Çözüm sürecinin en önemli eksikliğinin,
müzakerelerin sürekli olarak kapalı kapılar ardında yürütülmesi, yapılan kimi
açıklamaların da genel ifadelerden başka bir şey içermemesi olduğunu
düşünüyorum. Oysa bir ülkenin geleceğine ilişkin atılan önemli bir adımdan,
kamuoyunun peyderpey haberdar edilmesi, toplumsal reflekslerin ölçülmesi
gerekirdi.
Evet, böyle bir sürecin tüm ayrıntılarının
bütünüyle kamuoyuna açıklanması, sürecin tamamen açık şekilde yürütülmesi
olanaksız. Ancak varılan kimi mutabakatlardan kamuoyunun haberdar olması
hakkına saygı gösterilmeliydi. Bilginin olmadığı yerde, soru işaretleri
başlıyor ve yazık ki, kamuoyunun değerlendirme yapma ve yargılama hakkı elinden
alınmış oluyor.
…..
Hangi safta olduğumuz sorulduğunda,
“insaftayım” diyebiliyor muyuz?
…..
“Sağ
ayaklarını yere daha iyi basıyor. Her duruma daha kolay uyum gösteriyor. … sol,
kavramları tartışırken galiba zaman zaman nerede ve hangi koşullarda yaşadığını
unutabiliyor. Kavramlara boğuluyor, gerçeğe uzak düşüyor. Gerçeği yakaladığında
ise, bu kez bunun pratiğini bulmakta
güçlük çekiyor.” (Dar
Sokakta Siyaset (1980-1983), Yalçın Doğan, Tekin, İstanbul, 1985, 3. Bası, s.9)
…..
Bundan birkaç gün önce, 24 Temmuz’da,
İstanbul/Bağcılar’da polis operasyonu sırasında GÖ isimli bir kadın öldürüldü.
Cenazesi üç gündür İstanbul/Gaziosmanpaşa’daki Cemevinde bekletiliyordu. Nedeni,
polis ve cenazeyi gösteri yaparak kaldırmak isteyenler arasında süre gelen
çatışma ve gerginlik.
Bu sabah HDP’li bir milletvekili, sosyal
medyada yaptığı duyuru ile cenazenin bugün kaldırılacağı, polisin müdahale
etmeyeceği yönünde Valilik ile mutabakat yapıldığını açıklamış. Cenaze
kaldırmak için “Valilik mutabakatının lazım geldiği” günler…
Bu durum sürdürülebilir değil.
Herkesin bir adım geriye çekilip insan canı
üzerinden giden bu süreci sonlandırması gerekiyor.
…..
İktidarın geriye dönüşlerinin listesi
çıkarılmalı.
Aklıma gelenler; Ergenekon, sağlıkta
devrim, cemaatle ilişki…
Sonuncusu da çözüm süreci oldu.
#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız