Merak etmeyin, bu makalede yazacaklarımla Galatasaray’ın borsadaki hisse senetlerinin fiyatı üzerinde etkim olmayacak.
Ümidim, belki toplumun muhalefet tarafında olanlarının, dahası sivil toplum örgütlerinin kulağına kar suyu kaçırabilmekte…
Soru şu; son bir-iki yıldır, 1 Mayıs’lar dışında bir araya gelen, bir şeyler söyleyen, iddia eden, haykıran insanların sayısı birkaç elin parmaklarını geçiyor mu?
Onlarca konuda, onlarca konudan rahatsız olan onlarca muhalefet grubu, dernek, örgüt, hatta siyasi parti mensuplarının yaptıkları eylemlere, basın açıklamalarına, imza kampanyalarına, protestolarına kaç kişi katılıyor?
Hepsini geçin, toplumsal sözleşmemiz olan Anayasa yeniden yazılırken, ülkenin dört bir yanındaki toplantılara kaç kişi gidip ne istediğini söylüyor?
Sokaklar Boş
Sivil toplum hareketliliğini yakında izleyen biri olarak net olarak iddia ediyorum ki, son genel seçimlerden bu yana, sokakta toplanan insan sayısı elliyi, (hadi iyimser olayım) yüzü, yüzelliyi geçmiyor.
Ana muhalefet partisinin, İstanbul gibi metropolde gerçekleştirdiği il kongre toplantısına birkaç bin kişinin katıldığı anımsanırsa, sokakta toplanan insan sayısına ilişkin öngörümün, hiç de yabana atılmaması gerektiği sonucuna varacağınıza eminim.
Yaşamsal konularla ilgili derin toplumsal rahatsızlıkların dile getirildiği iddiasındaki eylemlilik veya devinimlerin içinde olan insan sayısının azlığı dikkat çekici ve sorgulanmaya muhtaç değil mi?
Yurttaş Yaşamından Memnun
Kısa yoldan çözelim, demek ki dile getirilen rahatsızlıkları hisseden yurttaş sayısı gerçekten zannedildiği kadar değil.
Ya da bu ülkenin kahir çoğunluğu yaşamından çok memnun.
Müthiş Bir Hamle
İşte bu noktada, bana göre siyasi tarihimizin en akıllı hamlesini AKP yaptı.
İstanbul İl Kongre toplantısını devasa bir stadyumda yapmak, bu stadyuma yüzbin kişiyi toplayacağını iddia etmek ve bunu da gerçekleştirmek, içinde bulunduğumuz dönemin ileride yapılacak analizlerinde kullanılacak en önemli argümanlarından biri olacak.
Bu hamle ile AKP şunu diyor.
Kime diyor? Bir şeyleri protesto eden, muhalefet eden, “aman ülke elden gidiyor” diyen, “eyvah ekonomik kriz derinleşti, battık” diye dövünen, insan haklarının olmadığını iddia eden, sendikal mücadele veren, onu diyen-bunu diyen herkese…
Ne diyor? “Boşuna kendinizi yormayın. Elli kişiden fazla taraftar bulduğunuzda, ülkenin kaderini değiştireceğiz havasına girmeyin, on yıldır iktidarda olan bir parti olarak, biz toplantı yaparsak, yüzbin kişiyi bir çırpıda toplarız. Halep orda ise, arşın burada…”
İl Kongresini TT. Arena’ya taşımak kararını almak ve kongreyi orada yapmak, bunu demek değilse, nedir?
Sivil Toplum için Yeni Bir Öykü
Kuşatıcı olmadığı, yalnız kaldığı, belki kadroculuktan-belki eskimiş modelleri kullanmasından ardına düşenlerin birer birer ayrıldığı sivil toplumumuz için yeni bir öykü gerek.
Toplumun haksızlığa dair itiraz damarını canlı tutacak, bir araya gelmesini sağlayacak yeni öykülere gereksinim var.
Var da, kim yazacak bu öyküyü?
Dipnot: Makalenin başlığındaki RETORİK sözcüğü, orada öylesine yalnız başına kalıvermiş. Bırakın kalsın. Ya da çok merak edenler, buyursun Başbakan’ın Arena toplantısındaki konuşma metnini okuyuversin.
Bu makale,31 Mayıs.2012 tarihinde, ekonomigundemi.com portalının, http://ekonomigundemi.com/yazar/TT-Arena-Cimlerinde-Retorik-/1934 linkinde yayınlanmıştır.