14 Ağustos 2014 Perşembe

Erken Genel Seçim Tarihi Belli Oldu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu 13 Ağustos 2014 tarihli birleşiminde, TBMM. nin 1 Ekim 2014 tarihine kadar tatile girmesi kararı aldı.
 
Aslında yasama dönemini çoktan geçmiş, fazladan çalışan TBMM. nin aldığı bu kararın garipsenmemesi gerekiyor.
Ancak Meclis gündeminde bulunan ve içinde kamu maliyesine olan borçların yapılandırılmasından, işçi haklarıyla ilgili kimi düzenlemelere kadar bir çok maddeyi barındıran 'torba yasa'nın tümünün görüşülüp kabul edilmesinden sonra Meclis'in tatile gireceği beklenirken,  Meclis'in ani tatil kararı, önümüzdeki günler için bir çok ipucunu barındırıyor.
 
"Af Yasaları" Seçim Yatırımıdır
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Meclis'e sunulan torba yasa, geçmişte örneklerini sıkça gördüğümüz bir siyasi hamle aslında.
Hemen her seçim öncesi böyle bir yasa tasarısı Meclis'e sunulur; vergi, SGK primi, traik cezası ve benzeri tüm kamu alacakları uygun faiz ve taksitlerle yapılandırılırdı. 
Bu türden yasaların ardından gerçekleşen seçimler için iktidarın oy kazanmasına yönelik bu taktik her zaman uygulanmış ve doğal olarak seçimlerde, iktidar lehine yarar sağlamıştır.
 
Bu kez de, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi iktidar partisi için son derece önemli  bir seçim öncesi Meclis'e sunulan son torba yasa tasarısı da, aynı taktik anlayışın bir ürünüydü.
 
Seçim Kazanıldı, Yasaya Ne Gerek Var!
Ancak bu kez tasarının yasalaşması seçimlere kadar bitirilemedi ve seçim sonrasına kaldı.
 
Seçimin sonucu biliniyor.
İktidar partisi seçimi kazandı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildi.
 
Olağan koşullarda, torba yasayı kabul edip tatile girme kararında olan Meclis'in bu yasayı çıkarması gerekirdi.
Dolayısıyla bir kaç aydır kamu maliyesine olan borçların yapılandırılmasına ilişkin kamuoyunda oluşan beklenti nedeniyle kimsenin vergi, ceza, prim ödemediği bir dönemde, bu düzenlemenin yapılmadan Meclis'in tatile girmesi, hiç de olağan bir durum değil.
Yine Bakan Ali Babacan tarafından hazine kasasına önümüzdeki bir yıl içinde 220 milyar USD. para gerektiğinin dillendirildiği, derecelendirme kuruluşlarının Türkiye için risk öngördüğü bir ekonomik ortamda, birikmiş borçların ödenmesini sağlayacak bir yasal düzenlemeyi ertelemek, anlaşılabilir bir hamle değil...
 
Birbiri Ardına Siyasi Hamleler...
Ancak görünen o ki, seçim sonrası iktidar partisinde başlayan Genel Başkan ve Başbakanın belirlenmesi süreci, bu süreçte iktidar partisi içinde yaşanmaya başlayan tartışmalar ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili belirsizlik, bu gelişmenin nedenleri arasında.
 
İktidar partisinin içinde bulunduğu bu zorlu sürecin oluşturduğu siyasi riskin, ekonomik verilerdeki olumsuz seyrin ortaya koyduğu ekonomik risk ile birleşmesi, Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunun rüzgarından yararlanmak isteyen iktidar partisi için erken ve baskın genel seçimi zorunlu kılıyor.
 
27 Ağustos'ta yapılacak kongre ile Genel Başkan ve Başbakanı belirleyecek olan iktidar partisinin, erken genel seçim ile yeni seçilen Genel Başkan ve Başbakan'ın seçim sınavından geçmesi ve dolayısıyla seçmen tarafından da onaylanmasının istemesi yanında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün partinin başına geçmesi ve Başbakan olmasının istenmediğine ilişkin yaygın bir gözlem ve değerlendirmenin olduğu bir ortamda, bu hamle ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün partinin başına geçmesi olasılığının tamamen bertaraf edilmesi de yapılan hesaplamalar içinde olmalı...
 
Ne Olacak?
-Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın yemin töreni için 28 Ağustos 2014 tarihinde toplanacak TBMM. Genel Kurul'una erken genel seçim yapılmasına ilişkin bir yasa taslağı sunulur.
 
-Genel Kurul bu taslağı yasalaştırır ve büyük olasılıkla Ekim ayı içinde yapılacak bir genel seçim sürecine girmiş oluruz.
 
-Torba yasa beklentisindeki kamuoyu için de yasal düzenleme gerektirmeyen, örneğin borçlu yurttaşların üzerine gidilmemesi gibi kimi idarî tâlimatlar ve düzenlemeler uygulamaya konur, yurttaş küstürülmez.
Öte yandan seçim sonrası için yeni bir 'torba yasa' çıkarılacağı beklentisi de, seçim yatırımı kapsamında canlı tutulmaya devam edilir. Bu beklentiye bir de bedelli askerlik eklenince, seçim yatırımı hamlesi tamamlanmış olur.
 
Ne Olmayacak?
'Ne olacak' sorusuna verebileceğimiz yanıtlardaki 'kesinlik' savı, 'ne olmayacak' sorusu için geçerli değil.
 
Abdullah Gül'ün siyaset sahnesinde alacağı, almaya çalışacağı rol, yeni seçilecek Genel Başkan ve Başkanın seçmen tarafından ne denli kabul göreceğine ilişkin risk, erken genel seçimlere kadar ekonomideki olumsuz seyrin giderek artması gibi gelişmeler, iktidar partisi için bırakın Anayasa değişikliğini sağlayacak çoğunluğun elde edilmesi, tek başına iktidar sonucunun bile garantilenemeyeceği bir seçim sonucunu da ortaya çıkarabilir.
 
Böyle bir değişken verinin söz konusu olduğu zeminde, siyasetin nasıl şekilleneceği ve bu şekillenmenin nelere yol açacağını bugünden kestirmek zor.
 
Ne Yapacağız?
Görünen o ki, bizi sonbaharda bir ekonomik kriz veya iyimser nitelemeyle daralma bizi bekliyor.
Şimdiden başını yukarı çeviren faiz oranları, kurak geçen mevsim nedeniyle gıda fiyatlarında oluşacak artışlar, siyasi belirsizlik nedeniyle her zaman Türkiye'nin imdadına (!) yetişen yabancı paranın nazlanacak olması, sonbahar ile birlikte ayağımızın boyunun, yorganın boyundan uzun olmaya başlayacağı günlerin uzakta olmadığını gösteriyor.
 
Gelişmeleri sıcak yaz günlerinin neminde ve rehavetinde izlemekle görevlendirilen yurttaş için Ekim ayına, daha doğrusu sonbahara ilişkin temel önerimiz, özellikle banka ile ilişkilerin dikkatle kurulması, borçlanmaktan kaçınma ve harcamaları gözden geçirme üzerine kurulu.
 
Yaşanacak sürecin siyaset aktörleri tarafından doğru yönetilememesi halinde, faturanın yurttaş tarafından ödendiğine ilişkin geniş bir hafızaya sahip bu coğrafyanın sâkinlerinin diyecek sözleri elbette vardır.
Bekleyip, göreceğiz...