Gümrük,
devlet olduğunu gösteren işaretlerden biridir oysa…
…..
Devletin
iki bakanı Cizre’ye sokulmamış.
Ya
bu bakanları azledin ya da bakanlık yaptığı ülkenin toprağına girebilmesini
sağlayın.
Ayıptır
bu.
…..
Temel
sorularımızdan biri belki de şudur; “cenneti
mi istiyoruz, yoksa cehennemden mi korkuyoruz?”
…..
“Bu iş böyle olmaz.
Her şehidimize karşılık bir HDP milletvekili indirilmeli”
Bu
cümleyi sosyal medyada yazan bir profesör hakkında, “halkı kin ve düşmanlığa
tahrik” savıyla savcılığa yakınmada bulunulmuştu.
Gerekçe;
“indirilmeli” sözcüğünün aynı
zamanda, mevkiden düşürmek” anlamına
gelmesi.
Geçmişte,
örneğin; “minareler süngü, kubbeler
miğfer” sözüne ceza yağdıran yargı, şimdi sözlük anlamının ardına
sığınıyor.
Özcesi;
“benim yargım, benim mahkemem…”
…..
Uzun
tatil konusu hep soru işareti oldu bende.
“Şu “Cumartesi”
günü, yarım gün çalışılması işi…
Yarım gün çalışma
günü olarak uygulansa; ne kazanırız, maliyeti, ne olur?
Bir araştırılmalı,
eğer yapılmadıysa…
…
Cumartesi günü
yarım gün çalışma zamanı olarak uygulansa, Türkiye bundan kazançlı mı çıkar,
yoksa atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez mi?
Bu
soruların yanıtını ülke olarak vermiş değiliz.
Çünkü
yanıtı hiç aramadık!..
…..
Dünyanın
efendisi FED, anlaşılan faiz silahını bu ay da çekemeyecek…
…..
(Hawaii’de)
“oteller deniz kıyısında olmasına rağmen,
her isteyen otelin lobisinden geçerek kumsala ve denize girebiliyor. Zira deniz
ve sahiller kamuya açık ve toplum rahatlıkla yararlanabiliyor.” (Zoraki Bankacı, Metin Berk, ABM., İstanbul, 2014, 2.
Bası, s. 228)
Sahiller,
deniz kıyısı, doğal plajlar bizde de kamu malı.
Ama
kumun etrafına bir büfe kondurup, iki şezlong ve şemsiye koyan hasır şapkalı
esmer adamlara uğramadan, sıkıysa denize girmeye kalk.
Babasının
malıymış gibi önüne kurulduğu denizi dubalarla bölmeye çalışan otelin
lobisinden şıpıdık terlikler ve elinde plaj havlusuyla geçerek, denize girmeyi
dene.
Sıkıysa…
…..
Antti
Tuuri.
Finlandiyalı
bir yazar.
Bir
romanı elimdeydi yeni bitti; Gökdelenler. (Gökdelenler,
Antti Tuuri, Çev. Tulan Yanardağ, Apollon, İstanbul, 2011, 1. Bası)
1900’lü
yılların başında, ABD’ye çalışmak için giden bir Finli gencin öyküsü.
Garip
bir mizah gizlenmiş romana.
O
yıllarda, ABD’ye giden Fin işçilerinin oluşturduğu topluluğunun, Çarlık
Rusya’nın egemenliğinde bulunan Finlandiya’yı kurtarmaya çalışan Fin diasporasının
öyküleri, küçük aşklar…
İlginç
bir keşif oldu benim için.
Bu
arada çevirenin de hatırını sormak gerek, ustaca bir çeviriydi.
Yayınevi
aracılığı ile ona bir kutlama mesajı göndermeliyim.
…..
19
Haziran’da, Ermenistan’da elektriğe zam yapıldı.
O
günden bu yana Ermenistan’da insanlar sokakta ve zammın geri alınması için
eylem yapıyorlar.
Protesto
edilen zam oranı yüzde 16.
Dikkat,
sadece yüzde 16!
#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder