Kredi kart borcundaki rekor artışı değerlendiren Tüketici Hakları Uzmanı Av. M. Bülent Deniz; “Türkiye, kredi kartlarına teslim oluyor” dedi.
Tüketici Hakları Uzmanı Av. M. Bülent Deniz konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:
2009/Eylül sonu itibariyle kredi kart borcunu ödemeyenlerin sayısında rekor artış gerçekleşmiştir.
Sadece Eylül ayında 103.094 kişi kredi kart borcunu ödeyememiş, bu yılın ilk dokuz ayı sonunda, kredi kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 722.473 olmuştur.
Bir tüketicinin ortalama olarak iki kredi kartı kullandığı düşünüldüğünde, bu yılın ilk dokuz ayında ödeme yapılmayan kart sayısı 1.450.000’e ulaşmış bulunmaktadır.
Kredi kartları yanında ferdi kredi kullanan 435.075 tüketici de, borcunu ödeyememiştir. 2009/Ekim ayı itibariyle Türk halkının bankalara olan kredi kartı ve ferdi kredi borç stoku 120.2 milyar TL. olmuştur.
Türkiye’nin 2010 yılı bütçesi büyüklüğünün 287 milyar TL. olduğu hatırlandığında, hane halkı 2010 yılı bütçesinin yarısı miktarında borçlu bulunmaktadır.
Geçtiğimiz yıl Eylül ayında başlayan küresel ekonomik kriz, hane halkını yüksek borç stoku ile yakalamıştır. Geçen bir yıllık dönemde de, hane halkının borç stoku artmaya devam etmiş, ödememe durumu da rekor seviyelere ulaşmıştır.
Bu süreçte kredi kart borçlarının yapılandırılarak ödenmesi ve tasfiyesi amacıyla çıkarılan 5915 sayılı yasa da, kamuoyunun beklentilerini karşılamamış, kapsamı dar tutulan yasadan yararlanarak kredi kart borcunu yapılandıran tüketici sayısı, beklenenin oldukça altında kalmıştır.
Hane halkının borç stokunu ödeyememesi; yüzbinlerce evde, milyonlarca insanımızın ruh sağlığını, aile düzenini olumsuz etkilemekte, borç sarmalından kaynaklanan olumsuzluğun etkisi ile artan boşanmaların yanında intiharlarda artış gözlemlenmektedir.
Reel ekonominin canlanması için başlatılan “al-ver, ekonomiye can ver” kampanyası da, bu borç tablosu içinde başarılamayacak bir kampanya olarak tarihteki yerini almakta; borcunu ödeyemeyen, ödemekte zorluk çeken tüketicinin ekonomiden, alışverişten çekilmesi ile yaşanmakta olan kriz derinleşerek, ekonominin bütününü etkilemektedir.
Öte yandan toplu ulaşım, enerji ve benzeri kamusal hizmetlere yapılan ve yapılması düşünülen zamlar, dolaylı vergilerdeki artışlar, tüketici için kara kışın habercisi niteliğindedir.
Gerekli yapısal önlemler alınmaması ve özellikle tüketicinin kredi borçlarının oluşturduğu sarmaldan kurtarılmaması halinde, mevcut tablo toplumsal felâketin yakın olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu sürecin sonu, ülkenin kredi kartına teslim olması demektir.
Av. M. Bülent Deniz
Tüketici Hakları Uzmanı
2009/Eylül sonu itibariyle kredi kart borcunu ödemeyenlerin sayısında rekor artış gerçekleşmiştir.
Sadece Eylül ayında 103.094 kişi kredi kart borcunu ödeyememiş, bu yılın ilk dokuz ayı sonunda, kredi kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 722.473 olmuştur.
Bir tüketicinin ortalama olarak iki kredi kartı kullandığı düşünüldüğünde, bu yılın ilk dokuz ayında ödeme yapılmayan kart sayısı 1.450.000’e ulaşmış bulunmaktadır.
Kredi kartları yanında ferdi kredi kullanan 435.075 tüketici de, borcunu ödeyememiştir. 2009/Ekim ayı itibariyle Türk halkının bankalara olan kredi kartı ve ferdi kredi borç stoku 120.2 milyar TL. olmuştur.
Türkiye’nin 2010 yılı bütçesi büyüklüğünün 287 milyar TL. olduğu hatırlandığında, hane halkı 2010 yılı bütçesinin yarısı miktarında borçlu bulunmaktadır.
Geçtiğimiz yıl Eylül ayında başlayan küresel ekonomik kriz, hane halkını yüksek borç stoku ile yakalamıştır. Geçen bir yıllık dönemde de, hane halkının borç stoku artmaya devam etmiş, ödememe durumu da rekor seviyelere ulaşmıştır.
Bu süreçte kredi kart borçlarının yapılandırılarak ödenmesi ve tasfiyesi amacıyla çıkarılan 5915 sayılı yasa da, kamuoyunun beklentilerini karşılamamış, kapsamı dar tutulan yasadan yararlanarak kredi kart borcunu yapılandıran tüketici sayısı, beklenenin oldukça altında kalmıştır.
Hane halkının borç stokunu ödeyememesi; yüzbinlerce evde, milyonlarca insanımızın ruh sağlığını, aile düzenini olumsuz etkilemekte, borç sarmalından kaynaklanan olumsuzluğun etkisi ile artan boşanmaların yanında intiharlarda artış gözlemlenmektedir.
Reel ekonominin canlanması için başlatılan “al-ver, ekonomiye can ver” kampanyası da, bu borç tablosu içinde başarılamayacak bir kampanya olarak tarihteki yerini almakta; borcunu ödeyemeyen, ödemekte zorluk çeken tüketicinin ekonomiden, alışverişten çekilmesi ile yaşanmakta olan kriz derinleşerek, ekonominin bütününü etkilemektedir.
Öte yandan toplu ulaşım, enerji ve benzeri kamusal hizmetlere yapılan ve yapılması düşünülen zamlar, dolaylı vergilerdeki artışlar, tüketici için kara kışın habercisi niteliğindedir.
Gerekli yapısal önlemler alınmaması ve özellikle tüketicinin kredi borçlarının oluşturduğu sarmaldan kurtarılmaması halinde, mevcut tablo toplumsal felâketin yakın olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu sürecin sonu, ülkenin kredi kartına teslim olması demektir.
Av. M. Bülent Deniz
Tüketici Hakları Uzmanı