20 Mart 2010 Cumartesi

Kral'ın Günü


Kapıyı tıklatan görevli; “it’s time to go Mr. President (Sayın Başkan, gitme zamanımız geldi)” diye uyardığında, Başkan saatine baktı. “Evet, vakit gelmiş” diye düşündü.
Önündeki kağıt tomarını güzelce katlayıp ayağa kalktı ve Oval Ofis’in kapısında bekleyen görevliye “gidelim” dedi.

Güneşin yüzünü az gösterdiği bir Perşembe sabahıydı.
Beyaz Saray’dan ayrılan Başkanlık konvoyu süratle Temsilciler Meclisi’ne doğru yol alıyordu.
Limuzinin içindeki Başkan, birazdan yapacağı konuşma ile ekonominin varolan düzeninde yeni bir açılımın olup olamayacağını hesaplıyordu.

Alkışlar arasına kürsüye gelen ABD. Başkanı John F. Kennedy; “tüketiciler en büyük topluluktur. Ekonomiyi ve ekonomiyi yönetenlerin kararlarını etkileyecek güce sahiptirler” diyerek başladığı tarihi konuşmasını bitirdiğinde, salonda bulunan Temsilciler Meclisi üyeleri önemli bir olaya tanıklık ettiklerini hissediyorlardı.

15 Mart 1962 yılında, o Perşembe sabahı ABD. Başkanı John F. Kennedy’nin Temsilciler Meclisi’nde yaptığı bu tarihi konuşma ile ilk kez insanların tüketici olarak hakları bulunduğu ve korunması gerektiği en yüksek ağızdan ifade ediliyordu.

Kennedy tüketicilerin;
-sağlığı veya yaşamı için tehlikeli malların pazarlanması ve satışından korunmasına ilişkin güvenlik hakkı,
-yanıltıcı reklâm, etiket ve bilgilendirmeye karşı korunmasını sağlayacak doğru bilgilenme hakkı,
-rekabet ortamında oluşacak fiyatlar ile tercihte bulunmak hakkı,
-çıkarlarının korunması ve güvence altına alınmasını sağlayacak hükümet politikalarının gerçekleştirilmesi ve çıkarlarının korunmasına saygı duyulması hakkı
bulunduğunu ve bu hakların yerine getirilmesi için her türlü yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini, tüketicilerin ekonomiye yön veren en önemli aktör olduğunu söylediği bu konuşması ile ulusal ölçekte tekelden arındırılmış serbest rekabetçi piyasa ortamının sağlanacağını ve hakları güvenceye alınmış tüketici kavramının tanındığını net olar ifade ediyor, dünya uluslarının da bu sürece katılmaları çağrısını yapıyordu.

İşte, ABD. Başkanı John F. Kennedy’nin tarihi konuşmasının gerçekleştiği 15 Mart gününün Dünya Tüketiciler Günü olarak anılmasının altındaki öykü bu..

Şaşırtan Tarih Yolculuğu
Dünya tüketici haklarının tarihi 15 Mart 1962’ye kadar geri gitse de, biz biraz daha iddialı bir tarih yolculuğu yapalım sizlerle. 1502 yılına, hatta daha geriye Asr-ı Saadet Devri’ne kadar gidelim.

Hazreti Ömer, halife olarak Müslümanların başında.
Bir gün bir kadın huzuruna gelir ve pazarlarda satılan gıdaların çürük olduğundan, pahalı olduğundan dert yanar ve Halifesi’nden bu işe çözüm bulmasını ister.
Hazreti Ömer, o adaletin, hakkın simgesi yüce insan, huzurundaki kadına;
“seni ve dileyen diğer hanımları pazar yeri denetçisi, muhtesibe ilan ediyorum. Gidin pazarları denetleyin. Fahiş fiyatla mal satanı, çürük mal satanı bulun, bildirin” buyururlar.
İşte günümüzdeki “zabıta”ya denk gelen ilk oluşum Hazreti Ömer’in bir grup hanımı muhtesibe olarak tayin etmesi ile gerçekleşiyor.
Muhtesibe’den, ihtisap müessesine, oradan zabıtaya…

Tüketici haklarına ilişkin ilk uygulamanın, yüzyıllar öncesinde, Asr-ı Saadet Devri’nde olması, bir çoğumuzu muhtemelen şaşırttı.

Peki ya, dünyanın ilk tüketici yasası Osmanlı döneminde çıkarılmıştır bilgisine ne diyorsunuz?
Gerçek bu.
1502 yılında Bursa Kanunnamesi adı ile çıkarılan yasa ile tüketicilerin satın alacakları mallara ilişkin kalite, standart belirlemesinin yapıldığı görülüyor.
Örneğin; bir ayakkabının hangi özellikleri taşıması gerekliliği uzun uzadıya yazılmış bu yasada.

Ya Osmanlı’daki Ahi teşkilatı…
Müşterisini aldatanın mesleğini yapmasına engel olunduğu, üretilen her ürünün hakkının verilerek, kaliteli üretilmesinin sağlanması adına yıllarca çırak, kalfa olarak çalışmanın zorunlu olduğu bir ahlâk kurumu.
Ahiliğin kuşattığı bir piyasa ortamında, tüketici haklarının güvence altında olmadığını kim söyleyebilir ki?

Siz Kral mısınız Gerçekten?
Kimi zaman ekonominin doğası gereği, kimi zaman da ahlâki yapılanma gereği, tüketici her zaman kral olmuş aslında.
O zaman veya bu zaman, tüketicinin ne zaman önemsenmeye başladığının, krallığının ilk kez ne zaman ilân edildiğinin günümüz gerçekliğinde, tarihimizle gururlanmamız dışında bir önemi yok.
Şimdi, “bugün” önemli.
Gelişen ekonomik düzende, Kennedy’nin dediği gibi ekonomiye yön verecek kadar güçlü müyüz, tüketici olarak?
Bu güce erişecek denli örgütlü müyüz?
Gücümüzü hissettirecek, hak arama girişimlerinde ısrarlı mıyız, hakkımızı arıyor muyuz?
Kısacası krallığımızın farkında mıyız?
(Makale, Bizim Market Dergisi'nin 2010/Mart sayısında yayınlanmıştır.)

1 yorum:

öner ılgaz dedi ki...

Bülent Kardeşim,

Müthiş bir çalışma ve anlatım.Çok daha geniş kitlelere iletmek gerekir.
Güçlümüyüz ? evet,Örgütlümüyüz ? hayır olunca birşeylerin büyük eksikliğini hissediyorsun.
Toplumun TEPKİSİZ KALMASI uğruna çok büyükler çok büyük paralar ve projeler yaparak hayata geçirdiler.
Benim nufus kağıdım da(eski tarifi bu)kömür ve ekmek vesikası damgaları var.Yani ekmek ve kömür karneyle yani sırayla ve belli miktarlarda satılırdı.
Bir yandan tüketim pompalanırken,öbür taraftan ağzını ithal yiyeceklerle doldurup konuşmana mani oldular.Çok geniş bir tüketici bölümü hakikaten maddi açıdan tükendi.Evine ekmek götürmekten,geçim derdi ile uğraşmaktan başka birşeye bakacak hali kalmadı.İstenilen de buydu ülkemiz vatandaşları için.
1981 ve 2010 arası yüzyıllar değil sadece 29 yıl ve geldiğimiz nokta bu.
Ben ümitsiz değilim,sende değilsin mücadeleye devam,gençler de bir kıpırdanma var,birşeyler olacaktır.
Hastaneden geldim,yatmadan önce yazını okudum ve içimden gelenleri yazdım.Dotlukla kal.
öner ılgaz