27 Mart 2016 Pazar

Zam Yağmuru

Türkiye Yeni yıla zam yağmuruyla girdi. Neredeyse her yeni güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Mutfak enflasyonu dar gelirli vatandaşların belini büküyor.

Makro ekonomi göstergelerde de hiç iç açıcı göstergeler yok. Dünya çağında yeni bir krizden söz ediliyor.

Bu haftaki Artı Eksi programında gelen zamlar ve ekonominin durumu konuşuldu.

Programın konukları, Ekonomist Prof.Dr. Esfender Korkmaz, Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Mehmet Bülent Deniz, Zaman Gazetesi Ekonomi editörü Turhan Bozkurt ve Tüketiciyi Koruma Derneği Başkanı Aziz Koçaldı.

Programda ele alınan konu başlıkları:

– Zam yağmurunun sebebi ne?
– Bütçe açığını kapatmaya zamlar yetiyor mu?
– TÜİK enflasyonu nasıl hesaplanıyor?
– TÜİK Başkanı Ömer Toprak hangi marketten alış veriş yapıyor?
– TÜİK Başkanı Ömer Toprak’ın alış veriş yaptığı marketten biz de alış veriş yapabilir miyiz?
– Mutfak Enflasyonu TÜİK sepetine sığmıyor
– Gerçek enflasyon ne?
– Sosyal patlama endişesi yaşanıyor
– Türkiye’deki ve Dünyadaki gıda fiyatlarının durumu ne?
– Dünyada gıda ucuzlarken neden Türkiye’de sürekli zamlanıyor
– Zamlar can yalıyor
– Ödenen vergiler nereye gidiyor?
– İşsizliğin önüne nasıl geçilebilir?
– Ekonomi politikası ne kadar tutarlı
– Elektriğe yüzde kaç zam yapıldı?
– TÜketicinin cebinden ciddi bir hortumlama var
– Elektrik dağıtım bedelinin içinde aslında neler var?
– EPDK görevini tam olarak yapıyor mu?
– Vatandaş elektrik faturalarıyla nasıl soyuluyor?
– Elektrik kesintilerinin verdiği zarar hangi boyutta?
– EPDK’nın amacı ne?
– Aralık ayında 591.000 saat elektrik kesintisi oldu
– “Temel mal ve ihtiyaçların üretimini devlet yapar”
– Türkiye’de özelleştirmeler amaca uygun mu?
– Mutfakta yangın var
– Ekmeğe %25 zam yapıldı
– Ekmekteki etiket neden kaldırıldı?
– Ekonomi politikası ne kadar tutarlı?
– Zamlar asgari ücreti ne kadar eritti
– Şirketlerin ‘İflas ertelemesi’ neyi işaret ediyor?
– TÜİK enflasyonu nasıl hesaplıyor
– Dünyada ve Türkiye’de enflasyonun durumu ne?
– Kartelleşmenin önüne nasıl geçilir?

Can Erzincan TV., 9 Şubat 2016, Artı Eksi

09.02.2016, Can Erzincan TV., http://canerzincantv.com/zam-yagmurunun-nedenleri-ve-ekonominin-durumu-arti-eksi-9-subat-2016/


12 Mart 2016 Cumartesi

Büyük yükseliş dar gelirliyi zorluyor!

Dünyada düşmesine rağmen Türkiye’de sürekli yükselen gıda enflasyonuna Rus ambargosu da etki etmedi. Meyve-sebze fiyatlarındaki yükseliş dar gelirliyi zorluyor.

Rusya’nın 1 Ocak itibariyle uygulamaya başladığı ambargonun başta meyve sebze fiyatları olmak üzere iç pazardaki ürün fiyatlarını ucuzlatacağı tezi, daha ilk günlerde çöktü. İstanbul Hali’nde satılan en ucuz salkım domates 5, çeri domates 7 lira civarında satılıyor. Fiyatlar market raflarında ise katlanıyor. Normal domatesin fiyatı vatandaşın alışveriş yaptığı marketlerde 8 lirayı buldu.

‘8 liraya domates mi olur?’
Sebze fiyatlarındaki artış Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’i de canlı yayında isyan ettirdi. Zeyrek, “Şimdi güleceksiniz ama dün poşeti doldurup fiyatı gördükten sonra geri bıraktım. ‘8 liraya domates mi olur kardeşim’ dedim ve bıraktım. Ortalama bir süper marketin manav bölümünden bahsediyorum” ifadelerini kullandı.

Dünyada gıda düşüyor
Petrolün varil fiyatının 110 dolardan 35 dolar seviyelerine kadar düşmesi dünyada gıda fiyatlarını da düşürüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, 2015’te temel gıda fiyatlarında yüzde 19,1 düşüş görüldü. Ancak Türkiye’de gıda fiyatları aynı dönemde yüzde 10’dan fazla artış gösterdi. Rusya’ya meyve-sebze ihracatının kesilmesiyle beklenen düşüş fiyatlara yansımadı. 31 Aralık 2015 fiyatlarıyla kıyaslandığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Hali’nde istatistiği tutulan 40 üründen 19’unun fiyatı ciddi artış gösterdi. Ürünlerin fiyatı marketlere gelinceye kadar katlandı.

‘Üretici de zor durumda’
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, gıda fiyatlarının toplumun ilk gündemi olduğunu belirterek, “Üretici de çok zor durumda. Zam yapmak satışların azalmasına yol açmaya başladı. Bu nedenle bu kez ambalajlı ürünlerde gramaj eksiltmeye başladılar. Bu yıl ürünü etkileyecek olumsuz mevsim koşulları da olursa Türkiye çok ciddi bir beslenme sorunu ile karşı karşıya kalabilir” dedi.

Expo’ya Rus gelmeyecek
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı açıklamalarda, “Antalya expo toplantısını önümüzdeki sezon Rusya'dan gelmeyecek 4.5 milyon turistin telafisi için kullanacağız” dedi. “2014-2015'te yaşadığımız Türkiye algısına yönelik negatif saldırılar bizim 50 milyon turist hedefine ulaşmak için çok daha fazla çalışmamızı gerektiriyor” diyen Ünal, “Türkiye ile ilgili güvenlik riski algısının yayılmasında Rusya'nın ve Avrupa'daki rakip ülkelerin katkısı var. Önümüzdeki süreçte hızlı şekilde turizmin çeşitlenmesi bizim için önemli” şeklinde konuştu.

15.01.2016, Meydan http://www.meydangazetesi.com.tr/ekonomi/buyuk-yukselis-dar-gelirliyi-zorluyor-h57275.html

10 Mart 2016 Perşembe

'Tarife değişikliği müşteriye bildirilmeli'

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, GSM operatörlerince tarifelere ilişkin kampanyalarda yapılan değişiklikler hakkında müşterilerin önceden bilgilendirilmesi gerektiğini bildirdi.

Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı GSM operatörlerinin kampanyalarla ilgili değişiklikleri müşterilerine zamanında iletmemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını ve bu konuda şikayetler aldıklarını söyledi.

GSM firmalarının genellikle kampanya pazarlaması ile çalışma yaptıklarını, normal tarifelere göre daha ucuz kampanyaların müşterileri cezbettiğini dile getiren Deniz, "Bu anlamda kampanyalarla ilgili firmaların tüketiciden beklentisi belli bir süreçte taahhütte bulunması. Bunun karşılığında daha indirimli ve avantajlı paketler sunuluyor" dedi. 

Kampanyaların sıklıkla şikayet konusu haline gelebildiğini aktaran Deniz, şunları kaydetti:

"Taahhüdünü erken bitirip ceza ödemek zorunda kalan tüketiciler olduğu gibi kampanyasının bittiğinden haberdar olmayıp yenilemediği için tüketicilerin zamlı iletişim kurması gibi durumlar ortaya çıkıyor. Ancak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Elektronik Haberleşme Sektörü Tüketici Hakları Yönetmeliği var. Bu yönetmeliğin 5. maddesinin (g) bendinde, abonelere sunulacak hizmet için tarifelerin açık, detaylı ve güncel bilgilere erişilebilme hakkıyla tarife değişikliği yürürlüğe girmeden önce tüketiciye bildirilmesini gerektiği ifade ediliyor. Aynı yönetmeliğin 9. maddesine göre, firma, tarife değişikliği söz konusu ise abonelerine değişiklik yürürlüğe girmeden makul bir süre öncesinden kısa mesaj, e-posta veya arayarak bildirmek zorunda." 

Mehmet Bülent Deniz, BTK Tüketici Hakları Dairesinin 13 Ocak 2015'te vermiş olduğu karara göre, hizmet alınan kampanyanın bitiminden önce firmaların müşterileri erişilebilir bir yöntemle bilgilendirmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.

Kampanyaya devam etmek isteyen tüketicinin, bununla ilgili talepte bulunması gerektiğini dile getiren Deniz, "Müşteri hizmetlerini aramak yeterli mi? Evet yeterli. İlgili yönetmelikler gereği iletişim firmalarının müşteri hizmetleriyle yapılan telefon görüşmeleri mahkemelerde delil niteliği taşıyor. İşletmeciler bunu bir yıl süreyle saklamak zorundalar. Firmaya müracaata rağmen eğer tüketici herhangi bir netice alamamışsa, BTK'nın internet sitesinde tüketici başvurusuyla ilgili bölüme problem iletildiği takdirde BTK firmadan savunma almak ve bir ihlal varsa firmaya para cezası uygulamakla yükümlü. Genelde bizim gözlemlediğimiz BTK'ya yapılan şikayetlerde BTK savunmayı talep eder etmez, eğer gerçekten şikayet edilen sorun söz konusu ise tüketicinin mağduriyetini giderecek yönde uygulamaya giriyor ve tüketici hak ihlalinden kurtulmuş oluyor" şeklinde konuştu.

"Tüketici şikayetlerinde GSM alt sıralara indi"
Deniz, BTK'nın çok iyi çalışan bir kurum olduğunu ifade ederek, "Kurumun, internet üzerinden tüketici başvurusunu alıp sonuçlandırma üzerine çok ciddi bir refleksi var. Öte yandan çıkartılmış kurum ve yönetmelik kararlarında da hep tüketiciyi önceleyen bir eğilim var, bu da bizi çok mutlu ediyor" dedi. 

Son 6-7 yıl öncesine kadar tüketici şikayetlerinde GSM'in ilk üç sırada bulunduğunu ancak son dönemde alt sıralara indiğini, bunun temel sebebinin de BTK'nın görevini iyi yapması olduğunu vurgulayan Deniz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunda, konuyla ilgili hukuki düzenlemelerin yerinde ve uygulanabilir olması da önem taşıyor. Öte yandan iletişim sektöründe çok ciddi bir rekabet var. Artık firmalar, numara taşıma olanağı nedeniyle pazar kaybına uğrayacağı için bu konuda açıkçası birbirleriyle yarış halindeler. Şikayetlerin azalmasında, hatta hizmetin kalitesinin artmasında, fiyatların ucuzlamasında da bu numara taşıma meselesi çok önem taşımaya başladı. Sabit telefon ve cep telefonlarında çok ciddi bir rekabet yaşanıyor. Burada son dönemlerde en çok ortaya çıkan şey, müşteri kampanyadan önce yani taahhüdünden önce çıkarsa tüketicinin ödeyeceği ceza miktarıyla ilgili şikayetler vardı. Onu da BTK yaptığı düzenlemeyle tüketici lehine çözümledi."

Semra Orkan, 06.01.2016 Anadolu Ajansı http://www.memleket.com.tr/tarife-degisikligi-musteriye-bildirilmeli-792810h.htm

Ellerine zamlı faturayı alan vatandaşın kafası karıştı

Elektrik faturalarında daha önce ayrı ayrı gözüken kayıp-kaçak, iletim ve sayaç okuma bedeli, artık dağıtım bedeli altında alınıyor. Daha önce ödedikleri dağıtım bedelinin bir anda katlanmasına vatandaş tepki gösteriyor.

YILBAŞINDA yapılan zamlar arasında elektrik de vardı ve Türkiye’deki yaklaşık 38 milyon elektrik abonesi zamlanan faturaları bu ay ilk kez aldı. Aboneler, Ocak 2016 faturalarında artık bazı ayrıntıları göremiyor. Faturalarda yapılan değişiklikler tüketicilerin kafasını karıştırırken, tepkilere neden oldu. Hatırlanacağı üzere, elektrik faturalarında yapılan bir değişiklikle iletim bedeli, kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli ve dağıtım bedeli toplanarak, tek bir kalem olarak gösterilmeye başlandı. Ancak dağıtım bedelinde yaşanan ani artış tartışma konusu olurken, örneğin bir elektrik abonesi Twitter’da “43 liralık elektrik tüketimine 23 lira dağıtım bedeli de ne demek oluyor?” diye sordu. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) yetkilileri, yeni faturalarda vatandaşın en çok kafasını karıştıran kalemin dağıtım bedeli olduğunu, ocak ayı faturalarına göre aralık ayındaki dağıtım bedelinde büyük bir artış ile karşılaşıldığını dile getirirken, “Tek tek kayıp ve kaçak bedelinde yapılan artışı, eski mevzuattaki tanımına göre dağıtım bedelindeki artışı, iletim bedelindeki artışı, sayaç okumada yapılan artışı hesaplamak mümkün değil. Ancak yeni tanımıyla dağıtım bedeli adı altında toplulaştırılan kalemdeki toplu artış hesap edilebilmekte ve bu zam oranı da yüzde 10.4” diyor.

ZAM ORANI YÜZDE 10.4
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), bugüne kadar elektrik faturasında yer alan kalemleri (aktif enerji, kayıp-kaçak- dağıtım, iletim vs.) ayrı ayrı onaylıyor, yayınlıyor ve faturalarda gösterilmesini zorunlu koşuyordu. Ancak başta kayıp-kaçak gibi bazı bedellere yönelik tepkiler ve açılan davalar sonucu, bu bedeller artık faturalarda gösterilmiyor. EMO yetkilileri, “Yeni tarifelerdeki dağıtım bedeli içerisine kayıp-kaçak bedeli, iletim bedeli ve sayaç okuma da dâhil edildi. Ellerine ocak ayı faturalarını alan vatandaşlar dağıtım bedelini, aralık ayındaki dağıtım bedeli ile kıyasladıklarında büyük bir artışla karşılaştı. 1 Ekim 2015-1 Ocak 2016 tarihleri arasında geçerli faturalardaki dağıtım bedeline, vatandaşların gördükleri ölçüde olmamakla birlikte, büyük bir artış yapıldı. Ancak bu artışın ayrıca miktarı faturadaki gizleme nedeniyle hesaplanamıyor. 1 Ekim 2015-1 Ocak 2016 tarihli faturalarda iletim bedelinin birim maliyeti 0.95 kuruş, dağıtım bedeli 4.005 kuruş, sayaç okuma bedeli ise kilovat saat başına değil fatura başına 59.2 kuruştur. Bu üç kalemle birlikte, ocak ayından önce elektrik maliyetine dâhil edilen 5.52 kuruşluk kayıp-kaçak bedeli de bu kez dağıtım bedeline eklendi. Bunların tümünün 1 Ekim 2015’ten itibaren geçerli olan tarifedeki toplamı 10.761 kuruş. Ocak 2016 faturasında artık tek tek gösterilmeyerek, yalnızca dağıtım bedeli olarak belirtilen bu dört kalemin toplamı ise 11.841 kuruş. Yeni tanımıyla dağıtım bedeli adı altında toplulaştırılan toplu artış hesap edildiğinde, bu zam oranı yüzde 10.4 oluyor” diyor.

NEYE NE KADAR ZAM GELDİ ANLAŞILMIYOR
1 Ekim 2015-1 Ocak 2016 tarihleri arasında geçerli olan eski tarifede, kayıp-kaçak bedeli dâhil olmak üzere elektrik birim maliyeti olarak faturalara 25.37 kuruş yazdığına işaret eden EMO yetkilileri, “Kilovat saat başına 5.52 kuruşluk kayıp-kaçak bedeli çıkarıldığında, gerçek elektrik maliyeti 20.578 kuruş idi. Bu bedele bu ay itibariyle perakende satış hizmet bedeli dahil edildiğinden, gerçek artış oranlarını bulabilmek için 1 Ekim 2015-1 Ocak 2016 tarifesinde 0.72 kuruş olarak yer alan perakende satış hizmet bedelini eklememiz gerekiyor. Böylece yeni tarifede, birim fiyatlar bölümünde ‘tek zaman’ (çok zamanlı tarife uygulanmayanlar için) ibaresinin karşısında yazan elektrik birim fiyatı, ocak ayı öncesinde 20.578 kuruş iken, ocakta yüzde 3.7 zam görerek 21.343 kuruşa yükseldi. Bu zammın ne kadarının enerji maliyetleri, ne kadarının perakende satış hizmet bedeline yapılan artıştan kaynaklandığı ise faturalardaki gizleme nedeniyle hesaplanamıyor” şeklinde konuşuyor. EMO yetkilileri, neye ne kadar zam geldiğini anlama olanağı kalmadığını ifade ederek, şunları kaydediyor: “Perakende satış hizmet bedelinin dâhil edildiği elektrik maliyetinde yüzde 3.7, dört kalemin birden toplulaştırıldığı dağıtım bedelinde ise yüzde 10.4 zam yapıldı. Böylece tüketicinin faturasına yüzde 5.9 olarak yansıyacak zammın yüzde 60’a yakını, elektrik maliyetleriyle hiçbir ilgisi olmayan dağıtım bedeli kaleminden kaynaklanıyor. Elektrik maliyetleri artmak bir yana geçtiğimiz dönemde düşüş gösterdi. Dağıtım bedelindeki zamda ise kayıp-kaçak bedelindeki artış etkendir. Yine dağıtım şirketlerinin özelleştirme bedellerini ve aldıkları kredileri ödeyemedikleri iddiasıyla savurdukları ‘iflas’ tehditleri ve kur artışı gibi piyasa koşullarında üstlenmeleri gereken maliyetlere yönelik veryansınları da bu artışta etkili oldu.”

DÖRT NEDEN
BİR sektör temsilcisi ise “1 Ocak’tan itibaren EPDK, aktif enerji hariç tüm kalemleri dağıtım bedeli altında toplama kararı aldı. Bu bağlamda artışın nereden kaynaklandığını tam olarak tespit etmek artık zorlaşmış olsa da, şu sebeplerden kaynaklandığını düşünüyoruz:

1) Artan kayıp-kaçak oranlarındaki artış ve kayıp-kaçak hedeflerinin uygulamadan kaldırılarak, gerçekleşmelerin tarifeye yansıtılması;

2) YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) bedeli, artan döviz kurları ve YEKDEM’den faydalanan kapasitede önemli bir artış oldu;

3) Artan serbest tüketici sayısının dağıtım müşterilerinin tüketim profilini olumsuz etkilemesi;

4) Doğalgaz tarifelerinde indirim yapılmaması. Yap-işlet ve yap-işlet-devret santrallerine satılan doğalgaz bedelinin yüksek olması nedeniyle dağıtım şirketlerine satış fiyatı da piyasa fiyatlarına kıyasla yüksek kaldı” yanıtını veriyor.

“Faturalar sadeleşti”
TÜKETİCİ Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, 1 Ocak 2016 tarihinde yenilenen Tarifeler Yönetmeliği ve buna bağlı alt mevzuatta değişiklik olması sebebi ile elektrik faturalarının ve elektrik tarifeleri metodolojisinin değiştiğine işaret ederek, “Ocak ayı itibarı ile artık elektriğin kendisine ödediğimiz net enerji bedeli, elektriğin üretildiği yerden evimize gelene kadarki süreçte verilen hizmetlerin toplamı olan dağıtım bedeli ve son olarak da fon ve KDV eklenerek fatura toplamı bulunuyor. Dağıtım bedelinin altına iletim bedeli, kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli eklendi. Yine çok tartışmalı bir konu olan perakende satış hizmet bedeli dağıtılarak, bir kısmı net enerji bedeline girerken, bir kısmı da dağıtım bedeline eklendi. Yapılan bu değişikle EPDK birçok sorunu çözmüş oldu. 2011 yılından beri dava süreci devam eden fonların kayıp-kaçak bedeli ve net enerji bedeli üzerinden tahsil etme sorunu, kayıp-kaçak sorunu ve tüketim arttıkça maliyet artmamasına rağmen TL olarak artan tutara sahip perakende satış hizmet bedelini kaldırdı. Faturanın sadeleşmesine Elektrik Piyasası Kanunun şeffaflık ilkesine aykırı olduğunu iddia edenler olduğu gibi tüketiciye daha anlaşılabilir bir faturanın gönderilmesinin faydalı olacağını söyleyenler de bulunmakta” diyor.

Merve Erdil, 30.01.2016 Hürriyet http://www.hurriyet.com.tr/ellerine-zamli-faturayi-alan-vatandasin-kafasi-karisti-40047030

6 Mart 2016 Pazar

İğneden ipliğe zam geldi

Yeni yılla birlikte başlayan zam yağmuru artarak devam ediyor. Elektrikten ulaşıma, sudan ekmeğe kadar gelen zamlara fakirin sofrasından eksik olmayan bulgur da eklendi.

Bulgur fiyatı bir ayda yüzde 30 zamlandı. İğne ve ipliğe bile yüzde 60 zam geldi.
Elektrik, su, ulaşım, ekmek derken şimdi de bulgura zam geldi. Vatandaşın temel gıda maddeleri arasında bulunan bulgur son bir ayda yüzde 30 zamlandı. Özgür Düşünce Gazetesi'nin haberine göre; Bulgurun kilogram fiyatı bir ay önce 2 buçuk lirayken son zamlarla 4 liraya yükseldi.

Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz mutfaktaki enflasyonun yüzde 20'lerin üzerinde seyrettiğini belirtti. Fakirin sofrasından önce ekmeğin şimdi de bulgurun alındığını söyledi. Vatandaşın yetersiz beslenmenin eşiğinde olduğuna dikkat çekti.

İĞNEDEN İPLİĞE ZAM
Her kalemden ürüne gelen zamlar 'İğneden ipliğe zam' söylemini haklı çıkardı. Bir yılda iğne ve iplik fiyatlarına da yüzde 35 ila 60 oranında zam yapıldı. Geçen sene 1 buçuk liradan satılan iplik bu sene 2 liraya çıktı. İğnenin fiyatı ise 2 buçuk lirayken 4 liraya yükseldi.

07.02.2016, Samanyolu Haber http://www.samanyoluhaber.com/zam-yagmuru-artarak-devam-ediyor-haberi/1229335/

Ekmeğe Yüzde 33 Zam

İstanbul'dan sonra Ankara'da da ekmeğe zam geldi. Buğday üretiminin rekor kırdığı bir dönemde vatandaş, 75 kuruşluk ekmeği artık 1 liradan yiyecek.

İstanbul’un ardından Ankara’da da ekmeğe zam yapıldı. 250 gram ekmeğin fiyatı 75 kuruştan 1 TL’ye yükseldi. Zamdan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ürettiği halk ekmek de etkilendi. 60 kuruş olan 300 gram halk ekmeğe de yüzde 25 zam geldi. Halk ekmek artık 75 kuruştan satılıyor. Tüketici dernekleri, ekmeğe yapılan zamla birlikte diğer ürünlere zam yapılmasına kapı aralandığının altını çizdi.

BUĞDAYDA REKOR KIRILDI
Türkiye geçen yıl ekmeğin hammaddesi olan buğdayda cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Buğday üretim istatistiklerinin tutulduğu 1938 yılından bu yana en yüksek üretimin gerçekleştiği 2015 yılında 22.5 milyon tonluk buğday üretimi gerçekleştirildi. Buğdaydaki üretim rekoruna rağmen, iki büyük ilde ekmeğe zam yapılmasına tüketici dernekleri tepki gösterdi.

BAKAN ‘ZAM YOK’ DEMİŞTİ
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, geçen ay ekmeğe zam olmayacağını belirterek, “Böyle bir şey söz konusu değil” demişti. Türkiye Fırıncılar Federasyonu da yeni yılda ekmeğe zam yapılmayacağını duyurmuştu. Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, artan maliyetlere rağmen 2016 sonuna kadar ekmeğe zam yapmayacaklarını ifade etmişti 

ZAM GERi ALINMALI
TÜRKİYE Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye’nin buğday üretiminde kendi kendine yettiğini ifade ederek, ekmeğe zam yapılmasının doğru olmadığını dile getirdi. Yetkin, zammın geri alınması gerektiğini söyledi.

ZAMLARIN ARKASI GELECEK 
Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, halkın temel tüketim maddesi olan ekmeğe yapılan zamla diğer ürünlere zam yapılmasının kapısının aralandığını söyledi. Deniz, “Zamların geleceği belliydi. Son iki, iki buçuk yıldır yürütülen ekonomi politikalarındaki yetersizlik ve sorumsuzluk nedeniyle bugünleri yaşamaya başladık. Bu zamlar artarak devam edecektir. Çünkü hükümetin ekonomiye ilişkin vaatleri maalesef ayakları yere basmayan vaatlerdirdedi. ,

Hasan Önal, 16.01.2016 Özgür Düşünce http://www.ozgurdusunce.com/haber/ekmege-yuzde-33-zam-10212/

5 Mart 2016 Cumartesi

Belediye halkın parasına elkoydu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tüketici Mahkemesi’nin İstanbulkart ücretlerinin iade edilmesi kararını tanımayacağını, halktan aldığı yaklaşık 80 milyon TL’yi iade etmeyeceğini açıkladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nin İstanbulkart ücretine ilişkin mahkeme kararını tanımayacağını açıkladı. Bilgi edinme başvurusu yoluyla gönderdiğimiz sorulara iki hafta içinde yanıt vermesi gerekirken iki ay sonra yanıt veren İBB, mahkeme kararının Elektronikkart Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu iddia etti. İBB Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün açıklamasında yönetmeliğin 11. Maddesinde “Elektronikkart bedeli iade edilemez” yazdığı, bu nedenle İstanbulkart kullanıcılarına kart ücreti olan 10 TL’nin iade edilmeyeceği ifadeleri yer aldı. İBB, mahkeme kararını uygulaması durumunda yaklaşık 8 milyon İstanbulkart sahibine 80 milyon TL civarında ödeme yapmak zorunda kalacaktı. Belediye, mahkeme kararını tanımayarak halkın 80 milyon TL’sini gasp etmiş oldu. İBB geçen hafta da, düşen petrol fiyatlarına rağmen toplu taşıma ücretlerine zam yapmıştı.

‘Tam anlamıyla komiklik’
İBB’nin mahkeme kararını tanımayacağını açıklamasının ardından konuyu BirGün’e değerlendiren Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, “Mahkeme kararının yönetmeliğe aykırı olduğunu söylemek hukuki açıdan tam anlamıyla bir komikliktir. Ortada kesinleşmiş bir yargı kararı varken İBB’nin bu karara uymayacağını açıklaması skandaldır” dedi. Ortada milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir karar olduğunu ifade eden Deniz, yargı kararıyla haksız olduğu sabitlenen bu paraların iade edilmesi gerektiğini söyledi: “Mahkeme incelemesini yapmış, kararını vermiş. İBB burada çamura yatmaya çalışıyor”.

‘İBB mahkemeleri kilitlemesin’
İBB’nin ücretleri iade etmemekte ısrar etmesi durumunda yurttaşların yasal işlem başlatarak paralarını geri alabileceğini söyleyen Deniz, “Ancak burada milyonlarca insandan bahsediyoruz. Böyle bir durumda idareye yakışan, milyonlarca başvuruya yol açıp mahkemeleri kilitlemek değil, yurttaşların başvuru yapmasını beklemeden kart ücretlerini iade etmektir. Bunu da kartlara 10’ar TL yükleme yaparak gerçekleştirebilirler” dedi.

Tüketici Mahkemesi’nin verdiği kararda, kart ücretinin Tüketici Kanunu’na aykırı olduğu yer almış, dava konusu olan 10 TL yasal sınır olan 2 bin 200 TL’nin altında olduğu için İBB’nin kararı temyiz etme hakkı kalmamıştı. Şu anda İstanbulkart ücretini almak isteyen herkesin kaymakamlık binalarındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurup ücretini geri alma hakkı bulunuyor. Heyet’in kararına İETT’nin itiraz etmesi durumunda ise konu Tüketici Mahkemesi’ne taşınıyor ve daha önceki kararı emsal kabul eden mahkeme yurttaşlara kart ücretinin geri ödenmesine hükmediyor. Avukatlık ücretini ise kaybeden taraf olan İETT ödüyor.

***

Belediye ‘ticari sır’ ilan etmişti
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, daha önce de İstanbulkart ile ilgili en basit bilgileri bile ticari sır ilan ederek halktan gizleme kararı almıştı. İstanbulkart’ın alışverişlerde kullanılmasına yönelik açıklamalar, aktif İstanbulkart sayısı, bu kartlarda yüklü duran para miktarı ve bu paranın nasıl değerlendirildiği gibi konularda yönelttiğimiz sorulara yanıt veren iBB, “İstenilen bilgiler Ticari Sır niteliği olması sebebi ile bu kapsamda cevap verilememektedir” diyerek İstanbulkart’ı ticari sır kapsamına sokmuştu.

‘Kirli ilişkiler ağı’
İBB’nin İstanbulkart’ı “gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi olarak tanımlanan bilgiler” anlamına gelen “ticari sır” kapsamına sokması hukukçulardan tepki çekmiş, Mahmut Tanal “Kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları eylemler ticari sır olamaz. Bir yerde ticari sır denilerek bir takım bilgiler gizleniyorsa, orada kirli ilişkiler ağı vardır” ifadelerini kullanmıştı.

Onur Erem, 07.02.2016 Birgün http://www.birgun.net/haber-detay/belediye-halkin-parasina-elkoydu-103005.html

Vatandaşa Gizli Zam Darbesi

Gıda fiyatlarındaki artış tüketicinin cebini yakarken üreticiyi de yeni arayışlara itiyor. Son dönemde aynı ambalajlardaki gramajlar düşürülerek, tüketici yanıltılıyor.

Dünyada gıda fiyatları ucuzlarken Türkiye’de artmaya devam ediyor. Gıda fiyatlarındaki artış, tüketici kadar üreticiyi de düşündürüyor.

Üreticiler, fiyat artışı olmadığı izlenimi vermek için ürün gramajlarında küçültmeye gidiyor. Ürünlerin ağırlıkları, tüketicinin anlayamayacağı şekilde azaltılıyor. Bu da fiyatlarda gizli bir artışa neden oluyor. Son aylarda market raflarındaki birçok ürünün gramajının düşük olması dikkat çekiyor.

GRAMAJLAR AZALDI
Fiyat artışının göze batmaması için 1 kiloluk ürünler 900, 700 gramlık ürünler de 600 gramlık ambalajlarda önceki fiyatlarından satılmaya çalışılıyor. Gramajı düşürülen ürünlerin başında peynir çeşitleri ve yoğurt gibi vatandaşın yoğunlukla tükettiği süt ürünlerinin gelmesi dikkat çekiyor. Daha önce 1 kilo olarak satılan beyaz peynirler artık 900 gram, 700 gram olarak tüketiciye sunulan kaşar peynirler 600 gram, 2.250 gram olan yoğurtlar da 2 kilodan satılıyor.

GIDA FİYATI DÜNYADA DÜŞÜYOR
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada gıda fiyatları geçen yıl yaklaşık yüzde 20 oranında geriledi. Fiyatlar son beş yılın dibinde. Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye'de ise gıda ürünlerinin fiyatı her geçen gün artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), açıkladığı verilere göre tüketici fiyatları endeksi geçen yıl yüzde 10,8 oranında arttı.

Tüketici dernekleri ise gıdada enflasyonun açıklananın en az iki katı olduğu görüşünde. Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Av. M. Bülent Deniz, gıda fiyatlarındaki artışın açıklanan enflasyon oranlarının çok daha üzerinde olduğunu söyledi. Tüketici Birliği Federasyonu olarak yaptıkları çalışmalarda gıda fiyatlarındaki enflasyonun yaklaşık yüzde 25 civarında olduğunu belirlediklerini ifade etti.

TÜİK NEREDEN ALIŞVERİŞ YAPIYOR?
Enflasyonu düşük gösteren TÜİK’in nereden alışveriş yaptığını merak ettiklerini belirten Deniz, “TÜİK nereden alışveriş yaptığını açıklarsa gidip o marketten alışveriş yapacağız. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 8. Oysa mutfakta yangın var ama resmi rakamlarda yerini bulmuyor” dedi.

TÜKETİCİ FİYATA BAKIYOR
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu da gıda ürünlerinin ağırlıklarında çeşitli tekniklerle hileler yapıldığını söyledi. Tüketicinin rafta gördüğü ürünün gramajına değil fiyatına baktığını ifade eden Ağaoğlu, fiyatın değişmediğini görünce gramajın da aynı olduğunu düşündüğünü belirtti. Bu yapılanın gizli zam olduğunu dile getiren Ağaoğlu, tüketicilerin, aldığı ürünlerin fiyatı kadar gramajına da bakması gerektiğini kaydetti.

GRAMAJ EKSiLTME GiZLi ZAMDIR
Bülent Deniz, gıda üreticileri ve satıcılarının piyasada rekabet edebilmek, müşteri kaybetmemek, satışlarda düşme yaşanmaması için fiyatlara zam yapmak yerine ambalajlarda ve gramajlarda eksiltme yoluna gittiklerini dile getirdi. Deniz, “Bu bir gizli zamdır. Tüketici açısından aynı paraya aldığı ürün şimdi daha az. Zaten birçok tüketici de ambalaj aynı olduğu için gramajın azaldığının farkında bile değil” dedi.

Hasan Önal, 14.01.2016 Özgür Düşünce http://www.ozgurdusunce.com/haber/vatandasa-gizli-zam-darbesi-10063/

1 Mart 2016 Salı

Tüketici Yasası Müşteriye Yaramadı

Tüketiciler 2015 yılında bankalara kredi ücret ve komisyonu olarak 6,5 milyar lira ödedi. Bu tutar önceki yıllara kıyasla daha da arttı. Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “2014 yılında çıkarılan tüketici yasası 61 kalemde alınan bu ücret ve komisyonları kaldırmadı, gruplandırarak devam ettirdi.” dedi.

Tüketici Yasası da çare olamadı ve beklentilerin aksine bankaların hizmet ve komisyonlardan aldığı ücretler artarak devam ediyor. Vatandaş 2015 yılında bankalara kredilerden alınan ücret ve komisyonlar için 6,5 milyar lira, bankacılık hizmetleri için ise 21,5 milyar lira ödedi. Bu iki kalem için 2015'te ödenen toplam tutar 28 milyar lirayı aştı. Bu rakam 2010'da 14,4 milyar liraydı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre Türk bankacılık sektörünün dönem net kârı 2015'te 26 milyar 62 milyon lira olarak gerçekleşti. Bankaların gelirleri içinde en dikkat çeken kalemler ise vatandaşın bankalardan geri alabilmek için mücadele verdiği bankacılık hizmet ücret ve komisyonları oldu. 2014 yılında 5 milyar 880 milyon lira olan kredilerden alınan ücret ve komisyonlar kalemi, 2015'te 6 milyar 471 milyon liraya yükseldi. 2014'te 19 milyar 853 milyon lira olan bankacılık hizmet gelirleri ise 2015 yılında 21 milyar 587 milyon liraya çıktı. Bu iki kalemin toplam tutarı ise 28 milyar lirayı aştı. Bu tutar 2014'te 25 milyar 734 milyon lira, 2010'da ise 14 milyar 386 milyon liraydı.


Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, bilançolarının Türkiye'deki bankacılık sektörünün nereden para kazandığını açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Deniz, asıl faaliyeti “para almak-para satmak” olan bankaların esas kârını bu işten değil; ücret, aidat, komisyon gibi kalemlerden sağladığını belirtti. Bu durumun restoran işleten birinin esas kârını özel otoparkı için aldığı ücretlerden sağlamasına benzeten Avukat Bülent Deniz, “2014'te çıkan Tüketici Yasası ile 61 kalem ücretin kaldırılacağı vaat edilmişti. Ama ortaya çıkan düzenleme uygulamayı kaldırmak yerine 61 kalem ücreti gruplandırarak tüketiciden almaya devam edilmesi oldu. Örneğin dosya parası, komisyon gibi birkaç kalem ücret ‘kredi tahsis ücreti' adı altında birleştirildi. Tüketicinin cebinden çıkan parada herhangi bir değişiklik olmadı.” dedi.

HESAP İŞLETİM ÜCRETİ ALINMAYACAK
Tüketici Sorunları Derneği, 3 Ekim 2014 tarihinde yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliği yargıya taşıdı. Danıştay İdari Dava Daireleri de sayıları 112 milyonu aşan banka hesabından işletim ücreti alınmasının yürütmesini geçtiğimiz günlerde durdurdu. Hesap işletim ücretini Danıştay'a taşıyan Tüketici Sorunları Derneği'nin Başkan Vekili avukat Rıdvan Yıldız, bu konuda şunları söyledi: “Açtığımız davada yönetmelikle belirlenen bazı ücretlerin yürütmenin durdurulmasını ve iptalini istemiştik. Danıştay İdari Dava Daireleri yaptığımız itirazı haklı görerek bankaların aldığı hesap işletim ücretinin haksız olduğu değerlendirmesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karar, bankaların artık tüketicilerden hesap işletim ücreti alamayacağı ve bu yönetmeliğe dayanarak tahsil ettiği bedellerin dayanaksız kaldığı anlamına geliyor. Bankalar artık Danıştay'ın nihai kararına kadar tüketicilerden hesap işletim ücreti tahsil edemeyecekleri gibi tahsil ettikleri hesap işletim ücretlerini iade etme yükümlülüğü altında. Hesap işletim ücretinden bankaların bir yılda elde ettiği yaklaşık gelir 10 milyar TL civarında olup, bu kararla bankaların haksız elde ettiği büyük bir meblağa dur denmiş oldu.”

Yasa, dava açmayı engelledi
2014'te çıkarılan Tüketici Yasası'nın uygulamada tüketici aleyhine sonuç verdiğini anlatan Deniz şunları söyledi: “Ortaya çıkan bu durum yazık ki, 2007'den bu yana tüketici örgütlerinin yürüttüğü hukuk mücadelesini de ortadan kaldırdı. 2014 yılından önce dava açıp bu ücretleri geri alabiliyorduk. Şimdi yasal zemine oturduğu için artık tüketicinin dava açma hakkı da söz konusu değil. Tüm bu yapılanlar faiz lobisinden yakınan iktidarın bankacılık sektörünü güçlü bir şekilde koruduğunu göstermekte.”

Koray Tekin, 03.02.206 Zaman http://www.zaman.com.tr/ekonomi_tuketici-yasasi-musteriye-yaramadi_2341746.html