18 Kasım 2013 Pazartesi

Uyuyan Sesler Korosu

Politik filmler çoğumuzun hoşuna gitmez.
Genellikle ağır tempolu, öncesinde bilgi altyapısının olmasını gerektiren çalışmalardır.
Ama –en azından- arada seyretmek gerek..
 
Bir İspanyol filmi; La voz Dormida.
Türkçeye, “Uyuyan Ses” diye çevrilmiş.
 
1940, Franco İspanya’sı.
Faşizm her sokakta, her kentte, her yerde.
Cezaevleri alabildiğine doldurulmuş.
Her gece, bir günlük duruşmaların ardından onlarca insan idam ediliyor. 
 
Dışarıda komünistler direniyor.
Dışarıdakilerin yakınları ya cezaevinde, ya yoksulluk içinde mücadelede.
 
Cezaevinde bir kadın.
Hamile.
Kocası dışarıda, direnişçiler safında.
Öykünün sonu, kadın çocuğu doğurana kadar bekleniyor ve ardından idam ediliyor.
Kocası çok daha önce, sürek avında yakalanıp işkence tezgahında canını veriyor.
 
Arka plan öyküsü;
Direnmek; idam mangasının karşısında, işkence tezgahında.
Onurlu yolu istemek, istemek yetmiyor, yapabilmek.
Direnemeyenler; son kertede suçlarını kabul edenler, komşusunu ihbar edenler…
 
Daha da arka plan; faşizm kötüdür.
Yok edicidir.
Ve faşizm gökten inmez, insan eseridir.
 
Silah zoruyla faşizmin yerini, demokrasi maskelisi aldı artık.
İktidara gelirsin.
Devlet aygıtının kaynaklarını, kendi burjuvanı oluşturmak için kullanırsın.
Burjuvan semirdiğinde, yargı ve medya operasyonları sıradadır.
Tüm süreçte çıkan muhalif sesleri de kısmak gerek tabi.
Ülkeyi dev bir hapishaneye çevirmeye başlarsın.
Sıranın kendisine geleceğini akledemeyenlerden kurulu “uyuyan sesler korosu”, yani muhbir ordun da hazırsa, işlem tamamdır.
 
Ne demiştik;
Faşizm kötüdür.
Yok edicidir.
Ve gökten inmez, insan eseridir