12 Eylül 2015 Cumartesi

Hukukçular Derneği'nden Teröre Tepki

Üyesi bulunduğumuz Hukukçular Derneği'nin 9 Eylül 2015'de, İstanbul/Çağlayan Adliyesi'nde gerçekleştirdiği basın toplantısı ile terör konusundaki tepkimizi gösterdik.

Ülkemizde artan terör olayları sebebiyle şehit olan tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet şehitlerimizin ailelerine ve milletimize sabır diliyoruz. 

Farklı etnik unsurdan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Pomak gibi bu coğrafyayı paylaşan bizler yüzyıllar boyunca aynı acılarla üzülen, aynı sevinçlerle mutlu olan, vatan bildiğimiz bu topraklarda iç içe yaşamışızdır. Bizler, farklı etnisiteden oluşumuzu ayrıştırıcı değil aksine zenginlik olarak görmüşüzdür. Yakın geçmişte oluşturulan suni gündem ile farklı etnik yapıdan gelen halkların arası açılmaya çalışılmıştır. Bu çabalar barış sureci ile değerini yitirmiş, silahsızlanma sureci yaşanması arzulanmıştır. Türkü Kürdü tüm kardeşlerimiz barış ortamının devamını arzulamışlardır. Zaten bir arada yaşayan insanların yürekleri de barış diye birlikte atmıştır. Ancak kandan ve gözyaşından beslenen hain ve alçak terör örgütü, müsamaha ortamını sığınak yapılması gereken bir zaman dilimi olarak geçirmiştir. Bu hain örgüt ve yandaşlarının barış süreci denen zamanı silahlanma ve Türk ve Kürt kardeşlerimizin arzusunun dışında gelecekte tasarladığı hain saldırıları için bir zaman kazanma olarak kullanmıştır. Devlet olmanın gereği bu hain örgütün eylemlerine karşı gereken en ağır cevabın verilmesidir.

Birkez daha görülmüştür ki, sorun Kürt halkının sorunu olmanın dışında terör ve şiddet sorunu ile karşı karşıya olduğumuzdur. Devlet hukuk içinde kalmak suretiyle şiddetin tarafı olmuşlara gereken en ağır cevabı vermesidir. Diğer yandan terör ve şiddet olaylarının en fazla mağduru Kürt kardeşlerimizdir. Sahte kaza ihbarı ile gelen trafik polisine, sağlık personeline pusu kurmak aslında kendi halkına pusu kurmaktır. Yarın sosyal ihtiyaçlarını karşılamada yine masum Kürt kardeşlerimiz sıkıntı yaşayacaktır.

Herkes farklı bir siyasi görüşü benimseyebilir veya farklı bir sistem, bir dünya düzeni isteyebilir. Kabul edilemez olan bunu şiddet yoluyla dayatılmasıdır. Silahın hiçbir görüşü olamaz. Çünkü silahların sesi bütün fikirlerin sesini boğar, fikirlerin olmadığı yerde barıştan insanlıktan bahsetmekte mümkün değildir. Silahla ve şiddetle hak arayışının hiçbir masum yanı olamaz. Bu sadece mevcut acıyı derinleştirir ve aradaki mesafeyi arttırır, daha zor dönülecek yerlere varılır. Hele ki seçilmiş insanların terörü övmesi veya haklılık payesi vermesi asla kabul edilemez bir durumdur. Tüm dünyada güvenliği meşru otorite sağlar, bunun aksini kabul eden bir sistem yoktur. Bunun ötesine geçerek kendi güvenliğimiz gibi söylemlerle, silahlı eylemleri meşru kılmaya çalışmak suçtur. Ülkemiz sınırları içerisinde silahlı eylem yapmayı meşru gören ve bunu destekleyen herkes suç işlemektedir.

Şiddet kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın kabul edilemez. Siyasi parti başkanı sıfatıyla, attığı twitlerle, devleti ve devleti idare edenleri tehdit etmek, hiçbir seçilmiş vekilin görevi ile bağdaşmaz. Terörü ve teröristi övmek suretiyle, toplumsal barışı bozarak kaos ortamına sebep olanların hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini ve ilgili savcıların derhal hareket geçmesi gerektiğini ifade ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla ilan ederiz.

Hukukçular Derneği adına
Başkan
Av. Mehmet Sarı

http://www.hukukcular.org.tr/basin-aciklamalari-2/son-gunlerde-artan-teror-olaylari-hakkinda-basin-aciklamasi-yaptik-80.html

Uçağınız Rötar Yaptığında Hangi Haklara Sahipsiniz?

Hava trafiğinde yaşanan uçak rötarları yolcuların en çok dert yandığı konuların başında geliyor. Yolcular zamanında uçamamaktan ve ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamaktan şikayetçi. Peki yolcular zamanında uçamadıkları zaman hangi yasal haklara sahip?


Havaalanlarında en sık yaşanan sorunların başında uçak rötarları geliyor. Yolcular zamanında uçamamaktan ve temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktan yakınıyor. 

1 Ocak 2012 tarihli hava yolu ile seyahat eden yolcuların haklarına dair yönetmelikte yolcuların sahip olduğu bir çok haklar var. Uyarı ise Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz'den geldi.

5 saat üzeri gecikmelerdeyse durum tazminat davalarına kadar gidebiliyor.

11.09.2015, CNNTÜRK, Ana Haber

11.09.2015, CNNTÜRK, 
http://www.cnnturk.com/video/turkiye/ucaginiz-rotar-yaptiginda-hangi-haklara-sahipsinz

gökdelen tepesindeki finlandiyalı 10/12 eylül’15 #filgunlugu

Üç gümrük kapısı kapanmış.
Gümrük, devlet olduğunu gösteren işaretlerden biridir oysa…
…..

Devletin iki bakanı Cizre’ye sokulmamış.
Ya bu bakanları azledin ya da bakanlık yaptığı ülkenin toprağına girebilmesini sağlayın.
Ayıptır bu.
…..

Temel sorularımızdan biri belki de şudur; “cenneti mi istiyoruz, yoksa cehennemden mi korkuyoruz?”
…..

“Bu iş böyle olmaz. Her şehidimize karşılık bir HDP milletvekili indirilmeli”
Bu cümleyi sosyal medyada yazan bir profesör hakkında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” savıyla savcılığa yakınmada bulunulmuştu.
Savcılık takipsizlik kararı vermiş.
Gerekçe; “indirilmeli” sözcüğünün aynı zamanda, mevkiden düşürmek” anlamına gelmesi.

Geçmişte, örneğin; “minareler süngü, kubbeler miğfer” sözüne ceza yağdıran yargı, şimdi sözlük anlamının ardına sığınıyor.

Özcesi; “benim yargım, benim mahkemem…”
…..

Kurban Bayramı tatili dokuz güne uzatılıyor.
Uzun tatil konusu hep soru işareti oldu bende.

Geçmişte bir yazı yazmıştım; “Cumartesi… Cumartesi…”
“Şu “Cumartesi” günü, yarım gün çalışılması işi…
Yarım gün çalışma günü olarak uygulansa; ne kazanırız, maliyeti, ne olur?
Bir araştırılmalı, eğer yapılmadıysa…
Cumartesi günü yarım gün çalışma zamanı olarak uygulansa, Türkiye bundan kazançlı mı çıkar, yoksa atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez mi?

Bu soruların yanıtını ülke olarak vermiş değiliz.
Çünkü yanıtı hiç aramadık!..
…..

ABD’de tüketici güven endeksi son bir yılın en düşük seviyesine gelmiş.
Dünyanın efendisi FED, anlaşılan faiz silahını bu ay da çekemeyecek…
…..

(Hawaii’de) “oteller deniz kıyısında olmasına rağmen, her isteyen otelin lobisinden geçerek kumsala ve denize girebiliyor. Zira deniz ve sahiller kamuya açık ve toplum rahatlıkla yararlanabiliyor.” (Zoraki Bankacı, Metin Berk, ABM., İstanbul, 2014, 2. Bası, s. 228)

Sahiller, deniz kıyısı, doğal plajlar bizde de kamu malı.
Ama kumun etrafına bir büfe kondurup, iki şezlong ve şemsiye koyan hasır şapkalı esmer adamlara uğramadan, sıkıysa denize girmeye kalk.
Babasının malıymış gibi önüne kurulduğu denizi dubalarla bölmeye çalışan otelin lobisinden şıpıdık terlikler ve elinde plaj havlusuyla geçerek, denize girmeyi dene.
Sıkıysa…
…..

Antti Tuuri.
Finlandiyalı bir yazar.
Bir romanı elimdeydi yeni bitti; Gökdelenler. (Gökdelenler, Antti Tuuri, Çev. Tulan Yanardağ, Apollon, İstanbul, 2011, 1. Bası)
1900’lü yılların başında, ABD’ye çalışmak için giden bir Finli gencin öyküsü.
Garip bir mizah gizlenmiş romana.
O yıllarda, ABD’ye giden Fin işçilerinin oluşturduğu topluluğunun, Çarlık Rusya’nın egemenliğinde bulunan Finlandiya’yı kurtarmaya çalışan Fin diasporasının öyküleri, küçük aşklar…
İlginç bir keşif oldu benim için.
Bu arada çevirenin de hatırını sormak gerek, ustaca bir çeviriydi.
Yayınevi aracılığı ile ona bir kutlama mesajı göndermeliyim.
…..

19 Haziran’da, Ermenistan’da elektriğe zam yapıldı.
O günden bu yana Ermenistan’da insanlar sokakta ve zammın geri alınması için eylem yapıyorlar.
Dün yine başkent Erivan’da işlek bir ana caddeyi trafiğe kapatmışlar.

Protesto edilen zam oranı yüzde 16.
Dikkat, sadece yüzde 16!

#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız