23 Ekim 2015 Cuma

Digiturk'ün Özgür Medyaya Sansür Kararı Giderek Büyüyor

Dijital yayın platformu Tivibu ve Turkcell’in ardından Digiturk'un, aralarında BUGÜN TV ve Kanaltürk’ün de bulunduğu 7 kanalı savcılığın isteğiyle yayın ağından çıkarmasına tepkiler giderek artıyor.Sansür sonrası yüzlerce vatandaş aboneliklerini iptal ettirmek için kurumu aradı.

CEZASIZ DİGİTÜRK İPTALİ NASIL YAPILIR?
Digiturk'ün hukuksuz uygulamasına karşı abonelikleri iptal ederek tepki gösteren vatandaşların, ayrıca 5 bin liralık manevi tazminat ve 100’er liralık maddi tazminat davası açabileceği ortaya çıktı. Yapılan uygulamanın hukuksuz olduğuna dikkati çeken siyasiler, aboneliklerini iptal edeceklerini söylerek vatandaşlara tepkileri göstermeleri çağrısında bulundular.

Hukuksuz bir şekilde kanalları plaformdan kaldıran Digiturk'e abone olan vatandaşlar, "demokratik hakları" olan tepkilerini yasal yollar üzerinden yapabiliyor. Bunun için yapılması gerek çok basit. Hukuksuz uygulama karşı her abone 5 bin liralık manevi tazminat ve 100’er liralık maddi tazminat davası açabilir. Aboneler, harç ücreti ödemeden çok küçük posta masrafı karşılığında Tületici mahkemesine başvuruda bulunabilirler.

İŞTE BUGÜN GELEN TEPKİLER...

TBF'DEN BOYKOT ÇAĞRISI
Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Tivibu'nun ardından Digiturk'ün de 7 televizyon kanalını platformdan çıkarmasına tepki gösterdi

Deniz, “Ekran karartan firmalar, bir an önce ayıplı hizmet vermekten kaçınmalı. Bu firmaların ayıplı hizmet sunmaktaki ısrarlarının devamı durumunda, bağlı bulundukları holdinglerin sattığı ürünlerin de tüketici tarafından boykot edilebileceği unutulmamalıdır.” dedi.

TBF Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yazılı açıklama yaparak Digitürk’ün; Kanaltürk, Bugün TV, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber (Samanyolu Haber), Yumurcak TV ve Irmak TV'yi platformdan çıkarmasını değerlendirdi. Deniz, “Tivibu, Turkcell TV ile başlayan ekran karartma operasyonunun son aşaması, Digitürk firmasının 7 TV kanalını yayından kaldırmasıyla yaşanmıştır. Genel seçimlere 3 hafta kala iktidar tarafından muhalif olduğu değerlendirilen medya kanallarının sesinin kısılması için başlatılan bu uygulama, sansürün ta kendisidir.” dedi.

Deniz, şöyle devam etti: “6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 13. Maddesi gereği ‘hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan …hizmetler ayıplıdır.’ Reklam, ilan ve duyurularında abonelerine ulaştıracağı medya kanallarını duyuran firmaların, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın bazı kanalları kapatması, sözü edilen bu düzenlemeye göre ‘ayıplı hizmet’ niteliğindedir.

‘TÜRKİYE TÜKETİCİSİ, SANSÜRÜN PARÇASI OLAN KANALLARA ANLAYACAKLARI DİLDEN TEPKİYİ VERECEKLERDİR’
Buna göre, abonesi olduğu dijital yayın platformunun bazı medya kanallarını yayından kaldırarak ayıplı hizmet sunması nedeniyle hak ihlaline uğrayan tüketiciler, yasanın kendilerine tanıdığı hak arama yöntemini kullanarak ödediği paranın karşılığında vermesi gereken hizmeti sağlamayan firmalara yaptırım uygulayabileceklerdir. Önceki yıllarda boykot, dava açma ve benzeri eylemliliği ile tüketici haklarına aykırı davranan firmalara, devletlere geri adım attıran Türkiye tüketicisi, bu kez de ayıplı hizmet sunmayı göze alarak sansür anlayışının bir parçası olmayı tercih eden firmalara anlayacakları dilden gerekli tepkiyi mutlaka vereceklerdir.”

Sansür uygulayan dijital platform yetkililerine seslenen Deniz, “Müşterilerini ve dolayısıyla ticari kazançlarını kaybedecek olan firmalar, haksız uygulamalarını derhal sonlandırmalıdırlar. Bu firmaların tüketiciyi yok sayan ayıplı hizmet sunmaktaki ısrarlarının devamı durumunda, bağlı bulundukları holdinglerin sattığı ürünlerin de tüketici tarafından boykot edilebileceği unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Mehmet Bülent Deniz, TBF olarak hak ihlaline uğrayan tüketicilerin haklarını arama sürecinde yardımcı olacaklarını ifade etti. Deniz, tüketicinin izleyeceği yolları ve dilekçe örneklerini www.tuketici.org.tr adresinde yayınladıklarını belirtti.

RTÜK ÜYELERİ: KAPATMAYA KADAR GİDER
RTÜK üyesi İsmet Demirdöğen Digiturk'ün 7 kanala uyguladığı sansüre ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. RTÜK'ün CHP'li üyesi Süleyman Demirkan da, 'Bu iş platformun kapatılmasına kadar gidebilir'' dedi.

Digiturk'ün aldığı kararı, Türk iletişim tarihinin en ağır saldırı ve sansür girişimi olarak yorumlayan Demirdöğen asıl amacın seçim öncesi muhalif sesleri susturmak olduğunu aktardı. "Savcılık siyasi bir iddianame hazırlıyor, siyasi bir yazı yazıyor Digiturk de siyasi bir uygulamaya imza atıyor" diyen Demirdöğen şöyle devam etti:

SAVCILIĞI UYARMALIYDI
"Savcılık bir iddia makamıdır. Bir kurumun suçlu olup olmadığı ancak mahkeme kararıyla belli olur. Savcılık kararı kesin hüküm yerine geçmez. Oysa bu kanallar lisanslı kanallardır. Yasalara uygun kurulmuş ve yayın yapmaktadırlar. Eğer kanuna aykırı yayın yaptığı iddia ediliyorsa bunun değerlendirme merci RTÜK'tür. Burada Digiturk'ün yayınları kaldırmadan önce savcılığa 'Mahkeme kararı kesinleşmeden kimseyi suçlayamazsınız' demesi gerekiyordu. Digiturk'ün RTÜK yasasının 29. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen ölçülere uygun davranması icap eder. Eğer bu kanallarla ilgili bir uygulama yapacaksa RTÜK'ten bir görüş alması gerekir. Sonuçta dijital platformlara RTÜK lisans ve izin veriyor. Bu konu RTÜK'ün gündemine geldiğinde değerlendirilecektir."

DARBE DÖNEMİNDE OLMADI
Digiturk’ün RTÜK'ten görüş almadan savcılıktan giden bir yazıyı esas alarak hareket ettiğini aktaran Demirdöğen, “Darbeler döneminde dahi bu kadar ağır ve keyfi kararlar alınmıyordu” dedi. Çizgi film kanalının dahi yayından kaldırılmasının trajikomik olduğunu söyleyen Demirdöğen, "Çizgi film kanalını kapatarak nereye varacaksınız? Çocuklara darbecilik mi öğretiliyor" diye sordu.

"AVRUPA BİRLİĞİ BUNA TAHAMMÜL EDEMEZ"
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms, Digiturk’ün muhalif kanalları susturmasına tepki göstererek, Avrupa Birliği'nin (AB) bu duruma sessiz kalmayacağını söyledi. Harms, AKP iktidarının temel hak ve hürriyetleriyle basın özgürlüğünü ihlal etmeye devam ettiğine dikkat çekerek, "Bu çok açık bir şekilde kamuoyunu etkileme amaçlı yapılıyor ve demokratik bir seçim süreciyle çelişiyor" dedi. AB’nin bu gelişmeye tahammül edemeyeceğini kaydeden Harms, Brüksel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘net ve kuvvetli’ şekilde uyarması gerektiğini ifade etti.

ŞİDDETLE KINIYORUM
Avrupa Parlamentosu üyesi İsveç milletvekili Anna Maria Corazza Bildt, Digiturk’un muhalif TV kanallarını susturmasına tepki gösterdi. AP’nin en büyük grubu Hristiyan Demokratlar’ın üyesi Corazza Bildt, "Digiturk’ün kararını şiddetle kınıyorum. İktidarın medyaya yönelik tavrı, demokrasi, AB değerleri ve hukukun üstünlüğü ile çelişiyor" dedi.

KAPATMAYA KADAR GİDEBİLİR 
RTÜK'ün CHP'li üyesi Süleyman Demirkan, ''Dijitürk ihlal yaptıysa hukuk ve yetkilerimiz çerçevesinde gerekeni yaparız. Bu iş platformun kapatılmasına kadar gidebilir'' dedi.

CHP’li Süleyman Demirkan: Böyle bir konuda RTÜK’ün mutlaka bilgi sahibi edilmesi gerekirdi. Ancak değiliz. Bu nedenle öncelikle kanalların platformdan çıkarılma sebebini soracağız. Tek gerekçe savcılık yazısı olamaz. Biz yayıncılığın sağlıklı yürütülmesi ve vatandaşın mağdur edilmemesi gerektiğini savunuyoruz. RTÜK yayıncılar olduğu için denetleyici bir otorite. Bu nedenle her şey kuralına göre olmalı. Kural ihlali yapan da mutlaka cezalandırılmalı. Dijitürk ihlal yaptıysa hukuk ve yetkilerimiz çerçevesinde gerekeni yaparız. Bu iş platformun kapatılmasına kadar gidebilir.

YARGI KARARI GEREKİR
MHP’li Esat Çıplak: Anayasa’nın 26’ncı maddesi, insanların düşünce, görüş ve fikirlerinin basın ve matbuat yoluyla yaymalarını düzenlemiştir. Savcılık yazısı ile kanallar bir platformdan çıkarılamaz. Ancak yargı kararı gerekir. Aksi halde bu hukuki olmaz Türkiye’de tek sesliliğe neden olur. Bu yollara tevessül edilmesi doğru değil. RTÜK mevzuatında yapılacak bir işlem varsa biz yaparız. yayıncı mağdur edilmemeli.

HDP’li Ersin Öngel : Sözleşme özgürlüğü var deniyor ancak bir takım siyasi yönlendirmelerle yayıncı kuruluşlar mağdur edilmemeli. Mağdur kanallar bize başvururlarsa konuyu RTÜK gündemine alırız.

BBP'DEN SUÇ DUYURUSU
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, özgür medya kanallarına sansür uygulayan Digitürk hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Kendisinin de Digitürk üyesi olduğunu ve aboneliğini iptal edeceğini açıklayan Çayır, vatandaşları da Digitürk üyeliğini iptal etmeye davet etti.

Digitürk'ün mahkeme kararı olmaksızın KANALTÜRK, BUGÜN TV, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber (Samanyolu Haber), Yumurcak TV ve Irmak TV kanallarını çıkarması sonrası tüm Türkiye ayağa kalktı. BBP'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, konuyu yargıya taşıdı. Adliye önünde basın açıklaması yapan BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, ülkemizin bir türlü normalleşemediğini ve olağanüstü dönemlere has hadiselere tanıklık ettiğini söyledi.

İfade özgürlüğü, kendini ifade etme, yayma ve eleştirme hakkının baskı altında olduğunu aktaran Çayır, “27 Mayıs darbesi, daha yeni çok partili hayatla tanışan ülkemizde, farklı oluşu, tek renge indirgeme, tek tipçiliği dipçikle kurumsallaştırma ameliyesinin adı oldu. Uyduruk mahkemeler kurarak, uyduruk bildirilerle ülkenin özgürlük ve insan hakları zeminini yok ettiler. Darbeciler için farklı görüş, muhalif görüş, değişik renk, düşmandır, yok edilmelidir.” diye konuştu.

'FARKLI DÜŞÜNEN İNSANLAR HAİN İLAN EDİLİRSE, SİSTEMİN ADI DEREBEYLİK OLUR'
“Darbecilere rahmet okutmaya ne gerek var?” diye soran Çayır, 27 Nisan e-muhtırasının bu anlayışın son çırpınışı olduğunu kaydetti. Dün, zulme uğradıklarını söyleyerek iktidar olanların, tek tipçilikten, ötekileştirmekten, kendilerini hak, diğerlerini hain ilan etmekten kurtulamadığını belirtti. Yasaklara sarılarak kendilerini ve güçlerini koruyamayacaklarını dile getiren Çayır, “Herhangi bir mahkeme kararı olmadan, sırf iddia makamının görüşüyle, karar kurulursa, yasaklar başlarsa, cezalandırma yoluna gidilirse, vay halimize. Farklı yazıyor diye yazar dövülürse, farklı düşünüyor, beni eleştiriyor, açığımı yayıyor diye insanlar; hain, düşman ilan edilirse, bu sistemin adı keyfilik, derebeylik olur. İnsan hak ve hukukunu korumak, geliştirmek varken, özgürlük alanlarını daraltmak, milleti aynı nakaratı söyleyen koro haline dönüştürmek, tek tipçiliğe özenmek, bizi geriye götürür. Ülkeyi yaşanmaz hale getirir. İnsanların haber alma hakkını, bilgilendirme hakkını, mahkeme kararı olmadan, nasıl yok edersiniz? Dün sayın Başbakan, ‘mahkeme kararı olmadan, hiçbir savcı böyle bir girişimde bulunamaz. Hiçbir televizyon karartılamaz. Bunlar aleyhimizdeki sözlerdir.’ diyordu. Sayın Başbakan aynı görüşte misiniz?” şeklinde konuştu.

Farklılıkların bu ülkenin zenginliği, gelişim dinamosu olduğunu aktaran Çayır, tek tipçi anlayışın hakim olduğu beldelerde, efendilerin, reislerin, kralların, sultanların karar verdiğini ve bu anlayışın köleci bir anlayış olduğunu aktardı.

Çayır: “Bir topluluğa olan kininiz, nefretiniz sizi adaletten alıkoymasın. Basına, muhalefete, muhalif görüşlere ceza vermek, onları tartaklamak, beğenilmeyen ekranları, televizyonları kapatmak, bir kısım halkı hizaya getirmek, korkutmak, sindirmek, demokrasilerde, hukukun üstün olduğu yerlerde olmaz. Bir Digitürk kullanıcısı olarak, sözleşmeme aykırı davranan, haber alma hakkımı elimden alan, savcılığın iddiasıyla, mahkeme kararı olmadan televizyon kapatan Digitürk’ü mahkemeye veriyorum. Ayıplı, karartmalı, dayaklı demokrasilere herkesin yüksek sesle hayır demesi gerekir.” ifadelerini kullandı.

Kendisinin koyu bir Fenerbahçeli olduğu için Digitürk’e abone olduğunu dile getiren Çayır, aboneliğini iptal edeceğini söyledi. Çayır, vatandaşları da aboneliklerini iptal etmeye davet etti.

Suç duyurusuna destek veren partililer, ‘Basına dayak, havuza kıyak, olur mu böyle?’, ‘Özgür basın demokrasinin vazgeçilmezidir’, ‘Özgür düşünce karartılamaz’ yazılı dövizler taşıdı. Açıklamanın ardından Çayır ve beraberindekiler Ankara Adliyesi’ne suç duyurusunda bulundu.

AP: TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE GİDİYOR
Avrupa Parlamentosu'nun en büyük grubu Hıristiyan Demokratlar'ın gölge Türkiye Raportörü Renate Sommer, Digiturk'un savcılık kararı ile 7 kanalı yayından kaldırmasına sert tepki gösterdi

Antidemokratik bu uygulamanın basın ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu vurgulayan Renate Sommer, "Hükümet, Kasıma ayındaki erken seçimler öncesinde tüm eleştirile medyayı susturmaya çalışırken bu uygulama da sürpriz değil. Çok aşırıya gidildi." yorumunu yaptı.

Hükümetin son aylarda özgür medyaya karşı eylemlerinin, Türkiye'nin giderek diktatörlüğe daha fazla yol aldığının göstergesi olduğunu belirten Alman siyasetçi, "Hükümet, seçimler ve ülkedeki tüm temel hakların üzerine kara bulutlar yöneltiyor." ifadelerini kullandı.

DİGİTÜRK SAVCILIĞA SORMUŞ
Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre Digiturk'ün avukatları, platformdan çıkarma kararı almadan önce, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, bazı kanallar hakkında soruşturma olup olmadığını sordu. Soruyu yanıtlayan başsavcılık, "Fetullahçı Terör Örgütü"nün eylemlerine ilişkin bilgi verdi. "Örgütlenmenin elinde olan yayın kuruluşları ile bunlara yer ve imkan sağlayanlar hakkında bazı vatandaşların şikayetleri üzerine soruşturma yürütüldüğü" ifade edilen yanıtta, "örgüt yöneticilerinin emirlerinin, bu yayınlar aracılığıyla verildiği" belirtildi.

LİSTEYİ SAVCILIK VERMİŞ
"Bir terör örgütüne faaliyet alanı sağlanmasının kanunen suç olduğu, terör örgütlerine yer ve imkan sağlayanların da suçlanabileceği" hatırlatılan yanıtta, "terör örgütü olan yapının devleti hedef alan yayınlar yaptığı" kaydedildi. Yanıtta, "Kanaltürk, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber, BUGÜN TV, Yumurcak TV ve Irmak TV isimli televizyon kanalları ve bu yapının elindeki Burç FM ve diğer radyo kanallarının suç işlemekte vasıta olarak kullanılması nedeniyle yer ve imkan sağlanmaması, fiillerine iştirak edilmemesi durumlarının değerlendirilerek karar verilmesi bilgilerinize rica olunur" ifadesi kullanıldı. Digiturk de bu yazı üzerine 7 kanalı yayın ağından çıkardı.

RESMİ YAZI TEBLİĞ EDİLDİ
Digiturk'ten konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Değerli müşterilerimiz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu' tarafından yapılan bir soruşturmayla ilgili olarak şirketimize resmi bir yazı tebliğ edilmiştir. Söz konusu yazının içeriği gereği yasal zorunluluktan dolayı Kanaltürk, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber (Samanyolu Haber), BUGÜN TV, Yumurcak TV ve Irmak TV kanalları platformumuzdan çıkarılmıştır" denildi.

DAVUTOĞLU TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Savcısı Serdar Coşkun tarafından özgür medyanın yayınlarının sansürlenmesine ilişkin gönderilen talimat karşısında hukuk dersi vermişti. Davutoğlu katıldığı canlı yayında kendisine yöneltilen soruya şu cevabı vermişti:

BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL
''Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Herhangi planlanmış bir şey de yok. Zaten dikkat ederseniz bu yapıların yayın organları 17-25 Aralık'tan sonra da yayınlarını sürdürdüler. Ama herhangi bir hukuki süreç tamamlanırsa Türkiye'de kimse hukukun üstünde değil. Yani bir savcının ifadesi, bildirimi değil. Bir hukuki süreç tamamlandığı zaman o hukuki süreç herkesi bağlar.”

KUMANDALI PROTESTO
Kanaltürk, BUGÜN TV ve Samanyolu çalışanları Digiturk'ün sansür kararını şirketin Beşiktaş’taki merkezi önünde protesto etti. Digiturk binasına siyah kurdele takılı kumandalar bırakan çalışanlar, kararı kınayarak alkışlı protestoda bulundu. Protestoya BUGÜN Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, BUGÜN TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros, Kanaltürk Genel Müdürü Murat Uzun, Samanyolu Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar, Kanaltürk ve BUGÜN TV'nin çok sayıda çalışanı katıldı.

"ANAYASA İHLAL EDİLDİ, CEZASI MÜEBBET HAPİS"
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Karahan, Digiturk’ün sansür uygulamasından dolayı aboneliklerini iptal etmek isteyenlere dava açma yolunun açık olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Ben daha önceden bu konuda açıklamalarda bulunmuştum. Medya organlarını susturmak için değişik yöntemler uygulayacaklarını anlatmıştım. Ve yavaş yavaş siyasi partilere geliyor sıra. Şimdi bu Digiturk kararıyla Anayasal düzeni kaldırma suçu işlemiştir. Savcılık bu kanalları yasaklayarak Anayasa'yı ihlal ediyor. Savcılık iddia makamadır. Böyle durumlarda hakim kararı olması gerekir. Bu kanalları savcılık kararı ile kaldırırsanız bu yetkili makam Anayasal düzeni ortadan kaldırma suçu işler. Bunun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.

Digiturk'ün bunu reddetmesi gerekirdi. Digiturk yetkilileri müebbet hapis cezası ile yargılanır. Basının önüne engel koyamazsınız. Digiturk reddetmediği için bu suça iştirak ettiler. Kullanıcılar dava açarak Tüketici mahkemelerine, tüketici heyetlerine ve savcılığa suç duyurusunda bulunabilirler.

İPEK MEDYA GRUBU: AİHS'E ANAYASA VE YASALARA AYKIRI
Kanaltürk ve BUGÜN TV’nin Digiturk yayın platformundan çıkarılmasıyla ilgili İpek Medya Grubu’ndan açıklama yapıldı. "Platformdan çıkarma" işleminin Anayasa’nın, 22, 25, 26, 28 ve 137. maddelerine aykırı olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Anayasa hükümleri çerçevesinde; ilgili platformun herhangi bir kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın, yalnızca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’ndan gönderilen bir yazıyı gerekçe göstererek, kanallarımızı platformundan çıkarması işlemi; Anayasa'nın 22. maddesindeki, ‘Usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça haberleşme engellenemez’ hükmüne açıkça aykırıdır. Anayasa'nın 25. maddesindeki, ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir' hükmünü ihlal etmektedir. Anayasa'nın 26. maddesindeki, ‘Herkes, düşünve ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir’ hükmünü ihlal etmektedir. Anayasa'nın 28. maddesindeki, ‘Basın hürdür. sansür edilemez’ hükmünü ihlal etmektedir.”

KANUNSUZ EMİR SUÇTUR
Kanunsuz emirleri uygulamanın da suç olduğuna vurgu yapılırken şunlar kaydedildi: “Muhtevası, uygulanması suç teşkil eden emir kanunsuz emirdir. Kanunsuz emir vermek de kanunsuz emri uygulama da suçtur. Anayasa'nın ‘Kanunsuz emir’ başlıklı 137. maddesi, ‘Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz’ diyor ‘Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez, yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.’

MASUMİYET KARİNESİNİ İHLAL
Digiturk’ün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gönderilen kanunsuz talimatını yasaları Anayasa’yı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal ederek uyguladığına vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kanunda ve yargı kararlarında belirtildiği üzere; hiçbir somut belge bulunmadan birinin suçlu ilan edilmesi ve masumiyet karinesinin ihlali Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil etmektedir. Yazının içeriğini bildirmeden ve bu kanunsuz talimata itiraz sürecini beklemeksizin, ilgili kanalları platformdan çıkarması masumiyet karinesinin ihlalini oluşturmakta ve kanallarımızı suçlu gibi göstermektedir. AİHS'e, Anayasa’ya ve yasalara aykırılık teşkil eden bu sansürleme, suçlama ve engelleme işleminden ve bu işleme talimatı veren savcılık makamının bu kararlarından hukuki ve cezai olarak sorumlu oldukları ve olacakları, hem ilgili kanunsuz emri veren merciilere karşı hem de kanunsuz talimatı itirazsız yerine getiren dijital platforma karşı iç ve uluslararası yargı yolları dahil olmak üzere her türlü hukuki mücadelenin tarafımızca verileceğini kamuoyuna duyururuz.”

MELEK İPEK: ALLAH KALPLERİMİZİ KARARTMASIN
Tivibu ve Turkcell TV Plus'tan sonra Digiturk'ün de BUGÜN TV ve Kanaltürk'e uygulanan sansüre, hayırsever iş kadını Melek İpek tepki gösterdi. BUGÜN TV'ye canlı bağlanan Melek İpek şunları söyledi:

“Sabah namazından sonra açar sizleri izlerim. Bugün açtığım zaman ekranın karardığını görünce üzüldüm. Ama dedim ki: Rabbim bizim kalplerimizi karartma. Bu ekranlar kararır, açılır tekrar düzelir. Bunlar dünyanın oyun ve eğlencesinden ibaret şeyler. Allah bizim kalplerimizi karartmasın. Sabredin Allah mühlet verir, ihmal etmez. Bunlar geçici şeyler. Bunlara sabrederseniz inşallah ecriniz artacak. Hepinize geçmiş olsun diyorum. Sakın üzülmeyin. Bunlar dünyanın oyun ve eğlencesi hepsi düzelir. Allah yeter ki kalplerimizi karartmasın.”

TEPKİLER...

DEMOKRASİYE KARA BİR LEKE
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Demokrasimiz açısından kara bir lekedir. Digiturk mahkeme kararı olmadan, '7 kanalı susturdum' diyorsa, onun bedeli vardır ve bedelini ödeyecektir. Savcı, yazı yazdı diye yasak mı gelir? Sen Cumhuriyet’in mi hükümetin mi savcısısın? Mahkeme kararı olmadan nasıl yasak getirirsin? Bunlar ne diyorlardı, 3 Y'ye karşıyız. Yasak olmayacak. Yasaklanmayan ne kaldı?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu: Bankalar, operatörler, dijital platformlar kendilerini hakim, savcı, jüri yerine koyuyor. Kabul edilebilir değil.

CHP Milletvekili Erdal Aksünger: Faşizanca, antidemokratik, diktatörce alınan bir karar. Duyarduymaz Digiturk’ü iptal ettim. Bence her duyarlı vatandaş bunu yapmalı.

SON ÇIRPINIŞLARI
MHP Milletvekili Seyfettin Yılmaz: 3. dünya ülkeleri ve kabile devletlerinde görülebilir uygulama. Demokrasinin, hukukun dışına çıkanlar bunların bedelini ödeyecektir.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural: Bu, doğrudan bir darbedir. Medyayı hazmedemiyorlar. Demokrasi suçudur. İvedilikle bu karardan vazgeçmeye davet ediyorum.

HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder: Karınca kanat takınca zevali yakındır.

LDP Genel Başkanı Cem Toker: Bu kepazelik son çırpınışları.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC): Medya kuruluşlarının basılması, gazetecilerin başına polislerin silah dayaması, gazetecilerin dövdürülmesinden sonra, iktidar eliyle digital yayın platformlarında sansür uygulamaları zirveye yerleşmiştir. Basın Konseyi: İfade ve basın özgürlüğü açıkça ihlalidir.

TERÖRİST İLAN EDİLDİ
Çizgi film kanalı Yumurcak TV'nin de sansürlenen kararlar arasında olması, büyük ses getirdi. Kanalın çocuklar arasında en çok izlenen karakterlerinden biri olan Caillou için, "‘Caillou da terörist ilan edildi" yorumları yapıldı.

CAILLOU MU DARBE YAPACAK?
CHP Milletvekili Barış Yarkadaş: Digiturk zorbaca bir karar aldı. Savcıya şunu soruyorum, Yumurcak TV'deki Caillou mu darbe yapacaktı? Yumurcak TV'den korkan bir iktidar, çaresiz ve zavallıdır. Çocuk kanalından korkan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunun adı zorbalıktır, hukuk tanımazlıktır, muhalefetin sesini boğmaktır.

09.10.2015 Bugün, http://www.bugun.com.tr/gundem/digiturkun-ozgur-medyaya-sansur-karari-1867962.html

Tüketici Birliği Federasyonu’ndan Ekran Karartan Firmalara Karşı Boykot Çağrısı

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Tivibu'nun ardından Digiturk'ün de 7 televizyon kanalını platformdan çıkarmasına tepki gösterdi. Deniz, “Ekran karartan firmalar, bir an önce ayıplı hizmet vermekten kaçınmalı. Bu firmaların ayıplı hizmet sunmaktaki ısrarlarının devamı durumunda, bağlı bulundukları holdinglerin sattığı ürünlerin de tüketici tarafından boykot edilebileceği unutulmamalıdır.” dedi.

TBF Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yazılı açıklama yaparak Digitürk’ün; Kanaltürk, Bugün TV, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber (Samanyolu Haber), Yumurcak TV ve Irmak TV'yi platformdan çıkarmasını değerlendirdi. Deniz, “Tivibu, Turkcell TV ile başlayan ekran karartma operasyonunun son aşaması, Digitürk firmasının 7 TV kanalını yayından kaldırmasıyla yaşanmıştır. Genel seçimlere 3 hafta kala iktidar tarafından muhalif olduğu değerlendirilen medya kanallarının sesinin kısılması için başlatılan bu uygulama, sansürün ta kendisidir.” dedi. 

Deniz, şöyle devam etti: “6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 13. Maddesi gereği ‘hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan …hizmetler ayıplıdır.’ Reklam, ilan ve duyurularında abonelerine ulaştıracağı medya kanallarını duyuran firmaların, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın bazı kanalları kapatması, sözü edilen bu düzenlemeye göre ‘ayıplı hizmet’ niteliğindedir. 

‘TÜRKİYE TÜKETİCİSİ, SANSÜRÜN PARÇASI OLAN KANALLARA ANLAYACAKLARI DİLDEN TEPKİYİ VERECEKLERDİR’
Buna göre, abonesi olduğu dijital yayın platformunun bazı medya kanallarını yayından kaldırarak ayıplı hizmet sunması nedeniyle hak ihlaline uğrayan tüketiciler, yasanın kendilerine tanıdığı hak arama yöntemini kullanarak ödediği paranın karşılığında vermesi gereken hizmeti sağlamayan firmalara yaptırım uygulayabileceklerdir. Önceki yıllarda boykot, dava açma ve benzeri eylemliliği ile tüketici haklarına aykırı davranan firmalara, devletlere geri adım attıran Türkiye tüketicisi, bu kez de ayıplı hizmet sunmayı göze alarak sansür anlayışının bir parçası olmayı tercih eden firmalara anlayacakları dilden gerekli tepkiyi mutlaka vereceklerdir.” 

Sansür uygulayan dijital platform yetkililerine seslenen Deniz, “Müşterilerini ve dolayısıyla ticari kazançlarını kaybedecek olan firmalar, haksız uygulamalarını derhal sonlandırmalıdırlar. Bu firmaların tüketiciyi yok sayan ayıplı hizmet sunmaktaki ısrarlarının devamı durumunda, bağlı bulundukları holdinglerin sattığı ürünlerin de tüketici tarafından boykot edilebileceği unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Mehmet Bülent Deniz, TBF olarak hak ihlaline uğrayan tüketicilerin haklarını arama sürecinde yardımcı olacaklarını ifade etti. Deniz, tüketicinin izleyeceği yolları ve dilekçe örneklerini www.tuketici.org.tr adresinde yayınladıklarını belirtti.

09.10.2015 Bugün, http://www.bugun.com.tr/son-dakika/tuketici-birligi-federasyonundan-ekran-karartan-1868429.html

957 Bin Kişi Kredi Borçlusu İcralık

Ekonomik kriz, kredilerin ödenmesini zorlaştırdı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan icralık olan kişi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artarak 957 bin kişi oldu. Uzmanlar bu tablonun sürpriz olmadığını belirtiyor.

Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) dün açıkladığı veriler, alım gücündeki azalmayı kredilerle dengelemeye çalışan vatandaşın yaşadığı sıkıntıyı gözler önüne serdi. Buna göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş toplam kişi sayısı 2015 yılının ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artarak 957 bin kişiye yükseldi. Ağustos 2015 itibarıyla “Bireysel kredi ve bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden halen borcu devam eden kişi sayısı” ise 2 milyon 616 bin 143 olarak açıklandı. Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Bu durum aslında sürpriz değil. Beklenmeyen bir durum değil. 1,5 yıllık ekonomi politikasızlığının temel sonuçlarını yaşıyoruz. İnsanlar kredi kartı borçlarını ödeyemiyorlar.” ifadelerini kullandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan alınan 2015 yılı Ağustos ayı verilerine göre Türkiye'de bireysel kredi kartları aracılığıyla kullandırılan kredi tutarı 76,8 milyar lira. Bu tutarın 6,4 milyar liralık kısmı ise takibe düşmüş durumda. Konut, taşıt ve ihtiyaç olarak ayrılan tüketici kredilerindeki durum da kredi kartlarından farklı değil. Aynı dönemde bankalar tarafından vatandaşa tüketici kredileri için 303,2 milyar lira kullandırılırken bu rakamın karşısında 9,3 milyar liralık ödenemeyen krediler var. Kredi kartları ve tüketici kredilerinde ödenemeyen tutar toplamda 15,7 milyar lira. Bu tabloyu ortaya çıkaran detaylar ise Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin verilerinde saklı. TBB'ye göre Türkiye'de kredi kartı kullananların sayısı 20,6 milyon kişiyi bulmakta. TBB'nin dün açıkladığı ‘negatif nitelikli bireysel kredi ve kredi kartı'nda yer alan bilgilere göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı geçen yılın ilk yedi ayına göre yüzde 8 arttı. Aynı yıl içinde birden fazla kaydı bulunan kişilerin bir kez sayılmasıyla elde edilen veriler dikkate alındığında; bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı geçen yılın ilk sekiz ayına göre yüzde 13 oranında artarak, 2015 yılının ilk sekiz ayında 501 bin kişi oldu. Bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise aynı dönemde yüzde 4 oranında artarak 719 bin kişi oldu. Öte yandan, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş toplam kişi sayısı 2015 yılının ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artarak 957 bin kişiye ulaştı.

Bunlarla birlikte TBB Risk Merkezi'ne bildirimi yapılan, bireysel kredi ve bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden halen borcu devam eden kişi sayısı dudak uçuklattı. Buna göre bireysel kredi borcunu ödeyememiş kişi sayısı 1,6 milyon kişi, bireysel kredi kartı borcunu ödeyememiş kişi sayısı ise 1,9 milyon kişiye ulaştı.

İNSANLAR KREDİ KARTI BORCUNU ÖDEYEMİYOR
“Hane halkı iflas etti!” yorumunda bulunan Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Açıklanan veriler denizin bittiğini gösteriyor. Gerek borçlu sayısı gerekse borç miktarına bakıldığı zaman hane halkı borçlarında artık tavan noktaya gelinmiş durumda.” dedi. Borçluların aile ferdi olduğu düşünüldüğünde ülkenin yarısının borç sarmalında olduğunun ortada olduğunu kaydeden Deniz, “Bu durum aslında sürpriz değil. Beklenmeyen bir durum değil. 1,5 yıllık ekonomi politikasızlığının temel sonuçlarını yaşıyoruz. İnsanlar kredi kartı borçlarını ödeyemiyorlar.” ifadelerini kullandı.

Koray tekin, 09.10.2015 Zaman, http://www.zaman.com.tr/ekonomi_957-bin-kisi-kredi-borclusu-icralik_2320797.html

Market Sepetinde Hesap Şaştı

Vatandaşın enflasyonunun ne kadar yüksek olduğunu TÜİK'in kendi sepeti ele veriyor. TÜİK enflasyonu yüzde 7,95 olarak açıklamasına rağmen 28 ürünün bulunduğu market sepetindeki enflasyon yüzde 15,2. Sepetteki fiyat artışının yıl sonunda yüzde 25'i bulacağını belirten uzmanlara göre kur artışı ve siyasi belirsizlik, gıda fiyatlarına yeni zamlar getirebilir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) enflasyon sepeti, PVC pencere, odun ücreti, otoban geçiş ücreti, mektup gönderme ücreti, boş DVD ve şans oyunları gibi 426 ürün ve hizmetten oluşuyor. Ancak TÜİK'in enflasyon sepetinde yer alan 28 temel gıda maddesindeki yıllık fiyat artışı vatandaşa yansıyan enflasyonun çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. TÜİK'in önceki gün açıkladığı Eylül ayı enflasyonu yüzde 7,95, ancak TÜİK sepetinde yer alan ve en çok tüketilen 28 temel gıda ürünündeki enflasyon oranı yüzde 15,2. Bu ürünlere bakıldığında temel gıda ürünlerinin fiyatlarının bir yılda ortalama iki kat zamlandığı görülüyor. Son 2 yıldır TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları ile tüketicinin yaşadığı enflasyonun çok farklı olduğunun altını çizen Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Yıl sonu itibarıyla tüketicinin gerçek enflasyonunun yüzde 25 civarında olacağı şimdiden belli.” dedi.

Eylül ayında enflasyon bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 7,95 oldu. Gıda ve alkolsüz içeceklerdeki yıllık enflasyon ise yüzde 10,73 olarak açıklandı. Ancak her iki rakam da alışveriş sepetindeki yangından çok uzak. Örneğin ayçiçeği yağının fiyatı bir yılda yüzde 15,2 arttı. Fındık içinin fiyatındaki artış rakamı ise dudak uçuklattı. Fındık içinin fiyatı bir yılda yüzde 38'den fazla yükselerek 43 liradan 60 liraya yükseldi. Sivri biberin fiyatı bir yılda yüzde 28,7, kuru soğanın fiyatı ise yüzde 14,9'a yükseldi. Aynı dönemde patlıcanda yüzde 45, mercimekte yüzde 36, salçada yüzde 18, balda yüzde 13,3 artış yaşandı. Çayın fiyatı ise yüzde 20'den fazla artarak 17 lira seviyelerinden 21 lira seviyelerine çıktı.

İstatistik Kurumu'nun yayımladığı rakamların vatandaşın sepetindeki yangını ne kadar yansıttığını Zaman'a değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Son 2 yıldır TÜİK'in açıkladığı rakamlar tüketicinin yaşadığı enflasyondan çok farklı. Tüketicinin sepetinde ağırlıklı olarak gıda, eğitim, enerji ve iletişim var.” dedi. “Bu sepete, özellikle gıda kalemine baktığımızda tüketicinin yaşadığı enflasyon yüzde 30'lara dayanmış durumda. Aynı şekilde kur artışı nedeniyle bu yılki eğitime başlama masrafları yüzde 70 civarında arttı.” Yıl sonu itibarıyla tüketicinin gerçek enflasyonunun yüzde 25 olacağının şimdiden belli olduğunu belirten Deniz, kur artışı, seçim ortamı ve terör sebebiyle enflasyon oranının daha da yükselme ihtimali olduğunu söyledi.

DÜNYADA GIDA FİYATLARI DÜŞERKEN TÜRKİYE'DE ARTMASI NORMAL DEĞİL
Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından 9 Temmuz 2015 tarihinde yayınlanan “Gıda Fiyat Endeksi” verilerine göre dünya gıda fiyatları, 2015 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21 düşüş kaydetti. Aynı dönemde hububat fiyatları yüzde 17, bitkisel yağ fiyatları yüzde 17 geriledi. Taraf Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar, Türkiye'deki gıda fiyatlarının dünyadaki gerilemelere rağmen artmasının normal olup olmadığını sorguladı. “Peki, Türkiye'de fiyatların hızlı artışı normal mi?” Olmadığını belirten Taraf Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar, dünyada gıda fiyatlarının azalmasıyla ilgili olarak ise şu açıklamada bulundu: “Dünyada gıda fiyatları azalıyor, çünkü dünya petrol fiyatlarındaki gerileme gıda üretim maliyetlerini düşürüyor. Dolayısıyla dünyada gıda fiyatları azalıyor. Oysa Türkiye'de dünyanın tam aksine gıda fiyatları en hızlı artan kalem oluyor. Böylece gıda fiyatlarına paralel olarak lokanta ve otel hizmeti fiyatları da hızla yükseliyor. Kısaca, dünyada petrol fiyatlarının gerilemesi enflasyonu azaltıyor. Ama Türkiye vergi toplamak amacıyla enerji fiyatlarını düşüremediğinden enflasyon artıyor. Tabii Türk parasının yıl başından beri yüzde 32 oranında değer kaybetmesi de geçiş mekanizmaları nedeniyle iç fiyatları çoğaltan başka bir neden oluyor.”

Koray Tekin, 07.10.2015 Zaman, http://www.zaman.com.tr/ekonomi_market-sepetinde-hesap-sasti_2320375.html

acının sustuğu gün... 04/11 ekim'15 #filgunlugu

“Emin olmama” seçeneğimiz de var.
Ve arada sırada, bu seçeneği kullanmalıyız.
…..

Bir örgüt mensubu öldürülüyor.
Ardından boynuna ip geçirilip güvenlik aracının ardında sürükleniyor.

Sokakta ceset gezdirmek devletin gücü mü, acziyetinin itirafı mı?
…..

Erdoğan’dan “Ahmet Hakan’a saldırı” açıklaması; “Şiddetin karşısındayız. Yeter ki bütün medya grupları aynı hassasiyeti göstersinler. Kendilerine gelince ‘yandım’ demesinler. Aynı hassasiyeti başkalarının başına gelince de göstersinler.”

Bu açıklamadan ne anlamak gerek?
“Bütün medya grupları şiddete karşı aynı hassasiyeti göstermeli. Aksi halde Ahmet Hakan’a yapılan normaldir” mi demek?...
…..

“Ya sev, ya terk et!”
Öteden beri MHP’nin kullandığı bu cümleyi şimdilerde AKP taraftarlarının ağzından duyar oldum.

Ceset sürüklemeyle ilgili “devletin gücü/acziyeti” sorunsalına ilişkin sosyal medyada yazdığıma böylesi bir tepki geldi: “Sürekli kibirli ve üstten bir usulle, cevabı içinde saklı sorularla devletin acziyetinden bahsediyorsunuz. Sizi burada tutan ne?”
İktidarın kitleler üzerindeki izdüşümlerinden biri de bu sanırım; “Ülkenin sahibi sadece ve sadece bizleriz. Muhalife, eleştirene, sorana verilecek bir karış toprağımız, hayır; nefesi için kullanabileceği hava bile yok.”
…..

Ankara Katliamı.
Acının bile sustuğu gün…
…..

Bildik tablo yineleniyor; olayın ardından Başbakanlıkta güvenlik toplantısı, Başbakan’ın üzgün yüz ifadesiyle “ülkemizin birliğine, demokrasiye yapılmıştır, kimse bizim gücümüzü test etmeye kalkmasın” sözleri, sosyal medyada birbirinin gözünü oyan mesajlar, acılar, acılar…

Başbakan diğer parti liderleri ile görüşeceğini açıkladı, HDP hariç.
MHP görüşme istemini reddetti.
Davutoğlu-Kılıçdaroğlu bugün görüştüler.

Kılıçdaroğlu görüşme sonrası Bahçeli ve Demirtaş ile görüşeceğini açıkladı.
İlginç bir durum.
Ülkenin Başbakanı kim, anlamak zor…
…..

Katliamdan bu yana internet iyice yavaşladı, sosyal medya ağlarına girmek neredeyse olanaksız.
İlgililer kapatma, engellemeye ilişkin bir karar yok diyorlar.
İyi de, neden böyle?
Konu önemli, gündeme getirmek için ilk adımı attım.
…..

“Ermeni soykırımı yoktur” demek, AİHM’de aklandı.
Doğrusu budur.
“Ermenilere soykırım uygulandı” diyebilmek kadar, aksini söyleyebilmek de; düşünmek ve düşündüğünü açıklama özgürlüğünün bir parçasıdır.

Bu karar insan hakları, düşünce özgürlüğü savunucuları için turnusol deneyi olmuşa benziyor.
Yıllarca İnsan Hakları Derneği başkanlığını yapan, hemen bütün özgürlük hareketlerinde yerini alan bir kişinin yazdıkları beni utandırdı; “AHİM, Doğu Perinçek kararı ile, ‘devletlerin Mahkemesi’ OLDUĞUNU bir kez daha kanıtladı!”
…..

Finlandiya Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi.
Gelirken tarifeli uçakla, aktarmalı ve hatta ekonomi sınıfında gelmiş.
Dönüşü de aynı şekilde.

Durum beni çok üzdü! “Bir devlet başkanının tarifeli uçakla seyahat ettiğini duymak… Yetmedi, üstelik ekonomi sınıfında… Haddini bil Sauli Niinistö!..” diye yazdım sosyal medyada. Zavallı Niinistö. Beştepe’nin görkeminden sonra tedavi edilemez melankoliye falan girmemiştir umarım.

Köşe yazarı Mehmet Kamış, Zaman’daki yazısında bu konuya değinmiş; doğulu yöneticilerle batılı yöneticiler arasındaki debdebe farkını çok güzel anlatmış.

Ortadoğu, Afrika ülkelerine gelen yabancı devlet adamlarını karşılama törenleri gözüme takılıyor arada. Şatafat, debdebe, kırmızı halılar, bandolar, yöresel kıyafetli ordular vs. vs.

Nuh’un Gemisi’ne “tevazu”yu da sıkıştırabilir miyiz acaba?

#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız