29 Şubat 2012 Çarşamba

Hani "Deprem Vergisi Diye Bir Şey Yok"tu?...


Tartışmayı hatırlayalım;
Van Depremi’nin ardından, deprem vergilerinin nerelere harcandığı sorgulanmaya başladı. Van’da evsiz kalan ve yaklaşan kışı çadırlarda geçirmeye mahkûm yurttaşların barınma ve gıda ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli şekilde karşılanamaması üzerine, deprem kayıplarını telafi etmek için yıllardır vergi veren herkesin aklındaki; “nerede bu toplanan paralar” sorusuna yanıt, iktidar partisinden geldi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e kadar, çok sayıdaki iktidar partisi yetkililerinin açıklamalarının ardından, son noktayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan koydu; “Deprem vergisi diye bir şey yok.”

Yıllardır Deprem Vergisi ödediğini zanneden biz vergi mükelleflerini şaşırtan bu yanıt, ister istemez bize şu soruyu sordurttu; “iyi de, biz neyin ek vergisi ödedik yıllarca?...”

Bakalım Neyin Vergisini Ödemişiz
Tarih kaydeder.
Tutanaklar da, yalan söylemez.

O zaman 24 Ağustos 1999 tarihine gidelim.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ne diyor, görelim:
“Ülkemiz 17 Ağustos 1999 günü bir deprem felaketi yaşamıştır. Yaşanan bu felaket önemli boyutta can ve mal kaybına yol açmış, … yeni ve büyük bir kamu finansman ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bölgede meydana gelen ciddi boyutlardaki tahribatın ve zararın giderilerek hayatın mümkün olan en kısa sürede normale dönüştürülmesi, Hükümetin temel amacıdır. … Karşı karşıya bulunulan gelir ihtiyacının sağlıklı kaynağının vergi olduğu kuşkusuzdur. … Bu düzenleme ile bir yandan depremde zarar güren yurttaşlarımızın yaraları sarılmaya çalışılacak diğer yandan ekonomide yeni yapısal sorunlar yaratılmadan bir süredir uygulanmakta olan ekonomik istikrar programının devamı sağlanacaktır Tasarı ile aynı zamanda toplumsal dayanışmanın hakiki bir örneği gerçekleştirilecektir.”


Yasa Zoruyla Toplumsal Dayanışma!..
Bu coğrafyada yaşayanlar, yüzyıllardır toplumsal dayanışmanın ne demek olduğunu cümle âleme göstermiştir.
Komşusu açken, tok yatmayı vebal gören bizler, elbette her türlü felaketin ardından yardımlaştık, yaralarımızı birlikte sardık.

Anlaşılan 1999 yılının iktidarı, bu güzel hasletimizi yeterli görmemiş olacak ki, bu kez yasa zoruyla toplumsal dayanışmamızı sağlamaya karar vermiş.
Olsun varsın, yasa zoruyla toplumsal dayanışmaya da, “eyvallah.”

Madem Dayanışmak İstiyorsunuz, Devam O Halde!...
O kadar içten “eyvallah” demiş olmalıyız ki, 30 Haziran 2000 yılına kadar alınacağı belirtilen deprem vergileri, “görülen lüzum üzerine” uzatıldıkça, uzatıldı…

Bu uzatma işi, her yıl vergilerin uzatılmasına ilişkin yasa tasarılarına imza atan seçilmişlerin elini-kolunu yormuş olsa gerek, 25 Aralık 2003 tarihinde bir yasa çıkarıp bu vergileri kalıcı hale getirivermişiz.

“Geçici Deprem Vergileri Bizden Önce Kalıcı Hale Geldi”
Bu beyanın sahibi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
Geçici deprem vergilerinin kendilerinden önce kalıcı hale getirildiğini söyleyen Şimşek’i, tutanaklar yalanlıyor.

Yukarıda yazdık, geçici vergileri kalıcı hale getiren yasanın kabul tarihi 25 Aralık 2003. AKP nin iktidara geldiği tarih 3 Kasım 2003.

Bizim hesabımıza göre, AKP iktidara gelir gelmez, birbuçuk ay sonra, geçici olan bu vergileri kalıcı hale getiren yasayı çıkartmış.
Sayın Şimşek, Maliye Bakanı olduğuna göre, toplama çıkarma yapmayı, bizden daha iyi biliyordur.
Ve mutlaka hesap hatasını bizler yapıyoruzdur.
İşin doğrusunu, ondan daha iyi bilecek değiliz…

Valla Sıkıldık Bu İşten…
Yerimiz doldu, deprem vergisinin son perdesini yazamadık.
Yazamadık, ama iki haftadır vergi konusunu yazmaktan ben sıkıldım.
Okuyan daha çok sıkılmıştır.
Az biraz daha sabır.
Haftaya skandalın son noktasını yazıp sizleri vergilerinizle baş başa bırakacağız.

Teşekkür
Ekonomigundemi.com’daki birlikteliğimiz geçen hafta başladı.
İlgi gösterdiniz, okudunuz, soysal medyada tartıştınız, tebrik ettiniz.
Sağolun, varolun.

Bu makale, 26.02.2012 tarihinde, ekonomi.com portalının http://ekonomigundemi.com/yazar/Hani-“Deprem-Vergisi-Diye-Bir-Sey-Yok”tu-/1760  linkinde yayınlanmıştır.

20 Şubat 2012 Pazartesi

Ali Ağaoğlu Kadar Zenginim

Yaşadığımız ülkenin Anayasasının 73. maddesi bakın ne diyor; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.”
 
Anayasanın bu açık ve emredici düzenlemesine karşın, devlet 74 milyonun mali gücünün birbirine eşit olduğunu düşünüyor.
Öyle ki, benzin aldığında, telefon açtığında herkes aynı vergiyi veriyor.
Dahası, hangi mal ve hizmeti satın alırsak alalım, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi de, bütün yurttaşlar için aynı.
Yani, benzin pompasına yanaşan, cep telefonunu kullanan işadamı sayın Ali Ağaoğlu da, bendeniz de aynı vergiyi veriyoruz.
 
Pompacıdan Vergi Memuru…
Benzin istasyonlarının, GSM operatörlerinin, sigara üreticilerinin vergi dairesi gibi çalıştığı bu ülkede, “dolaylı vergi” dediğimiz Katma Değer Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Özel Tüketim Vergisi olarak ödediğimiz vergilerin tüm vergiler içindeki oranı, yüzde 65-70 civarında.
Yani devletin topladığı 100 liralık verginin, 65-70 lirası dolaylı vergilerden geliyor.
Dolaylı vergi yükü bakımından ardımızda bıraktığımız ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Üstelik Avrupa Birliği ülkelerinde son kırk yılda, vergi yükü yüzde elli artarken, ülkemizde yüzde 240 artmış.
Piramidin Sivri Ucu, Kime Batar?
Ekonomi haberlerinde, yazılarında hep görürüz, piramit şeklinde bir resim vardır. Ülkedeki gelir dağılımında söz ederken, bu piramit sözlere eşlik eder.

Denir ki, bu piramidin ucu ne kadar sivri ve kısaysa, ülkede yaşayanlar arasındaki gelir dağılımı da o denli adaletsizdir. Piramidin ucundaki sivriliğin uzunluğu uzadıkça, fertler arasındaki ulusal gelirin paylaşımı adildir.
Piramidin ucuna şekil veren unsurların en önemlilerinden biri de, vergi yükünün, tıpkı Anayasanın yukarıda sözünü ettiğimiz düzenlemesine uygun olarak, fertlerin mali gücüne göre dağıtılmasıdır.

Eh şimdi bakalım, devlet benimle işadamı sayın Ali Ağaoğlu’nun mali gücünü eşit kabul edip, aynı vergiyi almaya kalktıkça, piramidin ucunun sivriliği ve boyunun uzunluğu da, gayet “adaletsiz” olarak şekilleniyor.
Mehmet Şimşek’ten İtirafçı Olur mu?
Hem de ne güzel olur.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, dolaylı vergilerin yüksek olduğunu güzel güzel itiraf ediyor.
TBMM. nde verilen soru önergesine verdiği yanıt ile yukarıda yazdıklarımı doğrulayan Şimşek’in itirafları bununla da kalmıyor; “Ülkemizi OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda, dolaylı vergilerin ağırlığının nispeten yüksek olduğu görülmektedir.”
Bu ülkenin Maliye Bakanı da bunu kabul ediyorsa, ne diyelim; “Geçenden beş, geçmeyenden on metelik alırız, yolumuza devam ederiz…”

İtirafa Takla Attırmak
Tabi siyasetçilerin itiraflarını da dikkatle okumak gerek.
Bir şeyleri kabul ederken bile sözlere takla attırmak gerekir ki, kamuoyu işe fazla uyanmasın!
Tıpkı “Deprem Vergisi” konusunda olduğu gibi
“Deprem Vergisi diye bir vergi bizde yoktur, kalıcı hale AKP iktidarı getirmedi” diye demeç veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, bu sefer sözcüklere takla attırmayı da bir kanara bırakıp, deprem vergisi konusundaki gerçekleri nasıl dile getirdiğini görelim.
Görelim, ama izninizle bu skandalı haftaya saklayalım.…

Hoşbulduk…
Ülkenin en iyi ekonomi yazarlarının, habercilerinin olduğu bir internet sitesinde sizlerle buluşmak ne güzel…
Ekonomigundemi.com da yazmaya başlayacağımı duyuran haber de, bir kadar mahcup etti.
Mahcubiyetin yanında, “işin hakkını vermek” adına demek ki, daha çok çalışacağız.
Halkın Ekonomisi, bizim köşemiz.
Bizi, cebimizi konuşacağız, paylaşacağız.
İletişim bilgilerim köşemde yer alıyor.
Birbirimizden haberdar olalım…

Bu makale, 20.02.2012 tarihinde, ekonomi.com portalının  http://ekonomigundemi.com/yazar/Ali-Agaoglu-Kadar-Zenginim-/1741 linkinde yayınlanmıştır.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Tüketicinin Lideri Ekonomi Gündemi'nde...

Türkiye’de tüketici bilincinin gelişmesinde en büyük emek harcayanlardan birisi O.
Tüketici hakları konusunda uzun yıllar mücadele veren ve bu konuda hak kazanımları konusunda imzası bulunan Tüketici Hakları Uzmanı ve Tüketiciler Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yazılarıyla Ekonomi Gündemi’nde…

Ülkemizdeki tüketici haklarının gelişmesinde, yasal düzenlemelerde girişimleri ve bilgilendirmesiyle tüketicinin lideri konumuna yükselen Mehmet Bülent Deniz de, Ekonomi Gündemi yazarlarına katıldı.
“Halkın Ekonomisi” denildiğinde akla gelen ilk isim olan Deniz, kısa bir süre sonra ekonomiye, halkın ekonomisine ilişkin; tüketicinin cebine değen, bilgilendirici, yön gösterici, uyarıcı ve çözüm odaklı yazılarıyla sizlerle olacak.
Çoğumuz için anlaşılmaz ve zor olan ekonomideki gelişmelerin insan üzerindeki izdüşümlerini, takipçilerinin yakından bildiği yalın, kolay ve mizah tadında üslubu ile Mehmet Bülent Deniz’in, Ekonomi Gündemi’ndeki yazılarını kaçırmayın.

Tüketici Hakları Uzmanı ve Tüketiciler Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Bülent Deniz kimdir?
1988 yılından bu yana İstanbul’da hukuk danışmanlığı ve avukatlık yapan Mehmet Bülent Deniz, 1997 yılında Tüketiciler Birliği’ni kurdu. Kuruluşundan itibaren 11 yıl süre ile Genel Başkan olarak görev yaptı. Liderliğindeki Tüketiciler Birliği, kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği etkinlikler, kampanyalar, açtığı davalar, onbinlerce tüketiciye ulaştırdığı ücretsiz hukuki yardım ve benzeri çalışmaları ile uluslararası sivil toplum örgütü niteliği kazandı.
 
Tüketiciler Birliği dışında, Türkiye-Pakistan Kültür Derneği, Mazlumder İstanbul Şubesi, HAYAD Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği Senabil Vakfı, SEHAM Senabil Hukuk Araştırmaları Merkezi, Hukukçular Derneği, AKDER Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği, Sağlıklı Gıda Plâtformu, TOBB ve İKV öncülüğünde kurulan Türkiye Plâtformu, Düşünce Suçuna Karşı Girişim Grubu,Ortak Payda gibi sivil toplum örgütlerinde kurucu, başkan, yönetim kurulu üyeliği ve aktivist olarak yer aldı. 2000 yılında ülkemizin en büyük sivil iletişim ağı olan STKDUYURU grubunu kurdu.
Geçmiş yıllarda Ulaştırma Bakanlığı İnternet Üst Kurul Üyesi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki Tüketici Konseyi delegesi, Haseki Hastanesi Hasta Hakları Kurul üyesi, 7. dönem İstanbul İl Genel Meclis Üyesi, 2. Aile Şurası üyesi, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ASAGEM-EDAM Aile Müfredatı Geliştirme Projesi Danışma Kurulu üyesi olarak görev yapan Deniz, insan hakları, tüketici hakları, hasta ve hasta yakını hakları, sivil itaatsizlik, sivil toplum örgütlenmesi, sivil toplum kuruluşlarında yönetişim, sivil toplum kuruluşlarında zaaflar, toplam kalite yönetimi, CRM konularında yüzlerce panel, konferans, sempozyum, seminerde tebliğ sundu.
Sivil toplum örgütleri bünyesinde gerçekleştirdiği çalışmalar esnasında baz istasyonları, tüketici hakları, bilgi edinme hakkı, seçim hukuku, toplam kalite yönetimi, yoksulluk, düşünce özgürlüğü ve benzeri konularda onlarca rapor hazırladı. Hazırladığı raporlar nedeniyle mevzuatlarda iyileştirici çalışmalar yapıldı.
 
Hukuka Uygunluk Sebebi Olarak Sivil İtaatsizlik adıyla henüz yayınlanmamış bir eseri bulunmaktadır.

Çalışmalarına ilişkin binlerce kez yazılı, görsel, işitsel ve sanal medyada haber oldu, demeçleri ve çalışmaları yayınlandı.
Çok sayıda sektör ve ekonomi dergisinde köşe yazarlığı yapan Mehmet Bülent Deniz, TRT Radyo 1’de tüketici hakları programları hazırladı. Hazırladığı radyo programı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Yılın Radyo Programı ödülü aldı.
KRT TV. de, Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Çetin Ünsalan ile birlikte hazırladığı “Halkın Ekonomisi” programlarını izleyiciye ulaştırdı.

http://www.ekonomigundemi.com/haber/Tuketicinin-Lideri-Ekonomi-Gundemi-nde/59938

9 Şubat 2012 Perşembe

SMS Faturasına İlk Dava

İnternet bankacılığında müşterilere gönderilen kısa mesajların ücretli hale getirilmesine tüketiciler tepkili.

Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı ve Tüketici Hakları Uzmanı Mehmet Bülent Deniz, Gazeteport'a yaptığı açıklamada, bankaların karşılamakla yükümlü oldukları sms ücretlerini tüketiciye yüklemenin haksızlık olduğunu belirterek, dava açmaya hazırlandığını söyledi.

Bankaların, internet bankacılığını özendiren bir tutum içinde olmaları gerekirken, SMS’ten para almanın, müşterilerine ‘şubeye git, işlerini oradan yap demenin’ başka bir yolu olduğunu söyleyen Deniz, SMS ücretlerini bankaların karşılamakla yükümlü olduğunu dile getirdi.

Deniz, SMS’ten alınan 50 kuruşun küçük bir meblağ gibi gözükse de, günde birkaç kez internet şubesi kullanan tüketiciler için söz konusu tutarın artarak katlanacağını belirtti. Bu durumda internet bankacılığını sürekli kullanamayacağını kaydeden Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı, bankaya gitmek zorunda kalacağını söyledi.

İNTERNET İŞLEM GÜVENLİĞİNDEN BANKALAR SORUMLU
SMS anahtar uygulamasının güvenliği sağlamak için konulan bir uygulama olduğunu dile getiren Deniz, internet işlem güvenliğini bankaların sağlamakla sorumlu olduğunu kaydederek, Yargıtayın kararlarında, internet dolandırıcılığı konusunda bankaları sorumlu tuttuğunu hatırlattı. Deniz, bu durumda Yargıtay’ın kararlarının anlam taşımayacağını belirtti.

Bankaların kar kalemlerinin başında faaliyet dışı gelirlerin geldiğini bildiren Deniz, faaliyet dışı gelirlerden elde edilen karların, normal bankacılık faaliyetinden elde edilen karlardan fazla olduğunu söyledi.

08.02.2012 Ceren Dilekçi
http://www.gazeteport.com.tr/haber/77971/sms_faturasina_ilk_dava

3 Şubat 2012 Cuma

Merkezi Sistem Faturalarında Adaletsiz Hesaplama

Merkezi ısıtma sistemi faturanıza baktınız mı?
Ana fatura nasıl paylaştırılıyor?
Ortak kullanım mahalleri, sistem kayıpları, asgari ısınma ve işletme giderleri için alınan "katılım bedeli"  ne demek?
Hiç doğalgaz tüketmeyen konutlar için de bu para alınıyor mu?
Hangisi kârlı; bireysel sistem mi, merkezi sistem mi?


Show TV. Ana Haber, 3 Şubat 2012, saat 18:45