27 Ekim 2015 Salı

BUGÜN TV ve Kanaltürk için Türksat'tan Skandal Karar

BUGÜN TV ve Kanaltürk’te yayınlanan gerçekleri halkın duymasını istemeyenler, sansür için bir adım daha attı. Türksat, BUGÜN TV ve Kanaltürk'e sözleşmenin bir ay içinde feshedileceğini iletti.

Skandal uygulamaya tepki yağdı. Hukukçular, “Türksat yönetim kurulu şahsi sorumludur, tazminata mahkûm edilir” uyarısı yaptı.

Özgür medyaya yönelik sansürde skandal bir adım daha atıldı. BUGÜN TV ve Kanaltürk’ün, Digitürk, Tivibu, Teledünya ve Kablo TV'den sonra devletin kontrolündeki Türksat’tan çıkarılması için adım atıldı. Kararda Türksat, söz konusu kanallara önceki gün yazı göndererek yayınlarını düşürmeleri konusunda bir aylık süre verdi. Söz konusu kanallara süre sonunda sözleşmelerinin feshedileceği iletildi.

YÖNETİM SORUMLU
Hukukçular, Türksat’ın hiçbir mahkeme kararı olmadan BUGÜN TV ve Kanaltürk'ün uydudan düşürmeleri konusunda tebliğatta bulunmasının Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğuna dikkat çekti. Bu kararı veren bürokrat ve yönetim kurulu üyelerinin hem devleti zarara uğrattıklarını hem de haksız rekabete yol açtıklarına dikkat çeken hukukçular, hukuksuz kararlarla yayınların sonlandırılmasından oluşacak maddi zararın, kararda imzası bulunan Türksat yönetim kurulu üyelerine rücu edeceğini belirtti.

ZARARIN 3 KATI TALEP EDİLİR
*Ticaret Hukuku Profesörü Yılmaz Aslan: Sözleşmeye aykırı durum yoksa, siyasi gerekçelerle böyle bir şey yapılıyorsa bu hukuka aykırı bir durum. Muhalif kalındı diye susturmak için yapılıyorsa hukuka aykırı olacağına şüphe bile yok. Basın özgürlüğü açısından, sözleşme ve rekabet hukuku açısından aykırı bir karar olur. Sözleşmeye aykırı davranılınca sözleşme iptal edilir ama gerekçe yoksa sözleşmelere aykırı olur. Bu gibi paralı uydu yayınları, dijital yayın gibi mecra sahipleri sırasıyla bu kanalları yayından çıkarıyorsa bu kendiliğinden olacak şey değil. Birinde ihmal olmuşsa diğerlerinde de ihmal olması şart değil. Demek ki bunlar hepsi aralarında konuşup, birbirine bakıp böyle yapıyorlar. Tazminat hakkı doğar. Hukuka aykırı davranışlardan haksız fiil durumundan doğar. Rekabet Kanunu'na aykırılık ortaya çıkarsa zararın 3 katı tazminat talep edilebilir. Türksat’ın sahibi olan devlet buraya yönetim kurulu, memur veya görevli atadıysa, bunlarda devletin zarar etmesine, tazminat ödemesine yol açarsa onlara rücu ettirebilir. Devletin öyle bir hakkı var.

TAZMİNAT RÜCU EDER
*Ankara Barosu eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Bu bir kamu kuruluşu her kuruma eşit, tarafsız yaklaşması gereken bir kurum. Kiracı kirasını ödüyor. Hiçbir aykırı eylem, fiil yok. Buna rağmen evden atılmaya çalışılıyor. Hukuka uygun değil. Siyasi bir karar ve doğru değil. Bir takım olaylar karşısında kamu kurumlarının taraf tutması, vatandaşın devlete olan güveninin sarsılmasına neden olur. Türksat yönetim kurulu şahsi sorumludur, tazminata mahkûm edilir. Haksız bir şekilde sözleşme iptal ediliyor. Uğranan zarar tazmin edilmek zorunda.

CEZA HUKUKUNA AYKIRI
*Tüketiciler Birliği Başkanı Avukat Bülent Deniz: Türksat ve uydudan bazı yayınların yasaklanması sansürde zirve noktasıdır. Digiturk yasaklamalarına rağmen tüketici alternatif dijital platformlardan yayınları izleme olanağına sahipti ancak şimdi tamamen uydudan çıkarılması söz konusudur. Bu kanalları izlemek için tüketiciye internet ve karasal yayın kalmaktadır. Bu durum 1985 tarihli BM Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtilen bilgilendirme ve Anayasa’daki haberleşme özgürlüğünün açık ihlali demektir. Bu durum Türk Ceza Hukuku’nun 124. maddesinde yazan haberleşmenin engellenmesinin başka şeklidir. Devletin ortak olduğu kuruluşlardaki sansür anlayışıdır.

'SARAY'DAN DÜĞMEYE BASILDI'
*CHP Milletvekili Barış Yarkadaş: Kanaltürk, BUGÜN TV, Yumurcak TV, Samanyolu TV ve diğer kanalların Digiturk’ten çıkarılması saraydaki zatı tatmin etmedi. Aynı kanalların uydudan çıkarılması da söz konusu. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank bu konuyla yakından ilgileniyor. Edindiğim bilgilere göre, saraydaki zat tarafından düğmeye basıldı. Şu an sadece Türkiye’deki seçim dengelerini görmeye çalışıyorlar.

SEÇİM İÇİN HAZIRLIK
Kanalların Digiturk’ten çıkarılması sonrası tepki ile karşılaştılar. Binlerce kişi aboneliklerini iptal etti. Sansürün AKP’ye nasıl yansıyıp yansımayacağını merak ediyorlar. Kanalların uydudan da çıkarılmasını fiilen planlıyorlar. Yapabilirlerse, kanalları seçimden önce kapatıp, halkın gerçekleri öğrenmesini engelleyecekler. Uydudaki yayınları seçim öncesi kesemezlerse, seçimlerden hemen sonra hükümet kurma çalışmaları sürerken, bunu yapmak istiyorlar.

RTÜK BYPASS EDİLİYOR
RTÜK bir kanalı kapatmak için mahkeme kararı ister. Bunlar onu da beklemiyorlar. Anayasa, yasalar, RTÜK ve hukuk bypass ediliyor. Biz şimdiden Cumhurbaşkanı'na uyarımızı yapalım. Bu yanlıştan dönün, Türkiye’yi keyfi şekilde yönetemezsiniz. Keyfi şekilde kanal kapatamazsınız.

RTÜK GÜNDEMİNE ALINACAK
RTÜK Üyesi İsmet Özdal Demirdögen: Bu iletişim özgürlüğüne vurulan en son ve en ağır darbedir. Tek sesli bir medya düzeni oluşturulmak isteniyor. Halkın haber alma hakkı göz ardı ediliyor.

Devletin görevi halkın doğrulara ulaşabilmesini sağlamaktır. Onu sağlayacak altyapıyı oluşturmaktır. Ancak ne yazık ki bu olayda devlet kurumları bu olanağı sağlamadıkları gibi var olanları da gasp etmektedirler. RTÜK olarak bu konuyu Digiturk’te olduğu gibi gündemimize alarak değerlendireceğiz. Hükümetin baskısının sonuç verdiğini görüyoruz. Umut ediyoruz ki Türksat yönetimi ve diğer platform yöneticileri bu yanlışlardan bir an önce döner.

HANGİ MAHKEME KARARINA GÖRE
RTÜK Üyesi Süleyman Demirkan: Bunlar sonuç getirmeyecek şeyler. 1 Kasım’dan sonra Anayasa işler hale gelir ve böyle saçmalıklar olmaz. Seçim hükümeti döneminde yapılması ters teper. Yapanlara hayır getirmez.

Kurumları da, yapanları da, devleti de yıpratır. Devlete olan güven sarsılır. Bu, devlete karşı işlenen suçlar kapsamındadır. Platformlar için aldığımız karar Türksat için de alınır. 'Neye göre, hangi yasaya göre hangi mahkeme kararına göre bunu yaptınız? RTÜK’e danıştınız mı' diye sorulmalı. Panik havası ve bir şuursuzluk var.

YÖNETİMDE ERDOĞAN'A YAKIN İSİMLER
Yönetim Kurulu üyelerine kanunlara aykırı olarak 10'ar bin lira maaş vermesiyle gündeme gelen Türksat'ın yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarının ağırlığı dikkat çekiyor.

Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 3 başdanışmanı Mustafa Varank, Şenol Kazancı ve Maksut Serim 18 Nisan 2014'te Türksat yönetimine getirilmişti.

Bu atamaların ardından Erdoğan, cumhurbaşkanı olduktan 2 ay sonra 2 Ekim 2014'te TÜRKSAT yönetimine eski Kültür Bakanı Atilla Koç'un oğlu Cumhurbaşkanlığı Bilgi Teknolojileri Başkanı Ali Taha Koç'un da atandığı ortaya çıktı. Böylelikle TÜRKSAT'ın yönetiminde genel müdür dışındaki 7 yönetim kurulu üyesinden 4'ü Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden oluştu.

İŞTE YÖNETİM KURULU:
Prof. Dr. Ensar GÜL: Başkan ve Genel Müdür.
Prof. Dr. Yusuf Suat HASÇİÇEK: Başkan Vekili, Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme, Araştırmaları Merkezi Başkanı.
Mehmet Hamdi YILDIRIM: Üye, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı.
Prof. Dr. Mustafa HELVACI: Üye, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi.
Mustafa VARANK: Üye, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı.
Ali Taha KOÇ: Üye, Cumhurbaşkanlığı Bilişim Teknolojileri Başkanı.
Şenol KAZANCI: Üye, Anadolu Ajansı Genel Müdürü
Üye Maksut SERİM: Başbakan Başdanışmanı

DEVLET ADINA UYDU İŞLETMECİLİĞİ YAPIYOR
Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş, 2 Temmuz 2004 tarih ve 5189 Sayılı Kanunun Ek 33. maddesi uyarınca kuruldu. Bu kanun gereğince uydu işletmeciliği Türk Telekom A.Ş'den alınıp Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş'ye verildi. Özel hukuk tüzel kişisi olmakla birlikte tamamı devlete ait olan şirket, devlet adına uydu işletmeciliği yapıyor. Uydunun kontrol ve denetim hakkı da Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş'ye ait bulunuyor.

BASIN KONSEYİ BAŞKANI TÜRENÇ: YASAYA AYKIRI HER GİRİŞİMİN KARŞISINDAYIZ
Basın Konseyi Yüksek Kurulu Bölge Toplantısı İzmir’in Çeşme ilçesinde başladı. Konsey Başkanı Pınar Türenç, Türk basınının zorlu bir süreçten geçtiğini, toplantıda şikayetler ve meslek üzerindeki baskılarla ilgili değerlendirmede bulunacaklarını söyledi. 7 televizyon kanalının, yayın platformlarından çıkarılarak sadece internete mahkum edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Türenç şöyle konuştu: "Basın Konseyi olarak mesleğimiz üzerinde artarak devam eden baskıların sonlanması için verdiğimiz mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Umuyoruz ki yapılan yanlışlardan bir an önce dönülür. Ve umuyoruz ki basın ve ifade özgürlüğü önünde hiçbir engel kalmadan gazeteciler özgürce yazıp, konuşabilir. Yasaya aykırı her türlü girişimin karşısındayız.”

18.10.2015, Bugün http://www.bugun.com.tr/gundem/bugun-tv-ve-kanalturk-icin-1882818.html

Özgür Medya Kanallarına Sansür Devam Ediyor

Tivibu, TurkcellTV ve Digiturk’ün ardından dün de TURKSAT’a bağlı Teledünya Bugün TV, Kanaltürk, S Haber, Samanyolu TV, Mehtap TV, Irmak TV ve Yumurcak TV’yi keyfi olarak yayından kaldırdı. Kablo TV ise sadece Kanaltürk ve Samanyolu TV’yi platformdan çıkarmakla ‘yetindi.’ İki haftada getirilen yayın yasaklarıyla toplam 6 milyon vatandaşın istediği televizyon kanalını izleme hürriyeti elinden alınmış oldu.

TURKSAT’ın özgür medyaya yasak kararının geçen Cuma günü Yönetim Kurulu toplantısında gündeme aldığı bildirildi. Kanalların daha önce uydu yayını yapılan analog versiyondan çıkarıldığı öğrenildi.

İPTAL BEDELİ 365 LİRA 
Söz konusu kanalların yayınlarının sabah saatlerinde hiçbir bilgi verilmeden kesildiğinden şikayetçi olan tüketiciler TURKSAT’ı telefon yağmuruna tuttu. Santral görevlilerinden bazıları arayanlara, “Şu an kanal yenileme çalışması yapılıyor” dese de aynı saatlerde abonelere durumla ilgili olarak bir e-posta gönderildi. 

E-postada şu ibareler yer aldı: "Merhabalar, tarafımıza iletmiş olduğunuz konuya istinaden kanallarla ilgili yönetim kurulu kararı ile teledünya platformundan kaldırılmıştır. İlginiz ve anlayışınız için teşekkür ederiz.” Kurum, aboneliklerini iptal ettirmek isteyen vatandaşlardan ise 365 lira ‘cayma bedeli’ istedi.

‘BU TİCARİ BİR AHLAKSIZLIKTIR’
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Tivibu, TurkcellTV, Digiturk, Teledünya ve Kablo TV’nin yedi kanalı keyfi olarak yayından kaldırmasının ticari ahlaksızlık olduğunu söyledi. “Tek taraflı olarak tüketiciye vaat ettiği hizmeti sunmaktan vazgeçen firmaların bu yaptığı Tüketici Yasası’na göre ayıplı hizmet kapsamına girer. Ticari olarak da büyük bir ahlaksızlık örneğidir” dedi.

Bu yapılanın resmen sansür olduğunu vurgulayan Deniz, “Tüketiciler ücretsiz olarak aboneliklerine son verebilirler. Firmaları arasınlar ve onlarla anladıkları dilden konuşsunlar. Abonelikten vazgeçmeleri firmalar için en büyük ceza olacaktır” diye konuştu. Seçime 18 gün kala abonelikten çıkma işlemlerinin yetişmeyeceğine dikkat çeken Deniz, “Bu işi tezgahlayanlar her şeyi hesap etmişler. Ama tüketici bunu asla unutmayacak” dedi.

RTÜK OLAĞANÜSTÜ TOPLANAMADI...
DİGİTURK’UN yedi televizyon kanalını platformdan çıkarması üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeleri Süleyman Demirkan, İsmet Demirdöğen ve Ersin Öngel, olağanüstü toplantı çağrısı yaptı. Başkan vekili Arif Fırtına da kurulu 12 Ekim’de olağanüstü toplanmaya çağırdı. Dokuz üyeli kurulda beş olan salt çoğunluk sağlanamadığı için toplantı gerçekleşmedi. 

AKP’LİLER TOPLANTIYA GELMEDİ
MHP’li üye Esat Çıplak’ın şehir dışında olduğu için görüşmeye katılamadığı belirtildi. AKP’li üyeler Hamit Ersoy, Nurullah Öztürk, İlhan Yerlikaya ve Taha Yücel de toplantıya katılmadı. 

Digitürk’ün kararını görüşmek üzere salonda sadece Süleyman Demirkan, İsmet Demirdöğen, Ersin Öngel ve Arif Fırtına yer aldı. Digiturk'e uygulanacak yaptırımların kurulun yarınki rutin toplantısında ele alınacağı aktarıldı.

13.10.2015, Millet http://gundem.millet.com.tr/tv-izleme-ozgurlugu-engelleniyor-haberi/1275348

Tüketicilere "9 ile biten etiket" uyarısı

Tüketici dernekleri, "49,99", "199" gibi fiyat etiketlerinin tüketiciyi ürünün ucuz olduğu yönünde aldattığını ve tedavülde yeterli kuruş olmadığı için para üstü verilmediğini belirterek, her iki durumda da vatandaşın kayıpta olduğunu bildirdi.

Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk parasının temel biriminin kuruş olduğunu belirterek, tedavülde ekonomik dolaşımı sağlayacak şekilde yeterli kuruşun bulunması gerektiğini ancak bulunmadığını söyledi.

Para üstü alırken kuruşların genellikle verilmediğinin görüldüğünü dile getiren Deniz, "Sirkülasyonu büyük olan hipermarketlerde üstü verilmeyen bir-iki kuruşları dikkate aldığımızda kayıt dışı, vergisi verilmeyen ciddi bir paranın markete kaldığını görebiliriz" dedi.

Deniz, etiketlerde kuruş kullanılarak tüketicide sanal ucuzluk algısı oluşturulduğunu vurgulayarak, "Mesela 50 liralık bir ürün 49,98 yapılınca tüketicide ürünün ucuzladığı algısı uyanıyor. Tüketicinin zihnindeki fiyat eşiğinin birkaç kuruş da altında olsa bu etiketler aldatıcı oluyor. Tüketici ucuz ürün aldığını zannediyor ama yanılıyor. Mesela bir ceket için 200 liralık fiyat eşiği varsa 199 liralık etiket ceketin fiyatının ucuzladığını düşündürebiliyor tüketiciye" diye konuştu.

"Kredi kartıyla alışveriş yapılırsa kayıp olmaz"
Tüketicilere etiketleri okurken dikkatli olmaları çağrısında bulunan Deniz, 50 liralık bir ürünün etiketine yazılan 49,98'lik etiket görüldüğünde "Üründe ucuzluk yok, 2 kuruşluk aldatmaca var" denilmesi gerektiğini bildirdi.

Deniz, bu tarz yazılan etiketlerle ilgili yapılabilecek bir yaptırım bulunmadığını belirterek, "Bu konuda tüketiciler dikkatli olmalı. Hatta mümkünse rakamı yukarıya yuvarlayarak fiyatı düşünmeli" ifadesini kullandı.

Başkan Deniz, şöyle devam etti:
"Bir ailenin ay boyunca peşin yaptığı alışverişlerde üzerini almadığı kuruşlar toplandığında boşa giden para tutarı yıllık 250 lirayı bulabiliyor. Mesela üzeri alınmayan para sadece 1 değil 3-4 kuruş da olabiliyor. Aylık 2 bin liralık alışveriş yapan bir aileyi düşündüğümüzde ayda 20-25 lirayı almamış olabiliyor. Bu da yılda 250 lira ediyor. Bu para boşa gitmiş oluyor. Burada kredi kartını özendirmek istemiyorum ama bunun önüne kredi kartıyla geçilebilir. Kredi kartının kullanıldığı alışverişlerde kuruş kaybı yaşanmaz."

"Tüketici iki kez zarara uğratılıyor"
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Piyasa İzleme Komisyonu Başkanı Cahide Pamuk, son yıllarda çarşıda, pazarda neredeyse tüm etiketlerin sonunun 9 ile bittiğini belirterek, bu şekilde etiket fiyatlandırmasının Tüketici Kanunu'nun fiyat etiketi ile ilgili 54. maddesine aykırı olmadığını ancak bu burada tüketicinin "enayi" yerine konulduğunu savundu.

Tüketicilerin, alışveriş esnasında hemen her üründe sonu 9'la biten fiyatlandırmalara tepkili olduğunu dile getiren Pamuk, "Alışverişlerde para üstü olarak tüketiciye iade edilmesi gereken bir kuruş tedavülde olmasına rağmen bu fiyata satılan her hangi bir ürün ya da hizmet bulunmadığından piyasada fiilen bulunmamaktadır. Böylelikle sonu '9' ile biten fiyat etiketleri yüzünden tüketici iki kez zarara uğratılmaktadır" dedi.

Pamuk, ilk olarak, sonu 9 ile biten etiketle tüketicinin zihninde bir alt baremdeki fiyat algısı oluşturulduğunu kaydederek, daha sonra da satın alma esnasında nakit ödeme yapılırsa 1 kuruş olan para üstünün tüketiciye ödenmediğini aktardı.

"Piyasada kullanılmayan bir kuruşların en kısa zamanda fiyat etiketinden kaldırılması gerekir" diyen Pamuk, böylelikle hem fiyat etiketindeki aldatmacanın son bulacağını hem de nakit alışveriş yapan tüketicinin kuruşlarının ziyan olmayacağını ifade etti.

"Para üstünü eksiksiz isteyin"
Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, fiyatın ucuz olduğu izlenimini vermek için yapılan bu durumda para üstünün eksiksiz istenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Alışverişin yoğun olduğu yerlerde işletmelerin lehine, tüketicinin aleyhine olan "9 ile biten etiketlerle alakalı" kendilerine zaman zaman şikayet geldiğini dile getiren Küçük, bu konuda duyarlı vatandaşların kaygılı olduğunu söyledi.

Küçük, 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Fiyat Etiketi Yönetmeliği gereğince perakende satılan bütün ürünlerde etiket olması gerektiğini kaydederek, tüketicinin aldığı ürünün raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark olup olmadığını mutlaka alışveriş fişlerinden kontrol etmesi, arada fark olması halinde daha düşük ücretin ödenmesi gerektiğini bildirdi.

Genel Başkan Küçük, "Ayrıca tüketiciler sonu 9 ile biten etiketlerin cazibesine kanıp da alışveriş çılgınlığına kapılmasınlar. İhtiyacı olmayan malları alma eğilimine girmesinler" diye konuştu.

"Devir 1 kuruşun hesabını yapma devri"
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken de, bir süre önce yaptığı yazılı açıklamada , bazı marketlerin para üstü ödemeleri gereken kuruşları müşterilere vermediğini belirterek, "Halkımız, bilinçli davranıp kuruşunu istemeli. Devir 1 kuruşun hesabını yapma devri" ifadelerini kullanmıştı.

Palandöken, haziran ayı itibarıyla piyasada 142 milyon 1 kuruşun olduğuna dikkati çekerek, "Yetkililerimiz geçen seneden beri 11 milyon 1 kuruş basmasına rağmen yeterli gelmedi, piyasada kuruş gören yok. Kuruşlu para üstünün ödenmesinde vatandaşımız ısrarlı olmalıdır. Kuruşları beğenmeme veya almama lüksü olacak kadar zengin değiliz. Piyasadaki 142 milyon adet 1 kuruş nerede? Halkımız, bilinçli davranıp kuruşunu istemeli. Devir 1 kuruşun hesabını yapma devri" değerlendirmesinde bulunmuştu.

12.10.2015, Hürriyet http://www.hurriyet.com.tr/tuketicilere-9-ile-biten-etiket-uyarisi-30279213

TBF Genel Başkanı: Haberleşme Özgürlüğünü Engellemek Anayasa Suçudur

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, İnternet erişiminin yavaşlaması ve sosyal medya ağlarına erişimin engellenmesiyle ilgili, “Anayasal güvence altındaki haberleşme özgürlüğünü engelleyenler Anayasa suçu işliyorlar.” dedi.

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz konuyla yazılı açıklama yaptı. Deniz, açıklamasında şöyle dedi: "Haberleşme özgürlüğü Anayasa’nın 22. maddesi ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden biridir. Yine Türk Ceza Yasasının 124. maddesi, haberleşmeyi engelleyenler için bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. 

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile hangi durumlarda ve hangi makamların kararı ile internet erişimine sınır getirilebileceği düzenlenmektedir. Buna göre; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Cumhuriyet Savcıları ve yargıç kararı ile internet erişimine sınır getirilebilmektedir.

Bir süreden beri internet ortamında bazı sitelere erişimin zorlaştığı savının yanında, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da yaşanan katliam sonrası özellikle sosyal medya ağlarına erişimin kesintili olarak sağlanması, çoğu kez de erişimin sağlanamadığı görülmektedir.

Ankara’da yaşanan katliam sonrası internet ağlarında yaşanan engelleme ve kesintinin, yasa ile yetkilendirilmiş yargı veya idari organların kararından kaynaklandığı düşünülmüş ise de Erişim Sağlayıcıları Birliği Genel Sekreteri Bülent Kent tarafından sosyal medya ağlarının kapatılmasının söz konusu olmadığı, bu konuda herhangi bir mahkeme kararının da olmadığı açıklanmıştır.

Bu durumda yasa ile yetkilendirilmiş idari veya yargı organı kararına dayanmayan bu sorunun nedeninin açıklanarak kamuoyu zihnindeki soru işaretlerinin yanıtlanması, bu duruma neden olanların da soruşturularak cezalandırılması gerekmektedir.

Ülkemiz bir hukuk devletidir. Hiç kimse yasalar ile belirlenmiş düzenlemelerin kapsamı dışında değildir. Bir hukuk devletinde olmaması gereken yetkisiz ve keyfi bir tutumla internet erişimini sınırlayan, engelleyen kamu veya özel kişilerin tespit edilerek cezalandırılması, yaşanan sorunun gecikmeksizin giderilerek, Anayasal güvence altındaki haberleşme özgürlüğünün tüm yurttaşlar için sağlanması gereklidir.

Ülkemizin yaşadığı olağanüstü günler ve özellikle genel seçimlere az bir zaman kala yaşanan bu olumsuzlukların giderilmemesi ve bu eylemi yapanların tespit edilerek cezalandırılmamaları durumunda, fiili bir sansür uygulaması yaşandığına ilişkin kamuoyu kanaatinin pekişeceği unutulmamalıdır."

12.10.2015, http://www.haberzamani.com.tr/haber/tbf-genel-baskani-haberlesme-ozgurlugunu-engellemek-anayasa-sucudur

Dolandırılan Digiturk Abonelerine Tüketici Birliği'nden Hukuki Yardım

Digiturk’ün 7 televizyon kanalına uyguladığı sansüre her kesimden tepki var. Siyaset, medya ve aydınlar uygulamanın halkın haber alma özgürlüğüne “darbe” olarak nitelerken, Tüketici Birliği Federasyonu, destek isteyenlere ücretsiz hukuki yardım verebileceklerini açıkladı.


FAŞİZAN UYGULAMALAR
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay: Demokrasiye inanmayan bir iktidar var. Bunlar faşizan uygulamalardır. Ne ülkeye ne de iktidara bir itibar kazandırmaz. İktidarı demokrasiye dönmeye davet ediyoruz.

HABER ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE
İzmir Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Atilla Sertel: Bu kanalları devre dışı bırakma anlayışı, halkın haber alma özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olup, halkın haber alma özgürlüğünü yok etmektir. Türkiye hiç hak etmediği bir dönemden geçiyor.

AKP’NiN SON ÇIRPINIŞLARI
Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Türk: Yolsuzluk girdabında olan AKP’nin son çırpınışları. Ben Digiturk’ü iptal ettim. Bu kararı yargıya da taşıyacağım. Herkesin hakkını araması lazım. Adaletle hukukla bağdaşmayan bir karar.

SİNDİRMEK İSTİYORLAR
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Saray ve AKP eliyle, Türkiye’de tek kelime ile medya ve basın susturulmaya çalışılıyor. Muhalif olan tüm kesimler sindirilmek isteniyor. Tüm demokratik kazanımlar kurban ediliyor. Utanç verici bir durumdur. Seçim sürecinde böyle bir kararın alınması, AKP’nin muhalif sesleri duymaktan korkuyor olmasıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir sindirme konsepti uygulanmamıştı.

ZORBALIK TÜRÜ KALMADI
CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray: Bu çok daha vahim, daha korkunç ve endişe verici bir basın darbesidir. Darbe Türk insanının haber alma ve iletişim özgürlüğüne indirilmiştir. Bu darbenin zamanlaması ve şekli saray sakininin despot otokrasisini sürdürmek için artık göze alamayacağı hiçbir zorbalık türü kalmadığını ortaya koyması bakımından uyarıcıdır.

HUKUKİ YARDIMA HAZIRIZ
Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz:Vatandaş hakkını aramak için somut adımı atması gerekiyor. Gerekirse bu sansürü uygulayan holdingin yan ürünlerini de boykota gidebiliriz.

Bu mağduriyet için bizden yardım isteyenlere federasyon olarak ücretsiz hukuki yardım vermeye hazırız. Vatandaşların yanında olacağız.

GÜVEN KALMADI
MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta: Mahkeme kararı olmadan böyle bir şey yapılması muhalefetin sesini susturmak anlamına gelir. Yarın bir gün bir başka yatırımcı da kendisine müdahale edilebileceğini düşünür. Bu karar, müdahale Türkiye’de ticaret güvenliğinin de kalmadığını gösterir.

12.10.2015, Bugün http://www.bugun.com.tr/gundem/dolandirilan-digiturk-abonelerine-tuketici-birliginden-1872709.html