24 Haziran 2012 Pazar

"Sözleşmede Hizmet Bedeli Maddelerinin Üzerini Çizin"

Gün geçmiyor ki bankaların kart kullanıcılarından kestikleri ücretlerle ilgili bir haber okumayalım... Kredi kartı aidat ücreti, hesap işletim ücreti, kredi kartı yenileme ücreti, hesap özeti ücreti, nakit çekme ücreti, ortak ATM'den nakit çekme ücreti gibi pek çok işlem adı altında bankalar hesabımızdan para kesmeye devam ediyor. Peki bu para kesintileri yasal mı? Bu para kesintilerine nasıl itiraz edebiliriz? Merak ettiğimiz tüm sorularımızı Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı Av. M.Bülent Deniz ile konuştuk.

Son zamanlarda bankaların kullanıcılardan kestikleri ücretlerle ilgili olarak çok sayıda haber okuyoruz. Kredi kartı aidat ücreti, hesap işletim ücreti, kredi kartı yenileme ücreti, hesap özeti ücreti, nakit çekme ücreti, ortak ATM’den nakit çekme ücreti vb. gibi pek çok konuda kullanıcılardan para kesiyor. Peki bu ücret kesintileri yasal mı?

Bankalar yaptıkları işlemlerle ilgili olarak çok sayıda ücret kesiyorlar ve her gün bunlara bir yenisi daha ekleniyor. Bankaların bilançolarına baktığımız zaman bankaların karlarının çok büyük bölümünün faaliyet dışı gelirler kaleminden geldiğini görüyoruz. Yani bankanın görevi nedir? Parayı almak ve satmak. Satarken elde ettiği kar onun faaliyet geliridir. Faaliyet dışı dediğimiz şey de kart aidatı, ATM’den bakiye sorma ücreti, ekstre ücreti gibi bu tüp hizmetlerden almış olduğu paralardır. Baktığınızda bankaların bu tip kalemlerden elde ettiği gelirler, bankacılık faaliyeti yaparak elde ettiği gelirden kat be kat fazla. Basit bir örnek verelim, 50 milyon tane kredi kartı var Türkiye’de, her birinden ortalama 50 TL aidat ücreti alındığı zaman 2,5 katrilyon civarında bir para yapıyor. Çok yüksek bir para bu. Öte yandan 35-40 milyona yakın vadesiz mevduat hesabı var. Yine her birinden 20-60 TL arasında hesap işletim ücreti adı altında para alıyorlar. Bir de geçenlerde çıktı, hareketsizlik bedeli diye, hesabınızı hiç kullanmıyorsunuz ama işlemsizlik bedeli adı altında 2-3 TL gibi bir para almaya başlamışlar.

BDDK’nın bu konuda bir düzenleme yapması beklenirdi
Bankaların almış olduğu bu paralar vatandaşın çok uzun zamandan beri tepkisine neden oluyor. 2007 yılında ben kredi kartı ile ilgili ilk davayı açarken bu işin yasal ve hukuka uygun olmadığını ifade ederek giriştim bu sürece. Nitekim bizim bu girişimimizden sonra çok sayıda Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararları, Tüketici Mahkemesi kararları ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararları çıktı. Ve büyük çoğunluğu tüketicinin bu konuda haklı olduğu kart aidatı, vadesiz hesap işletim ücreti gibi gerekli gereksiz birçok hizmet bedelinin tüketiciye iadesine karar verildi. Tabi burada beklenen şuydu, yüz binlerce insanın, benim tahminime göre 700-800 bin tüketici bu yönde hakkını arayarak parasını iade aldı. En son geçmişe doğru 10 yıllık kart aidatının alınması yönelik bir karar çıktı. Türkiye’de maalesef toplu tüketimin ya da çok sayıda tüketicinin olduğu alanlarda hukukun yetersizliği veya yasama organının ilgisizliği söz konusu. Çünkü milyonlarca kredi kartı kullanıcısı veya banka hesap sahibinin bu yöndeki tepkisi, 700-800 bin kişinin elde etmiş olduğu mahkeme kararı varken beklenen o ki, alınmış alınan o kararlardaki tepki gözetilerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) bankalara bir genelge göndererek, bu tip hizmet bedellerinin alınmaması yönünde bir karar alması. Eğer bu mümkün değilse, yasama organı meclisin harekete geçip kart aidatı alınıp alınmayacağına ilişkin bir düzenleme yapması beklenir.

Mahkemede alınan kararlar emsal oluyor ama bağlayıcı değil
Çünkü alınan kararlar karar sahibi ile ilgili bankayı bağlamaktadır. Yani Ahmet’in almış olduğu karar, paramı iade almak istediğimde bana yarar sağlamıyor. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne müracaat etmek zorunda kalıyorum, arkasından mahkemeye gitmek zorunda kalıyorum. Karar bir başkası için emsal oluyor ama bağlayıcı hale ne yazık ki gelemiyor. Bu da adliye için yeni bir iş yükü, tüketiciler için de ne yazık ki gereksiz bir mesai anlamına geliyor. Bunun önüne geçilmesi gerekirdi. Kaldı ki bir karar bir başkası için bağlayıcı olmadığı gibi, mesela 2012 aidatı için ben dava açıyorum, paramı iade alıyorum ama 2013 yılı için aynı banka yine benden yeni bir aidat talebinde bulunuyor. Ben yine gidip dava açmak zorunda kalıyorum. Tüketiciyi yoran, bir süre sonra bıktıran bir süreç haline dönüşüyor.

Bankalarla çalışmak kayıt dışı ekonomiyi önler
Burada bankaların bankacılık faaliyetini finanse ettikleri, zaten kar ettikleri gözetilerek bu yöndeki komisyon vs. gibi hizmet bedellerini hiç almamaları gibi Türk kamuoyunun bir beklentisi var. Bu sağlanmadığı sürece bankalarla tüketici arasındaki mesafe maalesef kapanmayacaktır. Oysa ki tüketicilerin bankalarda çalışıyor olmasının devlet açısından çok büyük bir faydası var. Çok uzun zamandan beri kayıt dışı ekonomiyle mücadele ediyoruz ve bu bir devlet politikası haline geldi. Dolayısıyla para hareketlerinin bankalar üzerinden yapılmasında çok ciddi yarar var. Bankalar üzerinden para hareketleri daha rahat denetlenebildiği için vergisiz kazancın tespiti çok daha kolay. Vatandaş şimdi korkuyor. Bankaya gidip bir hesap açtığı zaman arkasından pat diye hemen 20-30 TL hesap işletim ücreti adı altında para kesilecek. Dolayısıyla birçok kişinin -ben yakinen biliyorum- bankalarla hiç ilişkiye geçmemek yönünde temel tercihleri var. Bu da devletin kayıt dışı ekonomiyle mücadele politikasına aykırı.

Bankalara şikayetinizi sözlü değil, yazılı olarak dile getirin
Bankanın bizden kestiği paraya itiraz etmek istersek nasıl bir yol izlememiz gerekir?

Bankalarla çalışmamak mümkün değil, cebimize kredi kartı koymamak mümkün değil, bankada özellikle maaşlı kesim için hesap sahibi olmamak mümkün değil. Bankanın haksız olduğunu düşündüğümüz bu yöndeki hizmet bedelleri talebi varsa, bir kere bu bedelleri ödeyeceğiz. Çünkü bizim yapacağımız itiraz başvuruları bedelin ödenmesini durdurmayacak. Daha sonra faiz, temerrüt gibi durumlar söz konusu olmaması için bizden talep edilen ödeme tarihini, talep edilen miktarı ödemeliyiz. Ama bu ödemeyi yaparken veya yaptıktan sonra bankaya yazılı olarak başvurulmalıdır. Genelde tüketiciler şubeye gidip sözlü olarak veya müşteri hizmetlerini arayarak telefonda dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. Bunların hukuki bir kıymeti yoktur. Tüketici yazılı bir iadeli taahhütlü mektupla alınan bedelin iadesini talep etmelidir. Banka bu mektuba rağmen parayı iade etmez veya etmeyeceğini ifade etmez, size cevap vermez ise tüketici bulunduğu ilçedeki kaymakamlıklardaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne müracaat ederek bu yöndeki başvurusunu ücretsiz olarak yapabilir. Buna ilişkin dilekçe örneklerini ben internet sitesinde adım adım yayınlıyorum. mbulentdeniz.blogspot.com adresinde ‘3 Adımda Kredi Kartı Aidatını Geri Alma Yolları’ başlıklı linkten hem dilekçe örnekleri hem de tüketicinin nereye nasıl başvuracağını detaylı olarak açıklıyoruz.

Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri 3 ay içinde karar vermek zorunda
İnsanlar genelde itiraz sürecinin uzun olması ve bir sonuç alınamayacağı düşüncesiyle şikayet hakkını kullanmak istemiyor. Kart kullanıcıları bu konuda ne kadar sürede bir sonuç alabilir?

Bu sürecin çok uzun sürdüğüne ilişkin kamuoyunda yanlış bir kanaat var. Bu yanlış çünkü yasa gereği kaymakamlarda başvurduğumuz Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri en geç 3 ay içinde karar vermek zorundalar zaten. Yani bizim başvurumuz üzerinden posta ve yazışmaları dikkate alırsak yaklaşık 4 aylık zaman içerisinde en geç kararın çıkmış olması lazım. Çıkan karar bankanın aleyhineyse banka Tüketici Mahkemesi’ne bir dava açabilir, o itiraz hakkı yasa gereği kendisine verilmiştir ama kararın hakem heyetlerinden çıkma süreci 4 ay gibi kısa bir süredir. Çok daha önemlisi tüketici bütün bunları yaparken sadece iadeli taahhütlü bir mektup pulu için vermiş olduğu 2 ya da 3 TL’nin dışında herhangi bir başvuru ücreti, harç veya posta masrafı ödemiyor, ücretsizdir.

Bankalar internet bankacılığından para alırlarsa bindikleri dalı kesmiş olurlar
Geçtiğimiz günlerde internet bankacılığını kullanan kullanıcılardan her girişte belli bir ücret alınacağı haberlerini okuduk. Peki bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Bu çok saçma sapan bir düşünce. Hatta bu internet bankacılığını kullanan tüketicilere her seferinde oluşturulan şifre SMS ile gönderiliyor biliyorsunuz. SMS başına para alınacağı söylendi. Bir kere bankalar bunu yaparlarsa bindikleri dalı keserler. Çünkü bankalar mümkün mertebe internet bankacılığını yaygınlaştırmak, şube ve personelden tasarruf etme ihtiyacındalar. Bankaya bunu sağlayacak olan tüketiciye bunu sağladığı için ödül verilmesi gerekirken, sana SMS’le şifre gönderdiğim için bana her girdiğinde para ödeyeceksin gibi saçma sapan bir uygulamayı bankaların yapacaklarını zannetmiyorum. Böyle garip fikirleri dönem dönem kamuoyunun önüne atıyorlar, gelen tepki üzerine de uygulamaya koymuyorlar. SMS’le şifre gönderme parası alacağız diye birkaç ay önce bankalardan açıklama yapıldı. Ben tepki göstermiş ve dava açacağını söylemiştim. Hala benden SMS parası almalarını bekliyorum. Alsınlar da gideyim dava açayım. Uygulamaya koyamadılar.

Sözleşmede hizmet bedeli maddelerinin üstünü çizin
Bazı bankalar kredi kartı kart aidatı yerine kredi kartı hizmet bedeli gibi başka kavramları kullanarak yine kullanıcılardan para almaya devam ediyorlar. Bu konuda kullanıcıların bankalarla sözleşme imzalarken nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?

Bir kere kredi kartına ilişkin sözleşme imzalarken kart aidatı, kart bedeli, yıllık kart ücreti veya hizmet bedeli diye değişik adlar altında para alınabileceğini içeren maddeleri tüketici sözleşmede bulmalı. O maddenin üzerini çizmeli ve o çizgisinin üzerini imzalamalı. Aynı şekilde kendisinde kalacak nüshada da personelin imzasını talep etmelidir. Banka sözleşmeyi bu şekilde yapmaz ve yapılmasına müsaade etmezse tüketicinin yapacağı şey çok basittir, hiç o kredi kartını almamalı, yandaki bankaya girerek aidat ödemeyeceği bir kredi kartını edinebilecek sözleşmeyi imzalamalıdır. Tüketici tüketimden gelen gücünü, tercihteki avantajını doğru şekilde kullanırsa ne kart aidatı öder ne de aidat ödediği için Tüketici Mahkemeleri’ne başvurmak zorunda kalır.

Peki bankanın tüketiciye haber vermeden hesabından para kesmesi yasal mı? Kullanıcı bu paranın iadesini talep edebilir mi?
Bankalar kendi alacakları için hesaplardan para tahsil edebileceklerine ilişkin yetkiyi ilk hesap açmaya gittiğimizde imzaladığımız sözleşmede zaten alıyorlar. Bunun önüne geçilebilecek bir şey yok. Sözleşme iki kişi arasındadır, serbest iradeleriyle yapıldığı varsayılır. Biz bankaya sözleşmeyi imzalarken kendi alacağı için bizim hesabımızdan para çekebileceği yetkisini veriyoruz. Tüketici böyle bir yetkiyi vermek istemiyorsa sözleşme yaparken bu konudaki hükmü de iptal etmeli, üstünü çizmeli. Ama bu yetki verilmişse yapacak bir şey yok. Kart aidatı gibi talep edilen para iade, yargıda münakaşa edilebilecek haksız bir paraysa tüketici bu ödemeyi yaptıktan ya da hesabından çekildikten sonra başvuru hakkını kullanacak. Ama banka tüketiciye kredi kullandırmış, kredisinin taksidini kalkmış hesabından çekmiş gibi haklı alacaklar gibi bu konuda tüketicinin yapabileceği hiçbir şey de yok.

21 Haziran 2012
Gizem Gül