30 Ağustos 2017 Çarşamba

Kurtarıcıdan Kurtulmak...

Modern toplumda, toplumun ortak iradesinin üzerinde kendisine güç vehmedenlere yer yoktur.
Yazık ki, ülkenin yüzyıla yaklaşan tarihinde, kurtarıcı rolünü apoletlerine asan kimileri tarafından ortak toplumsal iradeye darbeler yapıldı.



12 Eylül, bu darbeler zincirinin en vahşi olanlarından biri.
Yüzbinlerce insan özgürlüğünden, vatanından oldu, işkence gördü, onlarcası darağaçlarında can verdi.
Bütün darbeler gibi 12 Eylül de, küresel kapitalist/emperyalist düzenin coğrafyamızda yerleşmesi adına yapıldı.

12 Eylül üzerine çok şey söylendi, yazıldı, çizildi, filmleri yapıldı.
Bunlardan biri, ‘Babam ve Oğlum’ filmi, 12 Eylül’ü arka planda işlemesine karşın yaşanılan toplumsal travmayı en iyi dile getiren filmlerden biri oldu. 

Çağan Irmak’ın 2006 tarihli bu filmi, onlarca ödül aldı.
Aldığı ödüllerden biri de, Dünya Film Müziği Ödülü.

Evanthia Reboutsika'nın yaptığı müziği dinlerken, filmi anımsamak ve belki de, bugünlerde ‘kurtarıcılardan bizi kim kurtaracak’ sorusunu sormak gerekiyor.


Deniz: 'sonbaharda ekonomiye dikkat...'

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz'den ekonomiye ilişkin çarpıcı uyarı: 'Önümüzdeki günlerde, ekonomide sıkıntılı bir sürece gireceğiz.'

BENGÜTÜRK TV'de, Bahar İlik'in hazırlayıp sunduğu 'Bahar İlik'le Gün Başlıyor' programına katılan Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yaz dönemi ve uzun bayram tatili sonrasında, ekonomide olumsuz gelişmelerin olabileceğine dikkat çekerek, harcama ve borçlanmada kontrollü olunması uyarısında bulundu.

Öncü göstergelerin sonbahar ve kış aylarında ekonomide daralma yaşanacağına işaret ettiğini belirten Deniz; 'olası bir ekonomik krize karşı ayağımızı yorganımıza göre uzatmak gerekiyor' dedi.

23.08.2017, BENGÜTÜRK TV. Bahar İlik'le Gün Başlıyor




27 Ağustos 2017 Pazar

Gözlerin Duyması, Kulağın Görmesi…

Doğuştan sağır değildi Beethoven.
31 yaşında başlayan sağlık sorunları zamanla duyma yeteneğini etkilemeye başladı ve bir süre sonra besteci tamamen sağır oldu.

1818 yılında bestecinin tamamen sağır olduğu dönemde yazmaya başladığı 9. Senfoni, altı yıl sonra 1824’de bitmişti.

1824’de ilk kez halka çalınacak olan eseri Beethoven kendisi yönetmek istemiş, sağır birinin orkestrayı yönetmesindeki zorluk ve Beethoven’in üzülmesinin önüne geçmek için, besteciden habersiz ikinci bir şef sahnede yer almış ve müzisyenlere ikinci şefe uymaları istenmişti.

Schiller’in Neşeye Övgü isimli şiirinin seslendirildiği bu senfoni, insan seslerinin ilk kez kullanıldığı senfoni olarak müzik tarihine geçti ve yıllar sonra Avrupa Birliği’nin resmi marşı olarak kabul edildi.

Uzun olan bu senfoninin en çok bilinen bölümünü dünyaca ünlü müzisyenler, 2014 yılında Nürnberg’de flashmob olarak seslendirdi.

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Tüketici şikayetleri için yeni düzenleme

Tüketici şikayetlerinde yeni bir dönem başlıyor. Artık sorun yaşayan vatandaş, tüketici hakem heyetine elden başvuru yapmak yerine, e-devlet sistemiyle şikayetini iletebilecek.

Tüketici sorunları saymakla bitmiyor. 
Pes edenler olsa da, hakkını arayanlar soluğu tüketici hakem heyetlerinde alıyor. Vatandaşların Müracat için ilçelerdeki kaymakamlık binalarına, illerde ise Sanayi ve Ticaret Müdürlüklerine giderek başvuru yapmaları gerekiyordu, taa ki yeni düzenlemeye kadar.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın yaptığı yönetmelik değişikliği ile bundan sonra elektronik ortamda e-devlet sistemi üzerinden Tüketici bilgi Sistemi ile başvuru yapılabilecek.

"ARTIK TÜKETİCİKER KAYMAKAMLIKLARA GİTMEK YERİNE E DEVLET ŞÜFRELERİYLE BAŞVURU YAPABİLECEKLER OTURDUĞU YERDEN BAŞVURU YAPABİLECEK KAYMAKAMLIGA GİDİP KAĞIDINI TAKİP ETMEKTEN KURTULUYOR"

Düzenlemeyle, başvuruların karara bağlanma süreci de hızlandırıdı.

"TÜKETİCİLER YOĞUN ŞİKAYETLERİ BAŞVURU SONRASI GEÇ KARAR ÇIKMASI VARDI.BUNA ÖNLEM GETİRİLDİ. BİLİRKİŞİ TESPİTLERİNDE ARTIK 15 İŞ GÜNÜ İÇİNDE RAPORUNU HAZIRLAYIP HAKEM HEYETİNE VERMEK ZORUNDA. 15 GÜNDE ÇÖZÜLMÜŞ OLACAK"

Tüketiciler de, yeni düzenlemeden memnun...

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yeni düzenlemenin başvuruları arttıracağını da söylüyor.

"TÜKETİCİ KÜÇÜK MİKTARLI SORUNLAR İÇİN HAKEM HEYETİNE GİTMİYORDU. ŞİMDİ PATLAYACAK BAŞVURULAR. HAKEM HEYETİ SAYISININ ARTIRILMASI GİBİ ZORLAYICI BİR DURUM DA ORTAYA ÇIKACAK"

12.08.2017, Kanal B-Ana Haber

12.08.2017, Pervin Karakullukçu, http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=97412

20 Ağustos 2017 Pazar

'Mikrofonunuz Düştü Galiba!'

Mikrofon bu.

Yeryüzünde yaşayan her şey gibi yerçekimi yasasına itaat zorunda.
5 Ocak 2017'de, teve2'de Armağan Çağlayan ile birlikte mikrofon/yerçekimi yasası arasındaki ilişkiye tanık olduk.

Hafta içi her akşam teve2 ekranlarında yayınlanan ve Armağan Çağlayan'ın sunduğu "Hepsi Bugün Oldu" programına Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Av. Mehmet Bülent Deniz katıldı. Deniz, 2017'yle birlikte güncellenen vergileri açıklamaya çalışırken bir aksilik yaşandı ve sesi duyulmadı. Çağlayan, "Mikrofonunuz düştü galiba" diyerek Deniz'in yanına gitti. Fakat mikrofonu bulamayınca kendisine el mikrofonunu verdi. Deniz el mikrofonuyla açıklamalarına devam etti.




10 Ağustos 2017 Perşembe

Yaşamı Seçmek... Ama Neden Böyle Bir Şey Yapmayı İsteyeyim ki?

Yeraltı edebiyatının ‘mümtaz’ yazarlarından biri Irvin Welsh.
Türkçesi olmayan bir sözcük; trainspotting…
Oyun, takıntılı hobi gibi anlamları içeren bir deyim.
Welsh’in 1993’de yazdığı ilk romanı.

Roman uyuşturucu kullanan, ezilmiş, dışlanmış, suç makinesi beş İskoç gencinin öyküsünü anlatıyor ve 1996’da sinemaya konu oldu.
Film büyük gürültü kopardı. ‘Uyuşturucu kullanımına özendiriyor/hayır, uyuşturucu karşıtı’ tartışmaları başladı.

Öykü her ne kadar ‘uyuşturucu’ya odaklanıyor olsa da, beş gençten biri olan Mark Renton’un ‘altın vuruş’a giden yolda; Hayatı seç. Mesleğini, kariyerini seç. Kocaman bir televizyon seç. Otomatik çamaşır makinesini seç. Arabanı, CD çalarını ve elektrikli ev aletlerini seç. Sağlığını, düşük kolesterolü ve dişlerine ilk günkü gibi bakmayı, yatırıma en yüksek faiz veren ve borçlara en az faiz uygulayan bankayı seç. Pembe panjurlu bir ev seç. Arkadaşlarını dikkatli seç. İyi bir tatili, en güzel elbiseleri seç. Dini ve dua ederken ne olduğumuzu düşünmeyi seç. O aptal televizyonun karşısında oturup, o aptal programları seyrederken sürekli tıkınmayı seç. Sonunda da sefil bir evde yalnız başına geberip giderken yerini, senin yerine geçmek için seni kandıran bencillere bırakmayı seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiştirdiğin veletlere rezil olacak biçimde kendi altına etmeyi seç. Geleceğini seç. Hayatı seç... Ama neden böyle bir şey yapmayı isteyeyim ki?’ manifestosuyla ‘yaşamı seçmemeyi seçmek’le noktalanır.

Filmin en çarpıcı iki sahnesinden (diğeri klozetin içine giriş sahnesi) biri olan Mark Renton’un derin sarhoşluk içinde hastaneye götürülmesi bölümünde çalan şarkı, en az film kadar hafızlarda yer etti; Lou Reed söyledi, Perfect Day’i…
Ve bu şarkı U2, Bono, David Bowie, Pavarotti, Coldplay, Duran Duran gibi sanatçılar tarafından da seslendirildi.

Belki de, bazen ‘seçmemeyi seçmek seçeneği’nin olduğunu anımsamak gerekiyor.

mavi notanın günlüğü

Binlerce yıl önce yaşamıştı Thales.
Felsefenin ve bilimin öncülerinden biriydi.
Matematikte adıyla anılan çözümlemeleri onlarca.
Thales diyor ki; 'bir ülkenin türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha değerlidir.'

Evet, müzik.
İnsanlığın evrensel dili.

Ve notalar, müziğin alfabesi.
Müziğin alfabesini yazan da yine binlerce yol önceden, tine bir matematikçi; Pisagor.

Müzik bir sihir, evrenin çoğu kez fark etmediğimiz uyumunun dili.
'mavi notanın günlüğü'nde, o sihirli uyumu arıyorum.

Ezgiler seçtim, açık kaynaklardaki bilgileri bendeki duygularla yorumladım.
Buyrun, birlikte arayalım o uyumu...










4 Ağustos 2017 Cuma

Bundan 50 Yıl Önce, 1968...

Tren rayının küçük güneydoğu kentini ikiye böldüğü; demiryolunun bir tarafında köy/kasaba arası, ucube bir yerleşimin yer aldığı kısım, diğer tarafından bir petrol rafinerisinin yükseldiği modern bir şehir.

Rafinerinin çalışanları için inşa edilmiş –zamanın ölçülerinde- bir uydu kent; restoranı, okulları, hastanesi, sinema salonları ve hatta yüzme havuzunun olduğu…
Restoranda geceleri yemekler verilir, fonda altı gençten oluşan TPAO Batman Orkestrası müzik yapar; muhafazakar bir yer olan Batman’da jazz ve tango tınıları yükselir.
O yılların popüler kültürünü oluşturan olaylardan biri de, Altın Mikrofon Şarkı Yarışması. TPAO Batman Orkestrası da, o yıllarda moda olan Anadolu Pop akımından etkilenerek türküleri jazz ve rock tarzında yorumlayarak bu yarışmaya katılır.
İlk iki yıl finale kalıp kazanamayan grup, 1968 yılında, Aşık Veysel’in Kara Toprak deyişini beş sesli yorumlayarak, hem de Moğollar ve Erkin Koray gibi müzisyenleri geride bırakarak birinci olurlar.
1960’ların Türkiye’sine dair okuyacak, yazacak ve konuşacak çok şey var ve kuşkusuz ‘istenirse, her başarı mümkün’ sözüne güvenmek gerek.