Konuşmasında arabuluculuk sisteminin tüketici uyuşmazlıklarında uygulanması girişimlerinden ve çalışmalarından vazgeçilmesi gerektiğinin üzerinde duran Tüketici Örgütleri Federasyonu Genel Başkanı Fuat Engin, “Üretim ve tüketim kooperatifçiliğini teşvik edecek önemler hızla alınmalıdır. Fiyat artışlarından kaynaklı palyatif (geçici) tedbirlerden acilen vazgeçilmelidir. Tüketicilerin üst kurullarda temsilinin önü açılmalı ve temsili uygulamaya zaman geçirmeden başlanmalıdır.”dedi.
Tüketici ve Çevre Hakları Federasyonu Genel Başkanı Osman İlhan da konuşmasında arabuluculuğa karşı olduklarını, tüketicilerin ücretsiz olarak haklarını hakem heyetlerinde aradıklarını, eğer arabuluculuk getirilirse tüketicilerin haklarının elinden alınacağını söyledi.
TARAFLAR ARASINDA EŞİTLİK YOK
Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat Şükran Eroğlu ise arabuluculuk konusunda şunları söyledi: “Arabuluculuk bir kere tüketicinin korunması hakkındaki kanunun ruhuna aykırı. Çünkü kanunun amaç maddesi diyor ki; ‘tüketici korunacak ve evrensel hakları garanti altına alınacak.’ Anayasa’nın 172. maddesi ne diyor; ‘devlet tüketiciyi koruyacak ve aydınlatacak tedbirleri alır.’ Arabuluculuk Anayasa’nın 172. maddesini ve 6502 sayılı yasayı bertaraf ediyor. Arabuluculuk kanununda tarafların eşit ve aynı haklara sahip olarak arabulucunun karşısında olması gerektiğini belirten bir madde var. Ama bir eşitlik yok. Eşit olmayan iki gurubu bir masaya koyamazsınız. Tüketici oraya avukatsız gidecek. Karşısında son derece güçlü bir avukat ordusu ile gelecek olan satıcı, ithalatçı, imalatçı... olacak. Böyle bir grupla tüketiciyi biraraya getiremezsiniz. Bu bir çözüm değil ve çok ciddi sorunlar yaşanabilir.”
Toplantıda yer alan İstanbul Barosu Tüketici Hakları ve Rekabeti Hukuku Merkezi Başkanı Şevda Şensoy ise, “Arabuluculuk ile sizinle aynı fikirdeyiz ve arkanızdayız. Böyle zorunlu bir arabuluculuk çeşidi olamaz. Tüketici hukuku zayıf tarafı korumaya çalıştığımız bir hukuk sistemidir. Bir taraf ekonomik ile sosyal olarak güçsüzdür ve hukuk sistemi esasında o tarafa pozitif ayrımcılık yapar. Tarafların müzakere kabiliyetinin olmadığı bir ortamda bir arabulucuktan bahsedemeyiz. ” dedi.
KÜRK MÜ, EKMEK Mİ?
Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal ise fiyat artışlarına işaret etti: “Tarım ülkesiyiz ama özellikle neden tarım ürünlerinde fiyat artışları oldu? Artışların nedenini aracıya, komisyoncuya ve halciye yükledik. Araştırmaya tohumdan başlamamız gerekir. Tohumu ekim ayında çıkan yönetmelikle şirketlere tescillendirirseniz ve bu tescil eden şirketlerde önümüzdeki süreçte dünyadaki dört şirkete bunu aktarırsa Türkiye’deki hiçbir ürünün fiyatı ucuzlamayacak. Çünkü bizim ne yiyeceğimize onlar karar verecek." “Dolaylı vergilerin yükü tüketicinin sırtından alınmalı. Mazotta ve birçok üründe özel tüketim vergisi (ÖTV) ödüyorsunuz.” diyen Aziz Koçal, sözlerine şu bilgileri ekledi; “Kürkte ÖTV kalktı. Tüketicinin ihtiyacı pırlanta ile kürk mü yoksa ekmek, peynir, su, elektrik ve doğalgaz mı?”
ZAMLAR GERİ ÇEKİLMELİ
Tüketciyi Koruma Derneği Genel Sekreteri Avukat Onur Cingil de şunları söyledi: “Türkiye dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyken son 15 yılda sadece 7 ürünü üretebilen bir ülke haline geldi. Her sene Zonguldak büyüklüğünde yeri ekmiyoruz. Hollanda büyüklüğünde yeri nadasa bırakıyoruz. Üretmiyoruz. Neyi ucuza alacağız? Pırlantanın vergisi yüzde sıfır iken son bir yıl içinde mazota yüzde 85, gübreye yüzde 110, tohuma yüzde 95, zirai ilaca yüzde 100, enerjiye yüzde 55 zam yapılmış. Üretim olmalı ve zamlar geri çekilmeli.”
Beslenme uzmanı Ayşe Cengiz, üretim olmadığı zaman insanların ikinci ve üçüncü kalite ürünler tüketerek sağlıklarını bozduklarına vurgu yaptı, “Bağışıklık sistemi problemleri ve kanserler artıyor. Tüketici yediği hiçbir şeye güvenmiyor. Tüketici ile üretici arasındaki bağ koparıldı. Devlet tüketiciyi merkeze koymalı ve tüketiciyi bilinçlendirmeli.” dedi.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Sorunların konuşulduğu ve çözümüne ilişkin çözüm önerilerinin dile getirildiği toplantının sonuç bildirgesinde öne çıkan konulardan bazıları ise şu şekilde;
Tüketicinin örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalı.
Tarım alanları artırılmalı.
Tohum özelleştirilmemeli.
Çiftçi desteklenmeli.
Zorunlu arabuluculuktan vazgeçilmeli.
Tüketici örgütlerinin BDDK ve TAPDK gibi kuruluşlarda temsili olmalı.
Vatandaşların ekonomik hakları gözetilmeli.
Fiyat artışlarında geçici önemlerden vazgeçilmeli.