24 Şubat 2015 Salı

Suya Enflasyonu Aşan Zam Mahkemeden Döner

İstanbul’da büyükşehir belediyesi kuruluşu İSKİ’nin (İstanbul Kanalizasyon ve Su İdaresi) 1 Ocak 2015’ten itibaren tüketimi kademelendirerek suya yaptığı yüzde 30 ve yüzde 92’lik zamma tüketicilerden tepki yağıyor.

İSKİ’nin yeni tarifesine göre 10-20 metreküp aralığındaki aylık tüketimde suyun metreküp fiyatı yüzde 30,75 artışla 4,13 liradan 5,40 liraya yükseltildi. Bu KDV hariç fiyat. 21 metreküpün üzerinde ise yüzde 91,2 artışla suyun metreküpü 4,13 liradan 7,90 liraya çıktı. 0-10 metreküp arasında ise yüzde 10,4 düşüşle fiyat 4,13 liradan 3,70 liraya çekildi. Tüketicinin faturasını etkileyecek tarife değişikliğini İSKİ, ancak konunun dün medyada gündeme gelmesinden sonra kamuoyuyla paylaştı. Tüketici dernekleri dün yaptıkları açıklamalarla, İstanbul’da ailelerin büyük çoğunluğunun suyu 10 metreküpün üzerinde kullanarak zamlı tarife kapsamına girdiğini, bu fahiş fiyat artışının geri alınmaması halinde iptal davası açacaklarını kaydetti. Dernek başkanları İSKİ’nin maliyet ve enflasyonu katlayan zammını iptal için idari yargıya götüreceklerini ifade etti. Vatandaş da zamma tepkisini sosyal medyada paylaştı.

Tüketici dernek başkanlarının Zaman’ın kamuoyuna duyurduğu su zammıyla ilgili tepkileri şöyle:
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu: Bu açıkça zam ama İSKİ küçük bir açıkgözlük yapmış, 10 metreküp altında tüketim yapanlara yüzde 10 gibi bir indirim uyguluyor. Ama 10-20 metreküp aralığında ve 20 metreküp üzerinde büyük zam var. 4 kişilik hanelerde 10 metreküpün altında tüketimle sağlıklı bir yaşam sürdürülemez, insan sağlığı riske girer. Su insanın en temel ihtiyacı, bunun üzerinden tasarruf yapılamaz. İSKİ bir kamu kuruluşu ve insanların su ihtiyacını karşılıyor. Bize göre bu zammın amacı kazanç artışı sağlamak. İSKİ 10 metreküpün altında ve üzerinde su tüketen abonelerinin, genel aboneye oranını açıklamalı. Bu oranları derneğimiz İSKİ’den yazılı olarak talep etti. İSKİ’den zammı geri almasını, niye bu kadar zam yaptığını açıklamasını bekliyoruz. Tüketicilere de suyu zamlı tarifiye göre dikkatli harcamalarını tavsiye ediyor, aksi halde bütçelerinde büyük delik açılacağını hatırlatıyoruz.
Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük:Tüketiciler bu zammın geri alınmasını istiyor. Derneğimizin Facebook sayfalarında zamma karşı büyük tepki var. Tüketiciler “Bu zam nereden çıktı, böyle bir tarife değişikliğine neden gerek duyuldu?” diye soruyor ve zammı istemiyorlar. İSKİ’nin faaliyet raporlarını inceledim, kâr ediyor ve bu da raporlarına “olumlu faaliyet sonucu”, yani kâr eden kuruluş olarak yansıyor. İSKİ’nin “zamma niye gerek duyduğunu” açıklaması gerekiyor. Tüketiciler olarak İSKİ’den zammın gerekçesi ve tarifeler konusunda açıklık, açıklama bekliyoruz.
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz: Kamu kuruluşu olarak halkın temel ihtiyacı olan suyu karşılayan İSKİ, enflasyon ve maliyet artışının üzerinde zam yapamaz. Halkın en çok kullandığı 10-20 metreküp aralığındaki tüketim miktarına yüzde 50 olarak yansıyacak bu zammı yargıya götüreceğiz. Bu fiyat artışı yargıdan döner. Daha önce de tüketiciler köprü ve otoyol zammını yargıya taşıdı ve bu artışı (2002 yılında) mahkeme iptal etti. Yine aynısı olur, emsal kararı hazır, bu fahiş zam da yargıdan döner. Konuyu inceliyoruz, İSKİ’den verileri sorduk, 15 günlük yasal sürede gelen cevaplara göre dava açacağız. Kamu kuruluşu enflasyonun üzerinde zam yapmışsa mahkemeye bunun gerekçesini ispat etmek zorunda. Ki su bir insanlık hakkı. Uluslararası hukuk ve sağlık kuralları insanın asgari ihtiyacı olan suyu devletin ücretsiz karşılamasını öngörüyor.
Tüketici Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Jale Yanılmaz:İSKİ 2011 yılı başından 2014 yılı sonuna kadar bütün tüketim değerleri için metreküp başına 4,13 lira KDV hariç fiyat uyguluyor. Bu yılın başında ise konutlar için 2007-2010 yıllarında uyguladığı 3 kademeli fiyat tarifesine dönüyor. 0-10 metreküp arası için yüzde 10 indirim gözükse de İstanbul’da 4 kişilik bir aile ayda ortalama 16-18 metreküp su tüketiyor, ki bu aralıktaki tüketimin fiyatı yüzde 30,75 artışla 5,40 lira. Bu durum İSKİ’nin sessiz sedasız yaptığı tarife değişikliğiyle büyük bir kesim için büyük bir zam yaptığı anlamına geliyor. Bimer’den de yazılı olarak abonelerin su kullanım ortalamalarını ve oranlarını istedik. Zammın geri alınması için konunun takipçisiyiz.
İbrahim Balta, 23.01.2015 Zaman http://www.zaman.com.tr/ekonomi_suya-enflasyonu-asan-zam-mahkemeden-doner_2272962.html

18 Şubat 2015 Çarşamba

Abonelik Birkaç Dakika, İptali Günlerce Sürüyor

Firmaların abonelik iptal talebini faks yoluyla istemesi ve süreyi uzatması vatandaşı bıktırdı. Binbir güçlükle gönderilen fakslara rağmen bazı şirketlerin isteksiz davrandığını belirten TÜSODER Başkanı Aydın Ağaoğlu, “Abonelik fesih talebi geldikten 48 saat sonra iptal edilmezse, o süreden sonraki kullanım ücreti talep edilemez.” dedi.

Digiturk, Superonline, Türk Telekom, D-Smart gibi platformlara abone olan tüketiciler aboneliği iptal etmek istediğinde birçok zorlukla karşılaşıyor. Bu platformlara abone olan müşteriler Aboneliklerini sonlandırmak istediğinde; şirketler, talebin kendilerine telefon yerine faks yoluyla iletilmesini istiyor. Faks çekmek gibi bir ilkel bir uygulama, tüketiciye zaman kaybettiriyor.

Abonelik iptali için faks çekmenin veya tüketicinin abone merkezlerine davet edilmesinin aboneye eziyetten başka bir şey olmadığını belirten Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Başkanı Aydın Ağaoğlu, “Her şeyden önce bu ülkenin kırsal kesiminde yaşayan, faks çekme imkânı olmayan aboneleri de göz önüne almalıyız. Kaldı ki şehir merkezlerinde yaşayan insanların da faksa ulaşma imkânı mail ya da telefon kadar yaygın değil.” dedi. Ayrıca zaman zaman abonelik iptal işlemini gerçekleştirmek istemeyen firmaların faksla talebe rağmen aboneliğinin sonlandırılmadığını söyleyen Ağaoğlu, sorunun üzerine gidildiğinde ise kurumların, ‘faksınız okunaksızdı’ şeklinde cevap verdiğini belirtiyor.

Şirketlerin telefonla yapılan işlemden duyduğu güvenlik endişesi için de farklı yöntemlerin denenebileceğini kaydeden Ağaoğlu, “Mesela tüketiciye daha önce yani abonelik sırasında belirlenen anne kızlık soyadı, en sevdiği arkadaşı gibi güvenlik soruları sorulabilir.” dedi.

‘Faks çek’ diyen Digiturk’e para cezası verilmişti
Konu ile ilgili Digiturk’e Eylül 2012’de abonelerine sadece faks yoluyla iptal başvurusu zorunluluğu nedeniyle para cezası verilmiş ve soruşturma açılmıştı. Yani 2012’ye kadar Tüketici Hakları Yönetmeliği’ne göre bu tarz aboneliklerin kapanmasında sadece faks seçeneğinin sunulması, doğru değildi. Fakat 2013’ün Haziran ayında tüketici hakları yönetmeliğinin 18. maddesinde yapılan değişiklikle bu uygulama yasal bir hale geldi. Firma yetkilileri, bu uygulamayı güvenlik için yaptıklarını ifade ediyor. Abonelik iptal işlemi gerçekleştirmek isteyen bazı tüketiciler ise bu durumdan, “İşlemler arasında bir farklılık olmamasına rağmen müşterinin faksa yönlendirilmesi, bazı belge ve bilgilerin istenmesi iptal sürecini yavaşlatmak ve bu süreçte tüketiciyi ikna ederek kararından vazgeçirmek amacını taşıyor.” Şeklinde yakınıyor. Mağduriyetini şikayetvar.com adlı web sitesinde dile getiren Selman T.,“D-Smart Net ile sözleşmemin bitmesi için defalarca faks numarasını denememe rağmen sürekli meşgul olan hattan dolayı faksı bir türlü gönderemedim. Böyle bir iptal işlemi olabilir mi? Telefondan kayıt alırken güzel, iptal ederken koskoca bir firma kullanılmayan bir faks numarası ile bizi oyalıyor.” dedi. Bir diğer şikâyetçi Alihattin A. ise “Digiturk üyesiyim, yeni üyelere tanınan avantajlardan faydalanamadığım için üyelik iptali istedim. Mektup ya da faks ile bunu yapmamı istediler, yapacağız bakalım ama iptal etmemek için ellerinden geleni yapacaklarını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Bu uygulamanın tüketicinin güvenliğini sağladığını ifade eden Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz ise, “Bu şekilde olması bana göre tüketicinin güvenliğini sağlıyor çünkü aboneliğin feshi için her ne kadar müşteri hizmetleri tarafından yapılan ses kayıtları bir yıl boyunca saklanıp mahkemede kanıt olarak kullanılsa da yazılı iptal isteminin daha güvenli olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu. Ağaoğlu ise abonelik iptal süresinin uzaması durumunda tüketicilere; “Abonelik fesih talebi geldikten 48 sonra abonelik iptal edilmezse yönetmeliğe göre tüketiciden o süreden sonraki kullanım ücreti talep edilemez.” dedi.
Fatih Çelik, 21.01.2015 Zaman http://www.zaman.com.tr/ekonomi_abonelik-birkac-dakika-iptali-gunlerce-suruyor_2272482.html

"kayıp-kaçak oyunu'nda son perde"

Siyasi iktidarın elektrik tüketimindeki kayıp-kaçak bedeli ile ilgili hazırladığı yasa tasarısını değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; “hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmaktadır” dedi.

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:

Yıllardır elektrik hizmetinden alınan kayıp-kaçak bedeli tüketiciler tarafından tepkiyle karşılanmakta ve bu bedelin alınmamasına ilişkin yoğun bir toplumsal istem bulunmaktadır.

Bu süreçte tüketici vicdanını rahatsız eden kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak tüketiciler tarafından çok sayıda yargısal başvuru yapılmış, bu başvuruların çoğunluğu tüketiciler lehine sonuçlanmıştır.

Son olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından, 21.05 2014 tarihinde verilen (E: 2013/7-2454, K: 2014/679) karar ile elektrik tüketiminden alınan kayıp-kaçak bedelinin hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmadığına hükmedilmiş ve bu karar tüm hukuk yolları tüketilerek kesinleşmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sonrasında ülke çapında yüzbinlerce tüketici, bu bedelin iadesi için elektrik dağıtım firmalarına, Tüketici Hakem Heyetlerine ve Tüketici Mahkemelerine başvurmaya başlamıştır. Toplamda milyarlarca lirayı bulan ancak abone için yüksek olmayan kayıp-kaçak bedellerinin iadesi için gerçekleşen başvuruların yoğunluğu, bu bedelin alınmasına ilişkin tüketicideki rahatsızlığın en üst noktada olduğunu göstermektedir.

Başta Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) olmak üzere birçok tüketici örgütü tarafından kayıp-kaçak bedelinin kaldırılması, ödenmesi gereken tutarların da, kamu maliyesine ve elektrik dağıtım firmalarına olağanüstü yük getirmeyecek şekilde mahsuplaşma veya bulunacak başka bir yöntem ile tüketiciye ödenmesine ilişkin olarak siyasi iktidara ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na yapılan çağrılar sonuçsuz kalmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından, Ocak ayı içinde bu konuda sistemi ve tüketicileri rahatlatacak bir yasal düzenleme yapılacağı bilgisi verilmiştir.

Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 28 Ocak 2015 tarihinde Bakanlar Kurulu’nda imzalanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmiştir.

Tasarı incelendiğinde, Bakan Yıldız’ın söylediğinin aksine; kayıp-kaçak bedelini yasallaştıran, dahası bu bedel ile ilgili olarak yargılama yetkisini sınırlayan düzenlemeler bulunduğu görülmektedir.

Geçmişte bankalar tarafından alınan haksız bedellerin çözüleceği vaadi ile yasalaştırılan ve aksine bu bedellere yasal kılıf oluşturup tüketicilerin yargıdan aldıkları yüzbinlerce kararı bir çırpıda yok eden torba yasa oyunu, kayıp-kaçak bedelinde de oynamaya başlamıştır.

Kayıp-kaçak bedelindeki haksızlığı giderecek, bugüne kadar alınmış bedellerin de geri iadesine ilişkin çözüm getireceği beklentisinde olan otuz dokuz milyon elektrik tüketicisi büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadır. Tüketiciler, dün bankalara tercih edilmemiş, bugün de siyasi, iktidar tarafından elektrik dağıtım firmalarına teslim edilmiştir.

Anayasa’daki sosyal devlet, hukuk devleti, yurttaşın hak arama özgürlüğünü elinden almaya kalkan bu tasarının geri çekilmesini istiyoruz. Tüketici Birliği Federasyonu (TBF), tasarının bu haliyle yasalaşacak olması halinde Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşamalarına kadar yargısal tüm girişimleri yapacaktır.

Mehmet Bülent Deniz
Genel Başkan

10 Şubat 2015 Salı

"İstanbul'da Taksiciler Müşteri Seçiyor" Eleştirisi

Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, İstanbul'da taksicilere yönelik şikayetlerin başında, kısa mesafede yolcu alınmamasının geldiğini belirterek, "İstanbul'daki taksiciler, müşteri seçiyor. Çünkü müşteri sayısı fazla. Plaka sayısı artırılırsa taksicilerin müşteri seçme tercihi ortadan kalkacak" dedi.
Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentte taksicilerin, kısa mesafeye gitmek isteyen vatandaşları mağdur ettiği yönündeki şikayetlerin son zamanlarda arttığını söyledi.
Mehmet Bülent Deniz, kentteki taksi sayısının az olduğunu savunarak, "Hem trafiğin artması hem de özel araç sahiplerinin toplu taşımayı tercih etmesi nedeniyle bir ek talep oluşmuş durumda. Bu talep, taksi sayısıyla karşılaştırıldığında, maalesef hem hizmet hem de kalite açısından sıkıntılar olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
Uzun yıllardır taksi plakasının bir yatırım aracı olarak kullanıldığını anlatan Deniz, "Dünyayı biliyoruz. Hiçbir memlekette taksi plakası yatırım aracı olarak kullanılmaz, elden ele satılmaz ve her yıl prim yapmaz. Böyle bir ülke bilmiyoruz, hatırlamıyoruz, öyle bir bilgi bizde yok. Ama ne yazık ki özellikle İstanbul'da böyle bir uygulama var" ifadelerini kullandı.
Taksicilik, rant sektörü haline geldi
Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Deniz, Türkiye'de taksicilik sektörüne ilişkin standart bulunmadığını savunarak, şöyle devam etti: "Basından ve bize ulaşan şikayetlerden de biliyoruz ki taksicilik, tüketiciye ulaşan bir hizmet olmaktan ziyade birtakım grupların ele geçirdiği ve rant sağladığı bir sektör haline dönüşmüş. Şimdi burada taksilerle ilgili bize ulaşan şikayetlerde mesafe gözeterek yolcu almamak, küfürlü konuşmalar, sigara içilmesi gibi durumlar var. Türkiye'de bahçıvan olmak için bile gidip meslek yüksek okulundan eğitim alınıyor. Ama İstanbul'a baktığınızda isteyen herkes taksi şoförü olabiliyor. Bunun için hiçbir engel yok. Yani plaka sahibi, istediği zaman, gündüz ve geceye ayrı olarak şoför bulabiliyor. Şoförlük yapacak ehliyette ve yetenekte olup olmadığını da bilmiyoruz. İstanbul'un sokaklarını biliyor mu, müşterisine nasıl davranacağını biliyor mu, acil durumlarda ne yapması gerektiğini biliyor mu? Bu tarz bir eğitim alıp almadığını bilmiyoruz."
Müşterinin taksi hizmetinden memnun olduğu bir ortamın sağlanmasının, hem tüketici hem de şehir trafiği için büyük bir çözüm olacağını ifade eden Deniz, bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin devreye girmesi gerektiğini bildirdi.
Plaka sayısını arttırılmasının sorunu çözebileceğini savunan Deniz, şöyle devam etti: "İstanbul'daki taksiciler, müşteri seçiyor. Çünkü müşteri sayısı fazla. Plaka sayısı artırılırsa taksicilerin müşteri seçme tercihi ortadan kalkacak. O zaman taksici her müşterinin kıymetini bilecek. Ama bunu da yapmıyorlar. Çünkü bu işten rant elde edenler, yıllardır insanları korkutuyorlar. ' Taksi plaka sayısı artarsa trafiğin yükü artar' diyorlar. Oysa ki taksicilerle sorun yaşadığı için özel araç kullanan vatandaş sayısına baksınlar. Her geçen gün artıyor. Piyasaya 1-2 bin taksi plakası daha sürmek mi yoksa taksi değil de özel araç kullananlar mı trafiğe zarar veriyor?"
Mehmet Ali Derdiyok, 19.01.2015 Anadolu Ajansı http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/452310--quot-istanbulda-taksiciler-musteri-seciyor-quot-elestirisi

Yasal Takiptekiler 3 Milyona Ulaştı

Devletin, sadece geçtiğimiz yıl karşılıksız olarak 30.4 milyar liralık yardım dağıtmasına rağmen, kredi kartı borcunu ödeyemediği için takibe uğrayanlar, 2,9 milyon kişiyi buldu.

Vatandaşın, iki yakası biraraya gelmiyor. 2014 yılında  30.4 milyar lira sosyal yardım dağıtıldı, ama, bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibi devam eden kişilerin sayısı, Kasım 2014 ayı itibarı ile 89 bin arttı, yasal takipteki borçlularının sayısı 1 milyon 558 bini buldu.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi, aylık, yıllık ve bütün dönem verilerini kişi bazında tekilleştirilme yaparak, Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Kasım Ayı Raporu’nu yayınladı. Rapora göre, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı, geçen yılın ilk 11 ayına göre yüzde 2 artarak 611 bine, bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise yüzde 11 artışla 947 bine yükseldi. Buna göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girmiş tekilleştirme yapılmasıyla hesaplanan toplam kişi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 1,2 milyon oldu.

15 yıllık bilanço
2009’dan bugüne bakıldığında, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girip hâlâ yasal takipte olan tekilleştirme yapılmasıyla hesaplanan kişi sayısı 2,9 milyon olarak gerçekleşti. Bu rakam Ekim ayına göre yüzde 3,1 oranında, 89 bin civarında arttı. Kasım dönemi itibarı ile, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe girip hâlâ yasal takipte olan kişi sayısı, bir ay önceye göre yüzde 1,5 artarak 1,87 milyon kişiye ulaştı. Bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girip hâlâ yasal takipte olan kişi sayısı ise son ay içinde yüzde 5,3 artarak 1,99 milyon kişi oldu.

Karta sarılıyorlar
Gıda başta olmak üzere çeşitli kalemlerdeki zamlarla artan enflasyon, milyonlarca vatandaşı borcunu ödeyemez hale getirince, halk, “sonra belki para bulurum, öderim” umudu ile ihtiyaçlarını kredi kartı ile karşılama yolunu seçmeye mecbur kalıyor.  Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Borcunu ödeyemeyen tüketici, 90 gün boyunca para ödeyemez ise bankacılık düzenlemeleri gereği banka, yasal takip başlatmak zorunda. Bunun nedeni ise giderek artan yaşam koşulları, başta gıda maddeleri olmak üzere çeşitli zamlarla artan enflasyondur.” dedi.

15.01.2015, Yeniçağ http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasal-takiptekiler-3-milyona-ulasti-108390h.htm

8 Şubat 2015 Pazar

Kurumsal Soygun...

İletişim, su, elektrik, doğalgaz şirketlerinde, bankalarda tüketicinin başına gelenler...
Organize olmuş yapılara karşı tüketici çaresiz mi?

Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz ve Gazeteci-Yazar Ahmet Coşkunaydın, Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu EkoPolitik'te anlattı.

06.01.2015 Ulusal Kanal EkoPolitik



"Kayıp-kaçak Bedeli Kaldırılsın"

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Başkanı Haşmet Atahan, elektrik tüketicisinden, özellikle teknik altyapı yetersizliklerinden kaynaklanan kayıpların bedelinin alınmasının ve yapılan diğer kesintilerin hukuka uygun olmadığını savunarak, hepsinin kaldırılmasını talep ettiklerini bildirdi.
Atahan, Taksim Hill Otel'de düzenlenen toplantıda, tüketici dernek ve federasyonları ile bir araya gelerek elektrikte kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciye iade edilmesi konusunu görüştüklerini söyledi.

"Kayıp veya kaçak elektrikten tüketiciler sorumlu tutulamaz ve bunların bedeli tüketiciden alınamaz" diyen Atahan, bu konudaki uzun süren mücadelelerinin görmezden gelinemeyeceğini ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ilgili kararının yok sayılamayacağını vurguladı.

Atahan, kayıp-kaçak bedelinin iadesiyle ilgili kararın 17 Aralık 2014'te kesinleştiğini hatırlatarak, "Karardan çıkan sonuçlara bakılırsa Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na (EPDK) sınırsız fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir. Başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşüncesiyle bağdaşmamaktadır" dedi.
Kayıp-kaçak bedeli olarak tüketicilerden alınan ücretlerin 2014'te yaklaşık 5 milyar lira olduğunu kaydeden Atahan, "Son 3 yıl içerisinde tüketicilerden haksız olarak alınan miktar 13,5 milyar liradır. 10 yılda ise 30-40 milyar lira tüketiciden gasbedilmiştir" diye konuştu.

Atahan, tüketiciden "dağıtım bedeli, perakende satış-hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri bedeli, TRT fonu, enerji fonu, belediye fonu" gibi haksız kesintiler yapıldığa işaret ederek, "Gerek kayıp-kaçak bedeli gerekse 7 kalemde alınan diğer kesintilerin hiçbiri hukuka uygun değildir. Sosyal devlet ilkesine, evrensel tüketici haklarına aykırıdır. Hepsinin kaldırılmasını talep ediyoruz" dedi.

Tüketici örgütleri olarak sorunların uzlaşarak çözülmesi taraftarı olduklarını belirten Atahan, bu nedenle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'dan görüşme talep edeceklerini aktardı.

Atahan, "Biz tüketici dernekleri ve federasyonları olarak elektrikte yaratılan kayıp-kaçak karmaşasının giderilmesini ve uzlaşı yoluyla makul bir çözüme kavuşturulmasını istiyoruz" diye konuştu.

Bu çözüm süresinde mahkemelerin iş yükünü artırmak, devleti ve dağıtım şirketlerini zarara uğratmak istemediklerini vurgulayan Atahan, öncelikle tüketicilerin mağduriyetinin giderilmesini istediklerini, bu süreçte yumuşak bir geçişin yaşanabileceğini anlattı.

Atahan, açıklamaya, TÜKODER, Tüketiciler Birliği Federasyonu, Tüketiciyi Koruma Derneği, Bursa Tüketiciler Derneği, Tüketici Sorunları Derneği, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği, Tüketici Hakları ve Çevreyi Koruma Derneği, Tüketiciler Derneği, Tüketici Hakları Derneği, Tüketici Hakları Merkezi Derneği, Tüketici Mağdurları ve Çevreyi Koruma Derneği'nin imza attığını sözlerine ekledi.

"Bu bedeli geri almak için hiçbir aracıya gerek yok"
Tüketici Sorunları Derneği Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, bu bedelin vatandaşı 2 kere mağdur ettiğini, iade için hareket geçenlere, birtakım dolandırıcı firmaların başvururken kullanabileceklerini söyledikleri boş dilekçe pazarladığı aktardı.

Hakem heyetlerindeki sistem sıkıntısına rağmen vatandaşların elektrik dağıtım şirketine başvurarak ayrıntılı döküm isteyebileceklerini, burada tespit edilen kayıp-kaçak tutarını, ikamet ettikleri ilçe kaymakamlıklara başvurarak geri alabileceklerini vurgulayan Ağaoğlu, "Bu bedeli geri almak için hiçbir aracıya gerek yoktur" dedi.

Tüketicileri Koruma Derneği Genel Sekreteri Halil Çamalan da cep telefonlarına gelen "Sizden haksız alınan ücretleri biz alıyoruz. Bize başvurun" şeklindeki kısa mesajların dikkate alınmaması gerektiğini vurguladı.

"EPDK bu konuda adım atmalı"
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Türkiye'deki 38 milyon abonenin aynı anda yargıya başvurması halinde sistemin kilitleneceğini aktardı.


Deniz, "Dolayısıyla EPDK, bu konuda yasal bir adım atmalı. Vatandaşlar şu anda kaymakamlıklardaki hakem heyetleri ve mahkemelere gidebiliyor. Görünen o ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu son derece üst düzeyde üretilmiş bir karar varken hiçbir yerel mahkeme veya tüketici hakem heyetinin bu kararı görmezden gelmesi, emsal olarak almaması mümkün değil. Bundan sonra yargıdan çıkacak kararlar bu karara paralel olacaktır" diye konuştu.

6 Şubat 2015 Cuma

Tüketici Örgütlerinden Ortak Açıklama:"Kayıp-Kaçak Bedeli Kaldırılsın"

Aşağıda isimleri bulunan Tüketici Örgütleri yöneticileri ve  Tüketici vatandaşlarımızın temsilcileri olarak, yaptığımız toplantı sonucu ortak  görüşlerimizdir

Tüketici Örgütlerinin neredeyse çoğunu temsil eden yöneticileri olarak ve üst Kurullarımız olan iki Federasyonu temsil eden Yöneticileri olarak bir araya geldik. Yaklaşık iki saat Tüketici sorunları ve özel olarak kayıp kaçak sorunu üzerinde tartışarak ortak bir tutum benimsedik.

Değerli Medya temsilcileri, sizler Kayıp Kaçak sürecini biliyorsunuz.  Ancak, bu konuda öyle bir karmaşa yaratıldı ki, Vatandaşlarımızı aydınlatmak için, Kayıp- Kaçak sürecini kısaca özetlemek istiyoruz.

Kayıp Kaçak Süreci Hakkında Özet bilgi ve Düşüncelerimiz:
Kayıp -Kaçak: Dağıtım şirketlerinin elektriği aldığı miktar ile son kullanıcılara sattığı miktar arasındaki fark, Kayıp-Kaçağı oluşturmaktadır.
Kayıp elektrik,  hatlarda, elektrik nakli sırasında meydana gelmektedir.  Kaçak ise, elektriğin fiilen çalınarak kullanılmasından doğmaktadır.

Gerek kayıp elektrikten, gerekse kaçak elektrikten Tüketiciler sorumlu tutulamaz ve bunun bedeli tüketicilere ödetilemez.
Bu haksızlığa karşı,Tüketici Örgütleri olarak açtığımız davalar yıllar sonra sonuçlanmış bulunmaktadır.
            
Yargı (Hukuk Genel Kurulu)  Kararı Yok sayılamaz, güçlü bir emsal karardır:
-Hukuki anlaşmazlıklarda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından  verilen kararlar, sadece tarafları bağlamaz; Bu kararlar, emsal niteliği taşır. Benzer çekişmelerde yol gösterici nitelikte kararlardır.
            
-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu 21.05.2014 tarihli 2014/679  sayılı olan ve 17 Aralık 2014 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen kararda, önemli durum saptamaları yapılmıştır: 
*“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.” 
*“başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.”
*“… bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın  teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur,” 
*“Oysa ki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı  takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi    ulunan davacıya aittir.” denilmektedir.(gerekçeli karardan)

Kayıp-kaçak bedeli olarak, Tüketicilerden alınan bedeller yaklaşık olarak, 2014 Yılında 5 milyar TL, 2013 yılında 5 milyar  TL civarında ve 2012 yılında ise 3.5 milyar  TL dir. Son üç yıl içinde Tüketicilerden haksız olarak alınan miktar, 13.5  milyar TL dır.
10 yıllık süre içinde ise, tüketicilerin neredeyse, 30-40 milyar TLsi gasp edilmiş durumdadır.

Tüketicilerden haksız yere alınan bedeller Kayıp-kaçak ile sınırlı değildir
Kayıp-kaçak bedeli dışında: 7 ayrı  kesinti daha yapılmaktadır:
Dağıtım bedeli
Perakende satış hizmet bedeli 
Personel sayaç okuma bedeli 
İletişim sistemleri bedeli 
TRT Fonu (yaklaşık % 2,5 civarında) 
Enerji fonu bedeli 
Belediye fonu adı altında yedi (7) kalem daha kesinti yapılmaktadır. 
(TRT Fonu adı altında  yapılan kesintilerin hukuka aykırı olduğuna ilişkin de, yargının kararı bulunmaktadır.)
            
Gerek kayıp kaçak bedeli alınması  gerekse 7 kalem adı altında yapılan bu kesintilerin hiçbirisi hukuka uygun değildir ve  Sosyal devlet ilkesine, “Evrensel Tüketici Hakları”na, aykırıdır. Hepsinin kaldırılmasını talep ediyoruz.

Oysa, Enerji Bakanı sayın Taner Yıldız, yeni düzenlemelerle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun  Kayıp-Kaçak konusundaki   emsal kararını yok sayacak düzenlemeler için tasarılar hazırlamış bulunmaktadır.

6446 Sayılı Kanunun 17.maddesine fıkra ekleyen Tasarıda: “Kurul kararları yürürlükte olduğu müddetçe, kararlar uyarınca kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince yapılan uygulamalar, maddi hatalar hariç düzenleyici işlemin iptalinden bağımsız olarak dava konusu edilemez ve Tüketici Hakem Heyetlerine müracaat edilemez. Söz konusu bedeller ile ilgili mahkeme ve tüketici hakem heyeti kararına istinaden dağıtım şirketleri ya da görevli tedarik şirketleri tarafından yapılan iadeler ve mahkeme kararında yer alan giderler tarifeler yoluyla karşılanır.” denilmektedir.
            
*Böyle bir girişim evrensel insan haklarına,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları İlke kararlarına ve  Evrensel Tüketici Haklarına da aykırıdır.
*Siyasi iktidarlar, hiç bir yasa, hiçbir yönetmelik ile insanların hak arama özgürlüğünü kısıtlayamaz.
*6502 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanun ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği, uyuşmazlık halinde, Tüketicilere öncelikle başvuracağı mercileri, mahkemeleri belirlemiş bulunmaktadır.
*Bunu engelleyecek her düzenlemeye karşı yerel-ulusal ve uluslararası idari-adli  yargı yoluna  gideriz.
             
Tüketici Örgütleri olarak sorunlarımızın  bu  noktalara getirilmeden uzlaşma yoluyla çözülmesi ümidimizi korumaya çalışıyoruz. Bu nedenle, Bakanımız Sayın Taner Yıldız’dan, görüşme talebinde bulunacağız.

Biz Tüketici Dernekleri ve Federasyonları olarak:
*Elektrikte yaratılan kayıp-kaçak karmaşasının giderilmesini ve uzlaşı yoluyla makul bir çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
*Bu sorun, Sosyal Hukuk Devleti ilkelerini zedelemeyecek, Kesinleşmiş Yargı Kararını -Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararını- yok saymayacak, Tüketicilerin Hak arama özgürlüğünün engellenmesine yol açmayacak şekilde çözülmelidir.

Elektrikte kayıp-kaçak sorununu:
**Kamusal düzeni bozmayacak;
**Dağıtım şirketlerini dar boğaza düşürmeyecek;
**Devlet organlarını ve finansal kaynaklarını örselemeyecek; 
**Adli ve İdari Yargı organlarını “rahatlatacak” ve mahkemelerin iş       yükünü arttırarak tıkanmasına yol açmayacak;
** Uluslararası kurum ve kuruluşlara başvurulmasına gerek bırakmayacak şekilde  çözümlenmesini içtenlikle  istiyoruz.   
**Ancak, herşeyden önce; kayıp-kaçak bedeli olarak, Tüketicilerin yıllardır  el konulmuş hak ve alacaklarının karşılanmasını sağlayabilecek şekilde; öncelikle Tüketici vatandaşlarımızı “rahatlatabilecek” şekilde; yumuşak geçişleri içeren,( makul bir süre içinde geri ödenebilmesini ya da, kullanılacak elektrik bedelinden düşülebilmesini sağlayacak şekilde) bir çözüm yolu bulunmasını istiyor ve öneriyoruz.
           
Bu düşüncelerle, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı sayın Taner Yıldız’dan randevu isteyeceğiz. Tüketici örgütleri temsilcileri olarak görüşme talebimizi kabul etmesini; karşılıklı anlayış ve saygı içinde, bir çözüm üretilmesini istiyor ve bekliyoruz.

Ayrıca, Tüketici Örgütleri olarak:
*Kamusal nitelikte görev yapmakta olduğumuzu;
*Yasa düzenleyici ve uygulayıcıları tarafından tüketicilerin haklarını koruma   ve geliştirme hak, görev ve yetkimizin tam olarak kabul edilmesini ve eksik yasal düzenlemelerin yapılmasını gerekli ve zorunlu görüyor; bu nedenlerle   Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın,  TBMM Başkanı Sayın Cemil 
Çiçek’in, Başbakan sayın Ahmet Davutoğlu’nun, İktidar ve muhalefet Partileri sayın Başkan ve yöneticilerinin konuya duyarlılık göstermesini ve destek olmasını bekliyoruz.
            
Saygılarımızla,

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkan Yardımcısı
Halil Çamalan

Tüketici  Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı
Mehmet Bülent Deniz

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı
Haşmet Atahan

Bursa Tüketiciler Derneği Genel Başkanı
Sıtkı Yılmaz

Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı
Aydın Ağaoğlu

Tüketicinin ve Rekabetin  Korunması Derneği (TÜRDER) Yön. Kur. Üyesi
Musa Karademir

Tüketici Hakları ve Çevreyi Koruma Derneği (TÜRÇED) Genel Başkanı
Osman İlhan 

Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı
Levent Küçük

Tüketici Hakları Derneği (THD) Beşiktaş Şube Başkanı
Çağlar Doğu Aras

Tüketici Güvenliği Derneği (TGDER) Yönetim Kurulu Üyesi
Bülent Çebin

Tüketici Hakları Merkezi Derneği (TÜMER) Genel Başkan Yardımcısı
Fatih Dinler

Tüketici Mağdurları ve Çevreyi Koruma Derneği (TÜKÇED) Genel Başkanı
Ali Öztürk

1 Şubat 2015 Pazar

Dolandırıcılara Gelip Kaçak Elektrik İçin Çarpılmayın

Vatandaşın elektrik faturasında yüzde 12'ye ulaşan haksız kesintilere kaçak elektrik dolandırıcıları da dadandı. Dolandırıcılar aboneleri arayarak Yargıtay'ın kararını hatırlatıyor ve "100 lira ödeyin kaçak elektrik paranızı alalım" diyor. 

Yargıtay’ın ‘Kaçak elektriğin parası dürüst vatandaştan alınamaz’ kararının ardından ‘kaçak elektrik dolandırıcıları’ türedi. Elektrik abonelerinin cep telefonlarını arayan kişiler, “Faturanızdan kesilen kaçak elektrik parasını sizin adınıza biz alalım. 100 TL de danışmanlık ücreti verin” teklifinde bulunuyor. Kredi kartı aidatı ve kredi masraflarının geri alınmasında da aynı yöntemin kullanıldığı uyarısı yapan tüketici temsilcileri, danışmanlık adı altında vatandaşın dolandırıldığını belirtiyor.

Uzmanlar, “Kaçak elektriğin parasını sizin dışınızda kimse alamaz” çağrısı yaparak vatandaşların Tüketici Hakem Heyetleri’ne başvurmasının yeterli olduğunun altını çiziyor.

70 gün kandırmacası
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, Yargıtay’ın 17 Aralık kararından sonra 38 milyon abonenin kayıp kaçak bedelinin geri alması imkanı doğduğunu söyledi. Vatandaşların elektrik dağıtım şirketlerinin önüne kuyruğa girerek haksız yere tahsil edilen parayı almak istediğine işaret eden Deniz, “Ancak kredi kartları aidatında olduğu gibi bu konuda da dolandırıcılar ortaya çıktı. SMS, mail, TV reklamlarıyla kayıp kaçak bedelinin geri alınacağına ilişkin taahhütte bulunuyorlar. ‘Kayıp kaçak bedelinizi alıyoruz. Size göndereceğimiz kargo için 100 TL para ödeyeceksiniz. Kargodan gelen dilekçeleri doldurursanız 70 gün içinde geri alacaksınız’ diye sahte vaatte bulunuyorlar” diye konuştu. 

Dürüst vatandaş cezalandırılıyor
Vatandaş yerine şirketleri koruyan hükümetin, kayıp kaçak bedelini yasal hale getirmek üzere hazırladığı taslağa Tüketici Hakları Derneği’nden tepki geldi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bakan ve milletvekillerine mektup yazıldı. Mektupta, “Kayıp­kaçak bedeli yasal güvence altına alınarak dürüst elektrik tüketicileri ve aboneleri cezalandırılmış olacak. Dürüst elektrik aboneleri çalmadıkları, kullanmadıkları kaçak elektrik ile sorumlusu olmadıkları kayıp elektrik bedelini ödemek zorunda bırakılacak. Tüketicilerin yargı hakkı elinden alınarak hak araması engellenmiş olacak” denildi.

Dilekçe internette var
Bu işi yapan firmaları araştırdıklarını ve dolandırıcı olduklarının tespit edildiğini belirten Deniz, “2­3 boş dilekçe var. Firma tüketici adına hareket edip bu parayı alıp vatandaşa iade etmiyor. Bir kişinin başka kişi adına işlem yapması için vekaletnameyle hareket etmesi gerekir. İnternette bu dilekçeler var. Vatandaş internetten bedava bulabileceği dilekçe için 100 TL ödüyor. Yine işlemleri kendisi takip etmek zorunda kalıyor. Boşu boşuna 100 lira para ödemiş oluyor” uyarısında bulundu. Deniz, bu firmaların vatandaşı soymasını engelleme konusunda RTÜK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na görev düştüğüne dikkat çekti.

Hasan Bozkurt, 12.01.2015 Bugün http://ekonomi.bugun.com.tr/halka-bir-tuzak-daha-haberi/1434786

O Market Aranıyor!

TÜİK’in gıda sepetindeki ürünlerin fiyatlarıyla farklı kurumların gıda fiyatları arasındaki uçurum dikkat çekiyor. TZOB’un listesinde pek çok ürünün fiyatı TÜİK’inkinden yüksek. Liste karşılaştırıldığında TÜİK’te kabağın yüzde 28, ıspanağın yüzde 25, havucun yüzde 17, portakalın yüzde 27, elmanın yüzde 36 daha ucuz olduğu görülüyor.
Zaman gazetesinin haberine göre, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 432 gıda maddesinden oluşan sepetteki enflasyon oranlarını geçtiğimiz gün yayımladı. Buna göre listedeki ürünlerin enflasyon ortalaması yüzde 12,73 oldu. Ancak başka listeler ile TÜİK listesi arasındaki fark dikkat çekiyor. Listede yer alan Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) listesiyle karşılaştırıldığında TÜİK’in listesinde yer alan 35 üründen 26’sının fiyatının TÜİK’te daha ucuz olduğu görülüyor. Örneğin elmanın fiyatı TÜİK sepetinde 2,24 lira iken TZOB’un listesinde 3,52 lira olarak yer aldı. Belli ürünlerde yüzde 30’un üzerine çıkan fiyat farkı “TÜİK hangi marketten alışveriş yaptığını da yazsın, vatandaş da ürünü ucuza alsın!” yorumlarına neden oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), enflasyon rakamlarını geçtiğimiz gün açıkladı. 2014 Aralık ayında enflasyon bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,17 arttı. 12 aylık ortalama olan yüzde 8,85’in çok altında gelen bu rakamlar içinde dikkat çeken bir diğer konu ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yaşanan enflasyon oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre gıda ve alkolsüz içeceklerdeki enflasyon artışı yüzde 12,73 ile en yüksek artışın yaşandığı ikinci ana harcama grubu oldu. Ancak TÜİK’in sepetinde yer alan ürünlerin fiyatlarının benzer şekilde ürün fiyatlarını takip eden kuruluşların fiyatlarıyla örtüşmemesi kafalarda soru işaretlerine neden oldu. Örneğin geçtiğimiz günlerde 39 gıda maddesinin aralık fiyatını açıklayan TZOB’un listesindeki fiyatlar, TÜİK’in fiyatlarının çok üstünde geldi. İki liste karşılaştırıldığında TÜİK listesindeki kabağın yüzde 28, ıspanağın yüzde 25, havucun yüzde 17, portakalın yüzde 27, elmanın yüzde 36 daha pahalı olduğu görüldü. TÜİK’in listesindeki ürünlerden TZOB’a göre pahalı olanlardan bazılarıysa yeşil soğan ve kuru üzüm.

TÜİK enflasyonu yansıtmıyor
Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, sokağın fiyatlarının daha farklı olduğunu ve yaşanan enflasyonun TÜİK’in rakamlarına yansımadığını belirtti. Deniz, “İktidar birçok ekonomik parametreyi, örneğin; memura-işçiye zam, asgari ücretin belirlenmesi ve benzeri rakamları hesaplarken, TÜİK verilerini esas alıyor ve bu noktada ücretli kesim sosyal refah bakımından ileriye değil, sürekli geriye doğru gidiyor. Bu durum, gerçek-resmî enflasyon rakamlarının tüketicinin ekonomisinde büyük kayba yol açmaktadır.” eleştirisinde bulundu. TÜİK verilerine olan güvenin uzun süredir tartışıldığını belirten Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, “Bu tablo, bu tartışmanın ne denli haklı olduğunu gösteriyor. Federasyonumuzun değişik illerdeki üye derneklerinin gözlemleri, TZOB’un verileri ile teyit edilmiş bulunuyor. Örgütümüzün, ‘sokağın enflasyonu’ diye nitelendirdiği veriler, TÜİK verileri ile tamamen çelişiyor ve aradaki makas çok fazla. Yüzde 20-25 aralığında bulunan ‘sokağın enflasyonu’na ilişkin rakamları, TÜİK verilerinde ne yazık ki göremiyoruz.” dedi. TÜİK verilerinin, ekonomi yönetiminin hedef olarak ilan ettiği enflasyon rakamlarına yakın durmak bakımından hesaplanıyor olabileceği iddiasında bulunan Deniz, “Bizce bu veriler güvenli değil, çünkü yaşadığımız enflasyon, devletin resmî kurumunun açıkladığı rakamla büyük oranda çelişmektedir.” diye konuştu.

TÜİK sepetindeki ürünler gereksiz
TÜİK’in açıkladığı bu rakamlar, siyasilerin eleştirilerine hedef oldu. Siyasiler, TÜİK’in, toplumun her kesimini ilgilendiren gıdanın enflasyona yeterince etki etmemesini eleştirdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, gıda ürünlerinde enflasyonun yüksekliğine dikkat çekerek, “İşlenmemiş gıdada yıllık enflasyon yüzde 12,37 oldukça yüksek. Geçen yıl yüzde 12,9 idi. İşlenmiş gıda ve içecekteki enflasyon 2013 yılında yüzde 7,7 idi. 2014 yılında ise 14,3’e fırladı. Sorun kuraklık, don, zamansız yağış değil bunlara sığınılıyor, bunlar bahane gösteriliyor. Halkın enflasyonu yüksek. Fakir fukaranın harcaması TÜİK’in TÜFE sepetine uymuyor. Bu sepette sinema, tiyatro, otel konaklaması var. Halkın yüzde kaçı bunları yapıyor? Halkı gıda ilgilendiriyor. TÜİK gıdanın payını yüzde 24,45 olarak alıyor. Oysa gıda fakirin aylık giderinde yüzde 50 oranında yer tutuyor. Enflasyonu gerçekten ölçmek istiyorsak buna ağırlık vermek lazım.” dedi. Tanrıkulu’nun bu açıklamaları, sepetteki ürünleri de tartışmaya açtı. Sepette 432 ürün var. Viski gibi alkollü içeceklerden halıya, perdeye, gündelikçi ücretine, kontakt lense, emar ücretine, telefon kart ücretine, DVD oynatıcı fiyatına, müzik CD’sine kadar pek çok ürün yer alıyor. En dikkat çeken maddeler arasında ise boş DVD, dantel ipliği, film tabetme, at yarışı, iddaa ücretleri geliyor. Hacca gidiş ücretlerinin de yer aldığı sepette, mücevher diye bir kalem de yer alıyor.
Dünyada gıda fiyatları geriliyor
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dünya genelinde gıda fiyatlarının aralıkta düştüğünü açıkladı. Süt ürünleri ve et fiyatlarında gerilemeye işaret eden FAO, bitkisel yağ ve şeker fiyatlarının da azalan talepten olumsuz etkilendiğini, tahılda ise önemli bir değişim görülmediğini belirtti. FAO’nun dünya gıda fiyatları endeksi kasıma göre yüzde 1,7 düşüşle aralıkta 188,6 puan seviyesine geriledi. FAO’nun gıda fiyatları endeksi tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izliyor.



09.01.2015, Sözcü http://sozcu.com.tr/2015/ekonomi/o-market-araniyor-704605/