30 Nisan 2012 Pazartesi

Müşterileri Paketlediler

Tüketicilere yeni bir masraf daha çıktı. Bazı bankalar, kredi kullananlar ve hesabı olanlardan 'Paket Yenileme Ücreti' adı altında para tahsil etmeye başladı.

Bankaların tüketiciden para alma bahaneleri bitmiyor. 'Kart aidatı, dosya masrafı, hesap işletim ücreti, sigorta bedelleri, rehin kaldırma ücreti, ekspertiz ücreti' derken, tüketiciye yeni bir masraf kalemi daha yüklendi: 'Paket Yenileme Ücreti.' Bazı bankalar, müşterilerinden 'Paket Yenileme Ücreti', adı altında bir para talep etmeye başladı. Üstelik paranın tüketicinin hesabından haber verilmeden kesildiğine yönelik şikayetler de geliyor.

40-50 TL İSTİYORLAR
Tüketiciler kredi kartı ekstrelerinde gördükleri 40 ila 50 TL'lik Paket Yenileme Ücreti karşısında şaşırıyor. Bankalardan alınan bilgilere göre, tüketicilerin hesabından tahsil edilen 'Paket Yenileme Ücreti' bankada hesabı olan ve bankalardan kredi kullananlardan alınıyor. Bu pakete sahip olanlardan hesap işletim ücreti ve kredi kartı aidatı tahsil edilmiyor.

HUKUKA AYKIRI
Konuyu değerlendiren Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, "Bu yeni bir kart aidatı savaşının başladığını gösteriyor" dedi. Deniz, şunları kaydetti: "Bankalar sürekli yeni uygulamalarla karşımıza çıkıyor. 5411 sayılı Bankacılık Yasası gereği bankalar, yaptığı her türlü tahsilatı yasal bir sözleşmeye dayandırmak zorunda. Yazılı bir anlaşma yapmadığı sürece, yapılan tüm tahsilatlar hukuka aykırıdır."

PARANIZIN İADESİNİ İSTEYİN
Bülent Deniz, bu paranın hesaplarından ya da kartlarından kesildiğini gören tüketicilerin, hemen bankaya yazı yazarak, paranın iadesini istemesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: "Banka iade etmeyi kabul etmezse hakem heyetine müracat edilmeli."

Özlem Kamer Tercanlı/Takvim 30.04.2012

25 Nisan 2012 Çarşamba

Elektrik faturasındaki 'aktif, endüktif, kapasitif' tahsilatı kafa karıştırıyor

Elektrik faturalarında kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli tartışılırken, faturalarda yer verilen bilgilerin anlaşılır olmaması da abonelerin tepkisine yol açıyor.

Bazı elektrik dağıtım şirketlerinin abonelere gönderdiği faturalarda "psh., oku., bed., say., per., hiz., sat." gibi kısaltmalar bulunuyor. Hizmet bedelleri ise "endüktif, aktif, kapasitif, puant" şeklindeki teknik terimler karşılığında tahsil ediliyor. Tüketicileri yakından ilgilendiren "kesilen elektriğin ne zaman açılacağı" gibi bilgilendirmeler ise faturalarda yer almıyor.
Yaklaşık 30 milyon aboneye gönderilen elektrik faturalarında harcanan elektriğin bedeline ilave olarak, vergi, kayıp-kaçak bedeli, TRT payı, enerji fonu, belediye vergisi gibi ek ücretler yer alınıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), abonelerin elektrik faturalarında ne ödediğini görebilmeleri için dağıtım şirketlerine ayrıntılı fatura kesme zorunluluğu getirdi. Elektrik dağıtım şirketleri, abonelere gönderdiği faturalarda tahsil ettikleri ücretlerin karşılığını yazıyor. Ancak, faturalara yansıtılan birçok hizmetin kısaltılarak yazılması, faturaları anlaşılmaz hale getiriyor. Bazı elektrik dağıtım şirketlerinin faturaların arkasında yer verilen bilgilendirmeleri çok küçük puntolarla yazması da aboneleri mağdur ediyor. Dağıtım şirketlerinin abonelere gönderdiği faturalarda birçok hizmeti "psh. say. oku. bed.", "per. sat. hiz. bed." gibi kısaltma şeklinde yazması veya "endüktif, aktif, kapasitif, puant" gibi teknik terimleri kullanması faturaları anlaşılmaz kılıyor. Tüketici Hakları Uzmanı Avukat Bülent Deniz'e göre elektrik faturalarında yer verilen bilgiler tüketici haklarına uygun ve anlaşılır olmalı. Bu konuda tüketiciler mağdur edilmemeli. Bir dağıtım şirketi yetkilisine göre faturalarda yer alan bu tür terimler yerine daha anlaşılır kelime koymak için Türk Dil Kurumu gibi kurumların çözüm üretmesi gerektiği görüşünde.

İsmail Altunsoy/Zaman 25.04.2012

10 Nisan 2012 Salı

Kayıp-Kaçak Bedelinde, İşler Karıştı!..

İşleri neden bu kadar uzatırız, bilmiyorum.
Çoğu kez bir imza ile çözülebilecek işleri; gündem oluştursun diye midir, nedir, içinden çıkılmaz sorunlar haline dönüştürüyoruz. Bir delinin kuyuya attığı taşı, 75 milyon bir olup çıkartamıyoruz.
Bu sefer ki, öykümüz de böyle.

Taşı Atan Kim?
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun, 16 Aralık 2010 tarihinde almış olduğu Kurul Kararı gereğince, elektrik dağıtımı yapan yirmibir şirket için kayıp-kaçak hedefleri belirlendi, yine EPDK’nın 28 Aralık 2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren kayıp kaçak bedeli, yüzde onbeş olarak uygulanmaya başladı.


Kelek Karpuzun Parası Kimden Çıkıyor
Yani EPDK’nın demesi o ki; elektriğin parasını ödemeyenlerin yol açtığı zararı, ödeyenlerin sırtına yüklüyoruz. Bir de, hazır elimizi tüketicinin cebine atmışken; kablolarda, şurda-burda oluşan kayıpların da parasını tüketiciden alıverelim.

Kabacası, karpuz satan manavın, karpuzu tezgâhına koyana kadar nakliye aşamasında patlayan-çatlayan karpuzların, hatta kelek olduğu için satamadığı karpuzların parasını ve dahi manavdan karpuz çalanların yol açtığı zararı, sattığı karpuzların sırtına yüklemesi gibi bir durum.

Taşı Çıkarmaya Uğraşmak
Dedik ya, bir deli kuyuya taş atar, onlarca akıllı bu taşa uzanıp da, çıkartamaz.
Şu kayıp-kaçak bedelinde de, olan biten aynen budur.

Milyonlarca abone, bir yıl boyunca tükettikleri elektriğin parasının üzerine yüzde onbeş daha eklenip manavdan karpuzları çalanlar ile manavın kelek çıkan karpuzlarının parasını ödediklerini fark edince, kuyuya atılan taşın farkına varıldı.

Don Kişot
Atılan taşı çıkartmak için ülkemizde bol miktarda Don Kişot mevcut.
Değirmenleri yerle bir eden bu kahramanlar, bu kez EPDK’nın bu haksız uygulamasını yargıya taşıdılar.
Önce Kahramanmaraş, ardından Kozan, Karasu, Sakarya derken ülkenin dört bir yanındaki Don Kişotlar’ın; “çalınan elektriğin, kablodan kaçıp doğaya karışan elektriğin parasını biz mi vereceğiz, iade edin paramızı” nidasıyla yaptıkları başvurular birbiri ardına olumlu sonuçlandı.


Son Noktalar Serenadı
Kozan Tüketici Mahkemesi son noktayı koydu diye yazdık.
Ama, başkalarının koyduğu son noktalar da var.
Hem de, nasıl?...

Mâlum, yargı bağımsız.
Yargıçlar,yasalara ve vicdanına göre, karar vermekte özgür.
Bu kesin karar üzerine, tüm Don Kişot’lar sevinçten havaya uçmuş ve ahalinin kahir ekseriyetinin, “bizim de paralarımızı iade edin” diyerek başvuru yağmuru başlatmaya hazırlandığı anda; başka bir yargıç tam aksi bir kararla, elektrik abonesinin ödediği paranın iadesi için yaptığı başvurunun, doğru yere yapılmadığını gerekçe göstererek, reddine karar verdi.

İlk kez burada tam metnini kamuoyu ile paylaştığımız Konya Tüketici Mahkemesi kararı da, yasa gereği kesin nitelikte olduğundan, temyizi, itirazı falan yok.
Yani Konya Tüketici Mahkemesi de, kendince bu konuda son noktayı koydu.

Ne Olacak Bu İşin Sonu?
Ortaya çıkan tablo şudur; bu ülkenin Kozan’ında yaşayan elektrik abonesi ile Konya’sında yaşayan elektrik abonesi arasında bir fark doğmuştur.
Adına eşitsizlik, ayrımcılık, ne derseniz deyin, bu iki yerde yaşayan tüketiciler, farklı uygulamalara muhatap olmaktadırlar.

Sadece Kozan ve Konya arasında değil, eminiz –kararlar bize geldikçe; anlayacak, ağlayacak ve yayınlayacağız- Edirne-Bursa, Çaycuma-Adıyaman, … gibi yüzlerce yerleşim yeri için bu eşitsizlikler, farklılıklar oluşmuş ve oluşmaya devam etmektedir.

Durum net ve basit.
Bu ülke insanı, elektriği çalan tüketicinin bu eyleminin bedelini ödemek istemiyor.
Bu ülke insanı, elektriğin santralden evindeki ampule gelene kadar tellerde, kablolarda oluşan kaybın bedelini ödemek istemiyor.
Bu ülke insanı, coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın hukukun aynı yüzüyle muhatap olmak ve eşitlik istiyor.

Kuyuya atılan “kayıp-kaçak bedeli taşı”nın giderek bir eşitlik ve adalet sorununa dönüşmeye başladığı bu anda, yapılması gereken bellidir; kolu yeten birisi, kuyuya kolunu uzatacak, o taşı oradan alacak ve bu ülke insanı için kayıp-kaçak bedeli komikliğini bitirecek.

Bu makale, 09.04.2012 tarihinde, ekonomigundemi.com portalının, http://ekonomigundemi.com/yazar/Kayip-Kacak-Bedelinde-Isler-Karisti-/1872  linkinde yayınlanmıştır.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Kayıp-Kaçak Zulmüne Yargı "DUR" Dedi. İşte Yargı Kararı...

Tüm elektrik abonelerinden, 2011/Ocak tarihinden bu yana, tüketim bedelinin yüzde onbeşi oranında, Kayıp-Kaçak Bedeli adı altında, ilâve para tahsil ediliyor. Elektriği kaçak olarak kullananların yol açtığı zarar ile elektrik hizmetinin sunulması esnasında oluşan kaybın telâfisini sağlamak gerekçesiyle alınan bu para, kamuoyu vicdanını rahatsız ediyor.



Ülkenin çeşitli kentlerinde, tahsil edilen Kayıp-Kaçak Bedelinin iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine başvuran tüketicilerin talepleri birbiri ardına, tüketici lehine karar bağlandı ve haksız olarak tahsil edilen bu paranın tüketiciye iadesine karar verildi.



Kararlar üzerine, bu haksız uygulamayı sona erdirmek ve ödenen paraların iadesi için çok sayıda tüketicinin yasal yollara başvurmayı istemeleri, bu konuda izlenmesi gereken yollar ve kullanılacak dilekçeler konusunda talepte bulunmaları nedeniyle bir süre önce, “Elektrik Faturasındaki Kayıp-Kaçak Bedeli Nasıl Geri Alınır? Dilekçe Örnekleri, Başvuru Yolları..." başlığı ile bir rehber metni sitemizde yayınlamaya başladık.



Bu rehber metinde;
uyarısı ile bir süre beklenilmesinde yarar olduğu görüşünü dile getirmiştik.



Nihayet Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin verdiği iki karar için elektrik dağıtım firması tarafından yapılan itiraz sonucu, itirazı değerlendiren Tüketici Mahkemesi tarafından, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin Kayıp-Kaçak bedelinin tüketiciye iade edilmesi gerektiğine ilişkin vermiş olduğu kararların onaylandığı bilgisi medyada yer almıştır.



Karasu Tüketici Mahkemesi ve Kozan Tüketici Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, Kayıp-Kaçak Bedelinin tüketiciye iadesi gerektiğine ilişkin Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri tarafından verilen kararlar hukuka ve yasaya uygun bulunmuş ve elektrik dağıtım firmalarının itirazlarının reddine karar verilmiştir.



Dolayısıyla "kayıp-kaçak bedelinin iadesi için başvuruda bulunmak isteyen tüketicilerin bir süre beklemeleri"ne ilişkin görüşümüzü revize ediyor, aşağıda açıkladığımız görüşler ışığında, elektrik abonesi her tüketicinin bu başvuruları yapabilmelerinin önünün açılmış olduğunu belirtiyoruz.
Her iki mahkeme tarafından verilen kararlar, yasa gereği kesin nitelikte olup temyiz yolu kapalıdır. Bu nedenle bu kararlar, davanın tarafları bakımından kesin hüküm oluşturmaktadır.



Rehber metinde;
Şeklinde belirttiğimiz görüşü yeniden dikkatinize sunuyoruz.



Her ne kadar söz konusu kararlar diğer tüketiciler için hukuki bir sonuç doğurmasa da, Kayıp-Kaçak Bedeli’nin iadesi için başvuruda bulunacak tüketiciler bakımından emsal olarak gösterilebilecek, kesin hüküm niteliğinde kararlardır.



Kozan Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından verilen karar ile bu karara yapılan itiraz üzerine Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararı, rehber metinde yayınlanan başvuru yolları ve dilekçe örnekleri kullanılarak yapılacak başvurulara eklenmesi amacıyla yayınlıyoruz.






Önemli Uyarı:
Bu sitede yer alan bilgiler, öneri niteliğinde olup hukuki danışmanlık kapsamında değildir. Yargı organlarının bu konuda verebilecekleri kararlar farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle oluşabilecek mağduriyetler konusunda bu site ve yazarının sorumluluğu bulunmamaktadır.

3 Nisan 2012 Salı

"Sorun Enerji Değil Vergi Politikası"

Tüketici hakları uzmanı Bülent Deniz, son zamlarla ilgili yaptığı değerlendirmede, esas sorunun gelir durumuna bakılmaksızın toplanan dolaylı vergiler olduğunu belirterek 1 liralık elektrik tüketimine 2,5 lira vergi ödediğimize dikkat çekti.

Elektriğe yapılan yüzde 9.26'lık zammın ardından 31 Mart Cumartesi gecesi doğalgaza da konutlarda yüzde 18.72, sanayide ise yüzde 16.49 oranında zam yapıldı.

Doğalgaza yapılan yaklaşık yüzde 19'luk zam, 2008'deki yüzde 22'lik zammın ardından gerçekleşen en yüksek zam oldu.

Buna göre, KDV hariç 0.7165 lira olan bir metreküp doğalgazın fiyatı 0. 8327 liraya yükseldi.

Tüketici hakları uzmanı ve Tüketiciler Birliği Kurucu Başkanı Bülent Deniz, doğalgaz, elektrik ve sürekli zamlanan petrol fiyatlarındaki artışları değerlendirirken sorunun enerji politikalarından değil vergi politikalarındaki olumsuzluklardan kaynaklandığını söyledi.

"Zengin bir iş insanı da asgari ücretle çalışan biri de benzinciye gittiğinde, doğalgaz veya elektrik kullandığında aynı vergiyi ödüyor. Bu da gelir dağılımı adaletini bozuyor."

Bülent Deniz, doğalgaz ve elektriğe yapılan zamların sadece o kalemlerle sınırlı kalamayacağını, doğalgaz ve elektriği kendi üretiminde girdi olarak kullanan sanayicinin zamları üretime yedirmesiyle bize ulaşan her türlü mal ve hizmette de fiyat artışı olacağını ifade etti.

"Zamlarla makro ekonomik hedeflerden sapılabilir"
Bülent Deniz, bianet'e yaptığı açıklamada doğalgaza yüzde 19 ve elektriğe yüzde 9 oranında yapılan zamların, iktidarın bu süreci doğru yönetemediğini ortaya çıkardığını söyledi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı yıllık enflasyon oranlarına rağmen bu zamların yapıldığını söyleyen Deniz, enflasyonun üstünde zam yapan idarenin bu zammın gerekçesini açıklama zorunluluğu olduğunu söyledi.

"Danıştay'ın bizim daha önce açmış olduğumuz davalarda verdiği zammın iptaline ilişkin kararlarda hep 'enflasyonun üzerinde zam söz konusuysa, zammı yapan idare bu aradaki farkı açıklayabilir bir maliyet artışını kanıtlamalıdır' denilmiştir. Danıştay hep bu gerekçeyle zamları iptal etmiştir."

"Doğalgaza yüzde 19 zam yapılıyorsa ve enflasyon da yüzde 8 ise aradaki 11 puanlık farkın neden zaruri olarak tüketiciden alındığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) ve Enerji Bakanlığı'nın maliyet artışını kanıtlayacak belgelerle ortaya koyması lazım."

"İşçi ücretleri mi, nakliye ücretleri mi, depolama ücretleri mi arttı? Bunlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu zamların gerekçelerini halkıyla paylaşmayan bir idarenin bu zamları bize kabul ettirmesi ve insanların sessiz kalması söz konusu olamaz."

"Hükümetin altı ay önce orta vadeli ekonomik planı açıklandı. Merkez Bankası'nın enflasyon hedefleri var. Dolayısıyla enflasyonun belli noktada tutulmasına dair hükümetin zorunlulukları var. Bu zamlardan sonra nasıl taahhüt edilen enflasyon rakamları tutturulabileceğini merak ediyorum. Zamlarla birlikte makro ekonomik hedeflerden sapılabileceğinden endişeliyim."

"Asgari ücretli de zengin de aynı vergiyi ödüyor"
Bülent Deniz Türkiye'de enerji politikasından ziyade vergi politikasında sıkıntı olduğu görüşünde. petrol ve doğalgazı pek çok ülkeye göre çok yüksek fiyatlarla kullandığımıza dikkat çeken Deniz, siyasi iktidarın vergiyi "regülatör" olarak kullanması gerektiğini ifade etti.

Hükümetin zam yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda kendi alacağı vergi oranlarını düşürerek halka daha az fiyat artışı yansıtabileceğini söyleyen Deniz, bu politikanın kullanılmadığını, çünkü hükümetin alacağı vergiden vazgeçmek istemediğini ve en kolay vergi tahsilatı yolunu seçtiğini söyledi.

"Benzinde bir birim enerji maliyetinin üstüne üç birim vergi ekleniyor. Rafineri çıkışından bize gelinceye kadar yüzde 300 fiyat artışı oluyor."

Vergilerin daha anlaşılabilir ve kabul edilebilir oranlarda olması lazım. Türkiye'de yüzde 66 oranında katma değer vergisi, özel iletişim vergisi, işlem vergisi gibi isimler adı altında dolaylı vergi alınıyor. Avrupa Birliği standartlarında bu dolaylı vergilerin oranı yüzde 25-30 civarında."

"Dolaylı vergin yüksek olması, gelir dağılımı adaletini bozuyor. Benzinciye gidildiğinde, doğalgazla evinizi ısıtırken, elektrik kullanırken, cep telefonu kullanırken zengin bir iş insanı da asgari ücretli de aynı vergiyi ödüyor."

"Herkesin eşit vergi verdiği bir ekonomik planlamada gelir dağılımı adaleti bozuluyor. Oysa ki, anayasanın temel hükmü, verginin kazanca ve kişilerin gelir durumuna göre tahsis edilmesidir. Bizde en kolay vergi toplama yolu olarak bu gözüktüğü için yüzde 65, kimi zaman yüzde 72'ye varan oranlarda dolaylı vergi alınıyor. Bu da bizim toplumsal yaşamımıza ve gelir dağılımına ciddi şekilde etki ediyor."

"Elektrikte 1 liralık tüketime 2,5 lira ödüyoruz"
Elektrik zammına da değinen Deniz, bugün yüzde 15 oranında kaçak elektrik parası tahsis edildiğini söyledi.

Elektriği kaçak kullananların yanı sıra elektriğin bize iletimindeki kayıpların da ücretinin tüketiciden tahsis edildiğini söyleyen Deniz, elektriğin iletim aşamasında teknik sorunlar nedeniyle yaşanan kayıpların da tüketiciden tahsis edildiğinin altını çiziyor.

"Yani karpuz satıcısının karpuz satarken kelek çıkan ve satamadığı karpuzların fiyatını da tüketiciye yansıtması gibi bir uygulama. Böyle bir mantık kabul edilebilir değil."

Deniz, TRT'nin kayıp-kaçak bedeli üstünden kendi payının verilmesi için Danıştay'a gittiğini ve davayı kazandığını belirterek bu aydan itibaren TRT payının da artmasıyla birlikte elektrik faturalarının daha da zamlanacağını vurguluyor.

"Şimdi geriye doğru birikmiş olan TRT payları da tüketiciden tahsis edilecek. Öte yandan enerji fonu adı altında, sayaç bakım bedeli adı altında para alınıyor. Kalemleri topladığımızda 1 liralık tüketimimize karşı 2,5 lira fatura ödüyoruz. Bu da kabul edilebilir bir şey değil."

Ekin Karaca/Bianet 02.04.2012
Bu haber, Bianet haber portalının http://bianet.org/bianet/toplum/13763-sorun-enerji-degil-vergi-politikasi linkinde yayınlanmıştır.