15 Aralık 2017 Cuma

Bir sabah icra gelebilir

TBBM'den geçen Torba Yasa ile firmalar, Tüketici Kanunu ve Yargıtay kararlarına rağmen alacakları için mahkeme kararı olmadan icraya gidebilecek. "Alacağım var iddiası" ile yapılacak ilamsız icralar, dolandırıcılar için yeni ekmek kapısı olacak.

TBMM Genel Kurulunda geçtiğimiz hafta kabul edilen torba yasada tüketicileri yakından ilgilendiren iki maddede değişiklik yapıldı.

Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru sınırı altı bin liraya yükseltildi. Başvuru sınırının arttırılması, tüketici lehine olan bir değişiklik olarak yorumlandı. Ancak torba yasa ile yapılan diğer değişiklikle, tüketicileri zorlu günler bekliyor.

Alacakları 3 bin 600 TL’nin altında olan kurumlar, mahkeme kararı olmadan ‘ilamsız icraya’ gidemiyorlardı. Yapılan değişiklikle bunun önü açıldı. Artık şirketler, yeni düzenlemeyle, altı bin liranın altındaki alacakları için mahkeme kararı olmaksızın tüketicilerin ev ve işyerlerine icraya gidebilecek.

Ak Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş imzasıyla verilen değişiklik önergesinin gerekçesi ise eşitsizlik ve tüketici hakem heyetlerinin iş yükü olarak gösterildi. Tüketici dernekleri ise yapılan değişikliğe tepkili.

“Yapılan değişiklik tüketicinin aleyhine”
Konuyla ilgili görüştüğümüz Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, vatandaşa itiraz hakkı tanınmadan icra yolunun açıldığının altını çizerek “firmalar, Tüketici Kanunu Yargıtay kararları gereğince, belirli miktara kadar olan alacaklarının tahsili için doğrudan Tüketici Hakem Heyeti önüne getirmek zorunda kalıyordu. Böylelikle ayıplı mala karşı ve yıllar öncesinden ödenmemiş fatura gerekçesiyle para talep eden firmalara karşı zaman aşımı gibi itirazlarda bulunulması söz konusu oluyor, mağduriyetler önleniyordu” dedi.

“Yüz binlerce tüketici hakkında yağmur gibi icra takipleri başlayacaktır”
Deniz, firmaların yoğun kulis yaptığını iddia ederek muhalefet vekillerini de eleştirdi “Anlaşılan o ki, özellikle bankalar, elektrik ve GSM firmaları metinde olmayan ve komisyon aşamasında eklenen bu madde için yoğun çaba harcamışlar. Komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde, muhalefet partisi milletvekillerinin bile bu madde üzerinde hiç görüş bildirmemelerini de hayretle karşılıyoruz. Açıkçası muhalefet partileri dahi bu düzenlemenin tüketici haklarına vuracağı darbenin farkında olmamışlar”

“Art niyetli firmaların ve dolandırıcıların ekmeğine yağ sürdü"
Tüketici Hakları Merkezi (TÜ-MER) Genel Başkanı Fatih Dinler, yeni çıkan torba yasayla artık firmaların icra takibi için hakem heyetlerine gitme zorunluluğunun kaldırıldığını belirterek, “Bu durum art niyetli firmaların ve dolandırıcıların ekmeğine yağ sürdü. Tüketicilerin yasal olarak mücadele gücünü kıracak ve mağdur olmalarına seyirci kalacak bir düzenleme yapmak kendini her geçen gün geliştiren bilinçli ve güçlü tüketiciye karşı yapılan direnç kırma gösterisidir” dedi.

Hak arama sürecini kolaylaştıran onlarca değişik düzenlemenin yapıldığı tüketicinin korunması yasalarına karşı böyle bir anti-tüketici yasası çıkarmanın süreci 20 yıl geriye götüreceğini ileri süren Dinler, “tüketiciyi, satıcı ve sağlayıcı ile eşit gören bir anlayışın yeniden hortlaması açıkçası bizleri tedirgin etmiştir” diye konuştu.

“İlamsız takiplere itiraz edin”
Tüketiciyi Koruma Derneği (TükoDer) Genel Başkanı Aziz Koçal ise "6502 sayılı tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunun 68.ci maddesinin 1.ci fıkrasına “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla” ilavesi, tüketicileri mağdur edecektir” dedi.

Koçal, tüketici derneklerine de görev verilmesini isteyerek şunları söyledi“Gerekçede yazıldığı üzere Tüketici Hakem Heyetlerinin yükü hafifletilmek isteniyor ise, sahada olan aktif çalışan tüketici derneklerinde oluşturulacak komisyonlarda ön inceleme ve uzlaştırma yolunun önü açılmalı. Bunun için tarafların bir araya gelerek gerekli yasal düzenleme çalışması yapılmalı.”

“E-devlete her hafta bakın”
Yapılan değişiklikle tüketici haklarının torba yasada boğulduğunu belirten Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise şöyle konuştu:“İlamsız Takip ile icra dosyası açılması esnasında alacak iddiasında bulunan kişiden ispat edici belge istenmediğinden artık dolandırıcılar da dahil olmak üzere herkes tüketici aleyhine icra takibi başlatabilecek”

Ağaoğlu vatandaşların en az haftada bir kez e-devlet üzerinden kendileri hakkında başlatılmış takip var mı? diye sorgulaması gerektiğini; varsa, icra takibine itiraz etmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca MERNİS adreslerinin de mutlaka güncellenmesi gerektiğini söyledi.

11.12.2017, Nejla Sakınmaz Tüketici Postası https://www.tuketicipostasi.com/bir-sabah-icra-gelebilir/125/

Devlet 'PARDON' Bile Demedi

Müvekkilin ödemesi gereken harç, yanlışlıkla vekili olan avukata tahakkuk ettirilirse ve maliye dokuz yıl sonra avukat hakkında icra takibi başlatıp avukatın banka hesaplarına e-haciz uygularsa, neler olur? Bütün bunlar, aynı zamanda Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı da olan Av. Mehmet Bülent Deniz’in başına geldi.

İstanbul’da 29 yıldır avukatlık mesleğini icra eden Mehmet Bülent Deniz, aynı zamanda Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanlığını da yürütüyor. Tüketici hakları, insan hakları ve hasta hakları alanında yaptığı mücadele ve çalışmalarıyla kamuoyunun yakından tanıdığı Deniz, bu nedenle uzun yıllar çok sayıda kişinin mağduriyetine tanıklık etmiş ve bu mağduriyetlerin ortadan kalkması için çaba harcamış.

Geçtiğimiz günlerde kendisi de, bir mağduriyet yaşadı ve bunu sosyal medya aracılığı ile duyurdu. Bir memurun hatası yüzünden banka hesaplarına e-haciz konulduğunu ve beş kuruşsuz, günlerce bu yanlışlığı düzeltmek için mesai harcayacağını sosyal medya aracılığı ile duyuran Mehmet Bülent Deniz ile olayın ayrıntılarını görüştük.

“Müvekkilimin ödemesi gereken harç yanlışlıkla bana yazılmış”
Bütün avukatlar gibi müvekkilleri için icra takipleri yaptığını, davalar açtığını söyleyen Av. Mehmet Bülent Deniz, “Bizim yargı sistemimizde dava ve icra takiplerinde kaybeden tarafın, davayı açarken de, açan tarafın belli bir harcı ödemesi gerekiyor. Bir müvekkilim için 2009 yılında bir icra takibi yaptım. Bu icra takibinde, müvekkilimin ödemesi gereken bir icra harcı var. Bu harcın ödenmesi için icra dairesi, vergi dairesine bildirimde bulunmuş. Yanlışlık da burada başlıyor; bu yazıda harcı ödeyecek kişinin yani müvekkilimin ismi yerine, benim ismim yazılıyor.”

Bu yanlışlık nedeniyle kabusun başladığını belirten Deniz, “Vergi dairesi de, borçlu benmişim gibi geçtiğimiz hafta hakkımda icra takibi yaparak bankadaki tüm varlıklarıma e-haciz uyguladı. Bankadan para çekmek istediğimde durumun farkına vardım.

Bu bir yanlışlık ve yanlışlık yapılabilir ancak sonrası çok vahim. Derdimi vergi dairesine anlatmaya çalıştım, vergi dairesi de haklı olarak yazıyı yazan icra dairesinden durumu düzeltmesini istedi. 

Dosyanın 2009 yılında açılmış olması, icra dairesinin Ankara’da olması nedeniyle iletişim kurulması, dosyanın mahzenden çıkartılması, yazının düzeltilmesi gibi oldukça zaman alan ve insanı gergin hale getiren bir uygulamayla karşı karşıya kaldım” şeklinde konuştu. 

“Ankara’daki icra dairesinde faks yok”
Dosyanın eski olması nedeniyle UYAP sisteminde kayıtlı olmadığını ve dosyaya ulaşmakta zorlanıldığını belirten Deniz, “İcra dairesinin ‘evet borçlu bu kişi değildir’ diye yazı yazması ancak yazıyı fakslayacak bir fakslarının olmaması İstanbul’daki vergi dairesinin de faks dışında başka bir iletişim şeklini kabul etmemesi nedeniyle yaklaşık iki gün boyunca bu konuyu düzeltmek için çaba sarf ettim. Araya hafta sonu da girince, ben günlerce bankalardaki varlıklarıma haciz konulmuş halde, yanlışlığı düzeltmeye çalışarak geçirdim” dedi.

“Devletin kurumları da yanlışlık yapar, önemli olan sonrası”
Devletin bu tip yanlışlıklar yapmasını anlayabildiğini ifade eden Deniz, “Ancak bu yanlışlıklardan sonra devletin özür dilemesi ve telafi etmesi gerektiğini düşünüyorum. Maalesef bizim bürokratik anlayışımızda devlet bir yanlışlık yapmışsa bile bunu düzeltmesi için vatandaşın koşturmasını ve çaba sarf etmesini istiyor” diye konuştu. Yanlışlığı Ankara ve İstanbul’daki iki kurumun da açık şekilde görmesine rağmen, aradaki iletişimsizlikten dolayı gereken düzenlemenin acilen yapılamadığını söyleyen Deniz, “Konuyu sosyal medyada Adalet ve Maliye Bakanlarını da etiketleyerek paylaştım, ancak hiçbir tepki gelmedi.

Konuyu öğrenen yakınlarımın ‘senin başına bu geliyorsa bizim başımıza gelse ne yaparız’ diye hayıflandıklarını gördüm. Bence bu, çok daha vahim bir durum. Çünkü hakkını aramak noktasında kendine güveni olmayan vatandaşların başına böyle bir şey geldiğinde, durum daha da kötü sonuçlar doğurabilecektir”. dedi.

“Bankalar nezdinde kredibilitem ve sosyal itibarım sarsıldı”
Avukatlık gibi güven gerektiren bir meslek icra ettiğinin altını çizen Deniz sözlerini şöyle bitirdi: “Bankalar nezdinde kredibilitem ve yatırımcı notum sarsıldı, 'devlete borcu olan vatandaş' konumuna düşürüldüm. Aynı zamanda sosyal itibarım da zedelendi. Devletin yaptığı yanlışlık yüzünden ciddi bir mağduriyet ve dört günlük bir zaman kaybı yaşadım. Hiç bir yetkiliden de, bu güne kadar bir özür bildirimi bana ulaşmadı.”

13.12.2017, Nejla Sakınmaz Tüketici Postası https://www.tuketicipostasi.com/devlet-pardon-bile-demedi/134/