23 Nisan 2017 Pazar

Markaların ‘Y/Z’ İmtihanı

2000 ve sonrasında doğanların oluşturduğu kuşak için kullanılıyor, ‘Z Kuşağı’ nitelemesi.
Yani en yaşlıları, bugün 16-17 yaşında.
Bir de, bir önceki kuşak var; ‘Y Kuşağı.’
Onlar da, 1980-1999 arasında doğanlar, yani şimdinin 18-35 yaş arasındakiler…

Bu iki kuşağın insanları, insanlık nüfusunun en dinamik yani yeryüzünde satın alma işini en çok gerçekleştiren grubu oluşturuyor.
Dolayısıyla insana ulaşan her türlü ürünün potansiyel alıcısı durumundalar.
Yani tüketici tercihinde ön sırada olmak isteyen tüm markaların da gözüne kestirdiği insanlar.

Bu iki kuşağın insanları bir garip.
Kendisinden önceki neslin yaşam düzeninin dışında, kendileri için ürettikleri bir yeni yaşam oluşturmuş durumdalar:

Bilgiye ulaşmak onlar için sorun değil, en hızlı nasıl ulaşacaklarını dert ediyorlar.

Ana akım medya yerine tüm insanlıkla iletişim kurdukları, haber alıp verdikleri sosyal medyayı tercih ediyorlar.

‘Mağaza dolaşmak’ deyince, firmaların internet sitelerinde sörf yapmayı anlıyorlar.

Ve en önemlisi, kurdukları dünyayı tek bir boşluk bırakmadan sardıkları ağları sadece hangi markayı tercih ettikleri veya markalardan beklentilerini anlatmak için değil, önemsedikleri markaların pazarlama ve markalaşma süreçlerine etki etmek için de kullanıyorlar.

Önceki kuşaklara satış yapan markalar, yaşama dair hedefleri kendileri koyuyorlar, tüketiciye örneğin ‘bizi satın alırsan havalı olacaksın’ mesajlarıyla ne giyeceğimizi, ne yiyeceğimizi belirliyorlardı.
Yani tüketicinin tarzına, isteğine markalar karar veriyordu.

Oysa durum şimdi farklı.
Y ve Z kuşağı insanları, markaların bu rol model olma özelliklerini ellerinden alıverdiler.
Artık marka değil, Y ve Z kuşağının insanları markalara hükmediyor.
Kurdukları kesintisiz, yoğun ve anında iletişimle ne istediklerini markalara dayatıyorlar.

Markaların işi artık zor.
Tüketiciye yaşam hedefi ve tarzı koymak yerine, tüketicinin onlara biçtiği hedefin gereğini yapmak zorundalar.

Şimdi kral gerçekten tüketici mi oldu acaba?