Akaryakıt fiyatları hızla tırmanıyor. Ancak bu artış sadece dünyadaki dalgalanmadan kaynaklanmıyor. Ana dağıtım şirketlerinin fahiş kâr oranları yüksek fiyatın önemli sebepleri arasında. EPDK ise farklı illerde bile aynı fiyat uygulamasının normal olduğu görüşünde.
Tahminleri altüst ederek 135 dolara kadar tırmanan petrol fiyatı araç sahiplerinin cüzdanındaki yangını büyütüyor. Yıl başında 3,14 YTL'den satılan 95 oktan benzinin litresi 3,5 YTL'ye dayandı. Söz konusu artış sadece petroldeki tırmanıştan kaynaklanmıyor. Ana dağıtım şirketlerinin tatlı kârlarını katlamaları ve yüksek oranlı vergiler de pompadan damlayan zamların ana sebepleri arasında gösteriliyor.
Tüketici dernekleri söz birliği etmişçesine farklı illerde bile aynı fiyata benzin, LPG ve motorin satan şirketlere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile Rekabet Kurulu'nun daha etkin bir denetim getirmesi gerektiği görüşünde. Tüketici hakları uzmanı avukat Bülent Deniz ise akaryakıttaki tablonun rekabet ihlali anlamına geldiğini dile getirerek, "Her iki kamu otoritesinin olaya el koyması lazım." dedi.
Zaman, 28 Nisan'da, 'Fiyat serbestliği benzine ucuzluk yerine zam getirdi' başlığıyla duyurduğu haberde, sektörde fiyatın serbest bırakıldığı 2005'te bayi kârlarının neredeyse ikiye katlandığına dikkat çekmişti.
Petrol Sanayi Derneği ise bir litre akaryakıtın yüzde 60'nın vergi, yüzde 22'sinin rafineri payı olduğunu, fiyat belirlenmesinde geriye yüzde 18'lik bir kısmın kaldığını ifade ediyor. Petrol Piyasası Kanunu, akaryakıt fiyatlarını serbest bırakmakla beraber Enerji Üst Kurulu'nu rekabetin ihlal edildiği veya bu tür şüphelerin oluştuğu durumlarda tavan fiyat belirlemeye yetkili kılıyor. Kurul, rekabetçi fiyat konusunda herhangi bir olumsuzluk tespiti durumunda, tavan veya taban fiyata müdahale edebiliyor. Ancak EPDK, Zaman'a şimdiye kadar bu yetkisini kullanmadığını açıklarken dalgalanmanın dünya petrol fiyatındaki hızlı artıştan kaynaklandığını savundu.
Akaryakıt fiyatlarındaki 'dar alanda rekabet paslaşması' tüketicilerin tepkisini çekiyor. Tüketici Hakları Uzmanı Avukat Bülent Deniz, akaryakıt fiyatlarının serbestçe belirlendiği bir ortamda istasyonlarda aynı veya benzer fiyatlardan satış yapılmasının tüketicilere haksızlık olduğunu vurguladı. Enerji Kurulu'ndan fiyatları incelemeye almasını isteyen Deniz, "Serbest piyasa deniyor, ama fiyat rekabeti yok. Şirketler Enerji Kurulu'na tavan veya bayiler için tavsiye fiyatları bildiriyor. Küçük farklar hariç aynı fiyatlar. Burada tüketicilerin mağduriyeti söz konusu. EPDK'nın yanı sıra Rekabet Kurulu da olayı incelemeye almalı ve gerekeni yapmalıdır." çağrısında bulundu.
Kanunun 10. maddesi şöyle: "...Ancak, petrol piyasasında faaliyetleri veya rekabeti engelleme, bozma veya kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran veya doğurabilecek nitelikte anlaşma veya eylemlerin piyasa düzenini bozucu etkiler oluşturması halinde, gerekli işlemlerin başlatılmasıyla birlikte, her seferinde iki ayı aşmamak üzere, faaliyetlerin her aşamasında, bölgesel veya ulusal düzeyde uygulanmak için taban ve/veya tavan fiyat tespitine ve gerekli tedbirlerin alınmasına kurum yetkilidir. Belirli bölgelere ve belirli amaçlara yönelik olarak fiyatlara müdahale edilmeksizin kullanıcıların desteklenmesinin usul ve esasları ile miktarı bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir."
Akaryakıt ana dağıtım şirketlerinin EPDK'ya bildirdikleri fiyatlarda, örneğin 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi söz birliği edilmişçesine 3,49 YTL olarak sıralanıyor. Motorinde de durum aynı, listedeki litre fiyatı peş peşe 3,19 şeklinde diziliyor. Söz konusu fiyatlar bütün istasyonlarda aynen ya da çok küçük farklılıklarla pompaya yansıtılıyor. Bu duruma tepki gösteren tüketiciler, Üst Kurul'un neden 'rekabet' incelemesi başlatmadığını açıklamasını istiyor. Benzin zamlarında gözlerin çevrildiği Enerji Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, "Ocak 2005 itibarıyla akaryakıt fiyatları serbest bırakıldı ve sorumluluk EPDK'ya verildi. Sadece Kurul, rekabeti engelleyici veya kriz durumlarında taban veya tavan fiyata sınırlama getirebilir. Bunun dışında akaryakıt fiyatları oluşumunda ne Enerji Bakanlığı'nın ne de hükümetin hiçbir yetkisi yok. Sadece Bakanlar Kurulu sektörel teşvik yapmaya yetkili." bilgisini verdi. Petrol konusunda hassas bir süreç yaşandığına dikkat çeken aynı kaynak, bu zor dönemde Enerji Üst Kurulu'nun gelişmeleri yakından izlemesi, bütün kesimlerin de üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.
Türkiye, petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 90'ını yurtdışından temin ediyor. Dolayısıyla fiyat dalgalanmalarından anında etkileniyor ve enerjiye ödediği miktar katlanıyor. Maliye Bakanlığı'nın hesaplamalarına göre ham petroldeki 1 dolarlık artışın ek maliyeti 530 milyon doları buluyor. Fiyatların 150-200 dolara çıkması, yıllık maliyeti 40-50 milyar dolar rakamlarına çıkaracak. Uluslararası piyasalarda yükselen petrol fiyatlarını değerlendiren uzmanlara göre, artışın ana sebebi ABD'nin takındığı tavır. Aynı zamanda hem en büyük tüketici hem de önemli üreticiler arasındaki bu ülkede ham petrol en pahalı olarak 70 dolara üretiliyor. Dolayısıyla şirketlerin aşırı kâr isteğiyle spekülatörlerin tatlı kazanç hırsı birleşince fiyatlardaki tırmanış durmuyor.
'Rekabet payımız yüzde 18'Akaryakıt sektöründe rekabetin var olduğunu savunan ana dağıtım şirketlerinin temsilci kuruluşlarından Petrol Sanayi Derneği (PETDER), yüksek vergi yüzünden rakamların küçük miktarda kaldığını ifade ediyor. Derneğin Genel Sekreteri Dr. Erol Metin, sektörde çok ciddi rekabetin yaşanmasının mümkün olmadığını belirterek, şunları söyledi: "Bir litre akaryakıt fiyatında yüzde 60 vergi var. Rafineri payı da yüzde 22. Dolayısıyla fiyat belirlenirken yüzde 82'si bizim kontrolümüz dışında. Sektör oyuncularına rekabet alanı olarak geri kalan yüzde 18'lik kısım kalıyor. Buna da dağıtım, depolama, nakliye, bayi kârı dahil. Bu kadar dar bir alanda ne kadar rekabet yapılabilir? Buna rağmen, istasyonlarda farklı fiyatları görmek mümkün. Şirketler, EPDK'ya tavan fiyatlarını bildiriyor. Rekabet az da olsa bunun altında yaşanıyor. Ama, yüzde 18'lik bir dilimde ciddi bir rekabet yapmak çok zor."
EPDK: Henüz fiyatlara müdahale etmedikFiyatlarda üst ve alt sınır belirleme yetkisi verilen EPDK, şimdiye kadar bu yetkisini kullanmadığını açıkladı. Zaman'ın konuyla ilgili sorusuna yazılı cevap veren kurum, "Dünya petrol fiyatlarının hızlı artışına paralel olarak ülkemizde akaryakıt fiyatları artış eğiliminde olup, bayi, dağıtıcı, rafineri ve dünya piyasalarındaki fiyatlar da kurumumuz tarafından izlenmektedir. Kanunun ilgili maddesi piyasa düzenini bozucu olağanüstü durumlarla ilgili olup, bu aşamada ve bugüne kadar kanunun 10. maddesi kapsamında herhangi bir işlem yapılmamıştır." ifadelerini kullandı.
Petrol fiyatlarındaki artış oto satışlarını vuracakPetrol fiyatlarındaki tırmanış araç sahipleri kadar, üreticilerini de endişelendiriyor. Ford Otosan Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan İlkbahar, "Bu vergilerle, bu benzin fiyatlarıyla -ki, dünyanın en pahalısıdır-, Türkiye'deki pazarın daha fazla büyümesi mümkün değil." dedi. Son 3-4 ay zarfında ekonomide çok şeylerin değiştiğini, yakıt fiyatlarının 130 doları geçtiğini aktaran İlkbahar, aynı zaman zarfında çelik fiyatlarının da ton başına 550 Euro'dan 700 Euro'ya çıktığına işaret etti. Türk Ekonomi Bankası'nın (TEB) şubat ayında Bursa'da düzenlediği 'Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi Konferansı'nın çözümünden oluşan rapor sektör temsilcilerine dağıtıldı. Törenin açılışında konuşan İlkbahar, Amerikalı bir danışmanlık şirketinin Türkiye şubesini kuran Harward mezunu bir gencin, "Sene sonunda petrol fiyatlarını 200 dolara göre hesabınızı yapın." dediğini ifade ederken de "Tabii ki çelik fiyatları da onu takip edecek muhakkak. Bu nihai ürüne intikal ettiğinde, ben inanıyorum ki Avrupa pazarında otomotiv bir resesyona girmek zorunda olacak ve yahut da girmemesi için maliyetleri indirmek zorunda kalacağız. Türkiye'de yakıt fiyatları da benzer şekilde artınca 5 lirayı rahatça bulacak. Litresi 5 liraya gelindiğinde insanlar otomobil kullanmakta zorlanacaklar." değerlendirmesinde bulundu. Ardından olumsuzluklara karşın sektörün geleceğine olan inancını koruduğunu da dile getirdi.
TEB Genel Müdürü Varol Ciliv de dünyayı etkisine alan ABD'de merkezli krizin hafif hafif sonuna gelindiğini belirtirken, ancak bu durumun reel sektör ve üretim üzerindeki olumsuz etkilerinin süreceğini kaydetti. ABD ekonomisindeki yavaşlamanın süreceğini, dolaylı olarak bunun Çin ve Hindistan ile genel olarak dünya ekonomilerini de etkilemeyi sürdüreceğini anlatan Ciliv, "Gururla söyleyebilirim ki; dünyanın en sağlam sektörlerinden biri Türkiye'deki bankacılık sektörüdür. Çünkü bankacılık sektörü, yaşanan krizlerin ardından çok ciddi bir yeniden yapılanma yaşadı." diye konuştu.Haberin Kaynağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder