27 Aralık 2015 Pazar

Dolandırıcıların Yılı, 2015'in Ardından...

Tüketici Birliği Federasyonu, 2015'e damgasını vuran olayı açıkladı; "telefonla dolandırıcılık"

Bir yılda 44 milyon lira dolandırıldık.
Profesöründen, sokaktaki işsize binlerce insan, bir telefonla binlerce lirasını dolandırıcılara teslim etti.

2015'e damgasını vuran telefon dolandırıcılığının boyutları ve halkın ekonomisinde 2015'in muhasebesi.

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, gazeteci-yazar Çetin Ünsalan'a değerlendirdi.

23 Aralık 2015, Ulusal Kanal, EkoPolitik




23 Aralık 2015 Çarşamba

"uyarı tonu ilkelliği devam ediyor"

İstanbul, 22.12.2015

“uyarı tonu ilkelliği devam ediyor”

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun Numara Taşınabilirliği Yönetmeliği’nde yapmış olduğu değişikliği değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; “uyarı tonu uygulamasında geri adım, sektörde rekabeti engellemekte, tüketici zarar görmektedir” dedi.

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:

Bilindiği gibi 2008 yılından bu yana, numara değiştirilmeksizin hizmet alınan GSM. operatörü değişikliği yapılabilmektedir. Bu uygulama sonucunda GSM. operatörleri arasında oluşan rekabet ortamından tüketici yararlanmış ve iletişim hizmet bedelleri düşmüştür.

Bu uygulama başladığında, tüketicinin serbestçe hizmet aldığı GSM. operatörünü belirleyebilmesi için numara taşınabilirliği yanında, numaranın taşındığını kullanıcıya bildiren uyarı tonu (NTS) uygulaması da, sürecin o anki koşulları gereği uygulanmaya başlamıştı.

Numara taşınabilirliği uygulamasının başladığı dönemde tam rekabet ortamının oluşmasında büyük yarar sağlayan uyarı tonu uygulamasının, ilerleyen süreçte ve günümüzde, bu ortamın oluşmasını olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır.
Şu anda tüketiciye hizmet veren her üç GSM. operatörünün tarifeleri incelendiğinde; “her yöne” uygulamasının oldukça yaygın olduğu, oluşan rekabet ortamı nedeniyle bu durumun daha da yaygınlaşmakta olduğu ve tüketicilerin tarife seçiminde “her yöne” paketlerini tercih ettikleri gözlemlenmektedir. Dolayısıyla uyarı tonu uygulamasının işlevi, gerekliliği ve özelliği, amaca uygun olmaktan uzaklaşmaya başlamıştır.

Öte yandan tüketicilerden ulaşan isteklerde, uyarı tonu uygulamasının rahatsız edici olduğu ve kimi zaman da GSM. operatörü değişikliğinin yanlış izlenimlere yol açacağı belirtilmektedir.

Yine yapılan kamuoyu araştırmaları;
-Her üç abonenin ikisinin uyarı tonu uygulamasını istemediği,
-Her üç aboneden birinin, operatör değişikliği yaptığının anlaşılmasını istemediği,
-Numarasını hiç taşımamış abonelerin yüzde 41’nin, uyarı tonu uygulaması nedeniyle numarasını taşımadığı,
-En önemlisi uyarı tonunu duyan abonelerin yüzde 40’nın, uyarı tonunun ne anlama geldiğini bilmedikleri sonucunu göstermektedir.

Bu saptamalar ve oluşan tüketici beklentisi doğrultusunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından bir süre önce Numara Taşınabilirliği Yönetmeliği’nin 18. maddesinde değişiklik yapılarak, kademeli olarak uyarı tonu uygulamasının kaldırılmasına karar verilmişti. Ancak 29.11.2015 tarihinde bu değişiklikten geri adım atılarak eskiye dönülmüş ve sadece isteyen abonelere gelen çağrılar için uyarı tonu uygulaması getirilmiştir.

Farklı GSM. operatöründen hizmet alan bir aboneyi arayan “her yöne” paketinin dışında tarifeye tabi tüketicinin, uyarılmasının, tüketicinin evrensel haklarından olan “bilgilenme hakkı”nın gereği olduğu, kuşkusuzdur.

Ancak uyarı tonu uygulamasında geri adım; sektörün ulaşmış olduğu büyüklük, tarifeler arasındaki farkların ortadan kalkmış olması ve en önemlisi sektördeki hakim firmaya karşı tüketici lehine rekabeti engelleyecek nitelikte olması nedeniyle çağdışı bir yaklaşımdır.

Tüketici Birliği Federasyonu olarak bu saptamalar ışığında;
-Numara Taşınabilirliği Yönetmeliği’nin 18. maddesinin değiştirilerek, arayan abonelerden tercih edenler dışındaki aboneler için uyarı tonu uygulamasının sona erdirilmesini,
-Uyarı tonu almayı tercih eden tüketiciler için de, uyarı tonu (NTS) yerine aranan GSM. operatörünün isminin söylendiği uyarı sesi uygulamasının başlatılmasının tüketici yararına olacağı görüşündeyiz.

Mehmet Bülent Deniz
Genel Başkan

20 Aralık 2015 Pazar

ölü çocuklar hiç büyümez 06/20 aralık’15 #filgunlugu

2. Dünya Savaşı, sadece yaşamını kaybedenler için değil evlerini terk edenler için de felaket oldu. Milyonlarca insan tüten ocağını, sokaklarını, anılarını bırakıp mülteci olarak yollara düştü.

O felaketten sonra ilk kez 2013 yılında, elli milyonun üzerinde insan göç etti.
2013’de mülteci olanların sayısı ellibir milyonu geçti.
Bu rakam Hollanda, Belçika gibi ülkelerin toplam nüfusundan fazla. Neredeyse tek başına bir İtalya.

Ve dünya, mülteci kıyafetinin içine sıkıştırılan milyonları izlemeye devam ediyor.
…..

25 Eylül 1964 benim doğum günüm.
Erdal Eren’in de doğum günü.
12 Eylül cuntasının 13 Aralık 1980’de astığı, 17 yaşındaki çocuk.

Ben bugün 51 yaşındayım.
Erdal hep 17’sinde..
“ölü çocuklar hiç büyümez”
…..

Birkaç gün önce Musul’a gönderdiğimiz askerlerimizi bugün geri çekmeye başlamışız.
Onüç yıldır ABD askerinin çizmeleri altında bulunan Irak’ın bile bize kafa tutmasına, Türk mallarına boykot gibi uçuk tepkilerine neden olan operasyondan geri adım.
Onca yaşanan gerginlik, şu-bu…

Ağa ile köylünün kasabaya yolculuğu gibi.
Ağa yolda tuvaletini yapar ve köylüye, “şunu yersen sana 50 kayme” teklifinde bulunur.
Beş parasız köylü afiyetle yer ve parayı alır.
Ama yaptığından pişman ve intikam ister; az giderler ve bu sefer köylü tuvaletini yapar ve aynı teklifte bulunur.
Durduk yere cebindeki paradan olan ağa fırsatı kaçırmaz ve köylünün pisliğini yer ve parasını geri alır.
Kasabaya geldiklerinde saf köylü sorar; “Ağam, yola çıktığımızda senin cebinde 50 lira vardı. Şimdi yine cebinde 50 lira var. İyi de biz bu b.ku neden yedik?”
…..

Çok sayıda yerleşim merkezinde günler süren sokağa çıkma yasağı.
İşyerleri kapalı, insanlar evlerinde.

Son SMS olayı olmasaydı, sokağa çıkma yasağı olan yerlerde eğitim-öğretimin de durduğunu fark etmeyecektik belki, çünkü okullar da kapalı.

Sokağa çıkma yasağı olmayan yerlerde öğrenim devam ediyor.
Eğitimin kesintisiz sürdüğü kentte yaşayan öğrenci ile sokağa çıkma yasağının vurduğu kentteki öğrenci, aynı zamanda, aynı sınavlara girip yaşamlarını belirleyecek; TEOG, LYS ve adını bilmediğim sınavlarla…
Gelin, fırsat eşitliğine bir de buradan bakalım.
…..

Suskunluğumuzun sessizliğini, silâh sesi dolduruyor.
…..

Egemen güç hukuk düzeninin hem içinde, hem de dışındadır.
Egemen güç, hukuku belirlerken kendi için hukuku askıya alabilir. Askıya alma, egemen gücün tüm hukuk dışı uygulamalarını meşru duruma getirir.

Yani, “devlet terörü” diye nitelenen şiddet aslında egemenin kendisi için hukuku askıya almasından başka bir şey değildir ve şiddetini –yazık ki-meşrulaştırır.

#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız

12 Aralık 2015 Cumartesi

Vatandaş Borç Batağında

Bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşenlerin sayısı 1 milyonu aştı. 9 milyon kişinin tüketici kredisi aldığını söyleyen Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Seçimlerde borçlar için vatandaşın üzerine gitmeme politikası son buldu. Vatandaşı kara bir kış bekliyor.” dedi.

Banka kredileri ve kredi kartları vatandaş için maddi destek olmaktan öte sorun haline gelmeye başladı. Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) verilerine göre bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşenlerin sayısı, bu yılın ocak-ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 arttı ve 1 milyon 151 bin kişiye ulaştı. Bu 10 aylık döneme, önceki dönemlerden günümüze kadar borcunu ödeyemeyenler de eklendiğinde rakam, 2 milyon 670 bin 225 kişiye ulaştı. Bu yılın ekim ayı itibarıyla ödenemeyen kredi kartı borcu tutarı 6,7 milyar lirayı, ödenemeyen tüketici kredilerinin tutarı ise 9,8 milyar lirayı buldu. Konunun rakamlara yansıyandan çok daha büyük olduğunu belirten Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Borcunu başka bankadan kredi kartı alarak, karttan para çekerek, tüketici kredisi alarak döndürmeye çalışan yaklaşık 9 milyon tüketici var. Bunlar borcunu bir şekilde öteleyebildikleri için şu anda TBB rakamları arasında yer almıyor. Bu kişiler de dikkate alındığında, sorunun zannedildiğinden daha büyük olduğu görülecektir.” şeklinde konuştu.

Tüketici fiyatları, geçen yılın kasım ayından bu yılın aynı ayına gelene dek ortalama yüzde 8,1 arttı. Tüketici Hakları Derneği'nin kasım ayı itibarıyla yaptığı araştırma ise en çok tüketilen 40 temel gıda maddesinde fiyatların son bir yılda yüzde 23,4 arttığını ortaya koydu.

KREDİ KARTLARINDA ÖDENEMEYEN TUTAR 6,7 MİLYAR LİRA
Vatandaşın yaşam şartlarının ne denli ağırlaştığını ortaya koyan bir diğer çalışmayı da Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) gerçekleştirdi. Buna göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, bu yılın kasım ayında geçen yılın aynı ayına kıyasla 540 lira artarak 4 bin 530 liraya ulaştı. Ancak gelir seviyelerinde bu denli yüksek artışlar meydana gelmedi. Yaşam şartları zorlaşan vatandaş, bunun önüne geçmenin çaresini banka kredisi ve kredi kartları yoluyla borçlanmakta buldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan alınan Ekim 2015 verilerine göre bireysel kredi kartlarından kullanılan kredi miktarı, 77,5 milyar liranın üzerine çıktı. Bu rakam, konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerini içine alan tüketici kredilerinde 300 milyar liradan fazla. Geçtiğimiz yılın ekim ayı itibarıyla 5,6 milyar lira seviyelerinde olan ödenemeyen bireysel kredi kartı borç tutarı ise bu yılın aynı ayına gelene dek yüzde 19,4 yükseldi ve 6,7 milyar liranın üzerine çıktı.

VATANDAŞI BORÇLU BİR KIŞ BEKLİYOR
Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Bankalar Birliği'nin açıkladığı rakamların borcunu hiç ödeyemeyenlere ilişkin olduğunu söyledi. Avukat olan Deniz, “Bu rakamlara şükretmek gerekiyor. Çünkü önümüzdeki aylarda bu rakamların çok üzerinde kişinin banka borçlarını ödeyemediğine tanık olacağız.” dedi.

İki yıldır ülke ekonomisinin tüketiciyi ve üreticiyi olumsuz etkilediğini belirten Deniz, “Seçim atmosferi nedeniyle siyasi iktidar vergi, SGK ve benzeri alacakları için vatandaşın üzerine gitmeme politikası uyguluyordu. Dolayısıyla kamunun alacak stoku ciddi şekilde arttı. Güven oylaması ardından hazinenin paraya olan olağanüstü ihtiyacı nedeniyle iktidar bugünlerde alacaklarını toplamak için agresif bir politika izlemeye başladı. İki yıldır biriken ve borçlu için bir anda ödenemez boyuttaki bu alacaklar için vatandaşlar icraya verilmeye başlandı.” dedi. Deniz, yapılması planlanan zamlar, enerji krizi, kamu ve banka borçları altında ezilen vatandaş için kara bir kışın kapıda beklediğini kaydetti.

Koray Tekin, 12.12.2015 Zaman

6 Aralık 2015 Pazar

erdoğan vs. putin 05 aralık'15 #filgunlugu

Şiir kitabı çok az okuyorum.
Hayır, çok çok az…
Şimdilerde elimde Yannis Ritsos var, Umarsız Penelope. (Yannis Ritsos, Umarsız Penelope, çeviri Cevat Çapan, De, İstanbul, 1983)

Yabacı ozanların kitaplarını aralarken tedirgin olurum.
Çeviri, konu şiirse daha bir ustalık istiyor.
Ritsos’u, Cevat Çapan çevirmiş.
Usta işi çeviri, şiirleri yeniden yazmış sanki.

Kapağın altındaki sayfaya baktım, 3. TÜYAP fuarında almışım –Etap Marmara’nın altında mıydı o vakitler fuar, anımsayamadım bir türlü- ve çevirmeni de; “görülmemiş bir çiçek açma olabilir mi bu şiirler?” diyerek imzalamış.
Tarih 9 Kasım 1984.

Artık ne ekmekleri vardı, ne cephaneleri.
Artık toplara yalnız yüreklerini sürebilirlerdi.

Ritsos usta bir ozan.
Yunan coğrafyasının tarih yazıcısı.
Sürgün, hapislik, yoksunluk…
Her ozan gibi onun yaşamının da, başköşesinde.

Sofra takımlarıyla aynı torbaya koyup kaldırmışlar
                dedelerinin kemiklerini
…..

Türkiye-Rusya gerilimi, Erdoğan-Putin savaşına dönüştü.
Bir Erdoğan, ardından Putin, tekrar Erdoğan…
Açıklamalar, tepkiler, imalar…

Açıkçası, Erdoğan Rusya gerilimini çok ustaca yönetiyor. Satranç tahtasını diplomasinin üzerine kurdu.
Bir yandan “benim milletim çile çekmiştir, gerekirse yine çeker” saptamasıyla hem ülke kamuoyuna moral/talimat verdi, hem de Putin’e yemeye kalkacağı lokmanın büyük olduğunu gösterdi.
Yine “Putin, benim kararlılığım ve cesaretimden çok söz etmiştir” sözüyle Putin’den gelecek herhangi bir hamlenin kendi kararlılığı ve cesareti ile yüzleşmesi gerektiğini anımsattı.

Erdoğan’ın satranç oynar gibi hamleler yapması yeni değil.
Son örneğini 7 Haziran seçimleri sonrasında gördük.
Sonuçlar kendisini mutlu etmedi ve seçim sonuçlarını seçmene geri fırlattı.
“Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum” ile başlayıp koalisyon görüşmelerine ilişkin yönlendirici tutumuyla “olmaz denileni” yaptı ve ülkeyi yeniden seçimlere götürdü.
Sonuç AKP için tarihi zafer.

Aksi olabilir miydi?
Elbette. AKP, 7 Haziran’daki yüzde 41’i bile arayacak duruma düşebilirdi.
Sadece siyaset değil yaşamın her alanında kazananlar takımı, cesaretle risk alabilen kişilerden oluşuyor. 
Ve hakkını teslim etmek gerek, Erdoğan bu oyunu ustaca oynuyor.

#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız