30 Ağustos 2012 Perşembe

"Bu Tuzağa Sakın Düşmeyin"


-Tanınmayan numalardan gelen yurt dışı aramalara dikkat
-Dünyanın farklı yerlerinde kurulan sahte çağrı merkezlerinden
vatandaşların telefonlarına gelen çağrılar, kabul edilmesi veya geri aranılması durumunda yüksek faturalara neden olabiliyor
-Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz: -''Gelen çağrılara ya da mesajlara cevap verilmemelidir. Bu numaralarla iletişim kurduğunuzda size pahalıya mal olabilir''
 
Dünyanın farklı yerlerinde kurulan sahte çağrı merkezlerinden vatandaşların telefonlarına gelen çağrılar, kabul edilmesi veya geri aranılması durumunda yüksek faturalara neden olabiliyor.
 
Telefon üzerinden yapılan birçok dolandırıcılık yönteminin deşifre olmasının ardından arayışlara giren dolandırıcılar, yeni yöntemler geliştiriyor.
 
Yurt dışındaki bazı çağrı merkezlerinden rastgele numaraları arayan ya da cevapsız çağrı bırakan dolandırıcılar, aramayı kabul eden ya da geri dönüş yapan vatandaşlardan haksız kazanç elde etmeye devam ediyor.
 
AA muhabirine açıklama yapan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yurt dışındaki bazı çağrı merkezlerinden yapılan aramaların dolandırıcılık maksatlı yapıldığı konusunda vatandaşları uyardı.
 
Deniz, genelde bu çağrı merkezlerinden vatandaşlara SMS ve çağrı geldiğine dikkati çekerek, ''Gelen çağrılara ya da mesajlara cevap verilmemelidir. Bu numaralarla iletişim kurduğunuzda size pahalıya mal olabilir. Bu nedenle tanımadığınız yurt dışından gelen ve özellikle cinsel ve siyasi mesajları dikkate almayın'' diye konuştu.
 
Son zamanlarda kötü niyetli olarak yurt dışında kurulan çağrı merkezlerinin olduğunu dile getiren Deniz, buradan gelen çağrıları kabul eden ya da geri dönüş yapan vatandaşların yüksek faturalarla karşılaşabildiğini anlattı.
Tüketicinin istemediği telefon aramalarını engellemesinin bir yolunun olmadığını vurgulayan Deniz, şöyle devam etti: ''SMS'ler engellenebiliyor telefonlara kıyasla. Ama aramaların önüne tümüyle geçilemiyor. Çünkü sadece numara engelleme hakkımız var. Bu da sorunun önüne geçmeye yetmiyor. Çünkü bir numarayı kapatıyorsunuz, bir başka numaradan arıyorlar.''
 
Cep telefonların suiistimale son derece açık bir sistemle işlediğini savunan Deniz, cep telefonu kullanıcılarının aldıkları ya da yaptıkları aramalar konusunda son derece dikkatli olması gerektiğini ifade etti.
 
Deniz, kısa mesaj ve telefon suretiyle yapılan pazarlamada da yasa dışı ve dolandırıcılığa matuf noktaların olabileceğinin altını çizdi.
 
Aslında var olmayan bir takım mal ve hizmetlerin vatandaşlara pazarlandığını vurgulayan Deniz, ''Örneğin; '24 saat ücretsiz sağlık hizmeti kazandınız' şeklinde bir mesaj ile başlıyor. Aradığınızda hemen sizden kredi kartınızın numarasını isteniyor. Numaranızı verdiğinizde, hemen hizmet bedeli çekiliyor. Halbuki siz 24 saat sağlık hizmeti satın aldığınızı düşünürken satın aldığınız şey aslında 24 saat ücretsiz verilen ambulans hizmetidir. Siz devletin verdiği bedava ambulans hizmetini parayla satın almış oluyorsunuz. Bunun farkında bile değilsiniz'' diye konuştu.

-''Müsait değilim'' derseniz, kurtulursunuz-
Tüketicilerin dolandırılmaması için sürekli olarak tavsiyelerde bulunduklarını anlatan Deniz, ''Tüketici bir kere alışveriş yapacaksa görerek, tartarak ve dokunarak alışverişini yapmalıdır.
 
Pazarlama taktiğiyle dolandırıcılık yapan bir takım çağrı merkezlerinin de olduğuna değinen Deniz, ''Sizi arayarak yalandan 'müsait misiniz?' diye sorarlar. 'Müsaitim' dediğiniz andan itibaren hiç istemediğiniz bir görüşmeyi kabul etmiş oluyorsunuz. Size yapılan psikolojik baskı sonucunda, hiç arzulamadığınız bir şeyi almış oluyorsunuz. Üstelik çok pahalıya da almış oluyorsunuz. Bu yüzden bu tür telefonlara 'Müsait değilim' derseniz, kurtulursunuz'' dedi.
 
Vatandaşların hiç bilmediği ve tanımadığı insanların sesine bakarak görmediği bir hizmeti satın almalarını yanlış bulduğunu söyleyen Deniz, şunları söyledi:
''Aldığınız ürünü 7 gün içerisinde iade hakkınız var. Ancak aldığınız ürünü iade etmek için muhatap bulmakta sıkıntı çekersiniz. Bu süre ayları, yılları bulabilir. Bazılarına ise hiç ulaşmayabilirsiniz. Bu nedenle kendinizi riske atmayın. Tüketici görmediği, dokunmadığı ürünler konusunda yanılabileceği için parasını kaybetmesi çok daha mümkün hale geliyor.''

-''SMS engellenebilir, telefon zor''-
Deniz, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 2008 yılında yürürlüğe konulan Tüketici Hakları Yönetmeliği'nin, vatandaşlara cep telefonu kullanımı konusunda bazı rahatlıklar getirdiğini aktardı.
 
GSM müşterisi olanların istenmeyen mesajların kendilerine ulaşmasını GSM firmasına müracaat ederek engelleyebildiğini ifade eden Deniz, ''Böylece büyük oranda bu pazarlamacılığa ve dolandırıcılığa yönelik sms mesajları tüketiciye ulaşmayacaktır. Ancak gelen telefonlarla ilgili yani sigarayı bıraktırma, bazı bitkisel ilaçların pazarlaması ve bankalardan gelen telefonlar var. Kredi kullandırmak için gibi telefonlar var. O telefonların engellenmesi şu aşamada mümkün değil. Çünkü siz ancak numarayla engelleyebiliyorsunuz. Belli bir numarayı engelleyebilseniz bile başka bir numaradan size pazarlama için telefon geldiğinde problemi çözememiş oluyorsunuz.''

Mehmet Ali Derdiyok-Anadolu Ajansı 28.08.2012

28 Ağustos 2012 Salı

Bankaların Hayat Oyunu

Deli Dumrul ücretleriyle kasasını dolduran, yargı kararlarına rağmen masrafları geri ödemeyen bankaların bir uyanıklığı daha ortaya çıktı.
 
Bankalar, zorla hayat sigortası yaptıkları müşterisinin geri ödenmesi gereken primlerini de iade etmiyor. Müşterilerden 31 kalemde aldığı ‘Deli Dumrul ücretleri’nin yanı sıra yargı kararlarına rağmen masrafları geri ödemeyen bankaların kredi alırken yapılan zorunlu hayat sigortasında uyanıklık yaptığı belirlendi. Buna göre, bankalar kredi borcunu erken kapatan müşterisinin sigorta primlerini geri ödemiyor. Ayrıca bankalar örneğin 24 aylık kredi alan müşteriye 36 aylık hayat sigortası yaparak buradan sağlanan fazla primlerle kasasını dolduruyor.

Hukuka aykırı
Tüketiciler Birliği Onur Kurulu Başkanı Aydın Ağaoğlu, bankaların kredi hizmeti sunarken yanında hayat sigortası satılmasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Tüketici Kanunu’nun 5’inci maddesinin bankaların mal ya da hizmet satışı esnasında diğer bir malın ya da hizmetin satışının zorunlu kılınmasını yasakladığını aktaran Ağaoğlu şunları söyledi:
“Bankalar tüketicilere kredi hizmeti sunarken, bunun yanında hayat sigortası hizmetinin de kendilerinden satın alınmasını isteyemez. Bu hukuka uygun değil. Amabankalar bunu zorunlu kılıyor ve ‘benden alacaksın’ diyor. Bankaların büyük çoğunluğunun sigorta acentesi var. Bu tür durumlarda müşteriler bankaları sanayi il müdürlüğüne şikayet ederse tüketici kanununun 25’inci maddesinde belirtilen idari para cezasına muhatap olacakları kesindir” dedi.

PARASINI GERi ALAN YÜZDE 5’i GEÇMiYOR
Tüketiciler Birliği Onursal Başkanı Bülent Deniz de bankaların hayat sigortasında yaptığı vurgunu eleştirdi. Hayat sigortasının yıllık olarak yapıldığını ifade eden Deniz şöyle devam etti: “Bu durumda siz 6, 18, 30 ay ödemeli kredi çekseniz de sigortanız 12, 24, 36 aylık oluyor.

Örneğin; 24 ay ödemeli kredi çektiniz. Kredi süresi kadar değil, 36 aylık sigorta yaptırabiliyorsunuz. Krediniz bittikten sonra kalan 11 aylık hayat sigortasını boşuna yaptırmış oluyorsunuz. Ancak banka bu noktada müşteriyi uyarmıyor. Para bankada kalıyor.” Pek çok tüketicinin bu durumu bilmediğini belirten Deniz, bankanın da uyarmadığı için müşterinin parayı alamadığını kaydetti.

Deniz, kredi borcunu erken kapatanların da hem faiz indirimden yararlanabildiğine hem de geri kalan günlerdeki hayat sigortası primlerini geri alabildiğine dikkat çekti.

Kimse bu durumu bilmiyor
Bülent Deniz, ortalama olarak 200 liranın kesildiği hayat sigortası ücretlerinin geri alınabileceğini vatandaşın bilmediğini dile getirdi. Deniz, “Milyonlarca insan kredi çekiyor ancak bu artan primleri alan müşteri oranı yüzde 5’ten bile daha az. Hal böyle olunca bankaların ekmeğine yağ sürülüyor” değerlendirmesinde bulundu.

PARALAR NASIL ALINACAK
Hayat sigortasında artan primlerin alınmak istendiğine dair ilgili bankaya dilekçe yazılacak. Bankadan olumsuz yanıt gelmesi halinde aynı dilekçe ilçe kaymakamlıklarındaki hakem heyetine sunulacak. Gerekçeli karar en geç üç ay içerisinde tüketiciye bildirilecek.

Murat Gülderen-Bugün 27.08.2012

24 Ağustos 2012 Cuma

"Deli Dumrul Ücretine Son"


Bankaların komisyon ve masraf adı altında kestiği 'Deli Dumrul ücretlerine hakem heyeti karşı çıktı.
 
Uzmanlar, son 10 yılda kredi çeken 11 milyon insana 'dosya masraflarını geri almak için bankalara koşun' çağrısında bulundu.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın 'Deli Dumrul ücretleri' olarak adlandırdığı ve kaldırmak için çalışma başlattığı banka komisyonlarına tokat gibi cevap Konya'dan geldi. Konya Selçuklu Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti 2009 yılında bir bankadan 10 bin liralık tüketici kredisi çeken Öğretmen Şamil Özkan'a çıkarılan 400 liralık masrafın geri verilmesine hükmetti. Kararın çıkmasının ardından öğretmek Özkan, bankadan 400 lirasını geri aldı.

Yargıtay'ın kararı var
Öğretmek Şamil Özkan'ın hareketi kredi kullanan tüketicilere de umut ışığı oldu. Tüketiciler Birliği Onursal Başkanı Avukat Bülent Deniz, Yargıtay'ın kararları uyarınca tüketicilerin geriye dönük 10 yıllık süreyle bankaların kestiği masrafları alabileceğini söyledi.

Deniz, kredi kullanan milyonlarca insana işlem masraflarını geri almak için bankalara koşun çağrısında bulundu. Artık bankaların 31 kalem için aldığı masraflara yönelik hakem heyetine başvuran insanların davaları kazanmaya başladığını aktaran Deniz, "Bankalar eğer istediği masrafların nedenini ispatlayamazsa ücretleri geri ödemek zorunda kalıyorlar. Bankalar artık keyfe keder para talep edemeyecekler. İnsanlar 50-800 lira arasında değişen bu paraları ufaktır deyip almamazlık etmesin. Ortalama 5 bin lira kredi çeken milyonlarca insanı düşününce ortaya akıl almaz rakamlar çıkıyor" dedi.

Sözleşmeye dikkat
Tüketici Yasası'nın 10/a bendine dikkat çeken Deniz şöyle devam etti: "Burada tüketicinin önüne konmuş sözleşmelerin önceden görüşülmeden hazırlandığı kabul ediliyor. Yasaya göre bu tip sözleşmelerde tüketici aleyhine olan hükümler yok sayılıyor. Bankalar bunu aşmak için tüketiciden ayrı bir kağıda sözleşmeyi okudum anladım diye imza alıyorlar. Bu da bankayı kurtarıyor. Bu alınan tüm krediler için geçerli."

11 milyon kişi kredi aldı
Bankalar Birliği verilerine göre, son 10 yılda 11 milyon 455 bin kişi kredi çekti. Bunun 273 bin 674'ü taşıt, 1 milyon 275 bin 920'si konut, 6 milyon 997 bini tüketici kredilerinden oluşuyor. 2 milyon 503 bin 863 kişi de diğer kredileri kullandı.

Masal anlatmasınlar yasada hüküm var
Tüketiciler Derneği Onursal Başkanı Engin Başaran, bankaların tüketiciyi doğru bilgilendirmediğini belirtti. Başaran şu noktalara dikkat çekti:

"Tüketicinin bu hakkı zaten yasalarda vardı. Ancak kamu kuruluşları bankaların bu masrafları yıllardır almalarına göz yumdu. Yasalar tüketici lehine hiçbir zaman uygulanmadı. Masrafların geri alınmasına ve kredi kartı aidatlarının geri alınması gerektiğine dair iki tane yargı kararı var. Masal anlatmasınlar. 31 kalemde çıkarılan masrafların geri alınmasına karşı biraz tepki oldu diye bankalar hemen bir araya geldi ve büyük tepki gösterdiler. Aynı güçte tepkiyi tüketiciler de vermeli."

Nasıl başvurulur?
İşlem masrafı adı altında toplanan 'Deli Dumrul ücretleri'nin geri alınması için şu iki yolun izlenmesi gerekiyor:

1- Bankaya masrafın istendiğine dair iadeli taahhütlü mektup gönderin.
2- Banka parayı iade etmezse kaymakamlıkta hakem heyetine gidin. Buraya verilecek dilekçe sonrası karar en geç üç ay içinde size bildiriliyor.

İŞTE DİLEKÇE ÖRNEĞİ
Komisyon ücretleri geri almak için bankalara şu dilekçe örneğiyle başvurun:

(Banka ismi yazılacak) Genel Müdürlüğü’ne

Konu: Kredi kartı/dosya masrafı ve diğer ücretler iadesi hakkında (Kredi kartı/Dosya numarası yazılacak) hamiliyim.

Söz konusu işlemlerime ilişkin olarak bugüne kadar ödemiş olduğum (ödenen miktar) liranın 7 gün içinde mevduata uygulanan faiziyle birlikte tarafıma iadesi veya bir sonraki aya ilişkin, hesap özetinde ödenmesi gereken miktardan mahsup edilmesini dilerim.

Adres, ad, soyad ve imza
 
Murat Gülderen-Bugün 24.08.2012

16 Ağustos 2012 Perşembe

"Bakan, Bankalarla Değil, Tüketici ile Pazarlık Etmeli!.."

Geçtiğimiz günlerde ekonomi basını ile iftarda bir araya gelen Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, tüketici yasasında yapmayı düşündükleri değişiklikeri ve özellikle kart  aidatı konusunda bankalarla pazarlık yaptıklarını açıkladı.
 
 
Yazıcı'nın bu açıklamalarını değerlendirmek üzere Habertürk TV., Kanal 24, A Haber TV. ve ATV ye konuşan Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı ve Tüketici Hakları Uzmanı Mehmet Bülent Deniz; "aynı zamanda tüketicinin de bakanı olan Yazıcı, bankalarla değil tüketici ile pazarlık yapmalı" dedi.
 
 
Ortada bir yasa taslağı olmadığını, sadece Bakanın niyetini ifade ettiğine inanmak istediklerini söyleyen Deniz, konu ile ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı:
 
 
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı tarafından mevcut tüketici yasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi konuusnda yapılan çalışma sonucu ortaya çıkan taslak hakkında açıklama yapılmıştır. Bakan bu açıklama esnasında, bankaların aldıkları kredi kart aidatı, dosya masrafı ve benzeri ücretler için bankalarla pazarlık yaptıklarını da ifade etmiştir.
 
 
Tüketici ile Müzakere Edilmeli
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı aynı zamanda tüketicinin de bakanıdır.
Tüketicileri yakından ilgilendiren bir yasal düzenleme konusunda var olduğunu söylediği taslak metnin olmadığına inanmak istiyoruz. Tüketici örgütlerinin, tüketicilerin doğal ve sosyal tarafı oldukları bir yasa değişikliği öncesinde, bu kesimin görüşleri alınmadan yasa değişikliği taslağı hazırlamak, "ben yaptım, oldu" anlayışının sonucu olacaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla kamuoyu ile paylaşılacak bir yasa değişikliğine ilişkin taslak, konunun tüm sosyal tarafları ile özellikle tüketici örgütleri ile müzakere ve istişare edilerek hazırlanmalıdır.
 
 
Devrim 1995 Yılında Yapılmıştı
Öte yandan yapılacak değişiklikler ile tüketici haklarında devrim yapılacağına ilişkin söylemleri de; iyiniyetli olduğuna inanarak, gülümseyerek karşılıyoruz. Çünkü 1995 yılından bu yana yürürlükte bulunan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa; düzenlemeleri itibariyle dünyadaki bir çok tüketici yasasından daha yüksek profilde, koruma mekanizmaları daha fazla olan bir yasadır. Bakan Hayati Yazıcı'nın getireceklerini söylediği düzenlemelerin bir çoğu zaten mevcut yasada var olan düzenlemeler olup sadece süreler ve başvurulacak yerlerin belirlenmesini netleştiren yaklaşım içermektedir. Yani ortada yeni bir devrim falan yoktur.
 
 
Bankalarla Değil Tüketici ile Pazarlık Edilmeli
Hayati Yazıcı'nın açıklamasındaki en önemli bölüm ise, dosya masrafı, kart aidatı gibi ücretler nedeniyle bankalarla pazarlık içinde olduklarını belirttiği bölümdür.
Bakanın bu açıklaması talihsiz bir açıklamadır.
 
 
Konu ülkede faaliyet gösteren elli civarındaki banka kadar, bu bankaları ayakta tutan 75 milyonu ilgilendirmektedir. Bu bakımdan bir pazarlık yapılması gerekli ise, pazarlık; bankalarla değil, tüketicilerle yapılmalıdır.
 
 
Bir yasa değişikliği öncesinde bir sektörle, lobi ile "pazarlık yapıyoruz" açıklaması siyaseten de kabul edilebilir değildir. Yasama organının seçtiği yürütme kurulu üyesinin bir yasal düzenleme konusunda birileriyle pazarlık yaptıklarını söylemesi, şu anda elinde bulundurduğu iktidara, yetkiye inanmadığını itiraf etmektir.
 
 
Kredi Kart Aidatı Meşrulaştırılmak İsteniyor
2007 yılından bu yana tüketicilerin vicdanını rahatsız eden, yüzbinlercesinin hukuka başvurduğu ve başta Yargıtay 13. Hukuk Dairesi olmak üzere, yüzlerce Tüketici Mahkemesi ve binlerce Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından "kredi kart aidatı alınamaz" denilen bir konuda, "pazarlık yapıyoruz, ilk yıl alınsın, tavan sınır getirilsin" söylemi, şu an yürürlükte olan düzenlemelere göre alınması zaten mümkün olmayan kredi kart aidatını, yasa eliyle meşrulaştırma gayretinin ifadesidir.
Yani ileriye değil geriye gidiş söz konusudur. Tüketicilerin beş yıldır verdikleri yargısal mücadele ile kazanılan alan daraltılacaktır.
 
 
Yapılacak İş Belli
Tüketici hakları konusunda bir şeyler yapılmak isteniyorsa, yapılacak olan bellidir: yasaya "bankalar, faiz dışında tüketiciyi yükümlülük altına sokacak işlemler yapamazlar" hükmü eklenmelidir.
Bu düzenlemeyi yasaya ekleyecek siyasi irade tarihe geçecektir. 

5 Ağustos 2012 Pazar

"Milat: 1 Temmuz..."

Evsahibi-kiracı ilişkisinden, ticari şirketlerin uymak zorunda oldukları yeni kurallara; komşuluk hukukundan, icra hukukundaki yeni düzenlemelere...
1 Temmuz 2012 tarihinde, çok önemli yasal düzenlemeler yürürlüğe girdi.
Yeni Türk Ticaret Yasası, Borçlar Yasası ve 3. Yargı Reformu Paketi ile değiştirilen çok sayıda ysasl düzenleme, yaşamımızda hangi değişikliklere yol açtı?
Ülke TV. Gündem programında, Mustafa Yıldız sordu
Mehmet Bülent Deniz yanıtladı.
3 Temmuz 2012 de yayınlanan söyleşinin tamamı için