26 Kasım 2021 Cuma

Kırık cam testi için tıklayın


Geçenlerde sordum CİMER’e;
COVID-19 hastalığına karşı kullanılan Biontech aşısı için ulusal makamlarca verilmiş ruhsatı var mıdır? diye...

Gelen cevap;
Sayın ilgili,
COVID-19 pandemisi, ciddi bir halk sağlığı acili olarak ortaya çıkmış ve yanıt verilmesi gereken bir sürecin başlatılmasına neden olmuştur. 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla da Dünya Sağlık Örgütü bu olayı Uluslararası Sağlık Tüzüğü’ne istinaden halk sağlığı acili olarak ilan etmiştir. Bu süreç, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir.
COVID-19 pandemisine yanıt vermek amacıyla Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmesi planlanan müdahalelerden biri de kitlesel COVID-19 aşılamasıdır. Satın alınan tüm aşılar T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından analiz edilerek güvenlik açısından değerlendirildikten sonra vatandaşımızın kullanımına sunulmaktadır. Bu süreç COVID-19 aşıları için de geçerli olmaktadır.
Hastalığa maruz kalma, hastalığı ağır geçirme ve bulaştırma riskleri ile hastalığın toplumsal yaşamın işleyişi üzerindeki olumsuz etkisi değerlendirilerek COVID-19 aşısı uygulanacak gruplar belirlenmiş olup bu gruplara sırasıyla uygulanmaktadır.
Ülkemizde, tüm dünyada milyonlarca kişiye uygulanmış olan aşılar kullanılmaktadır. Tüm dünyada aşılar, hızlandırılmış faz 3 sonuçlarını takiben acil kullanım onayı ile uygulanmaya devam etmektedir. Kullanım onaylarının tamamlanması için bazı prosedürler mevcuttur. Hiçbir aşı, faz çalışmaları yapılmadan, uygun kalite standartları sağlanmadan ve sonuçlar şeffaf olarak paylaşılmadan onay alamaz. Araştırma sürecinde ciddi yan etkiler ortaya çıktığında bu çalışmalar durdurulur. Pandemi sırasında, yetkili otoriteler tarafından titiz incelemeler sonucunda ön onay verilebilir. Ülkemizde kullanılan, Biontech firması tarafından üretilen COVID-19 mRNA aşısı (BNT162b2) ise ilk kez tam onay alan COVID-19 aşısıdır [23 Ağustos 2021 / ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)]. COVID-19 aşıları güvenli ve etkilidir. Ülkemize ulaşan aşılarımız güvenli olduklarından emin olunduktan sonra il sağlık müdürlüklerimize dağıtılmaktadır.
Sağlıklı günler dileriz.

Bir satırlık soruya onlarca satırla yanıt vermeye kalkan bürokrasi, her şeyi anlatmış ama bir tek, bu aşının ruhsatı vardır veya yoktur dememiş.

Oysa Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nin 5. maddesi diyor ki; "... Bakanlık tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir beşeri tıbbi ürün pazara sunulamaz." 
Yani kanseri kesinlikle iyileştirecek bir ilacın veya aşın dahi olsa, Türkiye’de insanlar için bunu kullanman, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)’ndan ruhsat alınmasına bağlı. 

Sözün özü milyonlarca doz uygulanan üretilen COVID-19 mRNA aşısı (BNT162b2), yani bildiğimiz adıyla Biontech aşısının TİTCK tarafından verilmiş bir ruhsatı yok.

Ne varmış peki? 
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’nın onayı.
"ABD onay verdiyse, Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhsatına ne gerek var" noktasına gelinmiş.

Aslında bana bu yanıtı veren bürokratın yerinde olsam, işi biraz daha karmaşıklaştırırdım; “Kardeşim, bu pandemi çıkınca, baktık ki, aşılar için ruhsat veremiyoruz, FAZ çalışmaları bitmemiş falan, filan. Acilen bir yönetmelik değişikliği yaptık; Geçen yıl Aralık ayında. Acil Kullanım Onayı (AKO) diye bir şey koyduk... İnanmazsan bak!

Madde 10/A - (Ek: RG- 18/12/2020-31338)
Dünya Sağlık Örgütü veya Bakanlık tarafından bulaşıcı hastalıklar kapsamında kabul edilen halk sağlığını ciddi olarak tehdit eden istisnai durumlarda kullanılacak ve ruhsatlandırmaya esas etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin henüz sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar Kurum tarafından AKO verilebilir.

Ama sen şimdi bununla da yetinmezsin, "bu aşının AKO’su var mı" diye sorarsın…
Neyse, sorduğunda ona da bir kulp buluruz elbet.
Koca devlet, bu aşıya AKO bile vermemiş diyemeyiz ya..."

Yüksek standartlarda demokrasi için devletin yurttaşına karşı şeffaf olması, hesap verebilir kıvamda olması gerek.
Şeffaflığın yolu bilgiyi eğip bükmeden, yan yollara sapmadan kendini yurttaşınla paylaşmaktan geçiyor.

Evet devlet şeffaf olmalı, cam gibi olmalı.

17 Ekim 2021 Pazar

Sözümüz vardı, söyledik...


Dünyanın en büyüklerinden İstanbul Barosu'nun Genel Kurulu, 16 Ekim 2021'de toplandı.

Bu seçim önemliydi; "ötekileştirme"ye, "karşı mahalle" bakışına karşı olan bir avuç insan, BAK Bağımsız Avukatlar'ı kurdu, yola çıktı ve 52 bin avukatın önüne çıktı.

Sözümüz vardı, söyledik.

Şimdi yeni sözlerimiz için  yürümeye devam ediyoruz.



27 Eylül 2021 Pazartesi

Avukat varsa, Adalet olur…


5 Nisan 1878’de doğdu İstanbul Barosu.
 Asırlık çınar ağacı İstanbul Barosu, dünyanın en büyük barolarından biri.
 
Benim meslek örgütüm.
Sadece meslek örgütüm değil; hukuk için, adalet için, Türkiye için çalışan onbinlerce avukatın yuvası.

Şimdi İstanbul Barosu için seçim zamanı.
16/17 Ekim 2021’de, yuvamızın seçimleri için yarışa başladık.

Bağımsız Avukatlar (BAK) da, bu yarışta.
Av. İshak Şadi Çarsancaklı’nın başkan adaylığı ile “avukat varsa, adalet olur” diyerek seçimlere katıldığımızı açıkladık.

7 Ağustos 2021 Cumartesi

Ödüllü soru


Bir Ağustos ayı, yıl 1999.
Deprem vurmuş.

Devletten önce halk, STK'lar enkazın başında, insan çıkarıyor, toplanan yardımlar yola koyuluyor. 

MAZLUMDER İstanbul'dayım. Yönetimde, aktivistim.
Üyelerimizden, üyemiz olmayanlardan eşya, para yardımları geliyor. Her gün 8-10 kamyon tıka basa, Vatan Caddesinden İzmit'e  yolculuyoruz...

Çok sürmedi, bir kaç gün sonra Ecevit iktidarı, kamyonlarımıza ve bankadaki yardım paralarına elkoydu. 
Haklıydı!?
Zafiyet faş olmuştu.

Yine Ağustos. Yıl 2021.
İki resim arasındaki tek farkı bulabilecek misiniz? 




1 Ağustos 2021 Pazar

Başınızı biraz öne eğiniz, lütfen…


Ming ailesi, 1368 yılında Çin’de yönetimi ele geçirdi ve 1644 yılına kadar koca ülkeye hakim oldu.

Bu hanedanın ikinci imparatoru olan Jianwen zamanında Wang Lun adında şöhretli bir cellat yaşamış.
Şöhreti yaptığı işi, sanat haline getirmesinden kaynaklanıyormuş.

Seri cellat Wang Lun, yüzünde tebessümle darağacının yanında dururken, neşeli bir şarkıyı ıslıkla çalar ve kurbanının darağacına gelmesini beklermiş. Kurban darağacına doğru yürüyüp yanına geldiğinde, kılıcı ile tek harekette kurbanın kafasını gövdesinden ayırırmış.

Wang Lun’un, işinde usta olan herkes gibi çıtayı yükseltip işine yeni boyutlar eklemeye ilişkin özlemi elbette vardı.
Üstü tabak dolu bir masanın örtüsünü tek harekette çekip hiçbir tabağı yerinden oynatmamak gibi usta işi bir özlem; mahkumun duruşunu bozmadan, tek hamle ile kafasını uçurabilmek...

Lun, yaşamının 78. yılında özlemine ulaşmış.
Onaltı kişilik idam listesi elinde darağacının yanında beklemeye başlamış.
İlk onbir mahkumun kafaları her zamanki gibi tek hamle ile toprakla buluşmuş.
 
Onikinci mahkum darağacına doğru yürümeye başladığında, Wang Lun şimşek hızıyla kılıcını sallamış.
Adamın başı olduğu yerde kalmış ve adam darağacına doğru yürümeye devam etmiş.
Darağacına geldiğinde celladı Wang Lun’a bakmış; önceki onbir adamı darağacına gelmeden öldürdün. Beni niye geciktirip eziyet ediyorsun?”
Wang Lun tebessüm ederek seslenmiş; "başınızı biraz öne eğiniz, lütfen…"

Anekdotların, fıkraların anlatılmasının altında hep bir şeyler aranır.
Oysa ki, yazdığım Wang Lun anekdotunda subliminal mesaj kaygısı, metafor falan yok.
Sadece bugünlerde, yerinde durduğundan emin olmak için elinizle ensenizi arada bir yoklayın istedim.

Unutmadan, yazının görselindeki yavaş yavaş kaynayan sudaki kurbağanın altında da bir şey aramayın, başımı derde sokmayın!..

21 Temmuz 2021 Çarşamba

Sıkılı Yumruklar


2020 Tokyo  Olimpiyatları, bir yıl gecikme ile başlıyor.
"Olimpiyat Ruhu"na 32. kez yolculuk yapacağız.

Spor gösterisi, insan bedeninin ulaşabileceği limitlerin zorlanması, rekorlar, barış, kardeşlik, ne dersek haklıdır. Ancak olimpiyat oyunları bir ruhtur; insanlığın, ortaklaşmanın ve dayanışmanın egemen olduğu...

1968 Mexico City Olimpiyatları.
16 Ekim 1968.
200 metre finali.
İpi ilk sırada göğüsleyen atlet ABD'li siyahi atlet Tommie Smith. Ardında Avustralya'lı beyaz Peter Norman ve ABD'li siyahi atlet John Carlos.

1968. Dünyanın en uzun yılı
1968 Mayıs'ında Fransa'da ateşlenen öğrenci hareketi dalga dalga büyüdü ve dünyanın hemen her ülkesinde öğrenci ve işçilerin ortaklaşmasıyla dünyayı kasıp kavuran bir sol harekete neden oldu.
Kimi  yerde iktidarlar değişti,  kimi yerde özgürlük alanları genişledi, çoğu yerde de sokakları,  meydanları dolduran binlerce insan iktidar gücüyle dümdüz edildi.
Ama 1968'de başlayan bu ateş hiç sönmedi.

O yıl; Güney Afrika'da ırk ayrımcılığı, ABD'de Siyah Güç hareketi ile ırkçılık karşıtı mücadele, olimpiyatların yapıldığı Meksika'da yoksullaşmaya karşı çıkan öğrenci ve işçilerin üzerine çöken polis ve ordu gücüyle yüzlerce ölü bedenin kamyonlara doldurulup götürüldüğü Tlateloco Katliamının yaşandığı yıldı.

16 Ekim 1968. Podyumda tarihi yeniden yazmak...
Evet, 200 metre koşusu bitti.
İlk üçe giren atletler podyuma çıkıp madalyalarını takacaklar.
Yarışın birincisi ve üçüncüsü siyahi atletler, ikinci olan beyaz atletin yanına giderler ve podyumda ırkçılık ve yaşanan şiddet olaylarını protesto etmeyi düşündüklerini söylerler. Beyaz Peter Norman protestoya katılacağını söylemekle kalmayıp siyah eldiven takmayı önerir.

Alelacele iki adet siyah eldiven bulunur.
Sağ tekini Smith, sol tekini Carlos takar.
Norman da göğsüne kocaman "insan hakları için Olimpiyat" yazan bir  rozet iğneler.

Madalyalar takılır.
Ulusal marş çalınmaya başladığında iki siyahi atlet eldivenli ellerini yumruk yapıp havaya kaldırır. Beyaz olanı da dimdik, rozeti ile destek verir.

Kürsüde artık "insanlık" vardır.

Bedel ödemek
İnsanlığın podyumdaki duruşu bedelsiz olmayacaktı elbette.
İki siyahi atlet olimpiyatlardan ihraç edilir.
Beyaz atlet de, ülkesine döndüğünde toplum tarafından dışlanır ve atletizm kariyeri sonlanır.

2021/Temmuz.
Dünya Tommie Smith, Peter Norman ve John Carlos'u hiç bir zaman unutmadı.




20 Kasım 2020 Cuma

“Biri indirim mi var” dedi?...


Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz’den, Efsane Cuma alışveriş çılgınlığı arefesinde, yoğunlaşan indirim reklâmlarından israfa kadar tüketiciler için kritik uyarı ve öneriler geldi. 

Rehber TV’de yayınlanan Medya kritik programına konuk olan Deniz, İsmail Dalkılıç’ın sorularını yanıtladı. 

16.11.2020, Rehber TV., Medya Kritik

Efsane indirimlerde fiyatlara dikkat


Kasımda başlayan alışveriş çılgınlığı tüketici mağduriyetlerini de artırıyor. Yalancı indirimler, stokta olmayan ürün satışı, sahte ürünler ve dolandırıcılık arttı. Tüketici dernekleri uyarıyor.

Kasım ayına yayılan Bekarlar Günü, Efsane Cuma ve Siber Pazartesi indirimleri birbiri ardına gelirken, tüketici şikayetleri de artıyor. Bu dönemde özellikle fiyatları yükseltip daha sonra normal fiyatıyla indirim varmış gibi gösteren uygulamalar büyük tepki topluyor.

Tüketiciler Birliği Federasyonu (TBF) Başkanı Bülent Deniz, geçen yıl kasım indirimlerinde yaşanan mağduriyetlerin bu yıl da yaşanmaya başladığını belirterek, “İlk şikayet indirime girdiği iddia edilen ürünlerin fiyatlarının artırılıp sonra düşürülmesi. İndirim yapıldığı iddia edilen ürünler normal fiyatından bile daha yükseğe satışa konulabiliyor. İndirimlerin ve fiyatın manipüle edildiğini düşünen tüketiciler hakem heyetine başvurabilir. Fiyatların fotoğraflarını alarak indirime girmeden önceki fiyattan daha yüksek olduğunu ispat edenler fiyat farkını geri alabilir” dedi.

Stokta olmayan ürünler
Diğer bir şikayet konusunun da elektronik ticaret sitelerinde stokları olmayan ürünlerin satışa sunulması olduğunu dile getiren Deniz, “Ürün tedarik edilemediğindenn tüketiciye gönderilemiyor. Tüketici parasını geri almak için uğraşmak zorunda kalıyor. Diğer bir şikayet konusu da üründeki görselin yerine başkasının gönderilmesi. Tüketiciye giden ürün farklı oluyor. Ayrıca kargolar da önemli bir sorun. Ürünler zamanında yollanmıyor” dedi.

Yalancı indirim
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, yalancı indirimlerle tüketicilerin aldatılmak istendiğini belirterek, şunları söyledi: “Ürünün fiyatı önce artırılıyor sonra ise normal fiyatına çekilip indirim varmış gibi gösteriliyor. Tüketiciler istismar ediliyor. İndirim beklentileri sahte indirimlerle boşa çıkartılıyor. Tüketici Kanunu’nun 54’üncü maddesi yalancı indirimi yasaklıyor. Ayrıca 61’inci maddesi de yanıltıcı ticari ilan ve reklamlara yasak getirdi. Tüketicilerin bu dönemde yalancı indirimler, dolandırılma, sahte ürünlere karşı çok dikkatli olması gerekiyor. Büyük indirim kampanyalarıyla yanıltıcı ilan ve reklamlar daha da artmış durumda. Açık adresi, unvanı ve mersis numarası olmayan yerlerden alışveriş yapmayın. Sosyal medyadan alışveriş yapmayın.”

İhtiyaç yoksa alma
Bülent Deniz, bu dönemde alışveriş yapacak tüketicilere şu önerilerde bulundu: “Emin olmadığınız indirimle ilgili satın alma yapmayın. Fiyatı artırıp sonra indirimmiş gibi göstermek rutin bir uygulama haline geldi. Bu furyada ihtiyacınız olmayan şeyleri almayın. Fiyatı ucuz diye bir kenarda duracak ürün almayın. Bu zor dönemde ihtiyacınız olmayan ürüne para yatırmak akıllıca olmayacaktır. Bu indirimlerin temel amacı stokları, modeli geçmiş ürünleri temizlemek. Alacağınız ürünün yeni modelinin hemen çıkacağını bilin. Alışveriş yapacağınız sitenin bilgilerini, Ticaret Bakanlığı’nın Etbis sistemi üzerinden mutlaka sorgulatın.”

11.10.2020, Hanife Baş, Milliyet

Tüketicilere önemli uyarı! Efsane Cuma kandırmacasına dikkatli yaklaşın


Sahte indirim kampanyaları tepkilerin odağında. Aldatıcı kampanyalara itibar edilmemesi gerektiğinin altını çizen tüketici hakları savunucularından da vatandaşlara sürekli “Ambarlarda veya depolarda kalan ürünleri pahalıdan satın almayın” ikazı geliyor.

Yılın son aylarında artan indirim hileleri pek çok şikâyete konu oluyor. Bu hileleri fark edip küplere binen tüketiciler tarafından sosyal medyadan “Dolandırıcılar devrede” ve “İndirimle değil, bindirimle karşı karşıyayız” paylaşımlarında bulunuluyor.

Yakınmalar artıyor
Tüketici derneklerinin yetkilileri ise her platformda indirim oyunlarıyla ilgili yakınmaların arttığına işaret ediyorlar. Yetkililer, ilgili birimleri yakınmalara kulak vermeye ve ilave önlemler almaya çağırıyorlar.

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz de Yeni Akit’e yaptığı açıklamada sahte kampanyalara itibar edilmemesi gerektiğini belirtti. Deniz, “İndirim palavralarına kanılmamalı. Bu yalanlarla ambarlarda veya depolarda kalan ürünleri satmanın, elden çıkarmanın amaçlandığı unutulmamalı” dedi.

Ahlaksız çok
Tüketicileri dikkatli olmaya davet eden Deniz, “Ne yazık ki normalde 50 liradan satışa sunulan bir ürünü ‘Kampanya öncesi fiyatı 80 lira’ yalanını ortaya atıp 60 liradan vitrine çıkaran ahlaksızlar var. Bu ahlaksızlar Alo 175‘e şikâyet edilmeli” diye konuştu.

Kritik ikaz
Deniz, mağazalarda ve vitrinlerde yer alan ‘Yüzde 80 indirim’ ya da ‘İki al bir öde’ yazılarına şüpheyle bakılması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca “Örneğin bir tekno markette indirimli olarak lanse edilen ve 70-80 liradan satışa sunulan bir ürün tercih edilmemelidir. Bu ürünün yakında modasının geçeceği, 2021 başlarında 10-20 liradan fiyatlanacağı bilinmelidir” şeklinde konuştu.

Bilinçli tüketimin önemini vurgulayan Deniz, “İsraftan kaçınılmalıdır. Gereksinim duyulan ürün satın alınmalıdır. Ürünün fiyatı kadar kullanışlı ve kaliteli olup olmadığına da bakılmalıdır” diye ekledi.

Fiyat araştırması yapın
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise yalancı indirimlere ve yanıltıcı reklamlara inanmamak gerektiğinin altını çizdi. Ağaoğlu, “Art niyetli satıcılarca hemen her hafta ‘Süper İndirim’ yahut ‘Efsane Cuma’ başlıklı kampanyalar ilan ediliyor. Ne yazık ki bu kampanyalarla indirim değil, bindirimden indirim yapılıyor” ifadelerini kullandı.

Denetimler yaygınlaşıyor
Sahte indirimler uygulayanlara ağır yaptırımlar uygulandığını hatırlatan Ağaoğlu, “Şükür ki denetimler artmış, yaygınlaşmış durumda. Reklam Kurulu aktif. Kurul, tüketicilerden gelen ihbarları tek tek ele alıyor ve yanıltıcı reklamlar yayınlayanların ya da sanal kampanyalara start verenlerin canlarını yakıyor” dedi. Kamu kurumlarınca ürün ve fiyat kontrollerine de ağırlık verildiğini anlatan Ağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vurguncuların ceplere el atmalarını, halkı yolmalarını önlemek için gerekli her adım atılıyor, atılmalıdır. Tabii tüketiciler de ihtiyatlı olmalıdırlar. İndirimli pantolonların, sweatshirtlerin, ayakkabıların, telefonların, tabletlerin fiyatlarını ve muadillerinin bedellerini araştırmalıdırlar.”

15.11.2020, Buğra Kardan, Yeni Akit

14 Kasım 2020 Cumartesi

İstifanın nedeni belli oldu!


Tüketici Postası Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ünsalan ile yayın kurulu üyesi Turhan Dik’in hazırladıkları Haftanın Ekonomisi’nde bu hafta Merkez Bankası Başkanı ataması ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası konuşuldu.

Programa konuk olan Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Albayrak’ın istifasının nedenini açıkladı.

10.11.2020, Tüketici Postası