31 Aralık 2012 Pazartesi

Promosyon Mesajları Vatandaşı Çileden Çıkarıyor. Gözler BTK'da...


Yılbaşı, kandiller, Sevgililer Günü, Anneler Günü gibi özel zamanlarda tanımadığı yerlerden kısa mesaj bombardımanına maruz kalan tüketiciler ne yapacağını şaşırıyor.
Sektör otoritelerinden bu konuya çözüm bulmasını isteyen Tüketiciler Birliği ve Tüketiciler Birliği Federasyonu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nu inisiyatif almaya davet ediyor. Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, mobil operatörlerin reklam SMS'lerini önleme hakkı bulunduğunu belirtirken, "Bunlar, konuya daha duyarlı ve daha ilgili olmalı." derken, sektör otoritesini de prolemi çözmeye davet ediyor.
Cep telefonlarına gelen reklam, promosyon ve kutlama mesajları özel günlerde katlanıyor. Yapılan şikayetlere rağmen konuya çözüm getirilememesi tepki ile karşılanırken, konuyla ilgili olarak Cihan'a açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, kısa mesaj yöntemiyle satış tekniğini kuruyemişçilerin dahi kullandığına işaret ederek, bu durumun bir tüketici olarak kendini bile çileden çıkardığını aktarıyor. Kaya, "Bu iletiler hem gün içinde hem gece hem de sabah 5.00 sularında geliyor. Hali ile bireyler 'Acaba önemli bir şey mi var' diye tedirgin oluyor, panik oluyor. Tabii bunları nereye şikâyet edeceği de muamma. Son dönemde SMS ile yapılan bu tür tacizler aşırı bir hal aldı. Bu iş kontrol altına alınmalı. Bireye ait bilgileri onun onayı olmadan paylaşanlar, kullananlar yasal işleme tabi tutulmalı. Mobil operatörlerin bu konuda daha etkin davranması sağlanmalı. Burada Ulaştırma Bakanlığı geç kaldı. BTK devreye girmeli, kurallar koymalı, müeyyideleri kararlı bir biçimde uygulamalı." ifadelerini kullanıyor.
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz de yönetmelik gereği GSM operatörlerinin şikâyete konu olan reklam SMS'lerini engellemekle görevli olduğuna dikkat çekiyor. Deniz, "Tüketiciler bu yönetmeliği bilmediğinden, kısmen mobil operatörlerinin ihmallerinden dolayı reklam bombardımanı altındayız. Bunlar engellenmeli ama GSM şirketleri gelir elde ettiği için pek oralı olmuyor. Yani duyarlı olunmadığından cep telefonlarımız reklam bombardımanı altında." diyor. Deniz de BTK'nın bu konuda daha aktif davranabileceğini belirterek, "Bu konu ile ilgili yaptırımlar yeterli değil. Kurum, 'Şikâyetleriniz ilgili firmaya yönlendirildi' diyor. Ama sonrası yok. BTK, kanundan kaynaklanan haklarını kullanmalı, gerekli yaptırımları uygulamalı. Ulaştırma Bakanlığı yeni bir kanuna odaklandı. Ama kanunu yenilemek sorunu halletmiyor." değerlendirmesinde bulunuyor.
TOPLU REKLAM SMS'LERİ ÖNLENEBİLİYOR
Telekom alanında 2009'da yenilenen yönetmeliğe göre cep telefonlarına yerli yersiz gelen reklam SMS'leri mobil operatörleri tarafından engellenebiliyor. Teknik olarak engelleme ancak toplu iletilere uygulanabiliyor. Turkcell hattı olanlar bu tür SMS'leri 2780'e aktarıp engelleyebiliyor. Ya da 757 27 80 numaradan belli konularda iletileri önleyebiliyor. O da olmadığı takdirde 444 0 532 yi arayıp sözlü olarak engelleme talebinde bulunabiliyor. Söz konusu durum için Avea hattı olanların 7672'ye 'İptal Reklam' yazması, Vodafone hattı olanların ise 444 0542'yi araması gerekiyor.
 

29 Aralık 2012 Cumartesi

Doğalgaz Faturasını Düşürmenin Yolları

Geçtiğimiz kış sezonuna göre yüzde 30 artan doğalgaz fiyatları, havaların da soğumasıyla tüketicilerin elini iyice yakmaya başladı. Geçen sene ortalama 250 lira ödeyen 4 kişilik bir ailenin faturası 325 liraya yükseldi. Faturasını düşürmek isteyenlerin bazı noktalara çok dikkat etmesi gerekiyor.

Doğalgaz fiyatlarına kış sezonunun hemen ardından Nisan ayında yüzde 18.72 zam yapılmıştı. Bu zam yaz aylarına girilmesi nedeniyle hanehalkları tarafında fazla hissedilmezken bir zam haberi de geçtiğimiz aylarda geldi.

Ekim başında yapılan yüzde 9.8'lik zamla birlikte tüketicilerin faturaları da bir sene önceye göre yüzde 30.35 artmış oldu.

YİNE ZAM GELECEK

Havaların soğumasıyla evlere yüksek faturalar gelmeye başlarken Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, dört kişilik bir ailenin ortalama ödeyeceği miktarın asgari ücretin üçte birine denk geldiğine dikkat çekti. Bunun da yaklaşık olarak 250-300 lira arasında değişen bir rakam olduğunu kaydeden Deniz, tüketicinin bu noktada fiyatları geri çekme gibi bir şansı olmadığını ve kendi önlemini alması gerektiğini belirtti.

Deniz, Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın Ocak ayında doğalgaza zam olmayacağına yönelik sözlerinin aksine Ocak'ta yüzde 10-11 oranında zam beklediklerini ifade ederek, "Türkiye'de zamlar konusunda fiyatlar açısından bu kış zor bir dönem olacak. Doğalgaz faturalarında şikâyetçi olanlar doğalgaz yerine elektrikli ısıtıcı kullanıyordu. Fakat elektriğe de yüzde 20 oranında bir zam gelecek" şeklinde konuştu.

BÖYLE GİDERSE ALAN KALMAYACAK

Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya da "zamlara faturaya yansıdığında değil, ilk yapıldığında tepki vermeliyiz" ifadesini kullandı.

Tüketicilerin faturayı düşürebilmek için israftan kaçınması, izolasyona önem vermesi, kombi ve radyatör bakımlarını da zamanında yaptırması gerektiğine işaret eden Kaya, "Ayaklarımızı yorganımıza göre uzatmak zorunda olduğumuzdan, kuvvetli giyinmeyi de önemsemeliyiz. Ama bunlar bireysel ve günü kurtaracak çözümler. Daha kalıcı çözümler için, yetkililere, bu şekilde giderse doğalgaz satacak tüketiciyi bulamayacaklarını da ifade etmek gerekiyor" diye konuştu.

DOĞALGAZ FATURASI NASIL DÜŞÜRÜLÜR?

Uzmanların doğalgaz tasarrufuyla ilgili önerileri şöyle:  

- Çatınızı uygun bir yalıtım malzemesi ile yalıtın. 
- Duvarlarınıza mantolama yaptırın. 
- Pencerelerinizde çift cam ya da çift pencere kullanın. Pencerelerin ve dışa açılan kapıların kenarlarını uygun bir plastik sünger malzeme ya da kağıt bantlarla kapatın.
- Isı verimliliği yüksek radyatör seçin. 
- Radyatörlerinizin önüne ve üstüne eşya, mobilya, mermer koymayın, üstlerini kapatmayın. Perdelerin de radyatörlerin önünü ve üstünü kapatmamasına dikkat edin.
- Periyodik olarak radyatör temizliği ve kombi bakımını yaptırın. 
- Sadece evde olunan vakitlerde kombiyi yakmak ya da sıcaklık ayarını yapmak için kombiyi açıp kapatma yanlışlığına düşmeyin. Kış başladığında, kombinizi çalıştırma ihtiyacı hissettiğiniz tarihten itibaren mevsim sonuna kadar düşük sıcaklıkta sürekli açık kalması öneriliyor. - Normalde oturma odaları için 22 santigrat derece, yatak odaları için 20 santigrat derece sıcaklık öneriliyor. Ancak oda sıcaklığının 1 santigrat derece düşürülmesi halinde toplam yakıt tüketimi yüzde 7 düşüyor.

Kübra Adıgüzel-Hürriyet, 27.12.2012

 http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=22236332

Doğalgaza Zam Yolda...

Devlet teşvikli bireysel emeklilik sisteminde son durum...
Doğalgaza 8 ayda yüzde 33 zam geldi. Yeni zam ne zaman?
Doğalgaza yüzde kaç zam gelecek?
Tüketici-Banka savaşında neler oluyor?
 
Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı
Mehmet Bülent Deniz yanıtlıyor.
27 Aralık 2012 CNNTürk, Güne Merhaba
 

26 Aralık 2012 Çarşamba

"Ülkeyi Kredi Kartına Teslim Ettiler"

Merkez Bankası'ndan dün yapılan açıklamada kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarında değişikliğe gidilmediği belirtildi. Uygulamayı eleştiren TBF Genel Başkanı M.Bülent Deniz, ''Merkez Bankası politika faizinde indirime gittiği halde kredi kartı faizlerine indirim yapılmıyor. Çünkü kart faizlerinin bankalara geliri daha fazla. Bu ülkeyi kredi kartına teslim etmektedir'' dedi.
Kart Faizine İndirim Gelmedi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, söz konusu oranlar azami oranlar olup, bankalarca kredi kartı işlemlerinde 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren bu oranların üzerinde bir faiz oranı uygulanması mümkün bulunmadığı vurgulanarak şöyle denildi: "Bankalar bu oranları geçmemek üzere faiz oranlarını serbestçe belirleyebilecektir. 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren gelecek üç aylık dönem için geçerli olacak azami faiz oranları bu tarihten önce yine Bankamız tarafından kamuoyuna duyurulacaktır." MB'nın faiz oranlarında değişikliğe gitmemesi sonucu, 1 Ocak - 31 Mart 2013 tarihleri arasında kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı; Türk Lirası için yüzde 2.34, dolar için yüzde 1.70 ve avro için yüzde 1.64 uygulanacak. Aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk Lirası için yüzde 2.84, dolar için yüzde 2.20 ve avro için ise yüzde 2.14 olarak uygulanmaya devam edecek.

'Kart kullanımı daha fazla'
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Merkez Bankası'nın (MB) üç ayda bir açıkladığı kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarını düşürmemesin kabul edilemez olduğunu söyledi. MB'nın bankalara uyguladığı faiz oranlarını geçen hafta çeyrek puan düşürdüğünü hatırlatan Deniz, ''Bunun sonucunda bankalar birçok faiz oranında değişikliğe gittiler. Ancak bunun kredi kartı faizlerine yansımadığını görüyoruz. Çünkü kredi kartının kullanımı daha kolay ve sürümü daha fazla. Türkiye'de 55 milyon kart kullanıcısı var. MB'ı bu kart faizlerini düşürürse bankaların geliri azalır. Dolayısıyla kredi kartı faizlerini yüksek tutmak bankalar açısından daha cazip. Diğer kredi faizlerini düşürüp de kredi kartı faizlerini aynı bırakmak, ülkeyi kredi kartına teslim etmektedir'' şeklinde konuştu.
 
Recep Erçin, Aydınlık-25.12.2012

24 Aralık 2012 Pazartesi

Mahkeme'den, Yüzbinlerce Tüketiciye İyi Haber

Otomotiv şirketlerinin her yıl yüz binlerce tüketiciden aldıkları 200 milyon TL’yi bulan haksız kazanca mahkeme ‘dur’ dedi. Motorlu araç satışında ‘Trafik tescil ücreti’ adı altında tüketiciden alınan 500 TL dolayındaki ücretin ‘haksız’ olduğunu hükmeden tüketici mahkemesi fazladan alınan paranın iadesi yönünde karar verdi. Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, benzer durum yaşayan kişilerin bir yıllık süre içinde dava açabileceklerini söyledi.
Habertürk TV'nin haberine göre, hemen hemen tüm otomotiv markalarının yıllardır araç satın alanlardan aldığı ancak birçok kişinin peşine düşmediği konuyu tüketicilerden biri Ankara Tüketici Hakem Heyeti’ne taşıdı. Ankara 6. Tüketici Mahkemesi de davalı otomotiv şirketinin davacıdan 206.85 lirayı fazla tahsil ettiğine hükmederek tüketiciye iadesine karar verdi.
Ankara 6. Tüketici Mahkemesi’nin kararı, normal bir hizmet karşılığı olmayan masrafın iadesi anlamına geliyor. Karar emsal teşkil edecek türden. Tüketiciler, eğer büyükşehirde ise ilçe hakem heyetlerine başvurabilirler. Oradan da ilçe hakem heyetlerinden bir karar aldıktan sonra fazladan ödenen parayı icraya koyabilecekler.

200 MİLYON TL
Türkiye’de her yıl ortalama 800-900 bin dolayında araç satılıyor. Her motorlu araç satışında tüketiciden 450 ile 750 TL arasında ‘Trafik tescil ücreti’ adı altında para talep ediliyor. Otomotiv bayileri bu paranın 162 TL’sini vergi olarak devlete, 80 TL’sini ise müşavirlik hizmetleri için komisyoncuya ödüyor. Geriye kalan 200-500 TL arasındaki para ise direkt şirketlerin kendi kasasına giriyordu. Bu yolla elde edilen haksız kazancını büyüklüğü 200 milyon TL olarak hesaplanıyor.

'DAVA AÇMA SÜRESİ BİR YILLIK'
Tüketici Mahkemesi'nin verdiği kararın kesin olduğuna vurgu yapan Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz konuya ilişkin hurriyet.com.tr'ye şunları ifade etti:
"Tüketici ruhsat masraflarına çok dikkat etmeli. Masraf diye alınan paranın çok az bir kısmı resmi makamlara gidiyor. Geri kalanı acentanın, bayinin kasasına giriyor. Siz sıfır bir araç aldığınızda, size trafiğe girmeye hazır bir araç verilmeli. Böyle bir araç için ekstra para talebi, mantığı da hukuku da, ahlaka da aykırıdır. Bu şuna benziyor. Kasaba gidiyorsunuz. Etin fiyatı 5 lira ama, kasap 7 lira talep ediyor. 'Gerekçe olarak ise şunu sunuyor: işte hayvanı bulucam, nakliye ödeyeceğim daha sonra kesim işlemi yapacağım bunların hepsi masraf.' Sıfır araç satışında fazladan alınan para aynen buna benziyor."
Bülent Deniz, mahkemenin aldığı kararın emsal teşkil edebileceğine işaret ederek, benzer durum yaşayan kişilerin bir yıllık süre içinde dava açabileceklerini söyledi.
 
Dinçer Gökçe-Hürriyet, 21.12.2012

20 Aralık 2012 Perşembe

Fast-Food'a Karşı 4 Önlem


Sağlık Bakanlığı, obeziteye yol açan fast food yiyeceklere savaş açtı. Norveç, İsveç, Finlandiya'dan sonra İsviçre'nin de fast food yiyeceklere reklam yasağı getirmeyi tartışması Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Obeziteyle mücadele için fastfood'a karşı 4 önemli önlem hazırlandı. İlk olarak Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Kanunu'nda yer bulan fast-food reklam yasağının uygulanması başlatılacak. Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği kırmızı işaretli sağlıksız ürünler RTÜK'e bildirilecek. Bu ürünlerin reklamları çocuk programlarında yayınlanamayacak. RTÜK yetkilileri, söz konusu yasak için her türlü yasal altyapının mevcut olduğunu ancak ilgili kuruluşlardan hangi ürünlere yasak uygulanacağına ilişkin düzenleme beklediklerini söyledi.
SEKTÖR DE SICAK BAKIYOR
Hükümetin, obeziteyle mücadele kapsamında okul kantinlerinde fast-food ve gazlı içecek yasağının ardından Sağlık Bakanlığı, çocukların tükettiği abur-cubur ürünlerin ebatlarını ve gramajlarını küçültecek. Gıda ve Tarım Bakanlığı ile ortak yürütülen çalışmalarda, gazlı ve şekerli içeceklerin şeker oranlarının düşürülmesi planlanıyor. Sektör temsilcileri de bu düşünceye sıcak bakıyor. Obeziteye yol açan gıdaların gramajlarının düşürülmesi ve küçük paketlerde satılması da sektör temsilcilerinin kabul ettiği bir başka karar.
PAKETE UYARI KONACAK
İki bakanlığın çalışmasına göre, piyasadaki ürünlerin sağlıklı-sağlıksız ayrımının yapılabilmesi için paketler üzerine uyarılar asacak. Bakanlığın orta vadeli planında yer alan gıdalarda renk uygulaması, piyasalarda satılan tüm ürünlere uygulanacak. Sağlık için risk grubunda bulunan, aşırı tüketimlerinde obeziteye ve hastalıklara neden olan gıdalar kırmızı şerit, orta riskli grupta bulunanlar sarı, sağlıklı gıdalar da yeşil şeritle satılacak. Kırmızı şeritli ürünlerin altında ürünün sağlığa zararına ilişkin uyarılar büyük puntolarla ve anlaşılır şekilde yazılacak. Hükümet, Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri doğrultusunda sektörle ilgili caydırıcı ve teşvik edici önlemler de alacak. Sağlıklı beslenmeyi teşvik için gıda vergileri ve yardımlar ile düşük maliyetli müdahaleler gündeme gelecek.
YÜZDE 20 ETKİLER
Sağlık Bakanlığı'nın fast food kararına bilim adamlarından destek...
Prof. Dr. Ziya Mocan (İç Hastalıkları Uzmanı): Fast-food reklamlarının kısıtlanması veya yasaklanması obeziteyi yüzde 20 oranında etkiler. Çünkü günümüzde reklamlar çok önemli. Bir de bu yönde tıpkı sigarada olduğu gibi fast-food'un da zararlarını anlatan kamu spotları yapılabilir. Bunlar da obezite oranlarının azalmasında faydalı olacaktır.
REKLAM ETKİLİYOR
Prof. Dr. Hilal Mocan (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): Reklamlara kısıtlama getirilmesi çok yararlı olur çünkü çocuk görsel olarak görüntüyü beynine ve aklına kaydediyor. Çocuk bunlardan etkilenir. Cazip görüntülerle reklamlardan yeni çıkan abur cubur ve fast-food çeşitlerinden haberdar olur, ailesinden bunları ister. Okullarda da öğretmenlerin çocukları bilgilendirmesi lazım ve okul çevresindeki satışlar denetlenmeli.
DOĞRU BİR KARAR, DESTEKLERİZ
Bülent Deniz (Türkiye Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı): Fast food ile ilgili tıbbi sonuçlar bilindiği gibi hiç iç açıcı değil. Fast food'un sigara gibi algılandığını göstermesi bakımından önemli bir adım. Sağlığa zararlı bir ürünün hiçbir şekilde radyo ve televizyon reklamlarına konu olmaması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda fast food satılmaması uygulamasını çok doğru buluyoruz. Türkiye'de de böyle bir kampanya başlatılırsa Tüketiciler Birliği Federasyonu olarak destek veririz.
EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR
Prof. Dr. Peyami Cinaz (Çocuk Endokrinolojisi ve Obezite Derneği Başkanı): Türkiye'de de bu tip reklamların yasaklanması taraftarıyız. Çünkü fast food sağlıklı bir beslenme tipi değil ve bunun reklamları da tamamen yanlış yönlendirmedir. Bu tip reklamlardan en çok çocuklar etkileniyor ve beslenme düzenleri daha o yaşlarda bu tip besinlerle bozuluyor. Bir oturuşta bütün gün almaları gereken kalori miktarını alıyorlar. Bu anlamda reklamlara yasak gelmesi faydalı olabilir.
ÖZENDİRİCİLİK AZALIR
Uzm. Dr. Ayça Kaya (İç Hastalıkları Uzmanı): Reklamların kısıtlanması obeziteyi yüzde 25-30 oranında olumlu etkiler. Özendiricilik azalır. Göz görmezse gönül de istemez durumu söz konusu. Çocuk görmeyince onu bilmez de. Oğlum iki yaşında daha okuma yazma bilmezken markete gittiğimiz zaman reklamlarda gördüğü abur cuburlara koşuyordu. Okuma yazma bilmelerine bile gerek yok, reklamlarda gördüklerini zaten hemen tanıyorlar. Bunların olmaması için reklamların kısıtlanması veya yasaklanması lazım.
Safure Cantürk-Sabah, 19.12.2012

15 Aralık 2012 Cumartesi

Bankacılar 'Komisyon' Vatandaş 'Tekele Son! Dedi

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, bankaların iki gelirinin olduğunu vurgulayarak, bunlardan birinin faiz diğerinin ise ücret ve komisyonlardan oluştuğunu söyledi. Aydın bu kapsamda bankaların yaptıkları hizmetin karşılığı olarak vatandaşlardan komisyon ücreti ve kredi kartı aidatı alması gerektiğini söyledi. Hüseyin Aydın ile TTB Genel Sekreteri Ekrem Keskin, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri ile bankacılık sektörü ve son günlerde sektördeki gelişmeleri paylaştı. Keskin sohbet öncesi uluslar arası gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü konulu bir sunum yaptı.
 
ÖNEMLİ BİR GELİR KAYNAĞI
 Kredi kartı ücretleri ile komisyonlara ilişkin bir soru üzerine, bankaların kârının iki kalemden elde ettiğini bunun da faiz ile ücret ve komisyon gelirleri olduğunu vurgulayan Aydın, 'Ücret ve komisyonlarla ilgili kamuoyuna yeterince açıklama yaptık. Ücret ve komisyon geliri elde ediyoruz, elde etmeye de devam edeceğiz' dedi. Yaptıkları yatırımlar ve verdikleri hizmetten ücret almalarının en doğal hakları olduğunu belirten Aydın, 'Müşterinin hangi hizmeti, hangi fiyattan ve kimden aldığını bilmek koşuluyla bunun önü açık olmalıdır' dedi.
 
BANKALAR RAHATSIZMIŞ!
Ücret ve komisyon konusunun sürekli tartışılmasını bankalar olarak rahatsız edici bulduklarını ifade eden Aydın, kâr artışı ile özkaynak kârlılığın farklı olduğunu vurguladı. Aydın, 'Şunun altını çizmek istiyoruz, kâr artışı yüzde 15. Kâr başka bir şey, özkaynak kârlılığı başka bir şey. Bizim öz kaynak kârlılığımızın seyrinin izlenmesi lazım. Özkaynak kârlılığı nereden nereye geliyor, ona bakmak lazım. Hangi sermaye ile hangi özkaynakla oraya gelmişiz, böyle sorgulanması lazım. Biz hak etmediğimiz bir şeyin hiç kimse tarafından alınmamasını istiyoruz. Ama hak edilmiş bir ücretin ve bir şey alınacaksa onun da bir bedeli varsa o bedelin ödenerek alınmasından yanayız' dedi.
 
Vatandaşa Bilgi Vermeliler
Tüketiciler Birliği Genel Sekreteri Mehmet İmrek, kendilerinin TBMM Dilekçe Komisyonu'na 5 Aralık'ta başvurduğunu hatırlatarak, devamında yaptıkları toplantılarda kart ve komisyon gibi vatandaşı mağdur eden uygulamaların engellenmesi için kulis yaptıklarını söyledi. Vatandaşın bankada kredi çekmesi durumunda sigorta, ek kart, mevduat hesabı gibi değişik adlar altında bilgisi dışında uygulamalarla karşı karşıya kaldığını belirten İmrek şunları vurguladı: "Bankalar hiçbir şekilde komisyon alamaz demiyoruz. Bunun karşılıklı iradeye dayanması gerekiyor. Vatandaşın banka tarafından bilgilendirilmesi önem arzediyor. Tüketici ile pazarlık yapılarak ve yasada olmayan uygulamalara müsade edilmeden işlemlerin gerçekleştirilmesi şart. Bakan Hayati Yazıcı'nın daha önce dile getirdiği bankalarla ilgili uyarıların da fiiliyat kazanmasını beklemekteyiz."
 
Asli İşlem Dışında Kazanıyorlar
Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, bankaların asıl işlemleri dışında yapmış oldukları işlerden önemli kazanç elde ettiklerini söyleyerek aidat, komisyon, dosya masrafı ve diğer vergi kaleminde tüketiciye belli bir pay yansıttıklarını hatırlattı. "Vitrinde yüzde 1 olarak gösterilen faizlerin banka içine girdikten sonra yüzde 2'lere çıktığını" söyleyen Deniz şöyle devam etti: Bankalar varlık nedenlerini komisyon ve kart aidat ücretlerine bağlamış durumda. Tekel konumunda hareket eden bankalara bakanlık da daha önce açıkladığı gibi belli kalemlerde düzenleme yapma hakkını devreye sokmadıkça bu sorun devam edecek görünüyor."
Cahit Saraçoğlu- Yeni Şafak, 14.12.2012

12 Aralık 2012 Çarşamba

'OYUN'Bank!

Konut kredisi faizlerindeki düşüşten faydalanıp borcunu yapılandırmak için bankalara koşanlar şoke oluyor! Yargıtay'ın kararlarına rağmen, bazı bankalar ek ücret istiyor.
Hemen her işlemden ücret talep eden bankalar, bu kez de tüketicileri konut kredisi oyununa getirmeye çalışıyor. Öyle ki; bazı bankalar, konut kredisi faizlerinin düşmesiyle, yüksek faizli krediyi daha ucuz krediyle değiştirmek isteyen müşterilerden ek ücret talep ediyor.

'YASAL DEĞİL'
Konut kredisi faizlerindeki düşüş üzerine, özellikle uzun vadeli konut kredisi alanlar, kredilerini yeniden yapılandırma telaşına düştü. Bunun için bankalara koşan tüketicilere bazı bankalar olumsuz yanıt verdi. Yapılandırmaya yanaşmayan bankalara ısrarcı davranan tüketiciler, bu kez de kendilerinden istenen masrafla şoke oluyor. Daha kârlı çıkacağını düşünen tüketiciler, 'yapılandırma cezası' ve 'yapılandırma masrafı' adı altında istenen yüksek meblağlar karşısında şaşkına dönüyor. Bir Yargıtay üyesinin, alınan daha önceki kararlara örnek göstererek, 'Yeniden yapılandırılacak kredilere dosya, sigorta, ekspertiz masrafı adı altında ikinci kez yeniden ücret yansıtamazsınız' uyarısı yapmasına rağmen, bazı bankalar oyunlarını sürdürmekte ısrarcı davranıyor.
 
Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Bülent Deniz, kredisini yeniden yapılandırmak isteyenlere bankaların ek masraf ya da ceza uygulayamayacağını söyledi. Deniz, şunları kaydetti: "Yeniden faiz yapılandırması istendiğinde banka komisyon talep ediyorsa, vatandaşın buna itiraz etmesi gerekir. Önce bankaya bireysel itiraz yapılmalı, anlaşma sağlanamazsa yargıya başvurulmalı." MAHKEMEYE BAŞVURUN
Bülent Deniz, bankanın istediği masraf ya da haksız ücret bin 160 liraya kadar ise vatandaşın 'hakem heyetine' başvurabileceğini, daha yüksek bir meblağ olduğunda 'tüketici mahkemeleri'ne gidilmesi gerektiğini söyledi.

Burçin Göktan, Takvim 12.12.2012 http://www.takvim.com.tr/Ekonomi/2012/12/12/oyunbank

8 Aralık 2012 Cumartesi

Alışverişsiz Bir Gün Geçirebilir Misiniz?


Yıllar önce “Alışveriş yapmadan bir gün geçirebileceğinizi hiç düşündünüz mü?” diye soran Ted Dave ile başlayan ‘Buy Nothing Day’ (Satın Almama Günü)  hareketi yaklaşık 55 ülkede kutlanıyor. Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz’in öncülüğünde 2002 yılından beri Türkiye’de bu etkinliğe katılan ülkeler arasında. Deniz, “ Asıl amaç tüketim çılgınlığına dikkat çekerek bilinçli tüketimi yerleştirmek” dedi.
Kanadalı grafik sanatçısı olan Ted Dave bir reklam şirketinde çalıyordu. İşinde başarılı olmasına rağmen kendisini rahatsız eden bir şeyler vardı. Çünkü günlük yaşantıdaki her olaya reklamcı gözüyle baktığı için, kendisi de dâhil bütün insanların başkaları tarafından yönlendirildiğini görüyordu. İnsanlar kendi istekleriyle değil de reklamlar doğrultusunda bir şeyler satın alıyorlar. Üstelik satın alma işleminin ihtiyaçtan çok bağımlılık haline geldiğini düşünüyordu.
1992 yılında radikal bir karar alan Ted Dave, insanları biraz olsun kendine getirebilmek ve tüketim çılgınlığından kurtarabilmek için bir kampanya başlattı. Ted Dave, bu kampanya ile insanları bir gün boyunca alışveriş yapmamaya çağırıyordu. Kampanya için seçtiği ve ‘No Shop Day’ (Alışverişsiz Gün) adını verdiği gün ise, bir yıl boyunca en fazla alışverişin yapıldığı Şükran Gününün ertesi günü yani Kasım ayının son Cuma günü idi.
Yıllarca bir reklamcı olarak çalışan Ted Dave, hazırladığı afişler ve posterlerle insanları tüketmemeye, alışveriş yapmamaya davet ediyordu. Ted Dave’nin öncülüğünü yaptığı bu hareket ilk yılında Kanada halkı tarafından büyük ilgi gördü. Daha sonra ‘Buy Nothing Day’ adını alarak ABD, İngiltere, İsveç, Norveç, Japonya gibi ülkelerin arasında bulunduğu yaklaşık 55 ülkede kutlanmaya başladı. ABD’de kasım ayının son günü, Avrupa da ise kasım ayının son cumartesi ‘Satın Almama Günü’ olarak belirlendi.
2002 yılında Türkiye’de bu etkinliğe katıldı
Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı M. Bülent Deniz, 15 yıldır tüketici haklarıyla ilgilediğini, birçok tüketici hareketine öncülük ettiğini belirterek 2002 yılında ‘ Buy Nothing Day’ organizasyonunun Türkiye’de de etkinlik göstermesine öncülük ettiğini dile getirdi. Deniz, dünyanın bir tarafında obezite varken diğer bir tarafında ise açlığın olduğunu. Bunun nedeninin üretim kaynaklarının yeterli üretim yapmamasından kaynaklanmadığını aksine dağıtımın adil olmadığından kaynaklandığını belirtti. ‘Satın Almama Gününün’ insanların tüketim çılgınlığına dikkat çekmek açısından önemli olduğunu anlatan Deniz şöyle konuştu: “İstanbul’da günlük çöpe atılan ekmek miktarı İzmir’in günlük ekmek ihtiyacını karşılıyor.” dedi. Bu ve buna benzer birçok örneğin olduğunu dile getiren Deniz, insanların doğru tüketmediğinin daha da önemlisi çok fazla tükettiğinin altını çizdi. Deniz “İnsanların sade yaşam çerçevesinde günlük ihtiyaçlarını karşılayarak yaşaması mümkünken gerek medya ve reklamlar gerekse sosyal çevre nedeniyle çok fazla tüketiyor” diye konuştu.
Türkiye’de tüketim toplumu haline geldi
Türkiye nüfusunun 75 milyon olduğunu buna karşılık 110 milyon cep telefonu kullanıcısı bulunduğunu vurgulayan Deniz, tüketicilerin, ortalama olarak altı ayda bir cep telefonlarını değiştirdiklerini ekledi. Deniz, tüketicilerin, aldıkları arabanın taksitleri biter bitmez arabanın modelini değiştirmeyi düşündüklerini, birkaç günlük bayram tatilinde bir yerlere gidebilmek için 12 ay bankalara borçlandıklarını vurguladı. Deniz, “İnsanlar tükettikçe borçlanıyor borçlandıkça oradan oraya aktarma yaparak günü kurtarmaya çalışıyor bütün bunlardan bunalıp alışveriş yaparak kendini iyi hissetmeye çalışıyor” diye konuştu.
Deniz,”Haydi gelin kasım ayının son cumartesi günü hiçbir şey satın almayarak tüketiciler olarak gücümüzü ortaya koyalım. 24 saat boyunca alışveriş yapmayalım” dedi.
Nejla Sakınmaz, Gazete Gazi
 

5 Aralık 2012 Çarşamba

"Tüketicinin Kara Kışı Başladı..."

BOTAŞ'ın, kamu santrallerine verdiği doğalgaza yüzde 37 zam yapmasının ardından, gözler elektrik fiyatlarına çevrildi...
 
Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; enerji fiyatlarındaki olası gelişmeleri, İMC TV. Ekonomik Panorama, Tempo TV. Ana Haber ve TV8 Ana Haber bültenlerinde değerlendirdi.
 
2012 Nisan ayından bu yana elektrik fiyatlarına yüzde 21, doğalgaz fiyatlarına yüzde 30 zam yapıldığını hatırlatan Deniz, şu uyarılarda bulundu:
 
"Tüketicinin yaşamını sürdürmesi için zorunlu olan aydınlanma, ısınma ve ulaşım fiyatlar başdöndürücü bir hızla artıyor. Bu yılın Nisan ayında 100,00 TL. elektrik faturası ödeyen tüketici artık 121,00 TL. ödüyor. Yine 100,00 TL. doğalgaz faturası ödeyen tüketicinin cebinden 130,00 TL. çıkmaktadır.
 
BOTAŞ'ın elektrik üreten kamu santrallerine verdiği doğalgaz fiyatına yaptığı yüzde 37 zam ve EPDK. nın geçtiğimiz günlerde elektrik dağıtım firmalarının kâr marjlarını arttıran kararının ardından önümüzdeki günlerde elektrik fiyatlarına yüksek oranda zam yapılacağı belli olmuştur.
 
Tüketiciye ulaşan her türlü mal ve hizmetin zorunlu maliyet unsuru olan elektirk fiyatına yapılacak zam, herşeye zam demektir. Gıdadan, giyeceğe her türlü mal ve hizmetin fiyatı artacaktır. Kamusal ve tekel niteliğindeki elektrik, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarındaki artışlar, tüketici için kara kışın başladığının habercisidir. Tüketiciyi zor bir kış beklemektedir.
 
Siyasi iktidar doğalgaz, elektirk ve akaryakıt üzerinden hazine kasasını denkleştirme politikasını bir kenara bırakmalı, bu ürünlerin tüketiciye ulaşırken aldığı yüksek orandaki vergilerde indirime gitmelidir."

15 Kasım 2012 Perşembe

"Helal Olsun..."

İşadamı Ali Ağaoğlu'na Fatih Ormanı'na yönelik bakanlığın iptal kararı sonrası bir şok da Tüketiciler Birliği'nden geldi. Uzmanlar reklamla yanıltıldığını düşünen tüketicilerin, paralarının iadesini isteyebileceğini belirtti.
 
Ağaoğlu Holding'in kullanım haklarını elinde bulundurduğu Fatih Ormanı'na ilişkin ruhsatın iptal edilmesinin ardından, 'Maslak 1453' adıyla yaptığı proje kapsamında 2 binin üzerinde daire satıldığı açıklaması, gözleri Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü'ne çevirdi. Tüketici Dernekleri, Ali Ağaoğlu'nun Fatih Ormanı'nı Maslak 1453'ün parçası gibi gösterdiğini belirterek tüketicinin yanıltıldığını, tüketicilerin dairelerini iade hakları doğduğunu açıkladı. Tüketiciler Birliği Onur Kurulu Başkanı Aydın Ağaoğlu, Tüketici Kanunu'nun 16. maddesinde, 'tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, reklam ve ilanlar yapılamaz' şeklinde hüküm mevcut olduğunu hatırlattı. Aydın Ağaoğlu, yanıltıcı reklamlar nedeniyle Sanayi Bakanlığı ve Reklam Kurulu'nun re'sen harekete geçmesi gerektiğini belirterek 'Tüketici Kanunu'nun 25. maddesinde öngörüldüğü şekilde şirkete ceza uygulamalıdır. Aksi taktirde bu tür yanıltıcı reklamlarla tüketicilerin istismarı sürüp gidecektir. Uygulanacak ceza konusunda kamuoyu da bilgilendirilerek benzer şekilde yanıltıcı reklam ve ilanlarla tüketiciyi yanıltmaya teşebbüs edeceklerin önü de kesilmelidir' dedi.
 
BAKANLIK HAKKINI GERİ ALDI
'Tüketici Kanunu'nun 4. maddesine göre, ilan ve reklamlarında tüketicinin beklentisini karşılamayan mal, ayıplı maldır. Bu reklamı yasaklama ve idari ceza (para cezası) uygulama yetkisi vardır. Bunun dışında reklamlara bakarak yanıltılmak suretiyle projeye para yatırmış olan tüketiciler, bu kanıya sahip olmuşlarsa firmaya ihtarname gönderebilirler' diyen Tüketiciler Birliği Onur Kurulu Başkanı, Maslak 1453 projesinden konut satın almış olanların, ödedikleri paranın iadesini ve sözleşmelerinin feshini isteyebileceğini vurguladı. Aydın Ağaoğlu, 'Kanuna göre şirket, haklı sebebe dayanan talepleri yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde tüketiciler, mahkemeye başvurarak ödedikleri parayı faizi ile birlikte talep edebilirler' diye konuştu.
 
Ağaoğlu hatasını kabul etti
İşadamı Ali Ağaoğlu, düzenlediği basın toplantısında, Maslak 1453 projesine ilişkin hazırladıkları reklam hakkında 'Biraz kibirli oldu' itirafında bulundu. Orman Bakanlığı'nın Fatih Ormanı ile ilgili ruhsat iptalini de değerlendiren Ağaoğlu, usûl hatası yaptıklarını kabul etti. Ağaoğlu, 'İki sene sonra devredebilir ama bakanlığın iznine tabi. Biz maalesef burada usûl hatası yaptık. Bakanlığın bu yetkisi var. Biz buna saygı duyarız. Noterden ihtarname geldi. 10 gün içinde teslim etmemiz gerekiyor' diye konuştu.
 
Ormanın içinde zannettik
Tüketici Hakları Uzmanı Avukat Bülent Deniz, Ali Ağaoğlu'nun daha önce yayınladığı reklamları gören müşterilerin orman içinde yapılan bir inşattan daire alacağı fikrine kapıldığını belirterek şunları kaydetti: 'Reklama bakıldığında vatandaşlar ağaçlar arasından bir daire alacakları fikrine kapılıyor. Bu yanıltıcı bir reklamdır. Ben bile 'Helal olsun Fatih Ormanları'nın içinde' demekten kendimi alamadım.'
 

14 Kasım 2012 Çarşamba

Yeni Tüketici Kanunu Yılan Hikayesine Döndü

Tüketicilerin korunmasına ilişkin hazırlanan yeni kanun tasarısı bir türlü çıkarılamıyor. CHP'li Öğüt yeni hazırlanan tasarının da diğeri gibi kadük olacağını ifade ederken, TBF Başkanı Deniz sürenin uzamasını sermaye çevrelerinin lobi faaliyetlerine bağladı
 
Tüketicinin korunması hakkındaki kanun ile ilgili tartışmalar bitmiyor. CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün konuyla ilgili önergesine yanıt veren Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, yeni bir kanun taslağı hazırlandığını ve taslağın 2012 yılı sonuna kadar Başbakanlığa sunulacağını söyledi. Tüketici dernekleri başta olmak üzere milyonlarca vatandaşın merakla beklediği Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile ilgili önerge veren CHP'li Öğüt, daha önceki taslağın 24 Nisan 2009'da Başbakanlığa gönderildiğini ancak kanunun Eylül 2010 itibariyle kadük olduğunu hatırlattı.
Kanunun aradan geçen zaman içinde neden çıkarılamadığını soran CHP'li Öğüt'e, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı imzasıyla gelen yanıtta, bir önceki yasa tasarısının kadük olduğu kabul edilerek,  "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı taslağına ilişkin yasalaşma süreci tamamlanamamıştır" dendi. Yazıcı cevabında, mevcut yasada değişiklik yapılması yerine, yasanın tamamen kaldırılarak yeni bir yasa hazırlanması sürecine girildiğini ifade etti. Yazıcı, son şekli verilen kanun taslağının  2012 yılı sonuna kadar Başbakanlığa sunulacağını söyledi.
'İkinci kez kadük olacak'
Bakanlığın verdiği cevabı değerlendiren CHP'li Öğüt, ortaya çıkan durumun kanundaki değişikliklerin gerçekleşmesi konusunda kuşkular yarattığını ve tasarı taslağının Başbakanlığa net olarak sevk tarihi verilmediği için 2. kez kadük olma durumunun söz konusu olabileceğini ifade etti. Bakan Yazıcı'nın Mart ve Nisan 2012 tarihlerinde yapıldığı belirtilen toplantılara tüketici örgütlerinin çağrılmadığını da söyleyen CHP'li Öğüt, yine tüketici örgütlerinin sigorta uyuşmazlıkları gibi olmazsa olmaz önerilerinden bir çoğunun hazırlanan taslakta bulunmaması ve tasarının ülke gerçekleri ile tüketici ihtiyaç ve taleplerini yeterince karşılamadığı konusunda ciddi kaygılar yaşandığını da belirtti.
'Şirket lobileri faaliyette'
Yeni tüketiciler kanunu ile ilgili Aydınlık'a konuşan Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz de, yasanın geçmesinin Başbakan Erdoğan'ın onay vermesine bağlı olduğunu belirtti. Yasanın gecikmesini başta bankalar, GSM şirketleri, TOBB, iş verenler sendikası gibi sermaye çevrelerinin lobi faaliyetlerine bağlayan Deniz, şunları kaydetti: ''Tüketici kanunu hayatın her alanını etkiliyor. Mesela ürün iadesinin bir ay değil de 50 güne çıkarılması gibi basit bir değişikliğin bile yaratacağı etki çok önemli. Daha bunun gibi sayamayacağımız birçok konu var. Bakan daha önce yasanın Temmuz'da hazır olacağını söylemişti. Kasım ayı geldi hala bir şey yok. Bu sene içerisinde yasanın çıkacağını düşünmüyorum. Zaten yasanın geçmesi için Başbakan'ın onay vermesi gerekiyor. Malum herşey ona bağlı artık. Önümüzdeki yıl yasa çıkabilir diye düşünüyorum.''
 
Recep Erçin- Aydınlık, 13 Kasım 2012

25 Ekim 2012 Perşembe

"Tüketici, Migros'u Hizaya Getirmeli..."

Başörtülü Nurdan Delibaş’ın çalışmasını engelleyerek depoya kapatan Migros’a boykot çağrısı geldi.
Başörtülü Nurdan Delibaş’ın çalışmasını engelleyerek depoya kapatan Migros’a boykot çağrısı geldi. Migros ve benzeri kuruluşların, başörtülüleri çalıştırmayıp İslami usullere göre kurban satışı ve kesimi yapabilecek kadar ikiyüzlü olduğunu vurgulayan Tüketiciler Birliği Federasyon Başkanı Bülent Deniz, “Tüketici kendi değerlerine saygı duymayan firmalarla ilgili olarak, tüketimden gelen gücünü kullanmalı ve boykot etmelidir” dedi.
Migros’un başörtülü Nurdan Delibaş’ı mağazasında çalıştırmayarak depoya kapatmasına tepkiler çığ gibi büyürken, Türkiye Tüketiciler Birliği Federasyonu’ndan boykot çağrısı geldi. Türkiye Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, tüketicilerin insanların inançlarına ve değerlerine saygı duymayan Migros ve Carrefour gibi firmaları boykot etmeleri gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin geldiği hukuk ve demokratik düzey noktasında firmaların başörtülü diye bir ayrım yapmaması gerektiğinin altını çizen Bülent Deniz, “Migros ve benzeri firmalar ne yazık ki satış yapabilmek için ateist, başörtülü, başörtüsüz ayrımı yapmıyor. Hatta onların en büyük müşterileri inancına saygı duymadığı başörtülü kesim. Fakat çalıştırmaya ve istihdama gelince veya şirket içerisinde yükselmeye gelince başörtülüler ikinci sınıf muamele görüyor. Tüketici, kendi değerlerine saygı duymayan firmalarla ilgili olarak tüketimden gelen gücünü kullanıp onları hizaya getirmelidir” dedi.
 
ALIN TERİNİZİ MİGROS’A KAPTIRMAYIN
Geçmişte bunun gibi birçok örnekle karşılaştığını vurgulayan Deniz, boykot ve tepkilerin gücünü şöyle anlattı: “Anadolu Grubu geçmişte Efes Pilsen markası için bardak altlığı yapmıştı. Orada ‘BirAllah’ diye bir slogan yazmıştı. Biz buna çok sert tepki göstererek Anadolu Grubu’na özür diletmiştik.”
Dini kimlik veya sembolleri ikinci sınıf muameleye tabi tutan firmaları eleştiren Deniz, “Bu tür firmalar, tüketicinin gücüyle karşı karşıya kaldığında çok kez geri adım atmaktadırlar. O marketlerden alışveriş yapmayacağını ilan etmek dahi onları hizaya getirir. Tüketici akıllı ve bilinçli olmalıdır. Helal mesaiyle kazandığı alın terinin karşılığı olarak aldığı parayı, kendisini ikinci sınıf olarak gören Migros’a kaptırmamalıdır” açıklamasında bulundu.
Deniz, başörtülüleri çalıştırmayan Migros ve Carrefour gibi marketlerin İslami usullere göre kurban satışı ve kesimi yapmasını da ikiyüzlülük olarak değerlendirdi.
Şuayip Albay-Yeni Akit, 25.10.2012

20 Ekim 2012 Cumartesi

Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı Deniz: "Konut Krizi Kapıda"

Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, maket üzerinden yapılan konut satışlarının yakın bir gelecekte Türkiye'yi 1980'li yıllarda yaşanan banker krizi gibi bir durumla baş başa bırakacağını savundu.

Antalya, Gümüşhane, İstanbul, Erzurum, Kütahya ve Aksaray'da faaliyetlerini sürdüren 9 tüketici derneği, Tüketiciler Birliği Federasyonu altında bir araya geldi. Federasyonun kuruluşu Antalya'da düzenlenen törenle açıklandı.

TBF Genel Başkan Mehmet Bülent Deniz, düzenlediği basın toplantısında, proje üzerinden yapılan satışlarda ev sahibi olmak isteyenlerin evin tutarı kadar senet imzaladığına değinerek, "Eğer o senet ya da çek üçüncü kişilere ciro edilirse ve karşılığı firma tarafından yatırılmazsa ev sahibi olma hayali kuranlar o senedin tamamını ödemek zorunda kalır" dedi.

Deniz, proje üzerinden satışlarda firmanın kendisine sıfır faizli, ücretsiz bir finansman yarattığına dikkati çekti. Mehmet Bülent Deniz, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın konut sektörünü düzenleyici tedbirler alması gerektiğini belirterek, "Konut krizi kapıda" iddiasında bulundu.

KREDİ KARTI GİRDABI
TBF Genel Başkanı Deniz, bugün Türkiye'de 17 milyon tüketicinin cebinde 50 milyon civarında kredi kartı bulunduğunu söyledi. Kredi kartları için 'Cepte taşınan saatli bomba' benzetmesinde bulunan Deniz, "Bankacılık sektörünün kredi kartı aidatı, yıllık üyelik ücreti gibi akıl almaz uygulamalarıyla her yıl yaklaşık 2 milyar 500 milyon TL tüketicinin cebinden alınmakta. Öte yandan asgari ödeme tuzağıyla tüketiciler faiz girdabına yakalanmaktadır" diye konuştu.

Geçerli sözleşme faizi ve asgari ödeme tutarı üzerinden hesap yapıldığında kredi kartından 1000 TL harcayan ve başka hiçbir harcama yapmayan bir tüketicinin asgari tutarı ödeyerek borcunu kapatması için gerekli sürenin tam 54 ay olduğunu belirten Deniz, bu yılın Ocak-Ağustos aylarını kapsayan 8 aylık dönemde kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının, geçen yılın tamamında borcunu ödeyemeyen tüketicilerin toplamını aştığını söyledi.

http://www.bugun.com.tr/son-dakika/tuketiciler-birligi-federasyonu-baskani-deniz-konut-krizi-kapida-haberi-89820

18 Ekim 2012 Perşembe

“Türkiye’nin Gücü Harekete Geçiyor, Tüketici Haklarında Yeni Bir Dönem Başlıyor..."



Türkiye’nin çeşitli kentlerinde bulunan dokuz tüketici örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF)’nun kuruluşunu açıklayan Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; “ülkemizin en güçlü tüketici örgütlenmesi ile Türkiye’nin gerçek gücü harekete geçiyor” dedi.

Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:

Ülkemizde seksenli yıllarda başlayan tüketici hareketi, 1995 yılında Tüketici Yasasının yürürlüğe girmesi ile hız kazanmış, zaman içinde kurulan tüketici örgütlerinin özverili çalışmaları ile toplumda tüketici haklarına ilişkin duyarlılık oluşmaya başlamıştır.

2001 Krizi Dönüm Noktası Oldu
Özellikle 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yaşanan toplumsal buhran, kamu otoritesinin ekonomik krizden çıkabilmek adına kamusal hizmetlere birbiri ardına yaptığı insafsız zamlar, tüketici örgütlenmesindeki sürece olumlu katkı yapmıştır.

O dönemde, otoyol ve köprü geçişlerine yapılan zamlara karşı tüketici örgütlerinin açtığı davaların kazanılması ve zamların iptal edilmesi ile birlikte tüketici algısında büyük dönüşüm yaşanmış ve sadece “ayıplı, kusurlu, hatalı mal ve hizmetler”de tüketici hakkının var olduğuna ilişkin toplumsal kabul değişmiştir.

Yurttaş ve tüketici kimliği taşıyan bireyin, tüketici örgütlenmeleri eliyle siyasi iktidarların kararlarının da sorgulanabileceğine ilişkin olanağın farkına varması, “hak arayan toplum” olma sürecinde önemli bir kazanım olmuştur.

IMF/Derviş Programının Amacı: Tüketim Toplumu Oluşturmak…
Ancak küresel finans çevrelerinin IMF ve dönemin siyasi iktidar ve aktörleri eliyle ülkemize dayattığı ekonomik programın uygulanması sonucunda, toplum hızlı bir şekilde “tüketim toplumu”na dönüştürülmüştür.

Kuşkusuz bu süreç ile bankacılık sektörünün sermaye yapısının yabancılaştırılması ve ülkemiz insanının uygulanan her çeşit kampanya ve reklâmlar ile bankalara ve tüketime bağımlı insan modeli haline gelmesi amaçlanmış ve yazık ki, amaca ulaşılmıştır.

Onyedi Milyon Cepte, Elli Milyon Kredi Kartı
Şu anda onyedi milyon tüketicinin cebinde elli milyon civarında kredi kartı bulunmaktadır. Cepte taşınan bu saatli bomba ile bir yandan bankacılık sektörünün “kredi kart aidatı, yıllık üyelik ücreti …” gibi akıl almaz uygulamaları ile her yıl yaklaşık olarak iki milyar beşyüz milyon lira tüketicinin cebinden alınmakta, öte yandan “asgari ödeme” tuzağı ile tüketim insanı haline dönüşmüş olan tüketiciler, faiz girdabına yakalanmaktadır.

İnsafsız Matematik
Şu anda geçerli olan sözleşme faizi ve asgari ödeme tutarları üzerinden hesap yapıldığında;
Kredi kartından bin lira harcayan ve başkaca hiçbir harcama yapmayan tüketicinin, asgari tutarı ödeyerek borcunu kapatması için gerekli olan süre, elli dört aydır.

Ülkeyi Kredi Kartına Teslim Etmek
Kredi kartında uygulanan insafsız sözleşme ve gecikme faiz oranları, kredi kartlarından her yıl haksız olarak alınan kredi kart aidatları ve benzeri uygulamalar nedeniyle kredi kartını ödeyemeyen tüketicilerin sayısı her geçen gün hızla artmaktadır.

2012 yılının ilk sekiz ayında kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı, bir önceki yılın tamamında borcunu ödeyemeyen tüketicilerin toplamını aşmış bulunmaktadır.

Örgütümüz tarafından yapılan gözlem ve analizlere göre, Merkez Bankası kara listesine henüz girmemiş ve ancak sadece asgari tutarı ödeyerek günü kurtaran tüketici sayısı dokuz milyon civarındadır.

Ülkemiz hızla bankalara bağımlı hale getirilerek, kredi kartına teslim olma yolunda ilerlemekte, bu yolla hissizleştirilen yurttaşların; zamlara, adaletsiz uygulamalara tepki vermeleri dolaylı olarak sağlanmış olmaktadır.

Kasım Ayında Kapımızı İcra Memurları Çalacak
Yine örgütümüz tarafından yapılan değerlendirmelere göre; Kasım ayından itibaren bankalar tarafından yoğun şekilde icra takipleri başlatılacak ve yüzbinlerce evin kapısı icra memurları tarafından çalınacaktır.

Bu durumun toplumsal gerginliğe yol açacağı ve ekonomik sistem dışına itilen tüketicilerin, reel sektörü de olumsuz yönde etkileyeceği kuşkusuzdur.

Çözüm, Borç Yapılandırmasında
Önceki yıllarda, TBMM. eli ile üç kez gerçekleştirilen kredi kartı borç yapılandırılması operasyonu, yapılandırma şemsiyesinin olması gerektiği gibi geniş tutulmamış olması nedeniyle beklenen yararı sağlamamıştır.

Yapılandırmalar, o anda borcunu hiç ödemeyerek temerrüde düşen tüketicileri kapsamına almış, asgari ödeme tuzağına yakalanarak, günü kurtarmaya çalışan ve bu nedenle henüz kara listelere girmeyen tüketicilerin yapılandırmadan yararlanmaları mümkün olmamıştır.

Bu nedenle yeni yasama yılında TBMM. gündeminde bulunan yeni tüketici yasası görüşmelerinde; ayak sesleri iyice yaklaşan bu toplumsal sıkıntının giderilmesi için yasal düzenleme yapılması düşünülmeli, kredi kart borç stokunun adil, kuşatıcı ve beklenen yararı sağlayacak şekilde eritilmesi için yapılandırma seçeneği ciddiyetle ele alınmalıdır.

Tüketicinin Adı Var, Kendi Yok
Devlet aygıtı içinde yer alan Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK), Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu (TAPDK), Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu (BTİK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve benzeri onlarca üst kurulun çalışmaları, doğrudan doğruya tüketicileri etkilemesine, kurullarda tüketici temsilcilerinin bulunması ve kurulların temel misyonlarının tüketici haklarının korunması olarak tanımlanmış olmasına rağmen, üst kurullarda tüketici temsil edilmemektedir.

Bu nedenle üst kurullarda, Vergi Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi oluşumlarda; yürürlükteki mevzuata uygun olarak, tüketicilerin örgütleri eliyle gerçekten temsili ve sürece müdahil olabilmesi sağlanmalıdır.

Tüketici Güvenliği, Sağlığı Tehdit Altında
Son dönemin temel gündemi yaşanan gıda terörüdür.
Bir yandan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile somutlaşan tüketici sağlığını tehdit eden üretim uygulamaları, diğer yandan güvenli gıdaya erişimde toplumsal adaletin sağlanamamış olması nedeniyle tüketici zor zamanlar yaşamaktadır.

Yoksulluk ve açlık sınırına ilişkin rakamların, bir önceki aya göre tüketici aleyhine seyretmesi, örgütümüz tarafından temel sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Tüketici Örgütlenmesi Zayıflamakta, Zayıflatılmaktadır
Tüketicinin korunması ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerin teşvik edilmesi, Anayasanın 172. maddesi ile siyasi iktidarlara verilen bir görevdir.

Ancak geçmiş dönemde umut vaad eden tüketici örgütlenmesi sürecinin, yukarıda sadece bir bölümü sıralanan temel sorun ve gelişmeler nedeniyle zayıflamış, siyasi iktidarların bu konuda anayasanın emrini uygulamadıkları gözlenmektedir.

Sonuçta; tüketicinin, yaşam kalitesine yapılan müdahalelere tepki vermemeyi tercih etmesi gibi arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Neden TBF?
Bu temel saptama ve değerlendirmelerde bulunan ve ülkenin çeşitli kentlerinde çalışmalarını yürüten:

Anadolu Telif ve Tüketici Hakları Derneği (Antalya)
Gümüşhane Tüketici ve Çevre Haklarını Koruma Derneği (Gümüşhane)
Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi Derneği (Antalya)
Tüketici Başvuru Merkezi Derneği (Antalya)
Tüketici Güvenliği Derneği (İstanbul)
Tüketici Hak Arama Derneği (Erzurum)
Tüketici Hakları ve Gıda Güvenliği Derneği (Antalya/Serik)
Tüketici Hareketi Derneği (Kütahya)
Tüketici ve Çevre Hareketi Derneği (Aksaray)
bir araya gelerek, Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) ismi ile çatı örgüt oluşturmuş bulunmaktadırlar.

Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) ile Türkiye’nin gücü harekete geçmekte, tüketici haklarında yeni bir dönem başlamaktadır.

Tüketici haklarında, yaşam kalitesi mücadelesinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Genel Başkan Mehmet Bülent Deniz
Genel Başkan Vekili İbrahim Güllü
Genel Başkan Yardımcısı Murat Köse
Genel Başkan Yardımcısı Aydın Türkmenoğlu
Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Nazlı
Genel Sekreter Semih Tömen
Genel Koordinatör Sevim Murat
gibi uzun yıllardır tüketici hareketine katkı sağlamış, sivil toplum örgütlerinde çalışma yapmış, kamuoyunun yakından bildiği, tanıdığı tüketici hareketi önderlerinin yönetimde yer aldığı ve merkezi Antalya’da bulunan Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF), her bireyin insanca ve insana yakışır kalitede yaşam sürmesi için çalışmalarını gerçekleştirecektir.

İslâm coğrafyası, Türkî Cumhuriyetler ve Avrupa Birliği’ni de görüş alanında tutan ve sadece ulusal ölçekte değil uluslararası alanda da çalışma yaparak, küresel düzene tüketici adına ve yararına müdahil olmayı hedefleyen, ülkemizin en büyük tüketici örgütlenmesi Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF)’nun ülkemiz, insanımız ve insanlık için hayırlı olmasını diliyoruz.

mehmetbülentdeniz
Genel Başkan