çıkan tablo şudur; bu ülkenin Kozan’ında yaşayan elektrik abonesi ile Konya’sında yaşayan elektrik abonesi arasında bir fark doğmuştur.
Adına eşitsizlik, ayrımcılık, ne derseniz deyin, bu iki yerde yaşayan tüketiciler, farklı uygulamalara muhatap olmaktadırlar.
Sadece Kozan ve Konya arasında değil, eminiz –kararlar bize geldikçe; anlayacak, ağlayacak ve yayınlayacağız- Edirne-Bursa, Çaycuma-Adıyaman, … gibi yüzlerce yerleşim yeri için bu eşitsizlikler, farklılıklar oluşmuş ve oluşmaya devam etmektedir.
Durum net ve basit.
Bu ülke insanı, elektriği çalan tüketicinin bu eyleminin bedelini ödemek istemiyor.
Bu ülke insanı, elektriğin santralden evindeki ampule gelene kadar tellerde, kablolarda oluşan kaybın bedelini ödemek istemiyor.
Bu ülke insanı, coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın hukukun aynı yüzüyle muhatap olmak ve eşitlik istiyor.
Kuyuya atılan “kayıp-kaçak bedeli taşı”nın giderek bir eşitlik ve adalet sorununa dönüşmeye başladığı bu anda, yapılması gereken bellidir; kolu yeten birisi, kuyuya kolunu uzatacak, o taşı oradan alacak ve bu ülke insanı için kayıp-kaçak bedeli komikliğini bitirecek.
Bu makale, 09.04.2012 tarihinde, ekonomigundemi.com portalının, http://ekonomigundemi.com/yazar/Kayip-Kacak-Bedelinde-Isler-Karisti-/1872 linkinde yayınlanmıştır.