27 Aralık 2014 Cumartesi

Yönetmelik Çıkmayınca Tüketici Kanunu Havada Kaldı

77 milyon tüketiciyi ilgilendiren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun yönetmeliği yayımlanmadı. Yönetmeliklerin 6 ay geçmesine rağmen çıkmamasının suç olduğunu vurgulayan tüketici dernekleri, bu durumun uygulamalarda belirsizliğe yol açacağını ifade ediyor.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, büyük değişiklikler yapmayı hedeflediği 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun yönetmeliğini yayımlamadı. 28 Mayıs 2014’te Resmî Gazete’de yayımlandıktan 6 ay sonra bakanlık tarafından yürürlüğe konulması gerekiyordu. 28 Kasım 2014’e kadar yayımlanması gereken 24 yönetmelik bulunuyordu. Fakat son günü olan yayımlama tarihinde bakanlık verdiği taahhüdü tutmadı ve beklenilen yönetmelikleri yayımlamadı.
Yönetmelikler arasında tüketici kredileri ve kredi kartları ile ilgili sözleşmeler, kart üyelik aidatları, ön ödemeli konut satış sözleşmeleri, ayıplı malların iadesi, abonelik sözleşmeleri, reklamlar gibi birçok alanda, tüketiciye yönelik ve kanuna uymayanlar hakkında uygulanacak yaptırımlar yer alıyordu. Yönetmeliklerin en kısa zamanda yayımlanması gerektiğinin altını çizen Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, “6 ay içerisinde tamamlanması gerekiyordu. Kanun genel çerçeveyi çizer, yönetmelikler kanunun nasıl uygulanacağını gösterir. Yönetmelikleri olmadan kanunun uygulanma durumu muğlak kalır ve uygulamada sıkıntılar oluşur. En kısa zamanda geriye kalan 10 maddenin de yayımlanması lazım.” dedi.
Kanun Resmî Gazete’de yayımlandıktan yaklaşık 6 ay sonra 10 yönetmelik yayımlandı, geçtiğimiz günlerde ise 4 tanesi daha yayımlandı. Fakat geriye kalan 10 yönetmelik taahhüt edilen süre içerisinde bakanlık tarafından yayımlanmadı. Yönetmeliklerin 6 ay geçmesine rağmen yayımlanmamasının suç olduğuna vurgu yapan Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı M. Bülent Deniz, “Kanunun nasıl uygulanacağı belli değil. Ekonomiyi ve tüketiciyi yakından ilgilendiren bir yasa ile ilgili uygulamayı gösteren bir yönetmeliğin çıkarılmaması çok ciddi bir yönetim ve bürokrasi zayiatıdır. Devlet yönetmelikleri yayımlamadığı için suç işlemiş durumdadır. Her şey değişecek diye lanse edilen yasa ölü doğmuş durumda.” dedi.
Yeni kanunda neler var?
Yeni Tüketici Kanunu’nda birçok alanda değişiklik yer alıyor. Bankalar vatandaşa üyelik aidatı olmayan kredi kartı imkânı tanıyacak. Kapıdan yapılan satışlarda ve mesafeli satışlarda 7 gün, devre tatil sözleşmelerinde ise 10 gün olan cayma süresi 14 güne çıkarılacak. Sözleşme şartları tüketici aleyhine değiştirilmeyecek. Fakat yönetmeliklerin yayımlanmaması beklentileri de düşürdü.
Üsame Ünal, 30.11.2014 Zaman http://www.zaman.com.tr/ekonomi_yonetmelik-cikmayinca-tuketici-kanunu-havada-kaldi_2261091.html

26 Aralık 2014 Cuma

Yargıtay'dan Dövizzedeleri Üzecek Karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Japon Yeni ve İsviçre Frangı ile tüketici ve ev kredisi alan, ancak bu paraların Türk Lirası karşısında aşırı değerlenmesi nedeniyle mağdur olan onbinlerce tüketicinin umudunu kıran bir karar verdi.

Japon Yeni ve İsviçre Frangı üzerinden kredi kullanan tüketicilerin, bu iki para birimindeki aşırı değerlenme nedeniyle açtıkları “uyarlama” davalarına emsal olacak nitelikte karar veren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, tüketicinin başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı savunularak şöyle denildi: "Kendi serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği anlaşılmakta olup, davalı banka elemanlarının davacıyı yönlendirdiği iddiası ispatlanamamıştır. Ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük çoğunluğu tarafından bilinen bir olgudur. Davacı bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanmış bulunmaktadır. Kaldı ki, eldeki dava kredi geri ödemesinin başladığı tarihten 3 yıl sonra açılmış olup, bu durumda davacının sözleşmeyi benimsediğinin kabulü gerekir. Tüm hususlar değerlendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşulları bulunmadığı anlaşılmaktadır."

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, dövizzede tüketicileri yakından ilgilendiren bu kararı ve sonuçlarını CNBC-E/Finans Cafe’de değerlendirdi.

18.11.2014 CNBC-E, Finans Cafe Programını

20 Kasım 2014 Perşembe

Kuzu Kurda Teslim

Tüketiciler Birliği Federasyonu M. Bülent Deniz, vatandaşların kendileri lehine bugüne kadar hiçbir olumlu karar almayan BDDK ve EPDK gibi kurumların önüne atıldığını öne sürerek, “Hükümet kuzuyu kurda teslim etti” şeklinde benzetme yaptı.
 
BANKALAR KORUNUYOR MU?
Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı M. Bülent Deniz, hem Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) hem de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) tüketiciler lehine bugüne kadar hiçbir karar almadığını vurgulayarak, Türkiye’de son 7-8 yıldır tüketicilerin bankalar ve özelleştirilen elektrik kurumları tarafından mağdur edilmesine göz yumulduğunu öne sürdü. 61 kalemde tüketiciyi soyan bankaların BDDK tarafından düzenlenecek yönetmelikler ile korunduğunu öne süren Deniz, “Biz bunu kuzunun kurda teslim edilmesi olarak algılıyoruz” dedi.
 
GÜVEN ENDEKSİ DÜŞTÜ
Bankaların son günlerde tüketicileri icraya vermekte ya da alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devrettiğini belirten Başkan Deniz, Türkiye ekonomisi için bu kışın karanlık geçeceği endişesi taşıdıklarını vurguladı. Tüketici Güven Endeksinin de yaşanan tüm olumsuzluklarla beraber Ekim ayında yüzde 4 oranında düştüğünü hatırlatan M. Bülent Deniz, Türk insanının savaş ihtimali, yeni hükümete olan güvensizlik ve ekonomide tüketici lehine ciddi düzenlemelerin hayata geçirilmemesi nedeniyle harcamalarını kontrol altına almaya başladığını da kaydetti.
 
Tüketiciler Birliği Federasyonu üyeleri bankaların tüketiciyi mağdur ettiği noktasında ortak görüş bildirerek, hükümetin tüketici lehine düzenlemeleri gerçekleştirmesini talep etti. 16 Derneğin bağlı bulunduğu Tüketiciler Birliği Federasyonu kanalıyla yapılan basın açıklamasında özellikle tüketici hakem heyetlerinden yüksek yüzdeyle tüketici lehine çıkan kararların hiçe sayılmaması ve yeni yasal düzenlemeye gidilmesi gerektiği vurgulandı. Federasyon Başkanı M. Bülent Deniz yaptığı açıklamada, Türkiye’de 7-8 yıldır tüketici ve banka ilişkisinin düzenli yürümediğini ve tüketicinin mağdur edildiğini vurguladıklarını ancak Tüketici hakem heyetlerine yapılan itirazların büyük çoğunluğunun bankalarla ilgili olmasına karşın yeni tüketici yasasında tüketici hakkını koruyan düzenlemelerin bulunmadığına dikkat çekti.
 
Deniz, “Bankalar işi o kadar azıttılar ki şubemizin camına baktın saçını düzelttin para ver diyecek hale geldiler. 61 kalemde aldıkları masraflarla ilgili hükümet yetkililerine itirazda bulunduk. Bankalar biz bu sayıyı düşürdük diyerek göz göre göre yalan söylüyorlar. Yargıtay 13.Dairesinden ve binlerce tüketici hakem heyetinden kararlar aldık. Faiz ve komisyonlar ile ilgili tüketici yasasında bankalar lehine düzenleme yapıldı. BDDK tarafından düzenlenecek yönetmelikler artık hukuki nitelik kazandı. Biz bunu kuzunun kurda teslim edilmesi olarak algılıyoruz. BDDK’nın görevlerinden bir tanesi tüketicinin hak ve çıkarlarını korumak olduğu halde kurulduğundan bu yana tüketici lehine hiçbir karar almıştır” dedi.
 
Tüketici aleyhine faaliyetleri kabul gören ve bu konuda sabıkalı olan bir kurumun bankalardan alacağı ücret ve komisyonlarla ilgili tüketici lehine düzenleme yapmasını zaten beklemediklerini ileri süren Başkan Deniz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dişimizle tırnağımızla yargı kanalıyla aldığımız kararların hiçbir hükmü kalmadı. Tüketiciler arasında bankalarla ilgili patlama yaşanabilir. Kredi kartı borçlarının ödenmemesi ile ilgili çok ciddi rakamlar var. Bugün bir bankaya 1000 lira olan kredi kartı borcunuz sadece asgari bedeli ödeyerek 54 ayda kapatılabiliyor. Federasyon olarak bunu Haziran ayında dile getirmiştik. Kasım ayından itibaren bankaların alacak takibine başladıklarını gördük.
 
“Hiç olmazsa hane halkı borçluluğunda rekor seviyeye ulaşan tüketici borçlarını yeniden düzenleyebilecek bir düzenleme yapılsın ki ödenmeyen borçların bankalara dönmesi sağlansın. Bankaların tüketicilerden tahsil etmeye çalıştığı paralarla ilgili ne yazık ki düzenleme yapılmadı. Bir banka 90 gün geciken bir alacak söz konusu ise borçlu hakkında icra takibi yapmak zorundadır. Bankalar tüketicileri icraya vermekte ya da alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devretmektedir. Türkiye ekonomisi için bu kışın karanlık geçeceği endişesini taşıyoruz”
 
Enerji dağıtım şirketleri ile tüketiciler arasındaki ilişkilerin de tıpkı bankalarla olduğu gibi kaygı verici düzeyde olduğunu savunan M. Bülent Deniz, Özelleşen elektrik dağıtım işinin elektrik kesintileri ve yüksek gelen fatura bedelleri ile kaliteli verilmemekte olduğunu ve tüketicinin haksız sözleşmelerle mağdur edildiğini öne sürdü. Deniz, “EPDK bu anlamda tıpkı BDDK gibi tüketici lehine kararlara imza atmamaktadır. Elektrik, su, ulaşım, iletişim gibi tüketicinin olmazsa olmaz yararlanmak durumunda olduğu kamusal hizmetlerin sağlıklı yönetilmediği görülüyor. 2015 yılından itibaren tüketicileri bilgilendirecek ve hukuki mücadelelere hız verecek bir çalışma yapacağız. 2015 yılından itibaren tüm tüketiciler elektrik hizmetini istedikleri şirketten alabilecekler. EDPK bu konuda da engelleyici tutum sergiliyor. Enerjide arz daralması olduğunu düşünüyoruz. Elektrik kesintisi bu yıl bundan dolayı gerçekleşiyor olabilir” dedi.
 
Deniz ayrıca Türkiye’deki enflasyon rakamlarının ise yanıltıcı olduğunu gerçek enflasyon oranının iki basamaklı rakamlara bilinçli olarak çıkartılmadığını öne sürdü. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamının yüzde 9 olduğunu ancak sokağa bakıldığında bunun yüzde 25 düzeyinde göründüğünü savunan Deniz, Gıda fiyatlarında kış aylarında ortaya çıkacak rakamların bunun bir sağlaması olacağını vurguladı. Tüketici Güven Endeksinin de yaşanan tüm olumsuzluklarla beraber Ekim ayında yüzde 4 oranında düştüğünü örnekleyen M. Bülent Deniz, Türk insanının savaş ihtimali, yeni hükümete olan güvensizlik ve ekonomide tüketici lehine ciddi düzenlemelerin hayata geçirilmemesi nedeniyle harcamalarını kontrol altına almaya başladığını kaydetti. Deniz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Tüketicilerin yaşadığı ve yargıya yansıyan rakamların yanında bir de hukuki mücadeleye girmek istemeyenlerin sayısını göz ardı etmemek lazım. Mahkemelere başvurmayan insanlar da azımsanmayacak düzeydedir. Burada asıl sorun tüketicinin 2007’den bu yana kazandığı tüm hukuksal kazanımların bir kalemde yok sayılmasıdır. 60 milyon kredi kartı var kart başına 50 lira alsalar 3 katrilyon para yapıyor. Kartın bankaya maliyeti 70 cent düzeyindedir. Ortaya korkunç rakamlar çıkıyor”
 
Federasyonun bünyesinde toplamda 16 derneğin bulunduğu bildirilirken basın toplantısına şu isimler katıldı: “ Tüketici Başvuru Merkezi Genel Başkanı Av. İbrahim Güllü, Sivil Toplum Diyalog Merkezi Başkanı Av.Aydın Türkmenoğlu, Kaza Mağdurları Sosyal Güvenlik Tüketici Hakları Derneği Ali Körükçü, Tüketici ve Çevre Derneği Genel Başkanı Sıtkı Altan, Tüketici Hakları Derneği Şafak Toker Kıvrak, Anadolu Telif ve Tüketici Hakları Derneği Başkanı Mehmet Çınar, Antalya Tüketici Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ballıer. Murat ŞENTÜRK
 

18 Kasım 2014 Salı

Yatırım Yapmak İçin En Az 3 Ay Bekleyin!

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, tüketicilere uyarıda bulundu. Deniz, "Yatırım yapmak için en az 3 ay bekleyin" dedi.
 
Antalya’daki tüketici derneklerini ziyaret eden Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, ekonomiyle ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Tüketicilere 3 aylık dönem için çeşitli önerilerde bulanan Deniz, hane halkı borçluluğunun yüksek olduğu bir ülkede tüketicilerin yeni borçlanmalara girmemesi gerektiğini belirtti. Değerlendirmelerine devam eden Deniz, “Bin liralık kredi kartı borcunun asgari tutarda ödemelerle ancak 54 ayda kapatabilirsiniz. Bin liralık bir borç için bankalara 54 ay çalışmak zorunda kalındığı bir ülkede yaşıyoruz. Bankalara satılan bir ülke konumuna düşmüşüz. Kredi kartlarına teslim edilen bir ülkede yaşayan biz tüketiciler, banka borçlarını mümkün mertebede artırmamak için gayret etmeliyiz. Tüketiciler, zorunlu harcamalar dışında araba, ev, elektronik eşya gibi yatırım kararlarını tekrardan gözden geçirmelidir” diye konuştu.
 
Tüketici yoksullaşıyor
Hükümetin maaşlara enflasyon oranı kadar zam yaptığını ve bunun da tüketicilerin her geçen gün yoksullaşmasına neden olduğunu söyleyen Deniz, “Merkez Bankası başkanı dahil olmak üzere ekonominin bütün aktörleri enflasyon hedeflerinin yukarı yönde seyrettiğini açıkladılar. Gıda üretiminde büyük sıkıntılar yaşanacağı ve dolayısıyla gıda fiyatlarında artışın yaşanabileceği endişesini taşımaktayız. Öte yandan Eylül ayında elektriğe yapılan zam da etkisini bu aylarda göstermeye başladı” dedi. Tüketici güven endeksinin Ekim ayında yüzde 4.9 oranında düştüğünü hatırlatan Deniz, bunun sebeplerini ise şöyle değerlendirdi: “Bu düşüşün sebepleri ülkemizin Güney sınırında yaşanan sıcak gelişmeler, ülkemizin bir sıcak savaş içerisine düşme ihtimali, yeni hükümetin güven oluşturmaması ve tüketiciler adına atılması gereken adımların atılmamasıdır.”
 

15 Kasım 2014 Cumartesi

Tüketici Birliği Federasyonu'ndan 'Tüketici Yasası'na Eleştiri

TÜKETİCİ Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, bir devrim gibi gösterilen tüketici yasasıyla tüketicinin kazanılmış haklarını kaybettiğini öne sürdü.

Mehmet Bülent Deniz, Antalya'da federasyona üye derneklerin başkanlarıyla bir araya gelip basın toplantısı yaptı. Geçen 28 Mayıs'ta yürürlüğe giren yeni tüketici yasasını değerlendiren Deniz, siyasi iktidarın çok üzerinde durduğu bu yasanın bir devrim yasası olmadığını iddia etti. Deniz, bu yasayla tüketicilerle bankalar arasında kaos haline gelen problemlerin tüketici aleyhine çözümlendiğini savundu.

HAKSIZ KAZANÇLAR MEŞRULAŞTIRILDI
Türkiye'de yaklaşık 7- 8 yıldır tüketicilerle banka ilişkisinin sağlıklı yürümediğini, sistemin sürekli olarak banka lehine birtakım düzenlemeler getirdiğini, tüketicinin mağdur olduğunu aktaran Deniz, bu konuda açılan davaların ve başvuruların ise çoğunlukla tüketici lehine sonuçlandığını söyledi. Buna karşılık bankaların haksız aldığı, yargı kararıyla tespit edilmiş faiz ve komisyonların BDDK tarafından yapılan düzenlemeyle hukuki meşruiyet kazandığını ileri süren Deniz, şöyle devam etti:

"Biz bunu 'kuzunun kurda teslim edilmesi' olarak görüyoruz. Çünkü BDDK; bankacılık sektörünü regüle etmekle, düzenlemekle görevlidir. Kuruluş yasasındaki görevleri arasında tüketicinin haklarını korumak olduğu halde, BDDK kurulduğu 2002'den bu yana tüketici lehine hiçbir karar almış değildir. Bu kurumun bankaların hizmet ve komisyonlardan alacağı ücret ve komisyonlarla ilgili tüketici lehine düzenleme yapmasını beklemiyorduk zaten. Nitekim BDDK tarafından hazırlanıp yürürlüğe giren yönetmelikle artık bizim mücadele ederek dişimizle, tırnağımızla yargıdan aldığımız haklılık kararlarının anlamı kalmadı. 28 Mayıs'tan sonra tüketici bankaların kucağına bir kez daha, bu kez BDDK eliyle, ne yazık ki tüketici yasası eliyle itilmiş oldu."

SADECE KARTTAN MİLYARLAR KAZANIYORLAR
Yasanın tüketicileri rahatsız ettiğini savunan Deniz, bankaların sadece kredi kartı aidetlarından 60 milyon kart için her birinden 50 TL alındığı varsayılırsa yılda ortalama 3 milyar TL kazandığına dikkat çekti. "Taş atıp elleri yorulmuyor" diyen Deniz, kartın gerçek maliyetinin 1 dolar bile olmadığını söyledi.

ÖDENEMEYEN BORÇLAR ARTIYOR
Deniz, yakın bir süreçte ödenemeyen borçlarla ilgili tüketiciler arasında bankalarla ilgili çok ciddi patlama olmasından endişe ettiklerini de söyledi. Kamu alacaklarını yeniden yapılandıran torba yasa çıkartılırken, bankalara borçların da yapılandırılmasını talep ettiklerini, ancak dikkate alınmadıklarını söyleyen Deniz, kredi kartları ile tüketici borçlarında rekor seviyeye doğru gidildiğini söyledi.

ZORUNLU OLMADIKÇA BORÇLANMAYIN
Tüketicilerin fakirleştiğini savunan Deniz, "Bankaya 1000 liralık kredi kartı borcu asgari tutar ödenerek ancak 54 ayda kapanabiliyor. 1000 lira için 54 ay bankaya çalışan tüketicinin yaşamak zorunda kaldığı Türkiye'de tüketicilere tavsiyemiz, banka borçlarını mümkün mertebe artırmamaları yolunda hareket etmeleridir" dedi.

SOKAĞIN ENFLASYONU YÜZDE 25
Konuşmasında enerji dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesiyle mağduriyetlerin arttığını da savunan Mehmet Bülent Deniz, TÜİK'in açıkladığı enflasyonla sokaktaki enflasyonun farklı olduğunu ileri sürdü. "Türkiye'deki enflasyon TÜİK'in açıkladığı gibi yüzde 9'lar seviyesinde değil, sokağın enflasyonu yüzde 25-26 seviyesinde" diyen Deniz, eylül ayında elektriğe yapılan yüzde 9'luk zammın etkisini göstermeye başladığını söyledi.
 

13 Kasım 2014 Perşembe

2.8 mln Turks in default on credit card debt

The number of customers who failed to pay their credit card debt reached 2.8 million in the third quarter of this year, while the amount of credit card debt that Turks defaulted on increased by TL 465 million compared to the last quarter and totaled TL 5.76 billion, recent reports from the Banking Regulation and Supervision Agency (BDDK) and the Turkish Banks Association (TBB) have shown.

A prolonged drought this summer led to an increase in the prices of almost all food products and triggered a hike in inflation rates for three consecutive months. Even though a slight decrease in the consumer price index (CPI) was observed in September, it rose again in October. In parallel with these developments and consumers' reduced purchasing power, the volume of unpaid credit cards continued to rise in the third quarter. While the amount of credit card debt was TL 5.29 billion by the second quarter, it surged by TL 465 million and reached TL 5.76 billion in the third quarter. In addition, the total number of people who failed to their pay credit card debt reached 2.8 million in the same period.

Speaking to Today's Zaman, Mehmet Bülent Deniz, the chair of the Federation of Consumers Unions (TBF), stated that the federation has been warning consumers and the authorities about an explosion of bad loans and unpaid credit card debt in the country since June. Mentioning the banking law on bad loans, Deniz said banks are obliged to launch legal proceedings if consumers do not pay their balances within 90 days, adding that the recent figures are a result of the latest hikes in the price of electricity and gas and increasing inflation rates 

According to Fatih Macit, a professor of economics at İstanbul's Süleyman Şah University, the inflation rate that surpassed government expectations in recent months also played a crucial role in the upward trend in the volume of unpaid credit card debts. Macit said the government had estimated the inflation rate to be around 5 percent at the beginning of this year, adding that it recently revised the rate to 8.9 percent.

Underlining that the annual increase in the price of food products was 12.6 percent in October, Macit argued that these developments in the inflation rate yielded a considerable decrease in the purchasing power of consumers.

Takibe Düşen Kredi Kartı Borçları Patladı

Gıda ve enerji zamlarıyla artan enflasyon, vatandaşı borcunu ödeyemez hale getirdi. BDDK verilerine göre 2014’ün üçüncü çeyreğinde takibe düşen kredi kartı borç tutarı 5 milyar 760 milyon TL’yi aştı. Kredi kartı borcu olan kişi sa-yısı ise 2 milyon 800 bin kişiye ulaştı.
 
Ermenek maden faciasından sonra Ermenek Sanayici ve İşadamları Derneği’nin çalışanların yüzde 99’unun esnafa ve bankalara borcu olduğunu açıklamasının ardından gözler, Türkiye’deki kredi kartı borçlularının durumuna çevrildi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yeni verilerine göre ödenmeyerek takibe düşen kredi kartı borçlarında patlama yaşandığı ortaya çıktı. Takibe düşen borçlar, 2014’ün üçüncü çeyreğinde, bir önceki çeyreğe kıyasla 465 milyon TL birden arttı. 2013 yılını 5 milyar seviyesinde tamamlayan takibe düşen kredi kartı borç tutarı, 2014’ün ikinci çeyreğinde 5,29 milyar TL’ye, 2014’ün üçüncü çeyreğinde ise 5,76 milyar TL’ye yükseldi. Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, başta kredi kartları olmak üzere krediler için sıkıntı yaşanacağı yönünde haziran ayından itibaren uyarılarda bulunduklarını, ekim-kasımdan itibaren takibe düşen alacak miktarında patlama olacağı uyarısı yaptıklarını belirtti.
 
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre “Bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişiler içerisinden halen borcu devam eden kişi sayısı” bu yılın 8. ayı itibarıyla 2 milyon 800 bin kişinin üzerine çıktı. Yeni açıklanan üçüncü çeyrek verilerine göre takibe düşen kredi kartı borç tutarı 5 milyar 760 milyon lirayı aştı. İkinci çeyreğe kıyasla 465 milyon lira birden artan kredi kartlarına bağlı takipteki alacak tutarları, yıl sonları itibarıyla 2011’den bu yana sürekli olarak artış gösterdi. Konuyu Zaman’a değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Borcunu ödeyemeyen tüketici, 90 gün boyunca ödeme yapmaz ise bankacılık düzenlemeleri gereği banka, yasal takip başlatmak zorunda. Bunun nedeni ise giderek artan yaşam koşulları, enerji ve gıda zamlarıyla artan enflasyondur.” dedi.
 
Süleyman Şah Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Macit takibe düşen kredi kartı borçlarıyla ekonomik büyüme arasında çok güçlü bir ilişki olduğunu belirtiyor. Bu yıl kredi kartı borçlarında görülen artışta hedefin çok üstünde seyreden enflasyon rakamlarının da etkili olduğunun altını çizen Doç. Dr. Macit, “Merkez Bankası yıla yüzde 5 gibi bir enflasyon hedefi ile başlamışken bu rakamı artık en son revizyonda yüzde 8,9’a kadar yükseltti. Bu yılın ekim ayı itibarıyla gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 12,6 olarak gerçekleşti. Enflasyondaki bu gelişmeler vatandaşın satın alma gücünde ciddi bir düşüş yaşanmasına neden oldu.” ifadelerini kullandı.
 

9 Kasım 2014 Pazar

İstenmeyen SMS'lerden, Epostalardan Nasıl Kurtulacağız?

 
Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 5 Kasım 2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
 
Çoğumuzun yaşamını kabusa çeviren SMS'lere, posta kutumuzu dolduran epostalara artık yasak geliyor.
Yine aynı yasa ile TC. Kimlik numarası, cep telefon numarası ve benzeri kişisel bilgilerimizin elden ele dolaşması büyük cezaları gerektiriyor.
 
Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; yasanın getirdiği haklarımızı ve bu haklarımızı nasıl kullanacağımızı, TRT Radyo 1 de yayınlanan, "Tüketmek mi, Tükenmek mi" programında ayrıntılarıyla değerlendirdi.
 
TRT Radyo 1, Tüketmek mi Tükenmek mi programının 6 Kasım 2014 tarihli yayınını
http://www.youtube.com/watch?v=fKVAWD-0u5I&feature=youtu.be

Saraylar Vergi Artışı Olarak Halka Dönüyor



Devlet harcamalardaki israfla boşalan kasasını, vatandaşın ödediği vergilere zam yaparak dolduruyor.
 
2015 yılında uygulanacak idari para cezaları, vergi cezaları, harçlar ve Motorlu Taşıt Vergisi’ndeki artış oranı geçen yılların çok üzerine çıkarak yüzde 10,11 olarak belirlendi. Vergilere gelen yüksek zam ekonomistlerin ve tüketici temsilcilerinin tepkisini çekti.
 
Turgut Özal Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ramazan Taş, memur maaşlarının birinci ve ikinci altı ayda 3+3 olmak üzere yüzde 6 artmışken, vergilerin 1 Ocak’tan itibaren otomatik olarak yüzde 10,1 zamlanacak olmasının yanlış olduğunu söyledi. Personel giderlerinin de bütçedeki en büyük gider kalemi olduğunu belirten Ramazan Taş, “Devlet personel giderlerini yüzde 6 artırıyor. Vergileri ise yüzde 10,1 artırıyor. Bu bir adaletsizlik. Bakanlar Kurulu’nun vergi zammını yüzde 6’ya düşürmesi gerekir ki Bakanlar Kurulu’nun böyle bir yetkisi var.” dedi. Taş, yüksek vergi artışının halihazırda durgunluk yaşayan iç talebi daha da düşüreceğini söyledi.
 
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Cumhurbaşkanlığı için alınan uçağın finansman masrafları için devlet vergi gelirini artırmaya ihtiyaç duyuyor. Ramazan Taş’ın bu konudaki değerlendirmesi ise şöyle: “Diyorlardı ki: ‘Tasarruf dönemi başladı, israf ekonomisini bitireceğiz.’ Bu tam tersine dönüş. Yani hem tasarruf dönemi diyeceksin hem bu kadar israf olacak. Bu kadar lüks, gereksiz tüketim harcaması olacak. Devletin onca uçağı, sarayları var. Ne gerek vardı yeni bir saraya, yeni bir uçağa? Dolayısıyla bu Osmanlı’nın aldığı dış borçları saray yapımında kullandıktan sonra çökmesine benziyor. Bu da israf ekonomisinin yeniden ivme kazandığını, kamuda tasarrufun önemsenmediğini gösteriyor.” 185 milyon dolara mal olan Cumhurbaşkanı’nın kullandığı uçağın THY tarafından alınmasının da bütçe açığını gizleme çabasından kaynaklandığını belirten Taş, “Normalde uçağın bütçeden alınması lazım. Bu da bütçe açığının 400 milyon lira (185 milyon dolar) daha artması anlamına geliyor.” dedi.
 
Vergi zamlarına bir tepki de Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz’den geldi. Bülent Deniz, şu açıklamada bulundu: “Tüketici güven endeksi de ekim ayında şok bir şekilde yüzde 4,9 düştü. Hükümet yüzde 10,11’lik enflasyonu öngördü. Bütün bunlar tüketicinin zor bir döneme girdiğine işaret ediyor. Artan vergiler hayatı pahalandıracak. Zaten borçlarını ödemekte zorlanan tüketici, bu sefer bırakın borç ödemeyi zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilecek potansiyelini de kaybediyor. Halk tüketirken artık bir değil beş defa düşünmeye başlayacak.”
 

31 Ekim 2014 Cuma

Tüketici Güven Endeksi Tepetaklak...

TÜİK, 2014 yılının Ekim ayında, Tüketici Güven Endeksi'nin yüzde 4,9 azaldığını açıkladı...
Peki, nedir bu endeks?
Ne işe yarar? Nasıl okumalı?
Tüketici Güven Endeksi verileri, önümüzdeki dönem için nasıl bir ekonomiye işaret ediyor?
 
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Tüketici Güven Endeksi verilerini CNBC-E'ye değerlendirdi.
 
Tüketici Güven Endeksinin, 2014 yılının en düşük seviyesine geldiğini söyleyen Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; "Ekim ayı verisi şok edici bir rakama işaret ediyor. Açıkçası şok etkisi oluşturan bir rakamla karşı karşıyayız. Önümüzdeki iki-üç aylık dönem için tüketicilerin satın alma kararı verirken daha muhafazâr davaranacakları ve  özellikle konut, otomobil, elektronik eşya gibi sektörler bakımından satışların yavaşlayacağı öngörüsünde bulunuyoruz" değerlendirmesini yaptı.
 
Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz'in, CNBC-E'de yayınlanan ve Burcu Göksüzoğlu'nun sunduğu Finans Kafe programındaki değerlendirmelerinin bir bölümünü
http://www.cnbce.com/video/kart-borcu-endise-verici

26 Ekim 2014 Pazar

Elektrik Dağıtım Şirketi, Borcu Olmayan Aboneyi İcraya Verdi

TEDAŞ’tan elektrik dağıtımını borçlarıyla birlikte devralan özel dağıtım şirketleri, ödenmemiş tek abonenin borcundan dolayı isim soyadı benzerliği olan bütün abonelere haciz gönderiyor. Mevzuattaki bir boşluk, şirkete bu hakkı tanıyor. Elektriği kesilip mühürlenen ve haciz gelen borçsuz abone, çoğu kez boş yere para ödemek zorunda kalıyor.
 
Özelleştirme sonrası elektrik dağıtım şirketlerinde yaşanan sorunlar vatandaşın başını ağrıtmaya devam ediyor. Daha önce devlet şirketi TEDAŞ’ın (Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi) yürüttüğü elektrik dağıtım işinin eski abone borçlarıyla birlikte özel şirketlere devredilmesi yeni sıkıntıları da beraberinde getirdi. Uygulamanın problemlerinden biri ise dağıtım şirketlerinin TEDAŞ’tan devraldığı borçlu aboneyi adresinde bulamayınca aynı isim ve soy isimdeki bütün abonelerine borç ihbarnamesi göndermesi ve elektrik saatini de mühürlemesi. Mevzuata göre kişinin kendisine ait başka bir adreste abonelik borcu varsa elektrik dağıtım şirketi, abonenin ikamet ettiği yerdeki elektriğini kesebiliyor.
 
Aynı isim ve soyadı taşıdığı için borcu olmadığı halde elektrik dağıtım şirketince mağdur edilen abonelerden biri de İstanbul Avrupa yakasında ikamet eden Hüseyin Yüksel. Herhangi bir elektrik faturası borcu olmamasına rağmen İstanbul Avrupa Yakası elektrik dağıtımını BEDAŞ’tan (Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ) devralan CLK enerji dağıtım şirketi, Hüseyin Yüksel’e 548 lira tutarında borç çıkardı ve ödemesi için haciz ihbarnamesi gönderdi. Bu arada Hüseyin Yüksel’in kullandığı elektrik saatini de mühürledi. Elektriği kesilen ve haciz gelen Hüseyin Yüksel, olayı araştırınca, İstanbul Sefaköy’de adına borç çıkarılan adreste kendisiyle aynı ad ve soyadı taşıyan başka bir kişinin oturduğunu öğrendi. Yüksel, “Tamamen isim soyisim benzerliğinden dolayı, sanki borcu bulunan adreste oturmuşum gibi, şu anda oturduğum evin bir gece vakti elektriği kesildi. Oysa olayın isim benzerliği dışında benimle hiçbir ilgisi yok.” dedi.
 
Kendisine ait olmayan borç için kendisine bir uyarı bile yapılmadan elektriğinin kesildiğini kaydeden Hüseyin Yüksel, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Benim BEDAŞ’ın yerine gelen CLK dağıtım şirketi olsun, daha öncesinden BEDAŞ’a olsun hiçbir şekilde ödenmemiş elektrik faturam ve borcum yok. Olayı araştırınca öğrendiğimize göre BEDAŞ özelleştikten sonra CLK enerji dağıtım firmasına eski abonelerinin borcunu da devrettiği için yeni firma da aynı isim ve soy isimdeki bütün abonelerine birden, bu borcu olan tek kişinin borcunu ödemesi için ihbarname gönderiyor. Yani Hüseyin Yüksel adında kaç tane abonesi varsa o isimdeki abonelerin yeni adreslerini tespit edip borç tebligatı gönderiyorlar. Tabii kim hakkını aramaz da kendisine ait olmayan borcu öderse bir hak kaybı yaşamış oluyor. Aynı isim soy ismi taşıyanlardan itiraz eden olursa bu konuda bir yanlışlık yaptıklarını kabul edip konuyu kapatıyorlar.”
 
İlgisi olmayan bir borçtan dolayı eve haciz ihbarnamesi gelmesinin şok etkisi doğurduğunu belirten Hüseyin Yüksel, “Buradaki en büyük sıkıntı sana ait olmayan bir meskende oturan bir kişi ile isim benzerliğinden dolayı hakkınızda işlem yapılıp sizin borçlu vatandaş muamelesi görmeniz. Tabii işlem yaparken de bahsi geçen kişinin gerçek borçlu olup olmadığını kontrol etmiyorlar.” dedi. Konuyla ilgili CLK Enerji’ye herhangi bir resmi şikâyette bulunmadığını belirten Yüksel, “Sırf bu işi CLK şirketi ile halledebilmek için iki günümü harcadım. Maalesef bu işin takibini yapabilecek durumda olmayanlar ise haksızlığa uğruyor.” diye konuştu.
 
VERİ TABANLARI SAĞLIKLI DEĞİL
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, CLK Holding ile ilgili kendilerine Hüseyin Yüksel’in başına gelene benzer çok sayıda şikâyet geldiğini açıkladı. Bülent Deniz, “CLK Holding hangi veri tabanını kullanıyor ise sağlam değil. İsim benzerliğinden yola çıkarak borçsuz abonelere de icradan ödeme emri gönderiyor. Zamanında itiraz etmeyenler için maalesef icra takibi kesinleşiyor. Ve gerçekten borcu olmayan kişi menfi tespit davası açmak gibi bir mükellefiyetlere mecbur kalıyor.” dedi.
 
Deniz, haksız yere haciz gelen abonelerin meblağı düşük borç için avukat tutup ticaret mahkemelerine dava açmak yerine borcu ödeme yoluna gittiğini ifade etti. Deniz, “Vatandaş, kapatılan elektriğini açabilmek için kendisine ait olmayan borcu ödemek durumunda kalıyor. CLK yeterince inceleme yapmadan tahsilata girişiyor.” dedi. İsim benzerliğinden dolayı kendine ait borcu ödemek durumunda kalan kişilerin internet üzerinden bu durumu EPDK’ya şikâyet etmesi gerektiğini söyleyen Deniz, “Ayrıca icra takibi varsa buna 7 gün içinde itiraz etmeleri gerekiyor. İtiraz edemedikleri takdirde menfi tespit davası açmak zorundalar. Kesilen elektrikleri için de uğradıkları zararı tazmin için mutlaka tazminat davası açmalılar. Biz Tüketiciler Birliği Federasyonu olarak bu yöndeki talepleri ücretsiz olarak karşılıyoruz.” dedi.
 

3 Ekim 2014 Cuma

"Temel Sorun, Paylaşımın Âdil Olmamasıdır"



Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, "halkın ekonomisi"ni değerlendirdi.



 
-Türkiye'nin 2014 yılında yaşamış olduğu ekonomik kriz, bize özgü bir kriz. Dünya ekonomisinden ayrıştık.
 -Gezi Parkı sosyal bir olaydır ve her sosyal olay gibi ekonomik sonuçları olacaktır demiştik. Nitekim oldu..
 -Türkiye'nin temel sorunu gelir paylaşımının âdil olmamasıdır. Ülkenin bu denli kutuplaştırılmasının altında yatan neden budur.
 -Petrolün varili 95 doların altına geldiği halde, bizde akaryakıt ürünlerinde indirim nazlanarak yapılıyor.
 -Elektrik doğlagaz gibi temel ürünlere zam yapmak yerine, üzerindeki vergi yükü azaltılarak halkın ekonomisine katkı yapılabilirdi.
 -Enerji zamları halka ulaşan tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasına neden olacak, çift haneli enflasyonu göreceğiz.
 -Bir toplumun yüzde altmıbeşinin bankalara borçlu olduğunu söylemek, o ülkenin "faiz lobisi"ne satıldığını söylemek demektir.
 -Kart aidatınızı alacağız diye reklâm yapan firmalara itibar etmeyin. Onların göndereceği dört tane A4 kağıdına para ödeyip dolandırılmayın.
 
Çetin Ünsalan ile EkoPolitik,
Ulusal Kanal, 02.10.2014
https://www.dailymotion.com/video/x272nau_cetin-unsalan-ile-ekopolitik-konuk-tuketiciler-bir-fed-bsk-av-mehmet-bulent-deniz-2-ekim-2014_news
 
 
 

25 Eylül 2014 Perşembe

Gelirler Azalınca Vatandaş, Açığı Borçla Kapattı

Enflasyon, çift hanenin eşiğine geldi. 2006’da 100 liraya doldurulabilen bir alışveriş sepetinin tutarı 2014 yılında 188 liranın üzerine çıktı. Tüketici, enflasyonun erozyon uğrattığı satın alma gücünü bankalara borçlanarak ayakta tutuyor. 2009’dan bu yana kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı 3 milyonu aştı.
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2006 yılı Ağustos ayında 129,15 lira olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), 2014 yılının aynı ayında 243,4’e yükseldi. Böylece 2006 yılında çeşitli ürünler doldurularak oluşturulan bir sepetin maliyeti yüzde 88,4 arttı. Diğer bir ifadeyle 2006 yılı Ağustos ayında 100 liraya sepetini doldurabilen vatandaşın bu yılın aynı ayında sepetini doldurabilmesi için ödemesi gereken ücret miktarı, 188,4 liraya yükseldi. Vatandaşın satın alma gücü, diğer bir ifadeyle reel geliri ve yatırıma dönüştürülmeden yastıkaltında bekletilen paraların değeri azaldı. Türkiye Bankalar Birliği’nin temmuz ayı verilerine bakıldığında ise bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişiler içerisinde halen borcu devam eden kişi sayısının 2009’dan bu yana 3 milyon 85 bin 125’e ulaştığı görüldü.
 
Bu durumun en çok sabit maaşla çalışanları etkilediğini belirten Süleyman Şah Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Macit, reel ücreti gerileyen vatandaşın yaşam standardını devam ettirebilmek için bireysel kredi veya kredi kartına başvurmak durumunda kaldığını anlattı. Macit, “Yani enflasyon nedeniyle ortaya çıkan reel gelir kaybı vatandaşa borçluluk olarak yansımış oldu.” dedi. Vatandaşın günlük yaşamın yürütülmesi için acil kaynağa ihtiyaç duyduğunu belirten Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, “Kullanılan kredilerdeki artışın yanında daha vahim olanı, ödenmeyen kredi ve kredi kart borçlarındaki artış bizi korkutuyor.” diyor. Türkiye Bankalar Birliği’nin temmuz ayı verilerine bakıldığında ise bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişiler içerisinden halen borcu devam eden kişi sayısının 2009’dan bu yana 3 milyon 85 bin 125’e ulaştığı görülüyor.
 
Macit, enflasyonla ilgili değerlendirmeler yapılırken enflasyon hedeflemesinin başladığı 2006 yılını dikkate almak gerektiğini söylüyor. Macit, Merkez Bankası’nın son 8 yıldır açık enflasyon hedeflemesi yaptığını ve bu dönemde sadece 3 defa hedefi tutturabildiğini belirtiyor. Reel ücreti gerileyen vatandaşın da belli bir yaşam standardını devam ettirebilmek için bireysel kredilere veya kredi kartına başvurmak durumunda kaldığını belirten Macit, bu dönemde tüketici kredilerinde ve kredi kartlarındaki artışta bunun da payının büyük olduğunu düşünüyor. Yani enflasyon nedeniyle ortaya çıkan reel gelir kaybı, vatandaşa borçluluk olarak yansımış oluyor.
 
Bülent Deniz, yaptıkları çalışmalarda eylül ayından itibaren ekonomideki olumsuz tablonun artmaya başladığını, tüketicilerin artan enflasyon nedeniyle günlük hayatta sıkıntıya düştüğünü söylüyor.
 

20 Eylül 2014 Cumartesi

Büyükada'ya Konuk Oluyoruz...


Yumurtaya Bir Ayda Yüzde 20 Zam Geldi

Rusya’nın Avrupa Birliği’ne ambargo uygulamasıyla en yakınındaki Türkiye için önemli bir ihracat fırsatı ortaya çıktı.
 
Ancak ihracatçılar için fırsat olarak gösterilen bu gelişme, vatandaşa pek de olumlu yansımadı. Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (Yum-Bir), eylülün ilk günü itibarıyla ortaya çıkan yumurta fiyatlarını geçtiğimiz gün açıkladı. Buna göre peşin fiyatlarla gerçekleşen yumurta fiyatları bir aylık sürede yüzde 20’lik artış gösterdi. Okulların açılma döneminde meydana gelen bu artışın geçen yılın aynı döneminde yüzde 5’ler seviyesinde kalması ise Rusya etkisini ortaya çıkardı. Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, “İhracat yapacağız diye, iç pazardaki fiyatları, arz eksikliği nedeniyle yükseltmek kabul edilebilir değil.” yorumunda bulunurken, Yum-Bir Başkanı Hasan Konya, fiyat artışında Rusya’ya ihracat fırsatının ortaya çıkmasından ziyade okul dönemiyle yumurtaya artan talebin etkili olduğunu savundu.
   
Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika’nın ekonomik yaptırımlarına karşı tarım ürünü ve ham madde alımını bir yıllığına yasakladı. Yaklaşık 43 milyar dolarlık gıda ithalatı yapan Rusya’nın ihtiyacını karşılayacağı ülkelerin başında Türkiye’nin yer alması ise fiyatların yukarı yönlü tırmanışa geçmesine neden oldu. Halihazırda kuraklık ve don nedeniyle gıdada yüzde 30’lara varan enflasyonla mücadele eden Türkiye’deki yumurta fiyatları bir ayda yüzde 20 arttı. Yum-Bir verilerine göre geçtiğimiz ağustos ayında 17 kuruş olan beyaz piliç yumurtasının fiyatı bir eylül itibarıyla yüzde 17’lik artışla 20 kuruşa yükseldi. En düşük artışın gözlendiği bu yumurta tipinde gözlenirken artış miktarı en yüksek olan yumurta tipi ise yüzde 22 ile beyaz yarka tipi yumurta oldu. Kahverengi ve beyaz yumurtaların fiyatlarında yaşanan fiyat değişimlerinin ortalaması ise yüzde 20’nin üzerinde gerçekleşti.
 
Ülkenin ihracat yapmasının, cari açığın kapatılması için gerekli olduğunun altını çizen Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, “Ancak gıda, enerji ve benzeri stratejik kalemlerde, öncelikle iç pazardaki ihtiyacın karşılanması ve bu sağlanırken de, fiyatların toplumun alım gücüne paralel şekilde olması beklenir.” dedi.
 

31 Ağustos 2014 Pazar

Faturada Kaçak Elektriğe Ödenen Paranın Gizlenmesi Kanuna Aykırı

Elektrik faturasının yaklaşık yüzde 10’u kayıp ve çalınan elektrik için ödeniyor. Ancak dağıtım şirketleri, abone tepkisinden çekindiği için bu bilgiyi gizliyor. Kayıp-kaçağa ödenen bedelin faturada açık biçimde yer almaması Tüketici Kanunu ve Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ne aykırı. Sektörün otoritesi konumundaki EPDK’nın bu çarpıklığa son vermesi gerekiyor.
 
Dağıtım şirketlerinin, elektrik faturalarında çalınan elektrik için ödenen parayı saklaması tüketicilerin tepkisini çekiyor. Abonelere gönderilen fatura ayrıntısında tüketim, satış fiyatı, sayaç okuma, TRT payı, Belediye Tüketim Vergisi, dağıtım bedeli gibi bilgiler yer alıyor. Ancak kayıp-kaçak için ödenen para faturada gösterilmiyor.
 
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, elektrik kayıp-kaçak bedelinin faturada gizlenmesinin tüketici hukukuna aykırı olduğunu söyledi. Deniz’e göre kayıp ve çalınan elektriğin faturada gizlenmesi aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan ‘bilgilendirme’ hakkının da açık ihlali niteliğinde. Tüketicinin ne için ve ne kadar para ödediğinin ayrıntısını faturasında görmesi gerekiyor. EPDK, faturalara yeniden kayıp-kaçak bedelinin gösterilmesini sağlamalı. Enerji yönetimi verilerine göre halen elektrik faturalarının yüzde 9,2’si kayıp enerji bedeli olarak ödeniyor. Son beş yıllık dönemde ise faturalarda ödenen kaçak elektrik parasında 0,5 puan artış gösterdi.
 
Enerji yönetimi, 2011 yılı başından itibaren elektrik faturalarının maliyet bazlı hesaplamalara göre hazırlanmasına karar verdi. Bu çerçevede elektrik dağıtım şirketleri, faturalarda bütün maliyet kalemlerine yer vermeye başladı. Faturalarda, abonelerden tahsil edilen elektrik kayıp-kaçak bedeli ‘K.K BEDELİ’ başlığıyla yer aldı. Ancak aboneler, kayıp ve çalınan elektrik için ödedikleri parayı görünce sert tepki gösterdi. Tartışmalar üzerine dağıtım şirketleriyle bir araya gelen Enerji Yönetimi, faturalarda kayıp-kaçak bedeline yer verilip verilmeyeceğini şirketlerin kararına bıraktı. Bunun üzerine şirketler faturalardan bu kalemi çıkardı. Zaman Gazetesi, 7 Eylül 2014 tarihinde ‘Elektrik faturasında kaçak bedeli gizlendi, kriz çözüldü’ başlığı ile konuyu kamuoyunun gündemine taşıdı.
 
TÜKETİCİ KANUNUNA AYKIRI
Elektrik faturalarında kaçak parasının saklanması, Tüketici Birliği Federasyonu’nun da tepkisine neden oldu. Federasyon Başkanı Bülent Deniz, faturalarda tüketicilerin parasını ödediği bütün ayrıntıların yer alması gerektiğini söyledi. Deniz, şöyle konuştu: “Son dönemde toplumdan gelen tepki üzerine EPDK tarafından kayıp-kaçak bedelinin faturalarda ayrıntılı olarak belirtilmemesi yönünde bir uygulama başlatıldı. TRT payı, dağıtım bedeli ve benzeri bütün kalemler faturada dururken, sadece kayıp-kaçak bedelinin faturada belirtilmemesi EPDK’nın gelen tepkilerden ne kadar rahatsız olduğunu ve bu bedelin haksız olduğunun EPDK tarafından da kabul edildiğini gösteren bir uygulama. Ayrıca kayıp-kaçak bedelinin iadesi için binlerce tüketici tarafından açılan davaların büyük çoğunluğunda tüketici lehine karar verildi. Son olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, bu bedelin hukuk devleti anlayışı ve adalet ile bağdaşmayacağı yönünde bir içtihat oluşturdu.” Deniz’e göre, kayıp-kaçak bedelinin faturada gizlenmesi, Tüketici Hukuku ve BM Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi’ne de aykırı. Bu bedel, tüketicin göreceği şekilde faturada yer almalı.

28 Ağustos 2014 Perşembe

Tüketiciyi Korumasız Bırakarak Soyguna Zemin Hazırlanıyor

TBF Başkanı Av. Deniz, BDDK'nın yeni taslağının tüketici koruyan yasaları saf dışı bıraktığını söyledi. Taslağı değerlendiren bir banka yetkilisi de yasal boşluktan yararlanılarak soyguna zemin hazırlandığını savundu.

Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu’nun (BDDK) internet sitesinde kamuoyunun görüşüne sunduğu ‘Finansal Tüketicilerden Faiz Dışında Alınacak Ücret, Komisyon ve Masraflara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Taslağı’na ilişkin yankılar sürüyor. 

 
Yargı kararlarıyla haksız bulunan 60'a yakın ücret ve komisyon kalemini 20'ye indiren yeni taslağa ilişkin konuştuğumuz bir kamu bankası üst düzey görevlisi; bankacılık sisteminde ücret ve dosya masrafının başka adlarla alınmasının tüketiciler açısından kabul edilemez olduğunu söyledi.

HESAP İŞLETİM ÜCRETİ HAKSIZ
“Yargıtay’ın içtihat haline gelmiş kararlarında açıkça, bankaların tüketicilere kredi kullandırırken faiz dışında sözleşmede yer verilmek sureti ile yalnızca o kredi için yasal ve zorunlu masrafları alabilmeleri mümkün görülmüştür'' bilgisini veren yetkili BDDK'nın yeni taslağına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: ''Yasal zorunluluk nedeniyle bankayla işlem yapan tüketicilerin hesap işletim ücreti veya benzer isimler altında birtakım bedelleri ödemek zorunda bırakılması da haksız ve hukuksuzdur.

Bankalara var olan hukuk düzenindeki boşluktan yararlanarak ve buna yasal kılıf uydurularak soyguna zemin hazırlanmaktadır. BDDK’nın taslağı ilan etmesinin bir anlamı yoktur. Uygulamanın tarafı olan sade vatandaş taslağı alıp irdeleyemez, irdelese de karşı taraf olan bankalar ve finans kurumları kadar sesini duyuramaz.

 
TASLAK BİR SONUÇ YARATMAZ
Taslak, bir yaptırım getirmediği için mevzuat halinde geldiği zaman bile bir sonuç yaratmayacaktır.

Birincisi müşteri ihtiyaç halinde iken her şarta mecburdur, onu BDDK’nın koruması ve ihtiyaç durumunun istismara yol açmamasını temin etmesi gerekir.

Masraf türlerinin adı ya da adedi değil, kullanılan kredi ya da alınan hizmete göre oranı sınırlandırılmalıdır. Paranın 29 yerine 20 kalemde tahsil edilmesi sadece şekildir, özü değiştirmez.

İlan edilen masrafların yüzde 20’ye kadar artması makul sayılmıştır. Oysa bu en fazla enflasyonla sınırlanmalıdır. Ücretlerde 'makul' tanımı 'bankalarca makul' anlamında ise bu bir ölçü olamaz. Aslında 'makul’ün BDDK tarafından baştan belirlenmesi gerekir. Ancak o, enflasyonu ikiye katlayan bir rakamuı bile makul saymıştır.

 
Sürekli olmayan işlerde ücret serbest bırakılmıştır. Müşteri her gün kredi alıp her gün transfer yapmayacağına göre 'sürekli' işlem diye bir şey olamayacağı için taslak bu konuda bankalara açık kapı bırakmıştır.''

 
BANKALARA ENFLASYONUN 2 KATI ZAM YETKİSİ
Yeni taslakla birlikte 60 kalemden alınan ücret ve masrafların 20'ye indiriliyor olmasının yanılıcı olduğunu ifade eden eden Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Av. M. Bülent Deniz de, ''Tüketici kredilerinde, dosya masrafı da dahil 4-5 ayrı kalemden alınan masraf ve ücretler tahsis ücreti adı altında toplanıyor'' dedi.

 
Yeni taslakla beraber dosya masrafı, kart aidatı gibi yargı kararlarıyla hakız bulunan ücretlerin ''tüketiciyi koruyan yasalar ekarte edilerek'' yasal hale getirildiğini ifade eden Av. Deniz, ''Taslakta, SMS ücreti vs. gibi ufak kalemler tıraşlanmış. Bunun yanında ise bankalar, aldıkları bazı masraf ve ücretlere yüzde 20'nin altında zam yaptıklarında izne tabi tutulmayacaklar. Asgari ücret ve maaşlara enflasyon kadar zammı çok görenler, bankaların enflasyonun iki katı izinsiz zam yapma hakkı veriyor'' diye konuştu.

 
'YAZIKLAR OLSUN'
Taslağın yürürlüğe girmesi halinde Danıştay'a dava açacaklarını belirten Av. Deniz, ''Biz BDDK'ya da gerekli itirazlarımızı yapacağız. Buna ilişkin bir rapor hazırlıyoruz. Fakat, her ne kadar düzeltilirse düzeltilsin Yeni Tüketici Kanunu ile aynı mantıkla hazırlanan bu taslağın tüketiciden yana bir hal alması mümkün değildir. Biz bu taslağa ilişkin 'yazıklar olsun' diyoruz'' ifadelerini kullandı.

DOLANDIRICILARA FIRSAT TANINIYOR
Bankalardan, geçmiş dönemlere ait dosya masrafı ve kredi kartı aidatlarının yargı yoluyla geri almak isteyen tüketiciler bazı dolandırıcıların ağına düşüyor. Kurdukları merdiven altı çağrı merkezleri aracılığıyla tüketicilere kısa mesaj veya telefonla arayarak ulaşan çıkarcılar adeta vatandaşı sömürüyor.

Bankaların aldıkları bu ücret ve masraflar konusunda toplumun vicdanında ciddi bir rahatsızlık olduğunu ifade eden TBF Başkanı Av. Bülent Deniz, ''Bankaların bu uygulamalarına karşı tüketicinin çığlığını duymayan siyasi iktidar bankalarla kol koladır. Bir takım dolandırıcılar tüketicinin zaten internet vasıtasıyla kolaylıkla ve bedava ulaşabileceği hazır dilekçe örneklerini 100-180 TL karşılığında kargo ile göndererek satıyorlar. Geriye dönün hesaplandığında 4-5 bin TL'yi bulan bu masrafları alacağını düşünen tüketici de bu tuzağa düşüyor'' dedi.

Bunun yanında bazı avukatların da vekalet toplamak suretiyle bu tür işler içinde olduğu yönünde haberler aldıklarını anlatan Av. Deniz, ''Bu paralar tüketiciye iade ediliyor mu, edilmiyor mu bilmiyoruz'' diye konuştu.
 
 
 

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Tüketici Bankaya Teslim Edildi!

BDDK, bankacılık işlemlerinde tüketicilerden alınan ücretler ile ilgili yaptığı değişikliklere ilişkin taslağı yayımladı. Tüketici lehine gibi gösterilen taslak, aslında alınan haksız ücretleri meşru hale getirecek; kazanan taraf yine bankalar olacak.
 
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), bankaların tüketicilerden aldığı hesap işletim ücreti, banka kartı parası, komisyon ve dosya masraflarına ilişkin yönetmelik taslağını yayınladı. Taslakta yer alan maddelere göre, bankaların aldığı 49 kalem ücret iptal edilse de, geri kalan 23 kalem ücrete izin çıktı. Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Avukat M. Bülent Deniz, BDDK’nin yayınladığı taslağın 28 Mayıs’ta çıkan Tüketici Yasası’nın zorunlu bir sonucu olduğunu, BDDK’nin yasanın uygulanma şekline ilişkin bir taslak yayınlamış olduğunu söyleyerek, öngörülen düzenleme ve uygulamaların kesinlikle tüketici lehine olmadığını belirtti.

HAKSIZ ÜCRETLER MEŞRU OLDU
Daha önce 62 kalemden haksız ücret alabilen bankaların, bu düzenleme ile 23 ücret alacakları bilgisinin yayılması ile bir algı yönetimi yapıldığını belirten Deniz, “Tüketici lehine büyük bir adım gibi gösterilen bu taslak, aslında bankalrın aldığı haksız ücretlere aynen devam edeceğinin, daha da kötüsü artık bu ücretlere karşı tüketicinin itiraz edemeyeceği şekilde hukuki meşrutiyet kazandırıldığına işarettir” şeklinde konuştu.

BDDK’DEN ALGI YÖNETİMİ
Deniz, BDDK’nin yayımladığı taslağı şu şekilde özetledi: “Taslakta bankaların alacağı hizmet bedelleri ile ilgili gruplandırma yapılmış. Yaklaşık 23 tane hizmet bedeli alınması ile ilgili düzenleme yapılmış. O hizmet bedelleri incelendiğinde daha önce 62 adet olan bu bedeller nasıl 23’e düştü diye bakıldığında gerçekten bazı akıldışı kalemlerin iptal edildiğini görebiliyoruz, ancak daha önceden farklı isimlerle alınan hizmet bedelleri bir araya getirilmiş. Yani, örneğin, kredi çekerken ‘borcu yoktur’ belgesi, operasyon belgesi, dosya masrafı gibi bazı bedeller, farklı isimler altında alınacak. Taslakta tahsis ücretleri tek bir grup altında toplanmış, dolayısıyla BDDK 62 tane bedelden çok az bir kısmını kaldırmış, kalanı da yalnızca gruplandırdırdığı halde, ‘Bankaların aldığı ücretleri kısıtladık’ diye bir algı yönetimi yapmıştır.”

BANKA ÇALMAYA DEVAM EDECEK
28 Mayıs’ta yürürlüğe giren Tüketici Yasası gibi bu taslağın da tüketici lehine bir taslak olmadığına dikkat çeken Deniz, “Bu taslak ile birlikte ne yazık ki bankaların aldığı bu haksız ücretler, hukuki zeminde meşru hale getirilmiştir. Taslak, bankanın aldığı ücretlere bir sınırlama getirmiyor, sadece alınacak ücretlere asgari ve azami bir sınır koyuyor” diye konuştu. Bankaların bu ücretlere zam yapabildiklerini de vurgulayan Deniz, “Hatta zam yaparken yüzde 20’nin üzerinde zam yapmak zorundalar, yüzde 19 oranında zam yapabilmek için BDDK’den izin almak zorundalar. Sadece yüzde 20’nin üzerinde yapılan zamlara BDDK’ye danışılmadan onay verilebiliyor. Yani bankaların eskisi gibi çalıp oynayacakları düzen aynen devam ettiriliyor, hatta daha kötüsü legal hale
getiriliyor” dedi.

‘TÜKETİCİ ÇARESİZ BIRAKILDI’
Bu taslağın yürürlüğe girmesi ile birlikte tüketicinin karşı çıkabileceği bir mecra kalmayacağını belirten Deniz,Artık maalesef bu ücretlere karşı dava açmak da mümkün değil. Bankacılık sektörünü tüketiciye karşı bu kadar koruyan bu düzenleme tarihe geçecek bir düzenlemedir. Şu anda tek bir dileğimiz var, bankalar aldıkları bu ücretler hakkında, aralarında anlaşmadan rekabete girerlerse bu ücretlerin miktarları belki azalabilir. Maalesef tüketicinin de başka çaresi kalmış değil” diye konuştu.
Bankaların almaya devam edeceği ücretler
Bireysel krediler
»Tahsis
»Ekspertiz
»Taşınır ve taşınmaz rehin
Mevduat
»Hesap işletim
»Para çekme
»EFT
»Havale
»Swift
Kredi kartları
»Yıllık üyelik
»Ek kart yıllık üyelik
»Kart yenileme
»Nakit avans çekim
Diğer
»Kiralık kasa
»Kampanyalı ürün ve hizmet
»Fatura ödeme
»Arşiv-araştırma
»Onaya bağlı bildirim
»Bakiye sorgulama
»Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan ödeme
»Üçüncü kişilere yapılan ödeme