10 Ağustos 2015 Pazartesi

08/09 ağustos’15 #filgunlugu

En iyi “öteki”; elleri arkadan bağlı, yere yüzüstü yatmış ve kuzu kuzu nutuk dinleyen “öteki”dir.
…..

“18 Ekim 1981 tarihinde siyasal partilerin kapatılmasıyla birlikte 120 yıldan bu yana her koşulda kesintisiz sürmüş olan “Partili yaşam” sona eriyordu. … Ulusal nitelikte ilk siyasal parti, siyasal organ ya da kuruluş 1959’da “fedailer cemiyeti” adı altında tarih sahnesine (adım) atmıştı.” (Dar Sokakta Siyaset (1980-1983), Yalçın Doğan, Tekin, İstanbul, 1985, 3. Bası, s. 137)
İlk siyasi örgütlenmenin ismi, bu coğrafyadaki siyaseti özetliyor.

Kitaba devam;
“Türkiye’de ilk siyasal organın tarihe adım attığı 1859 yılından günümüze … 1981 Ekimine dek, … hiçbir siyasal koşulda, hiçbir iç ve dış koşulda partisiz bir dönemden geçildiği görülmüyor. Ülke tarihin içinden geçiyor, … Birinci Meşrutiyet… İkinci Meşrutiyet… Birinci Dünya Savaşı… Ulusal Kurtuluş Savaşı… İkinci Dünya Savaşı… Bunların tümünde, ülkede siyasal partiler hep var. … Tek parti olmuş, çok parti olmuş, bazıları kapatılmış, … ama siyasal ve sosyal varlıklarını hep koruyabilmişlerdir. (Dar Sokakta Siyaset (1980-1983), Yalçın Doğan, Tekin, İstanbul, 1985, 3. Bası, s. 139)
12 Eylül’ün bu ülkeye getirdiği “ilk”lerden biri de bu olsa gerek.
…..

Sosyal medyada boy gösteren ilginç kişiler var.
Kimi gazeteci, kimi köşe yazarı, kimi de TV. deki tartışma programlarının her konuda uzman konuğu.

Sosyal medya ilerilerine bakıyorum; biri 2012’inin sonunda hesap açmış. Yani şöyle böyle ikibuçuk yıl.
Gönderdiği iletilerin sayısı onaltı bine yaklaşmış.
İletilerinin saatlerine bakıyorum; neredeyse günün 24 saati ekran başında.

Hiç uyumuyor, çocuğunu sevmiyor, köşe yazısını yazmıyor, yemek yemiyor ve hatta tuvalete gitmiyor.
Ya da bütün bunları yaparken, sosyal medyaya ileti gönderebilme yeteneğini kullanıyor.
…..

“Sümeyye Erdoğan’a suikast” savı da asılsız çıkmış.
Savcılık, suikast planı yapanların yazışmalarının sahte olduğunu tespit etmiş.

Geriye doğru bakıyorum; taaa “Arınç’a suikast” olayından bu yana, “camiye ayakkabı ile girdiler", "Kabataş saldırısı” falan derken, şimdi bu… 

Bu yalanlara imza atanların inanç dünyasında, “öbür dünya” mekânı var mı, merak ediyorum?

#filgunlugu
Bütünü için tıklayınız

Hiç yorum yok: